Renal Hipertrofi
Plasma glukoz yüksekliği ile renal boyut artışı arasında dikkat çekici bir birliktelik saptanmış ve kan şekerinin kontrolü ile bu boyut artışı engellenebilmiştir. Özellikle yüksek plasma glukozu ve buna bağlı olarak IGF-1, epidermal growth faktör, platelet derived growth faktör ve transforming growth faktör salınımının artışı arasında ilişki ortaya konulmuş ve renal proliferasyon ve hipertrofinin bunlara bağlı olarak geliştiği ileri sürülmektedir. İleri glikolize ürünler (AGE:Advanced glicated end products) özellikle TGF-beta salınımını artırdığı ortaya net olarak konmuştur. TGF beta da çeşitli protein moleküllerinin sentezini artırmakta ve renal hasarın gelişimine katkıda bulunmaktadır.
Glomerüler basal membran kalınlaşması daha önce belirtildiği gibi ilk dikkati çeken histopatolojik bulgulardan biris olmaktadır. Burada sorumlu mekanizma olarak bazal membranın glikolizasyonunun membranın daha az degrade edilebilir bir hal almasına yol açması öne sürülmektedir.
Ek olarak diabetes mellitusta mezangial genişleme ve extracellüler matrix depolanmasında artma dikkati çeken diğer bulgulardadır. Burada da AGE oluşumu ve direkt glukozun etkisi önemli olarak gözükmektedir. İyi glisemik kontrol ve AGE inhibitörlerinin kullanımı (aminoguanidin) ile bu olayı engellenmesi gösterilmiştir.
Tubulointerstisyel alandaki kronik hasar diğer glomerüler patolojilerde olduğu gibi burada da önemli prognostik öneme sahiptir. Tubulointerstisyel fibrozis varlığı prognoz için önemli olumsuz bir gösterge olarak değerlendirilmektedir.
Dostları ilə paylaş: |