Barnabas İncili
124
Bakın, size diyorum ki, her hayvan tabiatı gereği, arzu ettiği şeyi
yitirirse yitirilmiş olan bu iyilik için kederlenir.
Bunun gibi,
gerçekten tövbe edecek olan günahkâr da, içinde Yaratıcısına
karşı yaptığı şeyi cezalandırma arzusu duymalıdır. O şekilde ki,
ibadet
ettiği zaman, Allah'tan Cennet dilenmeye veya
Cehennemden kurtulmayı istemeye kalkışmaz.
Bunun yerine
utanarak Allah önünde secdeye varır, der, “Ey Rab, sana kulluk
etmesi gereken zamanda, hiç yoktan sana karşı aşırı
giden
suçluya bak. Bu nedenle burada, yaptığının düşmanın olan
Şeytan’ın
eliyle değil, Senin elinle cezalandırılmasını diliyor;
şundan ki, dinsizler Senin yaratıkların karşısında sevinmesinler.
İstediğin biçimde cezalandır, ceza ver ey Rab, çünkü Sen bana
hiç bir zaman bu hayırsızın hak ettiği kadar çok azap etmezsin.”
Böylece, bu tövbe biçimine sarılan günahkâr, adalet isteğine
oranla Allah'tan daha çok merhamet görecektir. Emin olun ki,
iğrenç bir saygısızlıktır günahkârın gülmesi; o kadar ki bu dünya
babamız Davud'un haklı
olarak söylediği gibi, bir gözyaşları
vadisidir. Kölelerinden birini oğul edinen ve mülkündeki her şey
üzerine efendi yapan bir kral vardı. Şimdi, öyle oldu ki,
şerli bir
adamın kandırmasıyla zavallı kralın gözünden düştü; yalnızca
içten içe değil, aynı zamanda hakir görülüp, gün be gün çalışarak
kazandığı her şeyden yoksun bırakılarak büyük acılar çekti. Siz
sanır mısınız ki, bu adam şu veya bu vakit gülebilir?”
“Kesinlikle hayır. Çünkü eğer kral bunu bilmiş olsa, gözünden
düştüğünü görüp onu köleleştirir. Ama her halde o, gece gündüz
demeden ağlar.”
diye cevap verdi havariler, O zaman İsa
ağlayarak dedi,
“Yazıklar olsun dünyaya, çünkü sonsuz azap kesindir onun için.
Ey zavallı insanlık, Allah seni hikâyecikteki mecaz anlamında
bir oğul olarak seçip, sana Cennet'i bahşetti, ama sen orada ey
zavallı, Şeytan’ın etkisiyle Allah'ın gözünden düştün ve
Cennet'ten atılıp, pis dünyaya mahkûm edildin;
burada tüm
şeyleri zahmetle elde edersin.