88
DERLEME / REVIEW
Erken Çocuklukta Hidrosefali
Hydrocephalus in Early Childhood
Hüseyin Canaz
1
, İbrahim Alataș
1
, Osman Ersegun Batçık
2
, Ali Osman Akdemir
3
, Serhat Baydın
4
1
Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroşirurji Kliniği,
2
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroşirurji Kliniği,
3
Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroşirurji Kliniği,
4
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastanesi, Nöroşirurji Kliniği, İstanbul
Hüseyin Canaz, S.B. Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Nöroşirurji Kliniği İstanbul, Türkiye, Tel. 0506 5307853 Email. drcanaz@gmail.com
Geliş Tarihi: 11.09.2012 • Kabul Tarihi: 27.03.2013
ABSTRACT
Hydrocephalus is a disorder in which an excessive amount of ce-
rebrospinal fl uid accumulates within the dilated cerebral ventricles
and subarachnoid spaces. Approximately half of these cases are
associated with myelomeningocele (spina bifi da), however the
proportion varies substantially across different populations. The
signs and symptoms of hydrocephalus result from increased in-
tracranial pressure and dilatation of the ventricles. Symptoms of
hydrocephalus are non-specifi c and independent of the etiology.
Most cases of hydrocephalus are progressive, meaning that neu-
rological deterioration will occur if the hydrocephalus is not ef-
fectively and continuously treated. The most effective treatment
is surgical drainage, using a shunt or third ventriculostomy. In this
paper we aimed to review the childhood hydrocephalus.
Key words: early childhood; etiology; hydrocephalus; infant; prognosis; therapeutics
ÖZET
Hidrosefali așırı miktarda beyin omurilik sıvısının dilate serebral
ventriküller ve subaraknoid boșlukta birikmesi ile seyreden bir bo-
zukluktur. Bu olguların yaklașık yarısının myelomeningosel (spina
bifida) ile ilișkili olduğu fakat bu oranın popülasyonlar arasında de-
ğișiklik gösterdiği bildirilmektedir. Hidrosefalideki bulgu ve semp-
tomlar kafa içi basınç artıșı ve ventriküllerdeki genișlemeden kay-
naklanmaktadır. Belirtiler non spesifik ve etiyolojiden bağımsızdır.
Hidrosefali vakalarının çoğu etkin ve kalıcı bir șekilde tedavi edilme-
diği takdirde nörolojik kötüleșme ile seyreder. En etkin tedavi șant
veya üçüncü ventrikülostomi yolu ile cerrahi drenajdır. Bu yazıda
çocukluk çağı hidrosefalisini gözden geçirmeyi amaçladık.
Anahtar kelimeler: erken çocukluk; etiyoloji; hidrosefali; süt çocuğu; prognoz; tedavi
Kafkas J Med Sci 2013; 3(2):88–95 • doi: 10.5505/kjms.2013.41196
miktardaki BOS’un serebral ventriküllerde birikmesin-
den kaynaklanır. Daha az sıklıkta emilimdeki yetersiz-
lik (komunike hidrosefali) BOS birikimine neden olur.
Normal basınçlı hidrosefalide serebral ventriküller pa-
tolojik olarak genişlemiş fakat KİBAS normal sınırlar-
dadır. Bu durum genellikle bozulmuş BOS emilimin-
den kaynaklanır. Hidrosefalinin bu tipi daha sıklıkla
yetişkinlerde görüldüğünden burada tartışılmayacaktır.
Hidrosefalinin bu formları aynı kelimeyi içeren iki
radyolojik bulgudan ayırt edilmelidir; ‘Hidrosefali
ex-vacuo’ terimi beyin atrofi sine veya yaralanmaya
sekonder beyin dokusu kaybına bağlı ventriküllerde-
ki dilatasyonu anlatmaktadır. Hidrosefali ex-vacuo’ya
KİBAS artışı eşlik etmez. Eksternal hidrosefali terimi
ise subaraknoid boşlukta fazla miktarda BOS bulun-
masını ifade etmektedir
3
.
Epidemiyoloji
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da konjenital
hidrosefali prevalansı 0,5–0,8/1000 canlı ve ölü do-
ğum olarak hesaplanmıştır
4-6
. Bu vakaların yaklaşık
yarısının myelomeningosel (spina bifi da) ile ilişkili
olduğu, ancak bu oranın popülasyonlar arasında de-
ğişiklik gösterdiği bildirilmektedir.
Fizyoloji
BOS başlıca koroid pleksus tarafından yapılmak-
tadır. Ventriküler sistem ve subaraknoid boşlukta
dolanmakta ve buradan sistemik dolaşımca emil-
mektedir. BOS akımı ağırlıklı olarak kranyal bölgede
gerçekleşmektedir.
BOS Üretimi
Koroid pleksus BOS üretiminin %60-80’inden so-
rumludur. İleri derecede vaskülarize bağ dokudan
Giriș
Hidrosefali aşırı miktarda beyin omurilik sıvısının
(BOS) dilate serebral ventriküller ve subaraknoid
boşlukta birikmesi ile seyreden bir bozukluktur
1, 2
.
Çocuklarda, hidrosefali hemen her zaman artmış
kafa içi basıncı (KİBAS) ile ilişkilidir. Çoğu olguda
bu durum, BOS dolanımındaki bozukluğa bağlı ola-
rak (obstrüktif veya non-komunike hidrosefali) fazla
89
Kafkas J Med Sci
oluşan bir çekirdeğin etrafındaki epitel ile döşeli villöz
katlantılardan oluşan koroid pleksus bütün serebral
ventriküllerde bulunmaktadır. Koroidal epitel hücre-
leri karbonik anhidraz bağımlı aktif transport yolu ile
BOS üretmektedir. Bu nedenle üretim bir karbonik
anhidraz inhibitörü olan asetazolamid ile bloke edi-
lebilmektedir. Aktif sekresyona ek olarak bir miktar
BOS da difüzyon yolu ile oluşmaktadır ve bu yolak
asetazolamid ile bloke olamamaktadır.
BOS’un geri kalanı serebral doku tarafından üretil-
mektedir. Parankim dokusu BOS’u doğrudan ekstra-
selüler boşluğa salmakta ve sıvı ependim katmanını
geçerek serebral ventriküllere veya spinal santral ka-
nala akmaktadır ( santral sinir sisteminde lenfatik ka-
nallar bulunmamaktadır).
KİBAS çok yüksek seviyelere ulaşmadıkça BOS üre-
tim miktarı fi zyolojik sınırlar içerisinde sabittir. Bu
nedenle BOS hacmini sabit tutmak için günlük BOS
emilimi, üretim ile aynı orandadır. Yetişkinlerde BOS
üretim hızı yaklaşık 20 ml/saattir. Bu da günde üç ya
da dört kez BOS’un tamamen yenilenmesini sağlar.
Yeni doğanlarda ve küçük çocuklarda BOS üretim hızı
beyinin büyüklüğüne göre değişmektedir. İnfantlarda
ve çocuklarda BOS üretim hızının hesaplanması, eks-
ternal ventriküler drenajdan saatlik BOS akımının he-
saplanması yolu ile sağlanmaktadır. Çalışmalar BOS
üretiminin 0,1 ml/saatten 26,5 ml/saate, yaş ve kilo
ile logaritmik olarak arttığını göstermektedir
7
. Üretim
infantlarda hızla artmakta ve iki yaşa gelindiğinde 15
yaştaki üretimin %64’üne ulaşmaktadır.
Toplam BOS hacmi infantlarda yaklaşık 50 ml iken
yetişkinde 125–150 ml’dir. Erişkinlerde BOS’un yak-
laşık %25’i ventriküler sistemde bulunmaktadır.
BOS Dolanımı
Koroid pleksus ve serebral dokudan kaynaklanan BOS
ventriküler sistemden subaraknoid boşluğa doğru akar.
Ventriküler sistem orta hattaki üçüncü ventrikül ile in-
terventriküler foramen (Foramen Monro) aracılığıyla
birleşen bir çift lateral ventrikülden oluşur (Şekil 1). Bir
membran (septum pellusidum) ile birbirinden ayrılan
lateral ventriküller arasında direkt bir bağlantı yoktur.
Üçüncü ventrikül orta hattaki dördüncü ventriküle bir
kanal (akuaduktus sylvii) ile bağlanır.
BOS dördüncü ventrikülden subaraknoid boşluğa
her iki yanda yer alan bir çift foramen Luschka ve
orta hattaki foramen Magendie aracılığı ile geçer.
Subaraknoid boşluktaki lokal genişlemeler olan sis-
ternler beyin tabanında yer alır.
BOS Emilimi
İnsanlarda BOS yapım hızı 350 μl/dakikadır. BOS
total hacmi 140 cc olup bunun 30 cc’si ventriküller
içinde, 110 cc’si ise subaraknoid mesafede bulunur.
Șekil 1. Beyinin sagital kesitinde normal ventriküller, sisternler ve subaraknoid boșluklar görülüyor.
90
Kafkas J Med Sci
BOS primer olarak araknoid villilerden emilerek ma-
jör venöz sinüslere aktarılır. Böylece sistemik venöz
dolaşıma katılır. Araknoid villi subaraknoid boşluktan
sinüs lümenine uzanan bir grup hücreden oluşur. Bu
hücreler, sinüs duvarının iç katmanı ile devam eden ve
sıkı bağlantılar içeren endotel tabakası ile kaplıdır. Bu
yapı BOS’un basınç gradienti yönünde pasif emilimi-
ni sağlayan tek tarafl ı bir valf görevi görür. Eğer BOS
basıncı venöz basınçtan düşük ise araknoid villi kapa-
narak kanın ventriküler sisteme geçmesine izin ver-
mez. BOS’un bir kısmı ventrikülleri döşeyen ependim
tabakası, koroid pleksus ve spinal subaraknoid boşluk
aracılığı ile perinöral boşluğa geçer. Az miktarda BOS
cribriform plate yoluyla ve olfaktor sinirler üzerindeki
araknoid villiler aracılığıyla nazal submukozaya ve ora-
dan da servikal lenf bezlerine drene olur. Ancak bu
yolla drene olan BOS miktarı çok azdır.
Primer intrakranial malign tümörlerin ender olarak ser-
vikal lenf bezlerine ve buradan da diğer organlara me-
tastaz yapması serbest dolaşan tümör hücrelerinin aynı
BOS drenaj yolunu kullanması ile izah edilir. Optik sinir
etrafındaki subaraknoid mesafede bulunan BOS da yine
optik sinir etrafında bulunan dura materin lenfatikleri
aracılığıyla servikal lenf bezlerine drene olur. Superior
sagittal sinüs üzerindeki araknoid granülasyonlar dışın-
da kafa çiftlerinin etrafında da araknoid granülasyonlar
vardır ve BOS drenajını sağlar. Ayrıca torasik ve lomber
sinir kökleri boyunca da BOS drenajı olur.
Yeni doğanlarda araknoid villiler gelişmediği için
BOS drenajı muhtemelen serebral kapillerler ve nazal
yolla olmaktadır.
Hidrosefali Patogenezi
Hidrosefali intrakranial BOS sentezi ve emilimi ara-
sındaki bir dengesizlik sonucu oluşur; BOS dolanı-
mındaki bir obstrüksiyon, emilim bozukluğu veya na-
diren aşırı yapımı sonucu gerçekleşebilir. Nedenden
bağımsız olarak artmış BOS miktarı ventrikül içi ba-
sıncı arttırarak ventriküler dilatasyona neden olur.
Obstrüksiyona emilim bozukluğunun eşlik ettiği hid-
rosefali vakalarının sayısında artış bildirilmektedir
8
.
Bu, önceden saf obstrüktif zannedilen hidrosefali
vakalarının üçüncü ventrikülostomiye cevabının de-
ğişkenlik göstermesini açıklamaktadır.
Hidrosefalinin en sık nedeni BOS akımındaki obs-
trüksiyondur. Obstrüksiyon foramen Monro, aku-
aduktus sylvii veya dördüncü ventrikül düzeyinde
olabilir. Obstrüksiyonun proksimalinde ventriküler
sistemde dilatasyon izlenir.
BOS’un emilim bozukluğuna bağlı (komunikan) hid-
rosefali daha az sıklıkta görülmektedir. Subaraknoid
villilerde infl amasyon BOS emilim bozukluğunun en
tipik nedenidir. Komunikan hidrosefalinin radyolojik
bulgusu dördüncü ventrikülü de içeren tüm ventrikü-
ler sistemde genişlemedir.
BOS aşırı yapımı hidrosefalinin nadir bir nedeni-
dir. Koroid pleksus papillomuna bağlı gelişebilir.
Radyolojik olarak komunikan hidrosefaliye benzer şe-
kilde, tüm ventriküler sistemde genişleme mevcuttur.
Hidrosefalinin Patofizyolojisi
Hidrosefalinin patofi zyolojisi altta yatan nedene, ne
kadar sürede geliştiğine ve kompansatuvar mekaniz-
malara bağlıdır.
Bebeklikte, kranyal sütürler kapanmadan önce gelişen
hidrosefali baş çevresinde belirgin artış ve akut hidro-
sefali ile karşılaştırıldığında beyin parankiminde daha
az destrüksiyon ile seyreder. Kafatasının genişlemesi
kafa içi basıncı bir miktar azaltmaktadır. Ek olarak kafa
içi basınç kuvveti genişlemiş ventriküler sistemde daha
geniş bir alana dağılmakta ve buna bağlı olarak beyin
parankimi daha az basınca maruz kalmaktadır.
Eğer hidrosefali akut olarak veya kranyal sütürler ka-
pandıktan sonra gerçekleşirse kafatası genişleyemeye-
ceği için kafa içi basıncında kayda değer bir artış ve
beyin parankiminde ani bir hasar meydana gelecektir.
Progresif ventriküler genişleme genellikle düzensizdir.
Frontal ve oksipital boynuzlar tipik olarak ilk ve en faz-
la genişleyen bölgelerdir. Progresif genişleme ventri-
küllerin ependimal döşemesinin hasarına ve BOS’un
direkt olarak beyin dokusuna geçişine yol açar. Bu
BOS basıncını bir miktar azaltsa da ak madde ve sube-
pendimal alanların progresif ödemine neden olur.
Hidrosefali ilerledikçe, peri ventriküler beyin doku-
sundaki ödem ve iskemiyi ak maddedeki atrofi izler.
Giruslar düzleşir, sulkuslar kranyum tarafından ezi-
lir, hemisferler üzerindeki subaraknoid aralık oblite-
re olur ve serebral doku kalınlığı azalır. İlerlemiş va-
kalarda bile gri maddenin ak maddeye göre daha iyi
korunduğu izlenir. Vasküler sistem komprese olur ve
dural sinüslerdeki venöz basınç artar.
Etiyoloji
Hidrosefali konjenital veya edinilmiş olabilir. Santral
sinir sistemi malformasyonları, enfeksiyonlar, intra-
ventriküler hemorajiler, genetik defektler, travma ve
teratojenler konjenital hidrosefaliye neden olabilirler
9
.
91
Kafkas J Med Sci
infl amasyonudur
9
. Bu, BOS’un emilim bozukluğu-
na ve/veya akuadukt veya bazal sisternler düzeyinde
BOS akımının obstrüksiyonuna yol açabilir
8
.
Koroid pleksus papillomu veya karsinomları artmış
BOS sekresyonu nedeniyle komunikan hidrosefaliye
yol açabilirler.
Klinik Belirti ve Bulgular
Hidrosefalideki belirti ve bulgular KİBAS artışı ve
ventriküllerdeki genişlemeden kaynaklanmaktadır.
Belirtiler non spesifi k ve etiyolojiden bağımsızdır
14
.
Baş ağrısı en baskın belirtidir. Meninksler ve kan da-
marlarının gerilmesinden kaynaklanır. Ağrının yoğun-
luğu, lokalizasyonu ve süresi değişkenlik gösterir. Baş
ağrıları sabahları KİBAS artışına bağlı olarak mide
bulantısı ve kusma ile birlikte daha sık görülebilir.
Hidrosefali ilerledikçe orta beyin ve beyin sapı disfonk-
siyonuna bağlı bilinç değişiklikleri görülebilir. Posterior
fossada KİBAS artışı bulantı, kusma ve iştah azalması-
na yol açabilir. Beyin sapı etkilenmesi sonucunda vital
bulgularda bradikardi, sistemik hipertansiyon, respira-
tuvar bozukluklar gibi değişiklikler ortaya çıkabilir.
Hidrosefalinin baş üzerindeki etkileri kranyal sütür-
lerin halen açık olduğu infantlarda en belirgindir.
Hidrosefali infantlarda önemli bir makrosefali nede-
nidir (Şekil 2). Başın aşırı büyümesi, baş çevresinin
seri ölçümlerinin büyüme eğrilerinin üzerine çıkma-
sı ile tespit edilebilir. Bununla birlikte baş büyümesi
anormal sınırlara ulaşmadan ventriküllerde anlamlı
genişleme gerçekleşebilir. Ön fontanel daha dolgun
ve gergin hissedilir. Baş çevresindeki artışa bağlı ola-
rak sütürler daha ayrık hissedilir. Genç infantlarda
frontal bölgede çıkıntı ve genişleme, skalp venlerinde
genişleme ve belirginleşme izlenebilir.
Üçüncü veya altıncı sinirlerin bası altında kalması
ekstra-oküler kaslarda pareziye neden olarak diplopi
yapabilir. Basıncın mezensefalik tektuma yansıması
sonucu Parinaud Sendromu’nun bir parçası olarak
yukarı bakış kısıtlılığı gelişebilir ve bu batan güneş
manzarası olarak adlandırılır. Fundoskopik muayene-
de papil ödemi saptanabilir.
Çocukların vertebrası Chiari II malformasyonu ve di-
ğer eşlik eden spinal disrafi zmler açısından dikkatli
değerlendirilmelidir. Ciltteki bir leke, çukur veya tüy-
lenme alanı altta yatan bir defektin veya kitle lezyo-
nun habercisi olabilir.
Motor korteksteki sinir lifl erinin genişlemiş ventriküller
etrafında gerilmesi ekstremitelerde spastisiteye yol açabilir.
Hidrosefalinin nadir bir nedeni de orta hatta lokalize
konjenital santral sinir sistemi tümörleridir.
Myelomeningosel vakalarının çoğunda hidrosefali
görülmektedir. Etiyolojide dördüncü ventrikül çıkı-
şında obstrüksiyon, Chiari II malformasyonuna bağ-
lı olarak posterior fossada BOS akımında bozukluk
veya eşlik eden akuaduktal stenoz suçlanmaktadır. Bu
tip hidrosefalinin hem obstrüktif hem de komunikan
komponentleri olabilmektedir
8
.
Ensefalosel, beyin ve/veya meninkslerin kafatasında-
ki bir defektten herniye olduğu, sık görülen başka bir
nöral tüp defektidir. Oksipital ensefaloseli olan va-
kaların yaklaşık yarısına hidrosefali eşlik etmektedir.
İzole hidrosefali sıklıkla akuaduktal stenoza bağlı geli-
şir. Bu, akuaduktun konjenital idiyopatik daralmasına
bağlı veya intrauterin bir enfeksiyona bağlı gelişebilir.
Konjenital hidrosefalinin en sık görülen genetik for-
mu X’e bağlı hidrosefalidir. Konjenital hidrosefali ol-
gularının yaklaşık %5’inden sorumlu olan bu bozuk-
luk akuadukt stenozu ile seyretmektedir. Etkilenen
erkek çocukların %50’sinde görülen hipoplastik baş-
parmak tanıya yardımcı olmaktadır
10
. L1 molekülü-
nü kodlayan gendeki mutasyonlar bu bozukluktan
sorumludur. L1, nöral gelişim için esansiyel olan bir
nöral hücre adezyon molekülüdür
11
.
Santral sinir sistemi malformasyonları hidrosefalinin
diğer sık rastlanan nedenleridir. Sıklıkla nöral tüp de-
fektlerinin eşlik ettiği Chiari malformasyonunda be-
yin sapı ve serebellum servikal spinal kanala doğru
yer değiştirmiştir. Bu, BOS’un posterior fossadaki
akımını bozarak hidrosefaliye neden olur.
Dandy-Walker malformasyonunda dördüncü ventri-
kül ile ilişkili geniş bir posterior fossa kisti ve buna
eşlik eden serebellar gelişim defekti mevcuttur.
Serebellar vermisin tam veya parsiyel agenezisi bu-
lunur. Foramen Luschka ve Magendie’lerin atrezisine
bağlı olarak, Dandy – Walker malformasyonlu hasta-
ların %70 – 90’ında hidrosefali gelişir
12
.
Galen veni malformasyonu hidrosefalinin nadir bir
nedenidir. Dilate ve disloke olmuş galen veninin aku-
adukta bası yapması sonucu obstrüksiyon gelişir. Bu
hastalar yeni doğan döneminde dirençli kalp yetmez-
liği tablosu ile prezente olabilirler
13
.
Rubella, CMV, toksoplazma, sifi liz gibi intraute-
rin enfeksiyonlar hidrosefaliye neden olabilirler.
Buradaki mekanizma ventriküler sistemin ependimal
tabakasının ve subaraknoid boşluktaki meninkslerin
92
Kafkas J Med Sci
rezonans görüntüleme (MRG) kullanılmalıdır. Bu gö-
rüntüleme teknikleri eşlik eden santral sinir sistemi
anomalileri ve tümörlerini taramada da yararlıdır.
BT hızlı, güvenilir ve implante aygıt ve enstrüman-
tasyonlardan etkilenmeyen bir tetkiktir (Şekil 3).
Genellikle sedasyon gerektirmez. BT’nin dezavantajı
hastanın radyasyona maruz kalmasıdır
17
.
Nedeni açıklanamayan hidrosefali olgularında genel-
likle MRG tercih edilir. MRG BOS akım dinamikle-
rini ve BOS dolanım yollarındaki patolojileri görün-
tülemede daha üstündür. BOS akımını, anatomiyi ve
BOS’un dolaştığı sisternleri değerlendirmede kullanı-
labilecek birçok farklı sekansı bulunmaktadır
18
.
Beyin görüntülemesi komunikan ve non-komunikan
hidrosefali ayrımını yapmakta yardımcıdır. Bu ayrım
tedavi yaklaşımını değiştirmektedir.
Hidrosefaliyi ak madde atrofi sine bağlı ventrikülo-
megaliden ( hidrosefali ex-vacuo) ayırmak bazen güç
olabilir. Aşağıda hidrosefali lehine yorumlanabilecek
bazı radyoloji bulguları verilmektedir:
Üçüncü ventrikülde genişleme,
Lateral ventriküllerin temporal boynuzlarında
genişleme,
Periventriküler dokularda interstisyel ödem ve
Kortikal sulkuslarda silinme.
Erken puberte, büyüme geriliği, sıvı ve elektrolit bo-
zuklukları genişlemiş ventriküllerin hipotalamusa bası
yapması sonucu oluşabilir
15
.
Hidrosefaliden şüphelenilen infant ve çocuklar ilişkili
diğer konjenital anomaliler yönünden de değerlendi-
rilmelidir. Bilateral hipoplastik el başparmakları, X’e
bağlı hidrosefalinin veya oküler anomaliler Walker –
Warburg sendromunun habercisi olabilir.
Tanı
Doğduğunda baş çevresi büyük olan veya seri ölçüm-
ler sırasında persentilinde artış saptanan infantlarda
hidrosefaliden şüphelenmek gerekir
16
. Bazı olgular an-
tenatal ultrasonografi ile tanı almaktadır. Çocuklarda
aşırı baş ağrısı veya KİBAS artışını düşündürecek diğer
bulguların varlığında hidrosefali akla getirilmelidir.
Hidrosefali tanısı nöral dokunun görüntülemesi ile
teyit edilir. Yeni doğanda, ultrasonografi taşınabilir
olması ve iyonize radyasyon içermemesi nedeniyle ilk
değerlendirmelerde tercih edilen bir tetkiktir. Ultrason
lateral ventriküllerin görüntülemesinde başarılıdır.
Fakat posterior fossa değerlendiremez ve yapanın bilgi
ve uzmanlığına bağlıdır. Ön fontanel kapandıktan son-
ra ultrasonografi nin tanıda yeri kalmamaktadır. Daha
büyük infantlarda ve çocuklarda hidrosefaliden şüphe
edildiğinde bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik
Șekil 2. Hidrosefali, kranyal sütürlerin halen açık olduğu infantlarda önemli bir makrosefali nedenidir.
93
Kafkas J Med Sci
Şant yerleştirilmesi hem obstrüktif hem de komu-
nikan hidrosefali vakalarında etkili olabilmektedir.
Buna karşın akuaduktal darlıkla seyreden obstrüktif
hidrosefali olgularında, optimal tedavi yöntemi olan
üçüncü ventrikülostomi, komunikan hidrosefalide
tamamen etkisiz kalmaktadır
22
. Ayrıca, hidrosefalinin
birçok tipinde hem obstrüksiyon hem de absorbsi-
yon bozukluğu birlikte olduğundan tedavi seçeneği
her zaman net değildir
8
.
Nadiren, BOS emilimi için alternatif yollar geliştiğin-
den veya normal mekanizmalar tekrar işlemeye baş-
ladığından hidrosefali progrese olmadan kalır. Buna
‘arrest hidrosefali’ denmektedir. Böyle vakalarda şant
yerleştirilmesine veya revizyonuna gerek yoktur.
Şant BOS aşırı birikimini engellemek için yerleştirilen
mekanik bir sistemdir. BOS’un ventriküllerden siste-
mik dolaşıma veya peritoneuma akımına olanak sağ-
lar. Şant bazı bölümlerden oluşur:
Lateral ventriküle (genellikle sağ) yerleştirilen bir
kateter,
Kateterin bağlandığı tek tarafl ı bir valv sistemi
(Ventrikül içindeki basınç belirli bir değerin üze-
rine çıktığı zaman açılır. Sıvı drene oldukça vent-
rikül basıncı düşer ve valv basınç tekrar yüksele-
ne kadar kapanır),
Sağ atrium (ventriküloatrial şant) veya peritoneal
kaviteye (ventriküloperitoneal şant) yerleştirilen
distal kateter.
Komplikasyonlar
Genel olarak, tedavi edilen hidrosefalilerde komp-
likasyonlar şant disfonksiyonuna bağlıdır. Eğer şant
fonksiyon görmüyorsa ve altta yatan patoloji devam
ediyorsa hidrosefali bulguları tekrar oluşacaktır. Böyle
bir durumda yapılması gereken şant revizyonu ya da
başka bir yöntemle BOS drenajının sağlanmasıdır.
Şant disfonksiyonu mekanik bir sorundan veya en-
feksiyondan kaynaklanabilir. Yaklaşık olarak şant
disfonksiyonlarının %40’ı yerleştirildiği ilk yıl içeri-
sinde gerçekleşirken, %5’i takip eden yıl içerisinde
gerçekleşir
23-25
.
Şant enfeksiyonu sık görülen bir komplikasyondur
ve opere edilen hastaların %5 – 15’inde görülür
23, 24,
26
. Ventrikülite neden olarak morbidite ve mortalite-
yi arttırabilir
23, 27
. Şant enfeksiyonu gelişme riski yeni
doğanlarda daha büyük infantlara ve çocuklara göre
daha fazladır
28
.
İntrauterin MRG pratikte artan sıklıkta, genellik-
le ultrasonografi ile tespit edilmiş ventriküler ano-
malilerin ileri değerlendirmesinde kullanılmak-
tadır. Herhangi bir gebelik haftasında ventrikül
atriumunun 10 mm’yi aşması ventrikülomegali olarak
değerlendirilmektedir
19
.
Eğer adezif araknoidit yapan bir enfeksiyondan şüp-
heleniliyorsa lomber ponksiyon yapılmalı ve BOS in-
celenmelidir. Buna karşın intrakranial tümör veya be-
yin absesi gibi yer kaplayan lezyon lehine belirti veya
bulgu varlığında lomber ponksiyon, serebral hernias-
yon riski nedeniyle kontrendikedir. Bu nedenle hidro-
sefalisi olan çocuk ve infantlarda lomber ponksiyon
öncesi nöral dokunun görüntülemesi yapılmalıdır.
Hidrosefali Yönetimi
Hidrosefali olgularının çoğu etkin ve kalıcı bir şekil-
de tedavi edilmediği takdirde nörolojik kötüleşme ile
seyreder. En etkin tedavi şant veya üçüncü ventrikü-
lostomi yolu ile cerrahi drenajdır. Galen veni mal-
formasyonuna bağlı hidrosefali vakalarında malfor-
masyonun embolizasyonu, cerrahi drenaja göre daha
uygun bir seçenektir
20, 21
.
Șekil 3. Hidrosefalili bir olgunun bilgisayarlı beyin tomografisinde lateral ve
üçüncü ventriküllerdeki dilatasyon izlenmektedir.
94
Kafkas J Med Sci
Posthemorajik hidrosefalisi olan yeni doğanlarda fi b-
rinolitik tedavinin ciddi komplikasyonları bulunmak-
tadır ve elde edilen sonuçlar tatmin edici değildir.
Önceleri, posthemorajik hidrosefalisi olan preterm-
lerde uygulanan, tekrarlayan lomber ponksiyonların
etkin olmadığı görülmüştür. Yapılan farklı çalışmalar
pretermlerde seri lomber ponksiyonların morbidite
ve mortalite açısından şant yerleştirilmesinden farklı
olmadığını göstermiştir
30
.
Prognoz
Hidrosefali olgularında prognoz etiyolojiye, eşlik eden
anomalilere ve gelişen komplikasyonlara bağlıdır.
Tedavi edilmemiş hidrosefali olgularında sağ ka-
lım oranları oldukça düşüktür. Hastaların yaklaşık
%50’si ilk üç yıl içerisinde, %80’i yetişkin yaşa gelme-
den kaybedilir
23
. Tedavi, tümöre bağlı olmayan hid-
rosefali olgularında sağ kalımı %89 – 95 oranlarına
çıkarmaktadır
28,31
.
Şant takılmış çocuklarda nöbet sıkça gelişebilmekte-
dir
31-33
. Fransa’da ventriküloperitoneal şant ile tedavi
edilen 802 çocuğu kapsayan bir çalışmada sekiz yıllık
takip sonucunda %32 oranında epilepsi geliştiği ra-
por edilmiştir
33
. Nöbetler birçok hastada hidrosefali
tanısı konduğu sırada mevcut olmakla beraber şant
yerleştirilmesi ve gelişen komplikasyonlar epilepsi
eğilimini arttırır.
Epilepsi insidansı hidrosefalinin etiyolojisine göre
farklılık göstermektedir. Enfeksiyon, intravent-
riküler kanama ve spina bifi daya bağlı hidrosefa-
li vakalarında nöbet gelişme riski sırasıyla %50, 30
ve 7’dir
33
. Nöbetler kognitif gelişimi de olumsuz
etkilemektedir
33
.
Hidrosefali olgularının prognoz ve ilerki yaşamda-
ki fonksiyonel kapasiteleri prematürite, santral sinir
sistemi malformasyonları, diğer konjenital anoma-
liler, epilepsi, duyu ve motor defi sitlere bağlıdır
22
.
Hidrosefalisi olan çocukların prognozu değerlendi-
rilirken fi ziksel, duygusal, bilişsel gelişimleri, sosyal
iletişimleri ve bunların sağlıklarına yansımaları da göz
ardı edilmemelidir
34, 35
.
Kaynaklar
1. Fishman MA. Hydrocephalus. In:, Eliasson SG, Prensky AL,
Hardin WB, editors. Neurological pathophysiology. New
York: Oxford; 1978.
Şant enfeksiyonlarının çoğu yerleştirildikten sonraki
ilk altı ayda ortaya çıkar. Bu, ateşi olan fakat klinik ve
radyolojik olarak şant disfonksiyonu belirtisi olmayan
hastalarda şant pompası ponksiyonu yapma kararı
vermede önemlidir. Persistan ateşi olan çocuklarda
şant enfeksiyonu düşünülmelidir. Çoğu zaman tek
başına yeterli olmasa da antibiyotik tedavisi başlan-
malıdır. Çoğu vakada enfekte şantın çıkarılması ve
hastanın geçici bir süre eksternal ventriküler drenaja
alınması gerekmektedir.
Perioperatif antibiyotik profi laksisi enfeksiyon riski-
ni azaltmaktadır. Toplam 2134 hastayı kapsayan 17
klinik çalışmanın meta-analizi göstermiştir ki, peri-
operatif antibiyotik profi laksisi ve antibiyotik emdi-
rilmiş kateter kullanımı şant enfeksiyonu riskini yak-
laşık %50 oranında azaltmaktadır
29
. Bunun yanında
perioperatif dönemden sonra profi laktik antibiyotik
kullanımının yararlı olup olmadığı halen tartışmalıdır.
Mekanik sorunlar şant disfonksiyonunun diğer bir
önemli nedenidir. Şant enfeksiyonları gibi en sık şan-
tın yerleştirildiği ilk bir yıl içinde gözlenirler ve yarı-
sından fazlası ventrikül kateterindeki bir tıkanıklıktan
kaynaklanır
23
. Mekanizmalardan bir tanesi BOS’un
fazla drenajına bağlı ventriküllerin aşırı küçülmesidir.
Bunun sonucunda katetere temas eden ependim ve
koroid pleksus kateterdeki delikleri tıkayarak BOS
akımını engellerler. Kateterin kendi üzerine katlan-
ması ve parenkim içine migrasyonu diğer şant dis-
fonksiyonu nedenleridir.
Aşırı drenaj, tıkanmaya ek olarak kafa içi basıncını
normalin altına düşürerek de şant disfonksiyonuna
ve postüral baş ağrısı, mide bulantısı gibi nörolojik
belirtilere neden olabilir
23
.
Endoskopik üçüncü ventrikülostomi (EÜV), üçüncü
ventrikül tabanının delinerek subaraknoid boşlukla
ağızlaştırıldığı bir cerrahi tekniktir. Obstrüktif hidrose-
fali vakalarında kullanılan EÜV kommunikan hidrose-
fali tedavisinde yararlı değildir. Akuadukt darlığına bağ-
lı hidrosefalisi olan ve EÜV ile tedavi edilmiş hastaların
%20’sinde yine şant gereksinimi olduğu gözlenmiştir
22
.
Hidrosefalinin cerrahi olmayan tedavisi diüretikleri,
fi brinolitikleri ve seri lomber ponksiyonları kapsar.
Bunların cerrahi tedaviye göre etkinliği azdır ve ciddi
komplikasyonları bulunmaktadır.
Diüretiklerden furosemid ve asetazolamid BOS ya-
pımını azaltmaktadır. Yavaş gelişen hidrosefalisi
olan ve cerrahiye alınamayan vakalarda kısa süreli
kullanılabilirler.
95
Kafkas J Med Sci
18. Dinçer A, Özek MM. Radiologic evaluation of pediatric
hydrocephalus. Childs Nerv Syst 2011; 27: 1543-62.
19. Cavalheiro S, Moron AF, Almodin CG, et al. Fetal
hydrocephalus. Childs Nerv Syst 2011; 27: 1575-83.
20. Jea A, Bradshaw TJ, Whitehead WE, et al. The high risks
of ventriculoperitoneal shunt procedures for hydrocephalus
associated with vein of Galen malformations in childhood:
case report and literature review. Pediatr Neurosurg 2010; 46:
141-5.
21. Schneider SJ, Wisoff JS, Epstein FJ. Complications of
ventriculoperitoneal shunt procedures or hydrocephalus
associated with vein of Galen malformations in childhood.
Neurosurgery 1992; 30: 706-8.
22. Cinalli G, Spennato P, Nastro A, et al. Hydrocephalus in
aqueductal stenosis. Childs Nerv Syst 2011; 27: 1621-42.
23. Chumas P, Tyagi A, Livingston J. Hydrocephalus--what’s new?
Arch Dis Child Fetal Neonatal Ed 2001; 85: F149-54.
24. Drake JM, Kestle JR, Milner R, et al. Randomized trial
of cerebrospinal fl uid shunt valve design in pediatric
hydrocephalus. Neurosurgery 1998; 43: 294-303.
25. Stein SC, Guo W. Have we made progress in preventing shunt
failure? A critical analysis. J Neurosurg Pediatr 2008; 1: 40-7.
26. Langley JM, LeBlanc JC, Drake J, Milner R. Effi cacy of
antimicrobial prophylaxis in placement of cerebrospinal fl uid
shunts: meta-analysis. Clin Infect Dis 1993; 17: 98-103.
27. Forward KR, Fewer HD, Stiver HG. Cerebrospinal fl uid
shunt infections. A review of 35 infections in 32 patients. J
Neurosurg 1983; 59: 389-94.
28. Casey AT, Kimmings EJ, Kleinlugtebeld AD, et al. The long-
term outlook for hydrocephalus in childhood. A ten-year
cohort study of 155 patients. Pediatr Neurosurg 1997; 27:
63-70.
29. Ratilal B, Costa J, Sampaio C. Antibiotic prophylaxis for
surgical introduction of intracranial ventricular shunts.
Cochrane Database Syst Rev 2006; CD005365.
30. Whitelaw A. Repeated lumbar or ventricular punctures
in newborns with intraventricular hemorrhage. Cochrane
Database Syst Rev 2001; CD000216.
31. Hoppe-Hirsch E, Laroussinie F, Brunet L, et al. Late outcome
of the surgical treatment of hydrocephalus. Childs Nerv Syst
1998; 14: 97-9.
32. Klepper J, Büsse M, Strassburg HM, Sörensen N. Epilepsy
in shunt-treated hydrocephalus. Dev Med Child Neurol 1998;
40: 731-6.
33. Bourgeois M, Sainte-Rose C, Cinalli G, et al. Epilepsy in
children with shunted hydrocephalus. J Neurosurg 1999; 90:
274-81.
34. Kulkarni AV, Donnelly R, Shams I. Comparison of
Hydrocephalus Outcome Questionnaire scores to
neuropsychological test performance in school-aged children.
J Neurosurg Pediatr 2011; 8: 396-401.
35. Kulkarni AV, Drake JM, Rabin D, et al. Measuring the health
status of children with hydrocephalus by using a new outcome
measure. J Neurosurg 2004; 101: 141-6.
2. Carey CM, Tullous MW, Walker ML. Hydrocephalus: Etiology,
Pathologic Effects, Diagnosis, and Natural History. In: Cheek
WR, editor. Pediatric Neurosurgery, 3 ed, Philadelphia: WB
Saunders Company;1994.
3. Hellbusch LC. Benign extracerebral fl uid collections in
infancy: clinical presentation and long-term follow-up. J
Neurosurg 2007; 107:119-25.
4. Fernell E, Hagberg G, Hagberg B. Infantile hydrocephalus
epidemiology: an indicator of enhanced survival. Arch Dis
Child Fetal Neonatal Ed 1994; 70: F123-8.
5. Jeng S, Gupta N, Wrensch M, et al. Prevalence of congenital
hydrocephalus in California, 1991-2000. Pediatr Neurol 2011;
45: 67-71.
6. Garne E, Loane M, Addor MC, et al. Congenital
hydrocephalus--prevalence, prenatal diagnosis and outcome
of pregnancy in four European regions. Eur J Paediatr Neurol
2010; 14: 150-5.
7. Yasuda T, Tomita T, McLone DG, Donovan M. Measurement
of cerebrospinal fl uid output through external ventricular
drainage in one hundred infants and children: correlation with
cerebrospinal fl uid production. Pediatr Neurosurg 2002; 36:
22-8.
8. Beni-Adani L, Biani N, Ben-Sirah L, Constantini S. The
occurrence of obstructive vs absorptive hydrocephalus in
newborns and infants: relevance to treatment choices. Childs
Nerv Syst 2006; 22: 1543-63.
9. Schrander-Stumpel C, Fryns JP. Congenital hydrocephalus:
nosology and guidelines for clinical approach and genetic
counselling. Eur J Pediatr 1998; 157: 355-62.
10. Graf WD, Born DE, Sarnat HB. The pachygyria-
polymicrogyria spectrum of cortical dysplasia in X-linked
hydrocephalus. Eur J Pediatr Surg 1998; 8 Suppl 1: 10-4.
11. Fransen E, Van Camp G, Vits L, Willems PJ. L1-associated
diseases: clinical geneticists divide, molecular geneticists unite.
Hum Mol Genet 1997; 6: 1625-32.
12. Sasaki-Adams D, Elbabaa SK, Jewells V, et al. The Dandy-
Walker variant: a case series of 24 pediatric patients
and evaluation of associated anomalies, incidence of
hydrocephalus, and developmental outcomes. J Neurosurg
Pediatr 2008; 2: 194-9.
13. Frawley GP, Dargaville PA, Mitchell PJ, et al. Clinical course
and medical management of neonates with severe cardiac
failure related to vein of Galen malformation. Arch Dis Child
Fetal Neonatal Ed 2002; 87: F144-9.
14. Kirkpatrick M, Engleman H, Minns RA. Symptoms and signs
of progressive hydrocephalus. Arch Dis Child 1989; 64: 124-
8.
15. Löppönen T, Saukkonen AL, Serlo W, et al. Accelerated
pubertal development in patients with shunted hydrocephalus.
Arch Dis Child 1996; 74: 490-6.
16. Rekate HL. Treatment of Hydrocephalus. In: Cheek WR,
editor. Pediatric Neurosurgery, 3 ed, Philadelphia: WB
Saunders Company;1994.
17. Brunetti MA, Mahesh M, Nabaweesi R, et al. Diagnostic
radiation exposure in pediatric trauma patients. J Trauma
2011; 70: E24-8.
Dostları ilə paylaş: |