72
Mert:
Ben küçükken babaannemin yaptığı birkaç yemeği
iştâh
la yerdim. “Anne yemeği”
diye bir
tâbir
vardır, ben bu tâbir yerine “Babaanne yemeği” tâbirini kullanırım. “Varsa
da
yoksa da babaannemin yemeği” derim. Küçükken acıktığımda babaanneme koşardım.
Babaannemin et kavurmasının, peynirinin, ekşi ayranının, lahana sarmasının tadına
doyum olmazdı. Babaannem yoğurt ve peynir mayalamanın
erbâb
ıydı. Babaannem de
atalarından öğrenmiş. Babaannemin
kavurma dürümü muhteşemdi, sabahleyin
kavurma dürümüyle çay içmekten büyük zevk alırdım.
Babaannemin yemek
târifleri
onunla mezara gitti, kimse bunu öğrenmek istemedi ve o sağken (Yaşarken) kızları ve
gelinleri ondan bu yemeklerin târifini
almadılar. Ben evde yemek yemeyi sevmem,
kadınlar genellikle iyi yemek pişiremezler. Restoranlarda döner, kebap ve işkembe
çorbası yemeyi severim. Erkekler her işte olduğu gibi aşçılık mesleğinde de başarılıdırlar.
Aşçı demişken aşçı yemeği benim favorimdir. Aşçı yemeği bir yemek çeşidi değil, aşçılar
yaptıkları her yemekten az az tabağa koyarlar ve böylece müşteri birçok yemeği tatmış
olur.
Zeynep:
“İyi bir ev hanımı ve aşçıyım” diyemiyorum,
yemek
yapmaktan nefret ederim, hizmetçim veya
annem bizim için yemekler yaparlar. Çocuklarımı yemek
için zorlamam, zorla yedirmem hatta bazen aç yatarlar.
Atalarımız ne demiş: “
Dostları ilə paylaş: