giderken bir tane bar var. Sabah oradan figüran getirdiler.
Fatma Girik-Memduh Ün
9
ğüm zaman hâlâ çok rahatsız oluyorum. Diziyorduk onları
sıraya; “sen, sen gel,
ötekilere de siz gidin, yaramazsınız”
diyorduk. Bu yöntem o zaman çok yaygındı. Figürancıya
“altı tane şöyle kadın, on tane böyle erkek istiyoruz” diyor-
duk. O da istediğimizin tamamen dışında manavın most-
ranın altına kötü malları koyduğu gibi bir şey gönderiyor-
du. Yine figüranları getirmişler, baktım güzelce bir kız var.
Üzerinde ipek bir bluz var. Sene 1956. Galiba Fatma 13–
14 yaşında. Dedim ki; “Şuna bak, beyaz da giymiş boynu-
na bir şey bağlayayım da bara koyayım.” İlk kez Fatma’yı
öyle oynattım.
atma Girik: Hemen Neriman Köksal kalktı: “Ben
onun boynuna hemen bir eşarp koyarım” dedi. Saçımı
da taradı. Sonra böyle bir sürü filmde farklı firmalarda oy-
nuyorum. O filmler de Alkazar Sineması’nda oynuyordu.
Karşısında da Saray Sineması var. Bakıyordum, “Allahım”
diyordum, “benim burada ne zaman filmim oynayacak!”.
Bir gün beni Melek Film çağırdı. Belgin Doruk’la Esat
Mahmut Karakurt’un Ömrümün Tek Gecesi (1959) filminde
köylü kızı rolünü oynayacağım. Burada başrol oynayaca-
ğıma gider “ikinci kızı oynarım, varsın filmlerim Saray Si-
neması’nda gösterilsin”, diye düşündüm. Sonra Memduh,
Antalya’da çekeceği bir film için beni çağırdı. Bir sürü ar-
tistleri çağırmış, kimse gitmemiş “Bir de şuna bakalım
belki oynatırız” demiş. Yazıhanesine gittim. Ayaklarını ma-
saya koymuş: “Biz film yapacağız. Senin gibi bir kız arıyo-
ruz, şu kadar para vereceğiz, evet mi hayır mı?” dedi. “Ha-
yır” deyip çıktım. Aradan seneler geçti, bir gün Reha Yur-
dakul’un evinde bir telgraf gördüm. “Kimse gelmiyor, o kı-
za istediği parayı verin, getirin” demiş. Bunun üzerine
filmde oynadım. Sonra uzun bir müddet beni oynatmadı.
Çeşitli firmalarda süründüm. Sonra Memduh beni Uğur
Film’den çağırdı. Ayhan Işık’la oynatacakmış. Ben Ayhan
Işık’la oynamayı düşünemiyordum bile. O günün parası ile
iyi bir para verdi.
Dostları ilə paylaş: