Aklını En Doğru
Şekilde
Kullan
Faulk; koşan, yerlere düşen yirmi iki oyuncunun kargaşası içinde
bile kimin nerede olduğunu bilirdi. Sadece nerede olduklarını değil,
o noktalarda neler yaptıklarını ve biraz sonra neler yapacaklarını da
bilirdi. Takım arkadaşlarına göre, o asla yanılmazdı.
İnanılmaz. Bunu nasıl yapıyordu? Faulk'un anlattığına göre, yıl
lar boyu Amerikan futbol maçlarını izledi durdu. Lisede yapmaktan
nefret ediyor olmasına rağmen sadece üst düzey futbol izleyebilmek
için stadyumlarda satış görevlisi olarak çalıştı. Maçları izlerken ken
disine sorular soruyordu. Neden? "Neden bu yönde koşuyoruz?",
"Neden bunu yapıyoruz?" diyor Faulk. "Bu sorular futbola daha de
rinden bağlanmamı sağladı." Üst düzey bir oyuncuyken de oyunun
işleyişine dair derin soruları sormaktan hiç vazgeçmedi.
Şüphesiz ki Faulk becerilerini, doyumsuz merak duygusunun ve
çalışma isteğinin bir sonucu olarak görüyor.
Oyuncular ve koçlar bunu ne olarak görürler?
Doğuştan gelen
bir yetenek olarak, "Marshall birlikte oynadığım oyuncular arasında
en yüksek futbol IQ'suna sahip oyuncuydu" diyor eski bir takım
arkadaşı. Diğer arkadaşları savunmadaki zaafları fark edebilen yete
neğini "bilginlerin doğal yeteneği" olarak tanımlıyorlar. Onun yete
neklerine hayran olan bir koç da şöyle açıklıyor: "Bunların hepsini
yapabilmek için doğuştan futbol zekasına sahip olmak gerekir."
"KARAKTER"
"Eğer okuyamama neden olacak bir
rahatsızlığım olsaydı, hiçbir yarışı
kazanamazdım çünkü hayatta başarılı olmak
için seçilen yolun , çok çalışmak olduğunun
hiçbir zaman farkına varamazdım. "
1 29
Telegram: @cinciva
Dr.
Carol
S. Dweck
Ama dışarıda bir yerlerde bu "yeteneğe" doğuştan sahip atletler
yok mu? Evet var, tıpkı Billy Beane ve John McEnroe'da olduğu gibi.
Onlar yeteneklerine yapılan övgüler, zorlanmaya ve çalışmaya çok
az ihtiyaç duymaları yüzünden, kendilerini kolaylıkla sabitlenmiş
düşünce tarzı içinde bulabilirler. Dekatlonda 1 976 yılı altın madal
ya
sahibi Bruce Jenner diyor ki, "Eğer disleksiye* sahip olsaydım,
muhtemelen hiçbir yarışı kazanamazdım. Hayatta başarılı olmak
için
seçilen yolun, çok çalışmak olduğunun hiçbir zaman farkına
varamazdım. Daha iyi bir okuyucu olmuş olsaydım, bunu yapmam
daha kolay olurdu, spor yapma� daha kolay olurdu."
Doğuştan yeteneğe sahip insanlar, bu üstün yetenekleriyle devam
ederler; çok çalışmayı, engelleri nasıl aşacaklarını öğrenmezler. Bu,
Boston Red Sox'ın büyük vurucusu,
ona en çok ihtiyaç duyulan
zamanda kendini yok eden Pedro Martinezin öyküsüdür. Hatta çok
büyük bir karakter öyküsüdür.
1he New
York Times
ve
Boston
Globe'tan bir grup spor yazarı,
Delta'yla Boston' a gidiyorlardı. Ben de onlarla birlikteydim. New
York Yankees ile Boston Red Sox arasında oynanan 2003 Amerikan
Ligi fınal serisi üçüncü maçını izlemeye gidiyorlardı. Yolda karak
ter hakkında konuşuyorlardı ve hepsi aynı fikirdeydi: Yankees maçı
kazanmaya daha yakın taraftı. Boston spor yazarları ise yorumlarını
öylesine yazıyorlardı.
Bu sırada, iki yıl önce Yankees takımının New York
için neler
yaptığını hatırladılar. 200 1 yılı Ekim ayıydı. New York halkı 1 1 Ey
lül saldırılarının etkisini Üzerlerinden yeni atıyordu. Ben de oraday
dım, hepimiz mahvolmuştuk. Bir umuda ihtiyacımız vardı. Şehir,
Yankees takımının Dünya Serisi'ni kazanmasına ihtiyaç duyuyordu.
Ama Yankees oyuncuları da saldırıyı yaşamışlardı. Yaralı ve yorgun
dular. Hiçbir şeyleri kalmamış gibi duruyordu. Nasıl oldu bilmi
yorum, durumu hissetmişlerdi. Önlerine çıkan her takımı sahadan
sildiler, aldıkları her galibiyet bizleri biraz daha yaşama bağlıyordu,
Disleksi: Bir kimsenin okumasını ve konuşmasını zorlaştı ran hastalık türü.
130
Dostları ilə paylaş: