İbrahim Türk: Türk Sineması için bugünden geriye dö-
nüp bakan bazıları çok acımasız eleştiriler yapıyorlar.
Bazen haklı, bazen haksız olarak yoğun eleştiriler geti-
riyorlar. Anlattığınız bu örnek ve bunun gibi bir sürü
şey aslında o dönemin altyapısının, sadece maddi de-
ğil, sosyal, ekonomik yapısının da bir sürü şeye etki
ettiğini gösteriyor. Siz şöyle demiştiniz: “Türk toplu-
munun başka dalları o zaman ne kadarsa, Türk si-
neması da o kadardı.” Bugünlerden o günlere tekrar
baktığınızda nasıl geliyor size?
atma Girik: Çok hoşuma gidiyor. Eskiden gecekon-
duda oturuyorduk ama şimdi üç katlı evde oturuyo-
ruz. Evin en alt katını müze gibi yaptık. Mesela Mem-
duh’un Sezer Sezin’le oynadığı bir film vardı Damga. O ka-
dar güzel bir afişi var ki, ben onu tablo gibi evime astım.
Ben kendime ait şeyleri 7–8 senedir biriktiriyorum. Orada
oturuyorum, bir kahve yapıyorum, afişin karşısına geçiyo-
rum. Filmi nasıl çektik, nerelere gittik, hem o filmi düşü-
nüyorum, hem de başka neler var, onları hatırlamaya çalı-
şıyorum. Filmi oynattığımda yalnız kendimi seyretmiyo-
rum. Her şeyi, eski İstanbul’u da seyrediyorum. Zaten eski
İstanbul tek başına bile anlatılacak gibiydi. Üzerine şiirler,
şarkılar yazılmış. Onları bile yaşamak, düşünmek hoşuma
gidiyor.
Dostları ilə paylaş: |