Cevap:
Hamd, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. Fazilette önce Ebu
Bekir'in, sonra Ömer'in, sonra Osman'ın, sonra da Ali'nin geldiği
görüşü sahabe, tabiin ve etbauttabiinden i-Hm ve dinle şöhret
bulmuş müslüman müçtehidler arasında ittifak edilen bir görüştür.
Malik'in ve Medine ehlinin, Leys b. Sa'd'in ve Mısır ehlinin, el-
Evzai'nin ve Şam ehlinin, Süfyan es-Sevri'nin. Ebu Hanife,
Hammad b. Zeyd. Hammacl b. Seleme ve benzeri Irak ehlinin
görüşü budur. Şafii. Ah-med b. Hanbei. İshak. Ebu Ubeyd ve
benzeri ümmet içerisinde sıdk ehli olmakla bilinen imamiar da bu
görüştedir. Hatta İmanı Malik, Medine ehlinin bu konuda icma
ettiklerini naklederek, güvendiklerimden. Ebu Bekir'le Ömer'i
diğerlerine takdim etme hususunda şüphesi olan birine rast-
lamadım demektedir.
Hatta Emirü'l-Mü'minin Ali b. Ebi Talib'in de bu görüşte olduğu
"fiıüstefız" haberlerle nakledilmektedir. Sahih-i Buhari de
51
[51]
İbn-i Teymiyye, Ashab,ı Kiram, Tevhid yayınları: 30-31.
52
[52]
İbn-i Teymiyye, Ashab,ı Kiram, Tevhid yayınları: 31.
25
Muhammed İbnu'l-Hanefiyye'nin babası Ali b. EbiTalib"e:
"Pabacığım, Rasulullah'dan (s.a.vj sonra ümmetin en faziletlisi
kimdir?" dediği, babasının:
"Ey oğul. bunu bilmiyor musun?" dediği.
"Bilmiyorum" deyince de:
"Ebu Bekir'dir", dediği,
"Sonra kimdir?" sorusuna da:
"Ömer'dir, karşılığını verdiği nakledilmektedir. Bu durum seksen
veçhe yakın tarikle rivayet edilmiştir. Hatta Ali'nin (r.a) Küfe
mescidinin minberinden şöyle dediği nakledilmiştir:
"Beni Ebu Bekir ve Ömer'e üstün tutan biriyle karşılaşacak olsam,
onu müfterinin cezası olan seksen değnekle cezalandırırım."
O halde böyle bir iddiada bulunan kişi Ali'nin (r.a) bu sözünün
gereği olarak seksen değnekle cezalandırılır.
Süfyan eg-Sevri: "Ali'yi, Ebu Bekir'den üstün tutan. Muhacirlerin
değerini düşürür. Bu görüşte ısrar etmeye devam ettiği halde
Allah'a bir amelinin yükseleceğini de sanmıyorum" demektedir.
Tirmizi ve başka hadis kitaplarında bu bütünlük meselesi
Rasulullah'dan (s.a.v) rivayet edilerek şöyle buyurduğu
belirtilmektedir:
"Ey Ali, bu ikisi (Ebu Bekir ve Ömer), nebilerle rasul-ler hariç
evvelkilerle sonrakiler dahil Cennet ehlinin olgun yaştakilerinin
efendileridir.
53[53]
Buharı, Müslim ve başka hadis kitaplarında Ebu Said, İb-nu
Abbas, Cündtib b. Abdillah, İbnıf z-Zübeyr ve başkalarından
yapılan ve birkaç vecihten rivayet edilen hadiste RasulullarTm
fs.a.v) şöyle dediği nakledilmetedir:
"Yeryüzündekilerden bir dost edinseydim Ebu Bekir'i dost
edinirdim. Ne var ki arkadaşınız -kendisini kastediyor- Allah'ın
dostudur.
54[54]
Sahih rivayette Rasulullah (s.a.v)'m minberden şöyle dediği
nakledilmiştir:
"Arkadaşlığı ve malı konusunda insanlardan bana en cömerdi Ebu
Bekir'dir. Yeryüzündekilerden dost edinseydim, Ebu Bekir'i dost
edinirdim. Ne var ki arkadaşınız kendisini kastediyor- Allah'ı dost
edindi. Bilesiniz, Ebu Bekir'in kapısı hariç mescide açılan bütün ka-
pılar kapatılsın.
55[55]
Bu hadis, şayet dünyadaki yaratılmışlardan dost edinme mümkün
olsaydı, bunu hakedenin Ebu Bekir olduğuna açık bir delildir. Bu
53
[53]
Tİrmizi, Menakib: 16; İbn Mace, Mukaddime: 11.
54
[54]
Buhari, Salat: 80; Müslim, Fedail: 2/7; Tİrmizi, Menakıb: 11.
55
[55]
Buhari, Salat: 80; Ahmed: 1/27.
26
duruma göre Rasulullah'm (s.a.v) indinde ümmetinin en faziletlisi
en çok sevdiği Ebu Bekir'dir (r.a)". Yine sahih bir rivayette Amrb.
el-As'ınRasulullah'a (s.a.v):
"İnsanlardan en sevdiğin kimdir?" sorusuna Rasulul-İah'in (s.a.v):
"Aişe'dir." dediği,
"Erkeklerden kimdir?" sorusuna da:
"Babasıdır." karşılığını verdiği nakledilmektedir.
Yine sahih rivayette Rasulullah'm (s.a.v) Aişe'ye (r.a):
"Bana babanı ve kardeşini çağır ki Ebu Bekir için bir belge
yazayım, benden sonra insanlar onun hakkında ihtilafa
düşmesinler.
56[56]
dediği, sonra da:
"Allah da, müminler de Ebu Bekir'den başkasını kabul etmezler."
buyurduğu nakledilmektedir.
Yine sahih rivayette bir kadının Rasulullah'a gelerek:
"Ya Rasulailah, tekrar geldiğimde ya seni bulamazsam sanki
ölmüş olabileceğini kastediyordu- demiş, bunun üzerine Rasulullah
(s.a.v):
"Ebu Bekir'e gidersin" buyurmuştur.
Sünelilerde:
"Benden sonra Ebu Bekir ve Ömer'e uyun.
57[57]
buyurduğu
nakledilmektedir.
Yine sahih rivayette yolculuk esnasında şöyle buyurduğu
nakledilmiştir:
"Eğer topluluk Ebu Bekir ve Ömer'e itaat ederlerse doğru yolu
bulurlar.
58[58]
Yine Sünenler'de de şöyle dediği rivayet edilmektedir:
"Sanki kendimi bir kefeye, ümmeti de bir kefeye konmuş gibi
gördüm; ben ağır bastım. Sonra Ebu Bekir bir kefeye, ümmet bir
kefeye kondu ve Ebu Bekir ağır bastı. Sonra da Ömer bir kefeye,
ümmet bir kefeye kondu ve Ömer ağır bastı.
59[59]
Sahih rivayette yine şöyle nakledilmiştir: Ebu Bekir'le Ömer
arasında bir şeyler geçmişti. Ebu Bekir. Ömer'den kendisi için
mağfiret dilemesini istemiş ancak Ömer buna icabet etmemişti.
Bunun üzerine Ebu Bekir, Rasulullah (ş.a.v)'a giderek bu durumu
haber verdi. Rasulullah (s.a.v):
"Otur ya Ebu Bekir, Allah seni bağışlayacaktır. buyurdu. Bu arada
Ömer yaptığına pişman olmuş, Ebu Bekir'in evine gitmiş,
bulamayınca da Rasulullah'a (s.a.v) gitmiştir. Rasulullah (s.a.v)
56
[56]
Müslim. Fedailu s-Sâhab&: 11.
57
[57]
Tinnizi, Memıkıb: 16, 37; İbn Mace, Mukaddime: 11; Ahmed: 5/382, 385.
58
[58]
IbnHanhel: 5/298.
59
[59]
Buharı. Tefsir: 7/3
27
gayet kızmış ve şöyle buyurmuştur:
''Ey insanlar, size geldim ve: Ben Allah'ın eliçisiyim dedim. Siz;
"Yalan söylüyorsun" dediniz, ama Ebu Bekir: "Doğru söylüyorsun"
dedi. Hala arkadaşımı rahat bırakmayacak mısınız? Hala
arkadaşımı rahat bırakmayacak mısınız?"
Bu olaydan sonra Ebu Bekir rahatsız edilmedi.
Yine Sahih ve Sünen kitaplarında rivayet edilir ki: Peygamber
(s.a.v.) hastalığında:
"Ebu Bekir'e söyleyin, cemaata namaz kıldırsın.
60[60]
demiş ve
bunu iki veya üç defa tekrar etmiştir. Hatta:
"Sizler Yusuf'un etrafındaki kadınlar gibisiniz, söyleyin Ebu Bekir'e,
cemaate namaz kıldırsın" demiştir.
Ömer. Osman, Ali ve başkaları mevcut oldukları halde imamlık
konusunda Ebu Bekir için Rasulullah'ın (s.a.v.) bu tahsis, tekrar
ve te'kidi, kendi yanında Ebu Bekir'in, ümmetin diğer fertlerinden
mukaddem olduğunu açıkça beyan etmektedir. Yine sahih
rivayette, Ömer'in cenazesi üzerinde namaz kılınmak üzere
cemaatin önüne bırakılınca Ali b. EbiTalib'in safları yararak öne
geçtiği ve şöyle dediği nakledilmiştir:
"Allah'ın seni önceki iki arkadaşınla beraber kılmasını dilerim.
Çünkü Peygamberdin (s.a.v.):
"Ben, Ebu Bekir ve Ömer (falan yerden) çıktık... Ben, Ebu Bekir ve
Ömer (falan yere) girdik... Ben, Ebu Bekir ve Ömer (şu yere)
gittik" dediğini pek çok kere duydum."
Bu Rasulullah'ın (s.a.v.) bir yere giderken, bir yerden ayrılırken ve
yolculuğunda beraberliklerim" ifade etmektedir.
Bu nedenledir ki Harun Reşid, İmam Malike:
"Ey Abdullah'ın babası. Ebu Bekir'le Ömer'in Peygamberdin
yanındaki mertebeleri nedir?'' dediğinde, İmanı Malik:
"'Ey müminlerin emiri. vefatından sonra mertebeleri ne idiyse
hayatında da oydu," karşılığını vermiştir. O zaman da Harun
Reşid:
''Yeterli cevabı aldım ya Malik" demiştir. Bu haberler, Ra-
sulullah'in (s.a.v.) yanında onların mevkiini, işlerinde onunla
beraberliklerini ve onlarla içli-dışlı oluşlarını gösterir. Rasulul-lah'm
(s.a.v.) hayatını, söz ve fiilleriyle ashabına karşı tavırlarını bilen
herkes bu hususları da zorunlu olarak bilir.
Bu nedenle. Rasulullah'ın siretinden. sünnet ve ahlakından
haberdar olan hiç kimse buna karşı çıkmaz. Karşı çıkan, ya da
tereddüt eden, bazı konularda bilgi sahibi olsa da Rasulııl-lah
60
[60]
Buhari. Ezan: 39, 46, 68; Nisam, 5; Müslim, Salaî: 94; Ebu Davud, Sala!: 169; Tirmizi, Menakıb: 16.
28
(s.a.v.) hakkında yeterli bir bilgiye sahip değildir. En azından
birçok yalan rivayete muhatap olmuştur ve bunların hakikatini
bilmemektedir. Ancak bu gibi sebeplerden tereddüte düşmüş veya
Ebu Bekir'den başkasını ona tercih etmiştir. Oysa havastan ilim
ehli bu rivayetlerin uydurma olduğunu bilmektedir.
Bu husus, başkaları şüphelense ya da reddetse bile Rasulul-lah'ın
(s.a.v) sünnetini bilenlerce zorunlu olarak bilinen diğer durumlar
gibidir. Nitekim buna benzer bir çok husus vardır. Mesela
Rasulullah'ın (s.a.v) şefaati, havuzu ile büyük günah işleyenlerin
cezalarını çektikten sonra Cehenııem'den çıkacakları. Allah'ın
sıfatları, kader, uluvv. rü"yet ve muhaddislerce ittifak edilen ıliğer
itikadi konulara dair hadisler, hadis bilginlerince mütevatir
oldukları halde başkalarınca bilinmemektedir. Yine Şuf'a. davalının
yemin ettirilmesi, evli zaninin rec-medilmesi, hırsızlıkta nisaba
itibar edilmesi ve benzeri bazı bidat ehlince karşı çıkılan bir çok
hükme dair hadisler mütehas-sıslannca mütevatir kabul edildikleri
hakle başkalan bunlar karşısında tereddüde düşmekte ya da onları
reddetmektedirler.
Bu nedenle İslara müçtehidleri. bir şahit! ve yemine dayanarak
hüküm verilip verilmeyeceği, kasam e. kur'a ve benzen tevatür
derecesine ulaşmayan haberlerle-haklarında hüküm verilen
içtihadı meselelerde muhalefet edeni bidat-çi nitelemedikleri halde
yukarıda saydığımız temel meselelerde muhalefet edeni bidatçi
diye nitelemede ittifak etmişlerdir.
61[61]
Dostları ilə paylaş: |