106
Örnek: Bu adam müşkülpesent, hangi gömleği gösterdiysem bir bahâne buldu.
İltifât etmek:
Birine onu beğendiğini gösteren güzel sözler söylemek.
Örnek: Hasan Bey Hüsna Hanım’a sık sık iltifâtlar ediyor.
Kusur bulmak:
Bir şeyin eksikliğini, özrünü görmek.
Örnek: Evin
hanımı hizmetçinin her yaptığı işe bir kusur buluyordu.
Pırasa gibi saç:
Dümdüz saç.
Dile getirmek:
Belirtmek, anlatmak, açıklamak, ifâde etmek.
Örnek: Onun psikolojik problemlerini misâfirlerin önünde dile getirmek istemedim.
Ölçüp biçmek:
Bir konuda çok ayrıntılı
düşünmek,
inceden inceye düşünmek,
değerlendirmek.
Olgun olmak:
İnsanın bilgi, görgü ve hoşgörüsünün gereği kadar gelişmiş olmak.
Örnek: Bu kadın kaç yaşına gelmiş, bu tartışmada “Olgun olayım” demedi.
Bahâne etmek:
Herhangi bir şeyi sebep olarak ileri sürmek.
Örnek: Evime her dâvet edişimde işlerini bahâne ediyor.
Dostları ilə paylaş: