Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi, Panel ve Sunum Yıllığı 2004
18
veriyorlar. Bir koşulları var. Diyorlar ki, Avrupa’dan
iki ta-
ne yabancı ortak bulacaksın; yalnız bu naylon ortak olma-
yacak. Yani belli bir sinema geçmişi olacak. Sanırım bu
sene ortak sayısını bire indirmişler. Ben Strazbourg’da bir
toplantıya davet edildim, Yunanlı, Bulgar, Polonyalı, Al-
man, İtalyan, İspanyol, Fransız, bütün yapımcılarının bu-
lunduğu bir toplantıydı. Bütün bu ülkelerin derdi Türki-
ye’ninki ile aynı. Amerikan filmleri sinemalarını mahvet-
miş. Ben 11–12 yaşlarında film seyrederken, Alman, İtal-
yan, Fransız filmleri oynardı sinemalarda. Büyük starlar
vardı. Nerede şimdi? Alkazar Sineması’nda bir tane görebi-
lirseniz görüyorsunuz. İyi Avrupa filmlerini ancak Eczacı-
başı’nın yaptığı İstanbul Film Festivali’nde görüyorsunuz.
Yani dünya bu krizi yaşıyor. Televizyonların etkisi oralarda
da var. Ayrıca Amerikan filmleri’nin hegemonyası her yer-
de sinemayı bitiriyor. Eskiden pahalı olduğu için Amerikan
filmlerini getiremezlerdi. Eskiden yurtdışından film getiri-
leceğinde, bunları sinemalara dağıtan kişiler oralara gidi-
yorlardı. Film izlemek için önlerine listeler koyuyorlardı.
Bu listelerde fiyatlar vardı. Mesela Rüzgar Gibi Geçti filmi
Türkiye’ye gelemedi. Pahalı bir film olduğundan onu alma-
dılar. Bugünkü gibi büyük filmler; İskender’ler vb. hemen
getirilemiyordu. Çok fazla sinema olduğu için de salon
bulmak da kolaydı. Henüz Amerikan filmleri hegemonyası
da yoktu. Bugün artık Türk ve Avrupa sinemasının işi zor.
Biz kapalı devreye çalışan bir sinemaydık. Yani filmi dışa-
rıya satamıyorduk. Bakın, Altın Ayı kazanmış Susuz Yaz
filmi kaç tane ülkeye satılabilmiş. Kültürümüz farklı, in-
san anlayışımız farklı, her şeyimiz farklı onlardan. Biz do-
ğuluyuz, batılı değiliz bana göre. Onlara yabancı geliyoruz.
Onun için biz hâlâ filmlerimizi oralara pek satamıyoruz.
Öteki ülkeler de birbirlerine satamıyorlar zaten. Bu neden-
le Türk sineması eskisi gibi 150–200 tane filmi kesinlikle
üretemez.
Dostları ilə paylaş: