• Sevinç AKSİN - Canan SEYFELİ • |
220 |
yok eden hastalıklara dönüşür. Böylece yaratılmışların ölümsüzlüğü sona ermiş ve ölümlülük kazanmış
-
lardır, ancak tanrısal özelliklerinin hepsini kaybetmemişlerdir. Ayrıca ölüm ve yaşam döngüsü bu kayıp
için bir kefaret sayılmıştır. Brahma, varolan tüm canlılarda açgözlülük, kin, kıskançlık gazap gibi insanın
vücudunu etkileyen duyguların olduğunu ifade eder. Canlıların kalplerinde yeniden doğmalarını sağlayacak
arzu ve öfke olacağından ölüm bir yok oluş olmayacaktır. Brahma evrendeki canlıların yok edilmesiyle
Mrtyu ’nun kendi darmasını takip edeceğini söyler.
27
Böylelikle ölüm tanrıçası
Mrtyu , yeniden yaratılış için
ölüm görevini üstlenir.
28
Ölüm fikrinin kökenine dair mitoloji bir yandan başlangıç zamanında neler olup
bittiği ile ilgili bilgi verirken öbür taraftan insanın neden ölümlü bir varlık olduğunu açıklar.
29
Hindu felsefesinde ölüm ile yaratılıştaki çeşitlilik arasında da bağ kurulmuştur. Buna göre evrenin ya
-
ratılışında ölümle (açlıkla) çeşitliliğin var olduğu düşüncesi vardır. Yaratılış öncesindeki yokluk ve sadece
“Mutlak Bir”in var olması, ilk dönem kutsal metinlerde açıktır. Bu, evrensellik diye tanımlanmıştır ve
yokluğun yok olmasıyla, yani ölümüyle yaratılışın meydana geldiği düşüncesi söz konusudur. Aslında bu
düşünce, yaratılış öncesindeki “Mutlak Bir” ile ölüm (açlık) fikrini yorumlama ve birleştirerek birbirine
uygun hale getirme çabasıdır. Burada ölüm yine yok oluş değildir ve evrenselliğin ölümü
30
evrensel bilin
-
cin (Mutlak’ın bilincinin) geçici olarak ortadan kalkması anlamındadır
31
. Ortadan kalkma, aktif ve pratik
amaçlarda etkin olan bilincin kaybolması anlamındaki dünya ölümü ile paralel ve eşdeğer olduğu düşünül
-
müştür. Dolayısıyla bu bir yok olma değil metafiziksel anlamda bilincin kendini geri çekmesidir. Mutlak
ise uzay, zaman, mekân gibi yaratılmış unsurlardan arınıktır, bu nedenle O’nda çokluk ve çeşitlilik tezahür
etmez. Tezahürün gerçekleşmesi içinse
mrtyu , yani ölüm ve ölüm prensibi gerekir. Bu yaratılış fikrinde
ölüm, bedensel yok oluş anlamında değil tanrısal alemin doğuşu anlamındaki ölüm ilkesidir, metafiziksel
-
dir. Yaratılış, içinde maddi evrenin tohumunu barındıran evrensel tohumla (Hiranyagarbha) gerçekleşirken
Mutlak bilinç ölüm ilkesiyle geçici olarak geri çekilir. Bu evrenselin yeni tezahürüdür
32
. Evrensel tohum
(Hiranyagarbha) varoluşun potansiyel halidir ve evren, canlı ve cansız varlıklar ondan meydana gelmiştir.
33
Tohum yaratılış öncesi “Mutlak Bir”i ifade eder ve tüm yaratılmışların özüdür.
Evrensel tohum ve ondan tezahür eden evrensel çeşitlilik banyan ağacı ve tohumu ile sembolize edil
-
miştir. Banyan ağacı küçücüktür, ama göklere yükselen devasa bir ağaçtır
34
. Tohumuna bakıldığında, hatta
kesildiğinde içinde bu ağacı gösteren bir şey bulunamaz. Kendisinde çeşitliliği barındıran Hiranyagarbha
da aynı şekilde çeşitliliğin potansiyel tohumudur
35
. Başka bir benzetme ayna benzetmesidir. Bu, aynı za
-
manda çokluk ve çeşitliliğin yanılsama olmasıyla da ilişkilidir. Kişi ve aynadaki yansıması yaratılışta asıl
gerçeklik olan evrenin özne, canlıların ise nesne olmasına benzetilir. Kişinin aynadaki yansımasını kendisi
zannetmesinde olduğu gibi dünya hayatında insanlar asıl gerçekliğin nesne (canlılar) kendilerinin ise özne
olduğu yanılgısına kapılır.
36
Dolayısıyla yanılgı, asıl gerçekliği algılayamama, yıkım ve ölümdür. Ölüm ise
sonsuz gerçekliğe değil yeniden dünyaya doğum döngüsü anlamına gelir. Yaratılışta ise Mutlak’ın konu
-
munun bu tersine çevrilmesi, tek tohumdan yaratılmış çokluğa geçiş
mrtyu , yani ölümden doğuşa geçiştir.
Mutlak’tan uzay, zaman, neden tezahür ederken bilinçten maddeye dönüşme olur. Benlik, aynada olduğu
gibi kendini görür ve öteki olarak algılar. Bu yaratılıştır. Yaratılış, evrenin Benlik’in bir nesnesi haline gel
-
mesi, öznenin nesne olmasıdır. Bu yanılgı halinden kurtularak bilincin kendi Öz’üne dönüşü, yaratılışın ve
yaşamın nihai amacını oluşturur
37
. Yaşam ve ölüm, yani döngü kozmosun kendini gerçekleştime amacına
27
The Complete Mahabharata: Drona Parva , thk. Ramesh Menon, çev. S. B. Pillay (New Delhi: Rupa, 2014), Canto 52.
28 Wendy Doniger,
Hindu Myths (London: Penguin Books, 1975), 26.
29 Mircea Eliade,
Mitlerin Özellikleri (İstanbul: Alfa Mitoloji, 2016), 24.
30 Heinrich Zimmer,
Hint Sanatı ve Uygarlığında Mitler ve Simgeler , ed. Josebh Campbell, çev. Gül Çağalı Güven (İstan
-
bul: Kabalcı Yayınevi, 2004), 56.
31 Krishnananda,
Brihadaranyaka Upanishad , 52.
32 Krishnananda,
Brihadaranyaka Upanishad , 53.
33
Pradnya Konarde,
Evolution of Matsya : A Study (Pune: Tilak Maharashtra Vidyapeeth, 2010), 34-36.
34 Swami Krishnananda,
The Essence of The Brihadaranyaka Upanishad (Sivananda Ashram, Rishikesh: The Divine Life
Society, 1977), 13.
35 Krishnananda,
Brihadaranyaka Upanishad , 54.
36 Krishnananda,
Brihadaranyaka Upanishad , 56,57; Krishnananda,
The Essence of The Brihadaranyaka Upanishad , 28.
37 Hatice Çiçek Avcı,
Vedanta Sistemi Çerçevesinde Hinduizm’deki Mistik Unsurlar (Bursa: Uludağ Üniversitesi, Dokto
-
ra, 2019), 58.