Yezid Hakkında Farklı Görüşler:
Şeyhülislam -Allah rahmet etsin şöyle dedi:
İnsanlar, Muaviye b. Ebi Süfyan'ın oğlu Yezid hakkında ikisi aşırı,
mutedil olmak üzere üç fırkaya ayrıldılar:
Aşırılardan birine göre o, münafık bir kafir îdi. Rasulul-lah'a
120
[120]
Tirmizi Memtkıb: 16, İbn Mace Mukaddime: 11.
121
[121]
İbn-i Teymiyye, Ashab,ı Kiram, Tevhid yayınları: 88-93.
69
(s.a.v.) olan kinine su serpmek, ondan intikam almak Bedir
gazvesinde ve diğer savaşlarda Ali b. Ebi Talib ve diğerlerinin eli
üzere öldürülen dedesi Utbe. dedesinin kardeşi Şeybe, dayısı
Utbe'nin oğlu el-Velid ve diğer akrabalarının öcünü almak için
Rasulullah'm torunlarını öldürmeye çalıştı. Dediler ki: Bu yaptığı.
Bedir savaşından kalma bir kin ve cahiliye damarıdır. Onun dili
üzere de şöyle bir şiir söylerler:
" O yüklü develer görüldüğünde ve o başlar Cirun tepesinde
yükseldiğinde,
Karga öttü. İster öt ister ötme dedim. Ben Peygamber den
alacağımı aldım."
Yine İbn ez-Ziba'ra'nın Uhud günü söylediği şu şiirini okuduğunu
söylerler:
"Keşke Bedir'deki büyüklerim göreydi
Hazreclilerin atılan oklardan nasıl korktuklarını.
Büyüklerinden bir çoğunu öldürdük
Bedir'e karşılık olsun diye. tam da karşılık oldu."
Ve buna benzer daha nice şeyler söylediler.
Rafizİleriçin böyle sözler söylemek kolaydır. O Rafizi-ler ki Ebu
Bekir, Ömer ve Osman gibilerini bile tekfir ederken elbette Yezidi'
tekfir etmek onlar için çok daha kolaydır.
Aşırı fırkaları ikincisi ise, Yezid'İ salih bir kişi ve adil bir imam
sanırlar/Onlara göre o, Rasulullah (s.a.v.) döneminde doğmuş
"sahabe"dendir. Rasulullah onu eline almış ve ona dua etmiştir.
Bazen onu Ebu Bekir ve Ömer'den üstün tutarlar. Aralarında onun
bir Peygamber olduğunu söyleyen de olmuştur. Şeyh Adiy veya
Hasan el-MaktüTün dilinden yalan uydurarak şöyle dediğini
naklederler:
"Yezid hakkında tereddüde düştüklerinden dolayı yetmiş velinin
yüzü kıbleden alikonmuştur."
Bu gibi sözleri Adaviyye tarikatının aşırıları ile Kürtler ve benzeri
sapıklar söylerler. Oysa Şeyh Adiy, Ümeyyeoğul-lar'indan salih,
zahid ve fazıl bir kişiydi. O, ancak Şeyh Ebu'l-Ferec el-Makdisi ve
benzerlerinin davet ettiği tarikata davet ederdi. Akidesi, şeyhinin
akidesine uygundu. Fakat sonradan tarikatlarına mevzu hadisler,
batıl teşbih. Şeyh Adiy ve Yezid konusunda aşırılıkla, Rafizilere
saldırı hususunda birtakım aşırılıklar; Rafizilerin tevbesinin kabul
edilmeyeceği ve benzeri yalan ve sapıklıklar ilave ediJdi.
Az bir aklı, geçmişlerin hal ve tavırları konusunda az bir bilgisi
olan, bu iki gömsün de batıl olduğunu bilir. Bu sebepledir ki
sünnete bağlılık!arıyla bilinen ilim ehlinden, değerlendirme
kabiliyeti olan akıl erbabından hiç kimse bu iki görüşe de ihtilaf
70
etmemiştir.
Üçüncü görüş ise şöyledir; O. müslüman .sultanlardan olup hem
iyilikleri, hem de kötülükleri vardır. Osman'ın (r.a.) hilafeti
döneminde doğmuştur. Kafir değildir. Ne var ki kendisi sebebiyle
Hüseyin (r.a.) şehid edilmiş ve Harre baskını vukubulmustur. Ne
sahabi. ne de Allah in salih kullanndandı. Akıl, ilim. Sünnet ve
Cemaat ehlinin hepsinin görüşü budur.
Sonra Yezid konusunda üç fırkaya ayrılmışlar. Bir fırka onu
lanetlemiş; bir fırka onu sevmiş ve birisi de ona ne .sövmüş, ne
de onu sevmiştir. İmam Ahmed'den ve onun ashabı ile diğer
müslümanlardan mutedil olanların hepsinden nakledilen, sonuncu
görüştür.
İmam Ahmed'in oğlu Salih şöyle diyor:
"Babama dedim ki: Bir topluluk Yezid'i sevdiklerim söylüyorlar.
"Ey oğul dedi, Allah'a ve ahiret gününe inanan, Yezid'i sever mi?"
"O halde niçin onu lanetlemiyorsun?" dedim. Ey oğul dedi.
babanın bir kimseye lanet ettiğini hiç gördün mü?
Mehna şöyle demektedir: Yezid b. Muaviye b. Ebi Süf-yan'ı
Ahmed'e sordum.
"O Öyle biridir ki, Medine'de yaptığını yaptı" dedi.
"Ne yaptı?" dedim.
"Rasulullah'in (s.a.v.) ashabından bazısını öldürdü ve bunun
dışında birtakım şeyler yaptı" dedi.
"Başka ne yaptı?" dedim.
"Medine'yi yağmaladı" dedi.
"Kendisinden hadis nakledilir mi?" dedim.
"Hayır, kendisinden bir hadis bile nakledilmez" dedi. Kadı Ebu
Ya'la ve başkaları da aynı şeyi zikrederler.
Ebu Muhammed el-Makdisi'ye Yezid'in durumu sorul-duğunda:
"Bana ulusan şey o ki kendisine ne sövülür ne de sevilir" dedi.
Bize de ulaşan o ki. dedemiz Ebu Abdillahb. Teymiye'ye Yezid'in
durumu sorulduğunda: Ne eksilt, ne de arttır, demiştir. Yezid ve
benzerleri hakkında söylenecek en adil ve en güzel söz budur.
Kendisine sövülmemesi ve lanetlenmemesi meselesine
gelince; lanetlenmesini gerektiren birfi.skının bulunmaması, ya da
tahrimen veya tenzihen belli bir fasifcın bizzat lanetlenmeyeceği
sebebiyledir. Buharı""nin Sahih'inde Ömer'den (r.a.) nakledilen
"Hım ar" isimli zatın kıssasında. bu zatın tekrar tekrar içki içtiği ve
bunun için kırbaçlandığı (ceJd) bunun üzerine sahabeden biri
Hımar'ı lanetleyince Rasulullah'in (s.a.v.):
71
"Ona lanet etme, çünkü o, Allah ve Rasuliinii sever
122[122]
buyurduğu sabittir.
Yine şöyle buyurmuştur:
"Mümine lanet okumak, onu öldürmek gibidir.
123[123]
Oysa Rasulullah (s.a.v.) içkiyi ve içki içeni lanetlemiştir. Böylece
RasuluHah (s.a.v.) genel olarak içki içeni lanetlediği halde sahih
hadiste içki içen şu belli şahsı lanetleme-miştir.
Aynı şekilde yetimlerin mallarını yiyen, zina eden ve hırsızlık
yapanlar hakkındaki cezalarla ilgili nasslar genel olmakla birlikte
bu gibi şeyleri yapan bir kimsenin bizzat Cehennem ehlinden
olacağım kesin olarak söyleyemeyiz. Çünkü ya tevbe etmesi, ya
günahları bağışlatan iyilikler işlemesi, ya günahları bağışlatan
musibetlere uğraması ya makbul şefaat ya da başka yerlerde
anlattığımız diğer sebeplerden dolayı tercih edici bir engel
sebebiyle o genel
nassların gereğinin gerçekleşmemesi
mümkündür. Böylece lanetlenmemesinin üç gerekçesi zikredilmiş
oldu.
Onu Ianetleyenlere gelince, bunlardan bir kısmına göre onu
lanetlememek,
lanetlenmesinin
caiz
olmadığından
değil,
sairmubah sözleri terketme nevilidendir. Onu sevmeye gelince,
çünkü özel sevgi ancak peygamberler, sıddikler. sa-finler ve
şehidleriçin olup kendisi bunların hiçbirinden değildir. Nitekim
Rasulullah (s.a.v.):
"Kişi, sevdiğiyle beraberdir
124[124]
buyurmuştur.
Allah ve ahiret gününe inanan bir kimse ise. ne Yezit, ne benzeri
adil olmayan herhangi bir sultanla beraber olmak ister.
Yezidi sevmemenin de iki gerekçesi vardır;
Birincisi; sevilmesini gerektiren salih amelleri yoktur. Zorba
sultanlardan biri olarak kalmıştır. Böyle kimseleri sevmek meşru
değildir. Bu gerekçe ve faşıklığı kendisi indinde sabit olmadığını
söyleyenin gerekçesi kanaatimce tevile müsaittir.
İkincisi: Hal ve tavırlarında zalimliğini ve faşıklığını gerektiren
hususlar kendisinden sadır olmuştur. Hüseyin'in (r.a.) durumu ve
Harre halkının durumu gibi.
Ebu'l-Ferec İbmı'l-Cevzi, Keyelherrasi ve başka alimlerin onu
lanetlemelerine gelince lanetlenmesini mubah kılan fiileri işlemesi
sebebiyledir. Ayrıca onlar o bir fasıktı ve her fasık lanetlenir, ya da
fasıklığma hükmolunmasabile masi-yet sahibinin lanetlenebileceği
görüşünde olabilirler. Nitekim Sıffin savaşına katılanlar Kunut
122
[122]
Ahmed: 4/115;
123
[123]
Buharı, Edep 44; Müslim, Eyinan, 176.
124
[124]
Buhari, Edeb: 96; Müslim, Birn 165; Tirmizi, Zflhd:50.
72
duasında birbirlerini la-netlemişlerdir. Ali ve taraftarları namazdaki
Kunut dualarında Şam halkından bazı kimseleri şahıslarını
zikrederek lanetlerken aynı şekilde Şamlılar da karşı tarafı
lanetlemişler-dir. Oysa savaşan her iki taraf da: adil olanları da,
baği olanları da caiz tevil ehlindendir ve onlardan hiçbiri fasık
olarak nitelenemez. Sair fasıklar lanetlenmese de, işlediği büyük
günahların özelliği sebebiyle lanetleniyor da olabilir. Nitekim
Rasulullah (s.a.v.), bazı masiyetleri işleyenleri genel olarak
lanetlediği gibi hepsini olmasa da bazı asileri şahıs olarak laneti
emiştir. Bunlar da. lan eti erimesinin üç gerekçesidir.
Sevilmesini caiz gören veya onu seven Gazali ve Dus-ti'nin
görüşlerine gelince, bunların da iki gerekçesi vardır:
Dostları ilə paylaş: |