Fatma Girik-Memduh Ün
11
olmalı. Bu durum sonraki meslek hayatınızı olumlu ya
da olumsuz etkiledi mi? O başarının altında kalmak ya
da onu aşmak şeklinde?
emduh Ün: Ondan sonra Ateşten Damla (1960) diye
milli bir film çektim ve iflas ettim. O film bana paha-
lıya mal oldu. Yüz bin liraya film çekilirken; ben iki yüz bin
liraya çektim. Bir de oyuncunun ayağı kırıldı. Film iki yüz
elli iki bin liraya çıktı. O film beni sıfırladı. Sonra kendi
kredimle yeniden başladım. Dışarıya sıfırladığımı belli et-
medim. İyi işler yapmaya çalıştım. Beni tüm bunlara Üç
Arkadaş yönlendirdi. Bir süre sonra tekrar yapımcılığım
ağır bastığı için, bu doğrultuda filmler ürettim. Yönetmen-
liğimi ikinci plana bıraktım. “Bu nasılsa cepte var, şimdi
bir sermaye yapayım, Uğur Film’i ayakta tutayım” diye dü-
şündüm. Ondan sonra ancak ticari başarı düşüncesiyle
filmler yapmaya başladım. Bana dışarıdan da teklifler geli-
yordu. Kırık Çanaklar’ı (1960) çektim. Film, En İyi Film, En
İyi Yönetmen, İki tane En İyi Oyuncu Ödülü (İstanbul Be-
lediyesi’nin düzenlemiş olduğu Yerli Filmler Yarışması) ka-
zandı. Sonra Berlin Film Festivali’nin yarışmalı bölümüne
katıldım.
M
Sonraları polisiye filmler çektim, Shakespeare uyar-
lamaları yaptım. Ayhan’a, Fatma’ya uygun, piyasanın iste-
yeceği neler olabilir diye bir sürü filmler çektim. Bazıları-
nın üzerine daha çok eğildim. Mesela Yaprak Dökümü
(1967). Yine Namusum İçin (1961) diye polisiye bir intikam
hikayesi çektim, Halit Refiğ tretmanını, Kemal Tahir de di-
yaloglarını yazdı. Ondan da En İyi Yönetmen Ödülü’nü
(Antalya Altın Portakal Film Festivali) aldım. Böyle çıkışla-
rım oldu. Ama hep yapımcılığımı ön planda tutarak işleri
götürdüm. Yapımcılığım yönetmenliğimi törpüledi diyebili-
rim. Çünkü yapımcı olarak hiçbir zaman özgür değiliz.
Türkiye’de sinema hiçbir zaman endüstri haline gelmiş de-
ğil. O dönemlerde Türkiye’nin belli yerlerinde işletmeler
vardı. Karadeniz, Adana, İzmir, Ankara, Zonguldak Bölgesi
diye bölgeler var. Bu bölgelerde birtakım kurumlar mey-
dana çıkıyor. Bunlar bizim filmlerimizi sinemalara koyu-
Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi, Panel ve Sunum Yıllığı 2004
12
yorlar. Kendi bölgelerinde %25 komisyon alıyorlar, paranın
geri kalanını da bize gönderiyorlar. Buna karşılık, serma-
yesiz bir iş yaptıkları için, bize avans para veriyorlar. Film-
leri böyle yapıyoruz. Diyelim ki altı tane film yapıyorum.
Altı filmin maliyeti de altı yüz lira. O kadar param yok,
ama işletmelerden aldığım senetler, bonolar, paralarla filmi
yapacağım. Dolayısıyla bir anlamda işletmeciler belirliyor
filmleri. Dört tane filmi var, iki tanesi Ayhan Işık olacak,
biri polisiye olacak, bunu sen çekeceksin, birinde Fatma
Girik olacak, köy filmi olacak... Biz senelerce bu baskıların
altında çalıştık. Hiçbir zaman özgür olamadık. Namusum
İçin dışında yaptığım, filmografimde çok önemli sayılan
filmler hep ya başkasınındır, ya da başka ortağı vardır.
Dostları ilə paylaş: