şiddet davranışları ile ilişkili risk ve koruyucu etkenler.
Sağlıklı genç gelişimi
Yirminci yüzyılda çocukluk ve ergenlik çağının, bireylerin öğrenmeleri ve sağlıklı gelişebilmeleri açısından desteklenmeleri gereken özel dönemler olduğunun anlaşılması ile birlikte ergen sağlığına verilen önem artmıştır.
Yirminci yüzyılda çocukluk ve ergenlik çağının, bireylerin öğrenmeleri ve sağlıklı gelişebilmeleri açısından desteklenmeleri gereken özel dönemler olduğunun anlaşılması ile birlikte ergen sağlığına verilen önem artmıştır.
Geçmişte ergenler sadece erişkinleri sıkıntıya soktukları zaman toplumun dikkatini çekmişlerdir.
Süt çocukları ve yaşlılarla kıyaslandıklarında, ergenlerin yaşamı tehdit eden sorunlarla hemen hemen hiç karşılaşmadıkları kabul edilmiştir.
Ergenlik döneminde başlayan bazı davranış ve tutumlar ise (sigara içmek, bağımlılık yapan diğer maddeleri kullanmak veya korunmasız cinsel ilişkiye girmek vb) genellikle ergenlik çağında morbidite ve mortalite nedeni olmamakta ancak, etkileri ve sonuçları yaşam boyu sürebilmekte ya da yaşamın ileri evrelerinde ortaya çıkmaktadır.
Ergenlik çağı, bireylerin erken süt çocukluğu döneminden sonra, yaşlılık dönemine kadar geçen sürede, sağlık açısından en fazla tehdit altında oldukları dönemdir.
Çocuklar bir toplumun geleceğidirler. Geleceğin üretken ve yaşadıkları yüzyılın gereksinimlerine uygun bilgi, beceri, tutum ve davranışları sergileyebilen erişkinleri olabilmeleri için öncelikle fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan sağlıklı birer birey olarak erişkin yaşantısına katılmaları gerekmektedir.
Ergenlerin sağlıklı gelişimini kişisel ve ailesel özellikler, eğitim aldıkları kurumunun kalitesi ve içinde yaşadıkları toplum etkileyebilir.
Ergenlerin sağlıklı gelişimini kişisel ve ailesel özellikler, eğitim aldıkları kurumunun kalitesi ve içinde yaşadıkları toplum etkileyebilir.
Sağlıklı gelişim açısından en büyük risklerden biri ise ergenlerin davranışlarıdır.
Yirminci yüzyılın ikinci yarısından başlayarak toplumların yaşam biçimlerinde gözlenen hızlı değişim, ergenlerin sağlık ve iyilik hallerini tehdit etmektedir.
Köyden kente göç, aile yapısındaki değişimler, işsizlik, fakirlik ve eğitim sistemi çocukları ve özellikle ergenleri toplumun risk altındaki önemli gruplarından biri haline getirmiştir.
Çocukluktan erişkin döneme geçişte zorluk yaşama olasılığı en yüksek olan ergenler:
Çocukluktan erişkin döneme geçişte zorluk yaşama olasılığı en yüksek olan ergenler:
-Fakirlik içinde yaşayanlar,
-Kronik bir hastalığı olanlar,
-Fiziksel, cinsel ya da duygusal istismara uğrayanlar,
-Ebeveynlerinde madde bağımlılığı ya da akıl sağlığı sorunları olanlar,
-Öğrenme güçlüğü olanlar,
-Cinsel kimlik oluşumunda sıkıntı yaşayanlardır.
Kültürel değerler ve toplumsal yapı,
Bireyin biyolojisi ve genetiğe ile ilişkili,
Aynı zamanda bireyin gelişimsel süreçlerinden de etkilenen kompleks durumlar
Riskli davranışların bir arada görülme eğiliminde
Bir yaşam biçimi olarak karşımıza çıkar
Riskli davranışlar: Direkt ya da indirekt olarak gençlerin sağlık ve iyilik hallerini etkileyen ve potansiyel olarak olumsuz sonuçları olabilecek davranışlar
Riskli davranışlar: Direkt ya da indirekt olarak gençlerin sağlık ve iyilik hallerini etkileyen ve potansiyel olarak olumsuz sonuçları olabilecek davranışlar
Ergenler açısından riskli davranışlar fonksiyonel, amaçlı, hedefe yönelik ve yardımcıdır.
Ergenler açısından riskli davranışlar fonksiyonel, amaçlı, hedefe yönelik ve yardımcıdır.
Bu nedenle ergen üzerinde olumsuz etkilerinin yanı sıra olumlu etkileri de olabilir.
Madde kullanımı:
Madde kullanımı:
Arkadaşlar tarafından saygı duyulmaya ve kabul edilmeye yol açabilir
Aileden ayrılmanın ve otonomi kazanmanın bir yolu olarak görülebilir
Toplumsal normlara karşı çıkma yöntemi
Anksiyete, öfke ve kaybetme duyguları ile başa çıkma yöntemi
Tüm bu gerekçeler normal adolesanın psikososyal
gelişiminin bir parçasıdır.
Riskli davranışlar normal gelişimsel süreçlerin tamamlanmasını, beklenen sosyal rollerin tam olarak yerine getirilmesini, önemli becerilerin kazanılmasını ve yeterlilik gibi duyguların gelişimini engelleyebilirler.
Riskli davranışlar normal gelişimsel süreçlerin tamamlanmasını, beklenen sosyal rollerin tam olarak yerine getirilmesini, önemli becerilerin kazanılmasını ve yeterlilik gibi duyguların gelişimini engelleyebilirler.
Biyolojik gelişimin zamanı adolesanın kognitif becerilerini, kendini ve sosyal çevreyi algılayış şeklini ve kişisel değer yargılarını etkiler.
Risk alma eğilimi o alana ilişkin özgün bilgi, kendini kontrol etme becerisi ve o davranışın adolesan için anlamı ile belirlenir.
Risk alma eğilimi o alana ilişkin özgün bilgi, kendini kontrol etme becerisi ve o davranışın adolesan için anlamı ile belirlenir.
Senkronizasyon önemli
Madde kullanımı, gencin ailesi ile ilişkisinin bozulmasına ya da yasalarla başının derde girmesine yol açabilir.
Madde kullanımı, gencin ailesi ile ilişkisinin bozulmasına ya da yasalarla başının derde girmesine yol açabilir.
Erken yaşta cinsel ilişki, istenmeyen gebelikle ve bunun sonucu olarak okuldan ayrılma ile ve uzun vadede işsizlikle sonlanabilir.
Bu nedenle, riskli davranışlar bireysel, toplumsal ve gelişimsel hoşa gitmeyen sonuçları olan risk etkenleri olarak da kabul edilebilirler.
Riskli davranışlarda bulunma ile olumsuz, hoşa gitmeyen sonuçlarla karşılaşma arasındaki ilişki oldukça değişkendir.
Riskli davranışlarda bulunma ile olumsuz, hoşa gitmeyen sonuçlarla karşılaşma arasındaki ilişki oldukça değişkendir.
Riskli davranışlar alanında yapılan araştırmalarda çok sayıda proksimal ve distal risk etkenleri saptanmıştır.
Araştırmalar bu risk etkenlerine maruz kalma ile riskli davranışlarda bulunma ilişkisinin de çok değişken olduğunu göstermiştir.
Yani, aynı risk etkenlerine maruz kalan bireylerin hepsi riskli davranışlar göstermemektedir.
Yani, aynı risk etkenlerine maruz kalan bireylerin hepsi riskli davranışlar göstermemektedir.
Riskli davranışlara yol açtığı kabul edilen risk etkenlerinin etkilerinin ve riskli davranışların sonuçlarının bu kadar değişken olabilmesi araştırmacıları koruyucu etkenleri saptamaya itmiştir.
Riskli davranışlara yol açtığı kabul edilen risk etkenlerinin etkilerinin ve riskli davranışların sonuçlarının bu kadar değişken olabilmesi araştırmacıları koruyucu etkenleri saptamaya itmiştir.
Koruyucu etkenler: Direkt ya da indirekt etkileri olabilen, bireyin riskli davranışta bulunma olasılığını ya da riskli davranışların hoşa gitmeyen sonuçlarını azaltabilen ya da ortadan kaldırabilen etkenlerdir.
Dayanıklılık (resiliency)
Dayanıklılık (resiliency)
Bireyin olumsuz deneyimlere ve yaşantılara rağmen olumlu sonuçlara ulaşabilmesi durumu olarak tanımlanır.
Dayanıklılık bireysel bir özellikten çok bir davranış biçimidir.
Bu konudaki araştırmaların en önemli sorusu aynı olumsuz deneyimleri yaşamalarına rağmen neden bazı bireylerin sağlıklı ve üretken bir erişkin olduğu ve bazılarının ise olamadığıdır.
İnsanların cinselliği, spesifik bir cinsel davranışı gösterebilecek fiziksel özelliklere ve kapasiteye sahip olma yanında, psikososyal değerler, normlar, tutumlar ve öğrenme gibi bu davranışı etkileyen etkenleri de içerir.
İnsanların cinselliği, spesifik bir cinsel davranışı gösterebilecek fiziksel özelliklere ve kapasiteye sahip olma yanında, psikososyal değerler, normlar, tutumlar ve öğrenme gibi bu davranışı etkileyen etkenleri de içerir.
Aynı zamanda, cinsel kimlik ve onunla ilişkili bir erkek ya da kadın olarak kendisi ve öteki ile ilgili toplumdan kazandığı tutum ve davranışları da kapsar.
Aynı zamanda, cinsel kimlik ve onunla ilişkili bir erkek ya da kadın olarak kendisi ve öteki ile ilgili toplumdan kazandığı tutum ve davranışları da kapsar.
Genotip ve fenotip gibi biyolojik etkenler cinselliği döllenmeden itibaren etkilerler.
Genotip ve fenotip gibi biyolojik etkenler cinselliği döllenmeden itibaren etkilerler.
Diğer etkiler ise doğumda başlar.
Ailenin toplumla etkileşerek geliştirmiş olduğu kadınlık ve erkeklikle ilgili tutum ve davranışları bebeğe doğumdan itibaren yansıtılır.
Bebeğin cinsiyetinin belirlenmesinden itibaren aile bireylerinin o bebekten bekledikleri cinsiyete özgü tutumlar ve beklentiler bilinmektedir.
Bebeğin cinsiyetinin belirlenmesinden itibaren aile bireylerinin o bebekten bekledikleri cinsiyete özgü tutumlar ve beklentiler bilinmektedir.
Bu beklentiler ve tutumlar büyük ölçüde ailenin içinde yaşadığı toplumun kültürel normları tarafından dikte ettirilmişlerdir.
Bir çocuğun cinsel kimliği ile ilgili ilk algılamaları aile bireylerini gözleyerek oluşur.
Bir çocuğun cinsel kimliği ile ilgili ilk algılamaları aile bireylerini gözleyerek oluşur.
Bir kadın olarak annesinin aile içerisinde nasıl davrandığını, babasının erkekliğini nasıl gösterdiğini ve beraberce sorunları nasıl çözdüklerini gözler.
Anne ya da babanın yokluğu çocukların kadın ve erkeklerin birbirlerine nasıl davrandıklarını anlamasını güçleştirebilir.
Anne ya da babanın yokluğu çocukların kadın ve erkeklerin birbirlerine nasıl davrandıklarını anlamasını güçleştirebilir.
Kızlar bir kadın olarak nasıl davranacaklarını babaları ile ya da ebeveyn rolünü üstlenmiş diğer erkeklerle test ederler. Bu şans olmadığında ise “baba” aramaya başlayabilir ve riskli cinsel davranışlar sergileyebilirler.
Ayrıca, kız çocuğun baba modeli ile karşılaşmamış olması onun kendi cinselliğini nasıl göstereceğini bilememesine de yol açabilir.
Aile bireylerinin sevgi dolu ve destekleyici olduğu, çocuğun gelişim düzeyine uygun olarak gözlendiği ve izlendiği bir aile ortamında çocuğun olgun, olumlu ilişkiler kurabilen sağlıklı bir erişkin olma olasılığı artar.
Aile bireylerinin sevgi dolu ve destekleyici olduğu, çocuğun gelişim düzeyine uygun olarak gözlendiği ve izlendiği bir aile ortamında çocuğun olgun, olumlu ilişkiler kurabilen sağlıklı bir erişkin olma olasılığı artar.
Ergenin cinselliğini nasıl yaşayacağı yaşadığı toplumun kültüründen çok fazla etkilenir.
Ergenin cinselliğini nasıl yaşayacağı yaşadığı toplumun kültüründen çok fazla etkilenir.
Kültür kadına ve erkeğe çok iyi tanımlanmış ya da iyi tanımlanmamış roller yükleyebilir.
Kadınlık ve erkeklik rollerinin iyi tanımlandığı kültürlerde ergenlerin çok fazla tercih şansı yoktur.
Kültürel belirsizliğin olduğu durumlarda ise, ergene pek çok tercih yapma şansı ancak, çok az rehberlik sunulur.
Bazı durumlarda kültür toplumun her kesiminde uniformdur, bazı durumlarda ise değildir.
Bazı durumlarda kültür toplumun her kesiminde uniformdur, bazı durumlarda ise değildir.
Cinsellik konusunda aynı toplumda farklı kültürel normların bulunması ergenleri risk altına sokabilir.
Bu anlamda medyanın rolü çok önemlidir.
Genç ailesinden cinsellikle ilgili çok net mesajlar alıyor ise medyanın etkisi dengelenebilir.
Ancak, ailelerin pek çoğu çocuklarına cinselliği öğretmek ile ilgili sıkıntılar yaşarlar ve onların bu alanda arkadaş gruplarını ve medyayı ana bilgi kaynağı ve rol modeli olarak benimsemesine neden olurlar.
Cinsel olgunlaşma sürecinde yaşanan değişimleri merak etmek çocukluk ve ergenliğin normal bir parçasıdır.
Cinsel olgunlaşma sürecinde yaşanan değişimleri merak etmek çocukluk ve ergenliğin normal bir parçasıdır.
Sağlıklı cinsel gelişim çocuğun fiziksel ve duygusal gelişiminin bir parçası olmalıdır.
Biyolojik ve çevresel etkenler sağlıklı cinsellik algısının ve davranış seçimlerinin gelişiminde belirleyicidirler.
Ergenlerin cinsel davranışları:
Ergenlerin cinsel davranışları:
Cinsel ilişkiye başlamak,
Cinsel ilişkinin düzeyi,
Riskli cinsel davranışlar.
Bu davranışlar ise istenmeyen gebelikler ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar gibi olumsuz sonuçlara yol açabilir.
Madde kullanımı ergenin cinsel davranışları ile ilişkili bireysel bir risk etkenidir.
Madde kullanımı ergenin cinsel davranışları ile ilişkili bireysel bir risk etkenidir.
Kendine güven,
Okulda ders dışı etkinliklere katılma,
Okulu sevme ve akademik olarak başarılı olma,
Dini inançlar,
Üreme sağlığı ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar hakkında bilgi sahibi olma,
Cinsel ilişkiyi normal bir davranış olarak görmeme,
madde kullanımının bu etkisini kompanse eden koruyucu etkenler olarak saptanmıştır.
Arkadaş gruplarının cinsellikle ilgili tutum ve
Arkadaş gruplarının cinsellikle ilgili tutum ve
davranışları risk etkenidir.
Ailenin sosyoekonomik durumu,
Ailenin ergeni yakından ve gelişimine uygun şekilde izlemesi,
Ailenin ergenle iletişime açık olması ergeni cinsel davranışları konusunda arkadaş etkisine açık olmaktan koruyan etkenler olarak tespit edilmiştir.
Gençler çok farklı nedenlerle madde kullanırlar.
Ergenliğin hedefi güçlü bir kimlik oluşturmaktır.
Bu nedenle ergen otonomi ve bağımsızlığını kanıtlamak için madde kullanabilir.
Erişkin yaşam biçimlerini taklit etmek, ergenlik sürecinde yaşanan zorluklarla baş edebilmek, sosyal bir ortama uyum sağlamak, arkadaşları tarafından kabul edilmek ya da medyanın etkisi ile de gençler madde kullanabilirler.
Ayrıca, ailelerinin madde kullanımı konusundaki tutum ve davranışları da belirleyici olabilir.
Ayrıca, ailelerinin madde kullanımı konusundaki tutum ve davranışları da belirleyici olabilir.
Kendisi madde kullanmış ya da kullanmakta olan bir ebeveyn çocuğu ile madde kullanımı konusunu konuşmakta zorlanabilir ya da inandırıcı olmayabilir.
Alkolizmin erkek olma ve birinci veya ikinci derece akrabalarda alkolizm görülmesi gibi genetik özelliklerle de ilgili olduğu gösterilmiştir.
Bireysel risk etkenleri:
Bireysel risk etkenleri:
Hiperaktivite, kısa dikkat süresi, bir işi tamamlamada zorluk,
Ergenin davranışlarının aile tarafından izlenmemesi ve uygun rehberliğin sağlanamaması,
Tek ebeveynle yaşama,
Evde maddeye kolay ulaşabilme.
Çevresel koruyucu etkenler
Çevresel koruyucu etkenler
Aile:
Aile ile bağların güçlü olması,
Ailenin ergeni okulda başarılı olabilmesi için desteklemesi,
Ailenin ergeni gelişimsel düzeyine uygun olarak izlemesi ve rehberlik yapması,
Aile içi iletişimin iyi olması,
Ergeni özellikle akranlarının madde kullanımı konusundaki baskılarına ve toplumdan kaynaklanan risk etkenlerine karşı koruyucu olabilmektedir.
Çevresel risk etkenleri
Çevresel risk etkenleri
Akran grupları:
Ergenlik döneminde çocuk ailesinden uzaklaşmakta ve akranlarıyla daha fazla vakit geçirmekte, onların normlarını, tutum ve davranışlarını benimsemektedir.
Bu nedenle madde kullanan bir akran grubunda kendine yer edinebilmek için ya da onların baskılarına direnemediği için ergen madde kullanabilir.
Akran etkisi ile madde kullanımından koruyan etkenler:
Akran etkisi ile madde kullanımından koruyan etkenler:
Kendine güven,
Karar verme becerisi,
Okulu sevme,
Akademik başarı,
Okulda ders dışı etkinliklere katılma,
Toplumsal risk etkenleri
Toplumsal risk etkenleri
Maddelere kolay ulaşabilmesi,
Toplumun kültürel ve ahlaki yapısı,
Ergenin yaşadığı mahallede madde kullanmanın hoş görülmesi,
Maddenin fazla kullanıldığı bir alt kültür grubuna ait olma,
Medya.
Toplumsal koruyucu etkenler:
Toplumsal koruyucu etkenler:
Medyanın duyarlılığı
Yasal düzenlemeler önemlidir.
Şiddet dünyanın her tarafında sıkça görülen ve ergenlik çağı mortalite ve morbidite nedenleri arasında ilk sıralarda yer alan bir halk sağlığı sorunudur.
Şiddet dünyanın her tarafında sıkça görülen ve ergenlik çağı mortalite ve morbidite nedenleri arasında ilk sıralarda yer alan bir halk sağlığı sorunudur.
Şiddet davranışlarının gelişimini açıklamaya yönelik araştırmalarda çok sayıda biyolojik, genetik, çevresel ve psikolojik etkenler saptanmıştır.
Sonuç olarak ise, bireylerarası şiddeti açıklayabilecek tek bir etken olmadığı ve pek çok etkenin bir arada farklı boyutlarda etkileşimi sonucu bu davranışların geliştiği kabul edilmiştir.
Sonuç olarak ise, bireylerarası şiddeti açıklayabilecek tek bir etken olmadığı ve pek çok etkenin bir arada farklı boyutlarda etkileşimi sonucu bu davranışların geliştiği kabul edilmiştir.
Ergenlik döneminde şiddet davranışları gösteren bireylerin önemli bir kısmı erişkin dönemde şiddet davranışları göstermemekte ve suç işlememektedir.
On üç yaştan öncesinden başlayarak şiddet davranışları gösteren ergenlerin erişkin dönemde de şiddete başvurma ve suç işleme olasılıkları yüksektir.
On üç yaştan öncesinden başlayarak şiddet davranışları gösteren ergenlerin erişkin dönemde de şiddete başvurma ve suç işleme olasılıkları yüksektir.
On üç yaş civarında şiddet davranışları gösteren ergenlerin ise bu davranışları geçicidir, çoğunlukla heyecan arayışı içindir ve akranları ile bir arada iken görülür.
Gençlerin yaşantısında şiddetin sıklığını belirleyen 5 önemli faktör:
Gençlerin yaşantısında şiddetin sıklığını belirleyen 5 önemli faktör:
İmpuls kontrolünün ve sosyal problemleri çözme becerisinin iyi olması,
Kendine güven duygusunun gelişmiş olması
Optimizm.
Ailesel risk etkenleri:
Ailesel risk etkenleri:
Aile içi şiddet,
Ailenin dayağı bir disiplin tarzı olarak kullanması,
Fiziksel ve cinsel istismar,
Ebeveynlerin ergeni uygun şekilde izlememesi,
Aile ile bağların zayıf olması,
Tek ebeveynle yaşama,
Ailenin alt sosyoekonomik gruptan olması,
Ebeveynlerden birinin veya ikisinin madde bağımlısı olması,
Antisosyal ebeveynler,
Annenin ergenlik yaşında doğum yapmış olması.
Ailesel koruyucu etkenler:
Ailesel koruyucu etkenler:
Aile bireyleri arasındaki iletişimin iyi olması,
Ergeni gelişim düzeyine uygun olarak izleyen, destekleyen ve rehberlik eden ebeveynlerin varlığı,
Çocuk sayısının az olması.
Toplumsal risk etkenleri:
Toplumsal risk etkenleri:
Ergenin kalabalık, eğitim düzeyi düşük, yasa dışı maddelere ve silahlara kolay ulaşılabilen ve şiddeti bireylerarası sorunları çözmede kabul edilebilir bir yöntem olarak gören bir çevrede yaşaması.
Toplumun demografik yapısının ve kültürel değerlerinin göç gibi nedenlerle hızla değişmesi,
Toplumun demografik yapısının ve kültürel değerlerinin göç gibi nedenlerle hızla değişmesi,
Toplumda gelir dağılımının dengesiz oluşu,
Medya:
Medyada şiddete maruz kalma ergenlerin antisosyal davranışlar gösterme olasılığını artırmaktadır.
Medyada şiddete maruz kalan ergenler şiddetin olumsuz sonuçlarına karşı duyarsızlaşmakta ve şiddeti eğlenmek ya da bireylerle sorunları çözmek için kullanabilmektedirler.
Toplumsal koruyucu etkenler:
Toplumsal koruyucu etkenler:
Medyadaki yayınlarla ilişkili yasal düzenlemelerin yapılması,
Yasa dışı maddelere ve silahlara ulaşabilme ile ilişkili yasal düzenlemelerin yapılması,
Gelir dağılımındaki adaletsizliğin ortadan kaldırılması,
Ergenlerin boş zamanlarını geçirebilecekleri, spor yapabilecekleri ve hobiler edinebilecekleri merkezlerin yaygınlaştırılması,
Kreş ve bakımevlerinin artırılması,
Okulların fiziki özelliklerinin iyileştirilmesi.
Yirminci yüzyılla birlikte ergen sağlığına verilen önem artmış ve “problemli” olarak tanımlanan ergenlerin sağaltımı yoluna gidilmiştir.
Bu programlarda belli bir riskli davranış ele alınmış ve bu davranışın önlenmesi ya da olumsuz sonuçlarının engellenmesi hedeflenmiştir.
Bu çalışmalar yaygınlaştıkça ve sonuçlarını irdeleyen araştırmalar yapıldıkça programların etkilerinin çokta yüz güldürücü olmadığı görülmüştür.
Tek bir davranışa odaklanan programlar özellikle araştırmacıların pek çok riskli davranışın bir arada görüldüğünü ve bu davranışların prediktörlerinin benzer olduğunu saptamaları, ve bu programlarda sağlıklı gelişimi destekleyen etkenlerin unutulduğunu tespit etmeleri ile sorgulanmaya başlanmıştır.
Tek bir davranışa odaklanan programlar özellikle araştırmacıların pek çok riskli davranışın bir arada görüldüğünü ve bu davranışların prediktörlerinin benzer olduğunu saptamaları, ve bu programlarda sağlıklı gelişimi destekleyen etkenlerin unutulduğunu tespit etmeleri ile sorgulanmaya başlanmıştır.
Zaman içerisinde sağlıklı bir erişkin olmanın yalnızca madde kullanmamak, erken yaşta cinsel ilişkiye girmemek olmadığı ve problemli davranışların önlenebilmesi için çocukların sosyal ve duygusal gelişiminin desteklenmesi gerektiği konusunda fikir birliği sağlanmıştır.
Zaman içerisinde sağlıklı bir erişkin olmanın yalnızca madde kullanmamak, erken yaşta cinsel ilişkiye girmemek olmadığı ve problemli davranışların önlenebilmesi için çocukların sosyal ve duygusal gelişiminin desteklenmesi gerektiği konusunda fikir birliği sağlanmıştır.
Böylece çalışmalar bir problemli davranışa özgü risk azaltma şeklinden, çocuğa bütüncül yaklaşım şekline dönüşmeye başlamış ve sağlıklı genç gelişimi programları geliştirilmeye başlanmıştır.
Farklar;
Farklar;
Risk azaltma programları sonuçla ilgilenirken, sağlığı geliştirme programları bireyin dayanıklılığını artırmakla ve bireyi bir veya daha fazla risk altına sokan etkenlerle ilgilenir.
Örnek:ergen gebeliklerini azaltmak için hazırlanmış bir gebeliği önleme programı erken yaşta cinsel ilişkiye ve/ya da korunmasız cinsel ilişkiye girme riski olan bir ergenin cinsel ilişkiye karşı koyabilme becerilerini geliştirmeyi hedefleyebilir.
Örnek:ergen gebeliklerini azaltmak için hazırlanmış bir gebeliği önleme programı erken yaşta cinsel ilişkiye ve/ya da korunmasız cinsel ilişkiye girme riski olan bir ergenin cinsel ilişkiye karşı koyabilme becerilerini geliştirmeyi hedefleyebilir.
Sağlıklı gelişim programı ise okul başarısızlığı (ergen gebelikleri ile yakın ilişkili) ile ilişkili sorunlara, iş bulma olanakları ve güvenilir bir erişkin varlığı gibi alanlara odaklanarak, ergenin yaşamını iyileştirmeyi hedefler ve böylece istenmeyen gebelikleri önlemeye çalışır.
Sağlıklı gelişim programı ise okul başarısızlığı (ergen gebelikleri ile yakın ilişkili) ile ilişkili sorunlara, iş bulma olanakları ve güvenilir bir erişkin varlığı gibi alanlara odaklanarak, ergenin yaşamını iyileştirmeyi hedefler ve böylece istenmeyen gebelikleri önlemeye çalışır.
Sağlıklı gelişim programlarının hedefi gençlerin tümüdür ve onlara sağlıklı ve üretken bir erişkin olabilmeleri için gereken desteği, ilişkileri, deneyimleri, kaynakları ve fırsatları sağlamayı hedefler.
Sağlıklı gelişim programlarının hedefi gençlerin tümüdür ve onlara sağlıklı ve üretken bir erişkin olabilmeleri için gereken desteği, ilişkileri, deneyimleri, kaynakları ve fırsatları sağlamayı hedefler.
Dünya Sağlık Örgütü sağlığı hastalıkların olmaması olarak değil, aynı zamanda iyilik halinin mevcudiyeti olarak tanımlamaktadır.
Ergenler arasında sağlıksızlığın en önemli nedenlerinin enfeksiyon hastalıkları olmayıp, sosyal ve davranışsal sorunlar olduğunun anlaşılması ile sağlık hizmetleri hastalıkların tedavisinden hastalıkların önlenmesine, hastalıkların yönetiminden sağlığın desteklenmesine kaymıştır.
Ergenler arasında sağlıksızlığın en önemli nedenlerinin enfeksiyon hastalıkları olmayıp, sosyal ve davranışsal sorunlar olduğunun anlaşılması ile sağlık hizmetleri hastalıkların tedavisinden hastalıkların önlenmesine, hastalıkların yönetiminden sağlığın desteklenmesine kaymıştır.
Sağlık alanına toplumsal olarak yatırım yapılmadıkça bu programların başarılı olma olasılığı her zaman sorgulanabilir.
Sağlık alanına toplumsal olarak yatırım yapılmadıkça bu programların başarılı olma olasılığı her zaman sorgulanabilir.
Bazı bireylerin gelişimi için gerekli kaynaklar aile içerisinde ya da yakın çevresinde bulunabilirken, bazıları için okul ve spor kulüpleri gibi kurumsal yapılanmalarda bulunabilmektedir.
Ergenlerin sağlıklı gelişimi desteklenmediğinde sonuç bellidir. Risk etkenleri riskli davranışlara neden olacak ve biz de arkada kalan parçaları toplamaya çalışacağız.
Ergenlerin sağlıklı gelişimi desteklenmediğinde sonuç bellidir. Risk etkenleri riskli davranışlara neden olacak ve biz de arkada kalan parçaları toplamaya çalışacağız.
Hawkins ve Cataloano’nun belirttiği gibi yanıtlamamız gereken “uçurumun dibine bir ambulans götürüp düşen çocukları mı toplayacağız, yoksa uçuruma tırmanıp etrafına bir çit mi öreceğiz?” sorusudur.