F ergana ’ da m oğOL



Yüklə 0,58 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə8/11
tarix05.12.2023
ölçüsü0,58 Mb.
#173603
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11
Fergana da Mo ol stilas ncesi Zanaat ve Ticaret (IX-XII. Y zy llar)[#90450]-76854

Türk her şeyi bizzat kendisi yapar. Hiçbir kimseden yardım istemez. 
Hiçbir dostun fikrine müracaat etmez. Hiçbir sanatkârın yanına gidip gelmez
” (1988: 82). 
Hayvan ürünleri ve ham maddesini işlemek; göçebe Türklerin en iyi bildikleri, bol 
çeşitli zanaat türlerinden idi. Keçe, baş giysileri, çeşitli kıyafetler, ayakkabılar vs. gibi 
eşyanın yapımında yün kullanılırdı. IX-XII. yüzyıl göçebe Türk boylarının ekonomi-
sinde çok şey ortaktır. Yazılı kaynakların Çiğiller, Karluklar ve Kırgızların zanaat 
mahsulleri hakkında verdiği bilgiler diğer Türk boyları için de geçerlidir. Hudûdu’l-
Âlem’in müellifi, Karluk ve Kırgız ülkesinde neler üretiliyorsa aynısının Çiğiller’de 
üretildiğini (1937: 18a) belirtmektedir. Bozkır Türk giyim eşyasının başlıca malzeme-
sini koyun, kuzu, sığır, tilki, keçi ve deve yünü oluşturmaktaydı. Eski Türklerin bez 
dokuduklarını, giyecek için kendir yetiştirdiklerini, yün kumaş ve bezden iç çamaşırı 
giydiklerini vaktiyle Kafesoğlu da kaydetmiştir (1995: 306). 
Türklerden elde edilip sonra dış pazarlara gönderilen malların arasında misk ve 
hutu ön sırada gelmekteydi. Istahrî “
Maveraünnehir’de Tibet’ten ve Kırgızlar’dan getiri-
len misk bulunur. Getirilen misk (buradan) diğer ülkelere sevk edilir
” (1967: 288) demekte-
dir. İbn Havkal, eserinde aynı bilgileri verdikten sonra bu misklerin başka cinslerin-
den daha güzel ve pahalı olduğunu eklemektedir (Havkal 1967: 465; Şeşen 1985: 208). 
Bu güzel koku o kadar pahalıydı ki, fiyat olarak has madenlerle bir tutulurdu (Mok-
rınin 1973: 117). Hutu’dan bıçak sapları yapılırdı (
Hudûd al-Alam
1937: 17b). Türkle-
rin ticaret mallarının arasında kuşkusuz altın ve gümüş de yer almaktaydı. Kaşgarlı 
Mahmud’un ifadesine göre, Türkler altın ve gümüş gibi kıymetli madenleri eriterek 
süzmek için özel ocaklar kullanıyorlar ve bu ocaklara “köyde” adını veriyorlardı 
(Kaşgarlı Mahmud 1999: 173; Genç 1997: 299). 
Ticaret muamelelerinde köle ticaretinin ayrı bir yeri vardı. Köleler genelde göçe-
belerin komşu ülkelere yaptığı akınlar sırasında ele geçirilen esirlerdi. İbn Havkal, 

Kölelerine gelince, onlara kendilerini çevreleyen Türklerden ihtiyaçlarından fazla köle gelir. 
Bunlar en makbul, en dinç, doğudaki en güzel ve en pahalı kölelerdir
” (Havkal 1967: 465; 
Istahrî 1967: 288) demektedir. Burası eskiden beri Türkistan kapısı olup, burada bir-
çok Türk köleleri bulunurdu (
Hudûd al-Alam
1937: 23b). Fergana’nın kuzey bölgesin-
de ve İsficap’ta (Sayram) büyük esir pazarları bulunurdu. Buraya genel olarak Türk 
köleleri getirilirdi. Mavaraünnehir’de bunlar çok makbul sayılan pahalı kölelerdi. 
Köleler, Fergana’ya sırasıyla Tibet’ten ve Doğu Türkistan’dan gelirdi (Şeşen 1985: 
98). Türk kölelerin arasında gulâm olarak orduda görev yapabilecek durumda olan-


F e r g a n a ’ d a M o ğ o l İ s t i l a s ı Ö n c e s i Z a n a a t v e T i c a r e t ( I X - X I I . Y ü z y ı l l a r )

165 
lar en pahalıları idi. Yine bu sırada Horasan’ın yıllık haracının bir kısmı Türk kölesi 
olarak gönderiliyordu. IX. yüzyılın başında bu tür Türk kölelerin satış fiyatı ortalama 
olarak 300 dirhem idi. Çünkü Tahirîlerin hilafet sarayına senelik vergi olarak gön-
derdiği 200 tane kölenin maliyeti 600.000 dirhem idi (Hurdâdbih 1967: 39). Türk 
erkek köleleri Maveraünnehir’den dışarıya çıkarabilmek için her defasında Buhara 
hükümetinden özel izin isteniyordu. Üstelik böyle yazılı izni alabilmek için, her Türk 
köle başına 70-100 dirhem arası para alınırdı. Kölelerin nakli konusunda Amu Derya 
üzerinden geçilen yerde iç gümrük karakolları gözlem yapmaktaydı (Mukaddasî 
1967: 337).
Uluslararası ticarî ilişkiler, Akdeniz’i Uzak Doğu ülkeleri ile bağlayan eski İpek 
Yolu üzerinden yapılırdı. Orta Asya’da bu yol birkaç kola ayrılırdı. Bunlar, Güney 
yolu, Fergana yolu ve Kuzey yolu idi. Orta Asya topraklarından geçen Büyük İpek 
Yolu’nun üç kolunun arasında Fergana kolu büyük önem taşımaktaydı. Fergana 
şehirlerinin Doğu Türkistan ve diğer doğu ülkeleriyle yapılan ticari ilişkileri bu eski 
İpek Yolu üzerinden gerçekleşirdi. Büyük Ticaret Yolunun ana kolu Bağdat’tan baş-
lardı. Bağdat’ta başlayan yol Merv üzerinden Orta Asya’ya geçerdi. Merv şehrinden 
Amul’e, oradan Buhara’ya, sonra Semerkant’a ve sonra Zamin şehrine ulaşırdı 
(Hurdâdbih 1967: 25). Zamin şehrinde Büyük Ticaret Yolu Güney (Fergana) kolu ve 
Kuzey (Şaş-Türk) kolu olmak üzere ikiye ayrılırdı. Güney kolunu bütünüyle alırsak 
Fergana üzerinden Hocent, Ahsıket, Kend, Soh, Riştan, Zenderamş, Kuba, Oş ve 
Özkent gibi Fergana şehirleri üzerinden Doğu Tanrı Dağlarına ulaşılırdı. Fergana 
Ticaret Yolu vadinin güneyindeki ve kuzeyindeki dağ etekleri üzerinden geçer ve Oş 
şehrine gelince iki kola ayrılırdı. Bunlardan biri Oş, Medva ve sonra Alay Dağları 
üzerinden Doğu Türkistan’a ulaşırdı. İkinci yol ise Oş’tan Özkent’e geçer, sonra 
Merkezi Tanrı Dağları üzerinden Isık Göl’ün güneydoğu sahillerine ulaşır, oradan 
Doğu Türkistan’a ve Çin’in iç bölgelerine ulaşırdı (Karayev 1968: 65). Fergana zana-
atçılarının maharetle yaptıkları çeşitli mallar da bu Oş-Özkent-Doğu Türkistan gü-
zergâhı üzerinden doğu ülkelerine ihraç edilirdi. Ticaret malları arasında meşhur 
Fergana atlarının bulunduğunu da unutmayalım.
Göktürkler zamanından X. yüzyıla kadar Kuzey ticaret yolu en işlek yoldu. 
Şaş’tan çıkan yol, İsficap, Taraz, Kulan ve Mirki üzerinden en büyük ticaret merkezi 
olan Suyab şehrinin bulunduğu Çu Vadisine ulaşırdı (Kudama 1967: 204-206; 
Hurdâdbih 1967: 27-29). Suyap’tan sonra bu ticaret yolunun bir kolu Boom Boğazı 
üzerinden Yukarı Barshan’a ulaşır, buradan hareket ederek Moğolistan ve Çin’e 
ulaşırdı (Gafurov 1949: 181). Diğer bir kolu ise Kastek Boğazı ve İli Vadisi üzerinden 
Güney Sibirya’ya giderdi. VI. yüzyılın ortasından başlayıp Çu vadisinden Harezm, 
Kuzey Hazar kıyısı ve Kafkasya üzerinden geçen ticaret yolu Bizans’a ulaşırdı. Bir 
başka önemli noktaya gelince, ortaçağlarda Doğu’da tüccarların dış görünüşüne 
bakarak nadiren şu veya bu kavme ait olduğunu söyleyebilirlerdi. Ticarî sözleşme-
lerden ise tüccarların hangi ırktan olduklarını anlamak çok zordu. Tüccarlar kaynak-


166 | 

Yüklə 0,58 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin