bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə74/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   70   71   72   73   74   75   76   77   ...   114
vocabularyy






1372) inform; (fiil)













bilgilendirmek, bildirmek, haberdar etmek




Please inform me if he comes here. (Lütfen o buraya gelirse beni haberdar et.)



















1373) information; (isim)










bilgi, haber, malumat, istihbarat, danışma




You can get further information from the information office. (Danışma ofisinden daha fazla bilgi alabilirsiniz.)



















1374) ingredient; (isim)










içerik, bileşim, unsur










Our shampoo contains only natural ingredients. (Şampuanımız yalnızca doğal bileşimleri içerir.)



















1375) initial; (isim, sıfat)










i.; baş harf, paraf    s.; baş, ilk, başlangıç, birinci, önceki

What initial is it, Mr. Brown? ‘It’s J, J for John. (İsminiz baş harfi nedir Bay Brown? ‘J, John’un J’si.)



















1376) initially; (zarf)













başlangıç olarak, ilk başta, öncelikli olarak




Initally, the machine worked well. (İlk başta makine iyi çalıştı.)



















1377) initiative; (isim, sıfat)










i.; girişim, inisiyatif, ilk adım   s.; başlatan, ilk




I consider this to be a good initiative. (Bunu iyi bir girişim olarak kabul ediyorum.)



















1378) injury; (isim)













yara, zarar, hasar , sakatlık, zedelenme







One player is out of the team because of innjury. (Bir oyuncu sakatlık nedeniyle takım dışında.)



















1379) inner; (sıfat)













iç, ruhsal, içsel













He has inflammation in the inner ear. (İç kulağında iltihap var.)



















1380) innocent; (sıfat)










masum, zararsız, saf










She was founded innocent. (O, suçsuz bulundu.)






















1381) inquiry; (isim)













sorgu, araştırma, anket, danışma







During the public inquiry, questions were asked to different people. (Halk araştırması süresince farklı insalara sorular soruldu.)



















1382) inside; (isim, sıfat , zarf)










i.; iç taraf, iç kısım   s.; iç, içteki  zf.; içeri, içeride




The door is locked from the inside. (Kapı içeriden kilitli.)



















1383) insight; (isim)













içgörü, sezgi, kavrama, bir şeyin iç yüzünü anlama




She is writer with great insight. (

























1384) insist; (fiil)













ısrar etmek, ayak diremek, üstelemek, dayatmak




Don’t insist, I don’t want to go. (Israr etme gitmek istemiyorum.)



















1385) inspire; (fiil)













ilham vermek, aşılamak










He inspired generations with his thoughts. (Düşünceleriyle nesillere ilham verdi.)



















1386) install; (fiil)













kurmak, yerleştirmek, monte etmek







Use the CD to install this program. (Pogramı yüklemek için CD’yi kullan.)



















1387) instance; (isim)










örnek, durum













What would you do, for instance, if you found money on the road? (Örneğin yolda para bulsan ne yapardın?)



















1388) instead; (zarf)













yerine
















She went by train instead of car. (Araba yerine trenle gitti.)



















1389) institution; (isim)










kurum, kuruluş, dernek, enstitü, tımarhane, hapishane

John works for a financial institution. (John, bir finans kurumu için çalışıyor.)



















1390) institutional; (sıfat)










kurumsal, kuruma ait










The institutional reforms have affected the whole country positively. (Kurumsal reformlar tüm ülkeyi olumlu etkiledi.)



















1391) instruction; (isim)










talimat, yönerge, öğretim










Follow the instructions on the paper. (Kağıttaki yönergeleri takip ediniz.)






Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   70   71   72   73   74   75   76   77   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin