Beslenme İle Hastalıklar ve İmmun Yanıt Etkileşimi
‘Hayvanlarını bilimsel besleyen yetiştirici, koruyucu önlemlerde de o oranda titizdir.’
Bu temelde, yetiştirici ilk şansını yaratmış olur. Ama beslenme ile enfeksiyöz hastalıklar etkileşimi bu sınırlarda bırakılamaz.
Bu etkileşim, temeldeki 3 anakonu olarak irdelenebilir:
-
Beslenmedeki eksikliklere ilgili hastalıklar
-
Klınik hastalıklar yapısında özellik kazanan beslenme
-
Beslenme ile hastalıklar/bağışıklık etkileşimi
İntansif yetiştiriciliğin ağırlık kazanmasına paralel olarak hayvan sayısı ve yem üretimindeki büyük artışlar, beraberinde yaygın problemleride taşımışlardır:
-
Hayvan popülasyonundaki artış, enfeksiyöz hastalıkların yayılımına uygun bir çevre yaratmıştır. Kısa aralıklarla belirip hızla dünya yörelerine ulaşan salgınlar, araştırıcıların sürekli çözüm çabalarını gerektirir.
-
Beslenmenin modernizasyonu, geliştirilmesi ve buna ilişkin araştırmalar nutrisyonistleri yoğun uğraşılara sürükler.
-
Bir bölüm de vardır ki; enfeksiyöz hastalıklar ve beslenme interaksiyonlarının araştırılmalarını gerektirir.
Bu konudaki çalışmaların ışığında ‘beslenme ve hastalıklar etkileşimini ”esas alıp inceleyeceğiz. Bu etkileşimler genellikle komplekstirler ve tek bir örneğe uyar görülmezler.
Beslenmeyle ilgili hatalar, enfeksiyöz hastalıkların devrelerini birkaç farklı şekilde etkileyebilirler:
- Direkt bir etki gösterek enfektif organizmaların dokulara girişini kolaylaştırabilirler,
-İkincil enfektif ajanların girişine kapı açarabilirler,
-Hastalıkta, sağaltım sırasında ve sonrası toparlanma sürecini geciktirebilirler,
-Konakçının savunma mekanizması üzerinde spesifik baskılayıcı etki oluşturabilirler.
Hayvanlar üzerindeki araştırmalarda, bilimsel temelli beslenen çiftlik hayvanlarının, basitçe, iyi beslenmeyenlere oranla hastalıklara, çok daha dirençli olduklarını göstermiştir. Birçok bakteriyel hastalığın etkinlik ve yayılma şiddetinde azalmanın beslenme uygunluğuna paralel olduğu gözlemlenmiş ve tüm araştırıcılarca da desteklenmiştir. Paraziter hastalıklara karşıda daha dirençli olmanın yanında hayvanın toparlanma hızında da etkinliği saptanmıştır.
Hastalıklarla direkt etkileşim çalışmalarının birkaçını görelim:
A-BESLENME VE VİRAL ENFEKSİYONLAR
Tipik virüs üç boyutlu bir ‘parçalı bilmece’ gibi birbirlerine sıkıca uyan protein moleküllerinin kapsülüyle örtülmüş bir büyük nükleik asit molekülünden ibarettir. Nükleik asit virüsün ‘enfeksiyöz’ kısmı olarak iş gören özelleşmiş bir molekülüdür. Bu molekül içerisine girdiği konakçı hücresinin metabolik aktivitelerini üstlenir, yeniden programlanır ve üretken duruma geçer. Bu nedenledir ki virüslerin canlı konakçıların dışında metabolizmaları, üremeleri ve hareketleri yoktur. Beslenme açısından, en azından, bağışıklığı bulunmayan bir periyotta hücrenin optimum beslenmesi enfeksiyon halinde virüs çoğalmasına yardımcı etkiyeceği varsayımı düşünülebilir.
Squibb; beyaz Leghorn civcivler üzerindeki bir çalışmasında özetle, Lysine eksikliği olan diyetle beslenenler yanında uygun kompozisyondaki yemle beslenenlerin Newcastle enfeksiyonundan daha fazla etkilendiklerini göstermiştir. Bu düşük Lysine diyetinin Trysipsin yada Amilase ile tamamlanması durumunda ise pozitif sonuçlar alınmıştır.
Boyd ve Edwards, piliçlerde Marek hastalığı sonucu oluşan tümörlerin insidansına ‘yağsız’ diyetlerin etkisini araştırdılar. Neticeler çok çeşitlilik gösterdi. Buna karşın doymamış yağ katkılı diyetle beslenenlerde, yağsız ya da Hindistan cevizi yağı ile desteklenmiş olanlara nazaran lezyonların yayılımının azaldığı söylenebilir.
Bresnahan ve Newberne, şişman köpeklerin daha zayıf hemcinslerine nazaran Canine distemper virüsüne daha hassas olduklarını rapor ettiler. Zayıf köpeğin viral strese daha güçlü tolerans gösterdiği, buna karşın fazla beslenmiş köpeğin direncinin az olduğu ve dolayısıyla daha akut bir şekilde cevap verdiğini kabul ettiler.
B-BESLENME VE BAKTERİYAL ENFEKSİYONLAR
Dubos ve Schaedler; farelerde beslenme farklılıklarının,endotoksin ve bakteriyel hastalıklarla olan etkileşimini araştırdılar. Yetersiz diyetle beslenen fareler, %15-20 Casein içeren komple bir gıda ile beslenenlere oranla bakteriyel hastalıklara çok daha hassas olduklarını gözlemlemişlerdir. Burada, uygun beslenmenin hastalığa etkisini direkt patojenlerin kaderini değiştirerek değil, fakat toksik etkilerine karşı koymakta konakçının gücünü modifiye ederek engelleyici olduğu yorumunu getirdiler.
Dr.Geasler ; iyi ve kötü besili koyunların deri içine Staphylococcus aureus kültürü enjekte ederek reaksiyonu takip etti. Araştırma sonunda; iyi beslenmiş koyunlarda, deri belirgin hassaslaşıp hücresel savunma mekanizmasını oluştururken kötü beslenmiş hayvanlarda daha çok enfeksiyona ilişkin bulgular ortaya çıkmıştır.
C-PARAZİTER ÖRNEK: COCCIDIOSIS
Kümes hayvanlarının en önemli parazitidir ve etkeni protozoadır. Öneminden giderek, beslenmeyle olan ilgisi daha çok ilgi kazanmış ve araştırılmıştır.
Coccidios’da Vit.A nın rolü üzerindeki ilk çalışmalardan birisi Schoop , Wagner ve Minners tarafından rapor edildi. Vit.A ile yüksek oranda destekli bir diyetin sadece azalan bir ölüm oranı olarak değil, fakat hastalığı da belirgin şekilde hafiflettiğini göstermişlerdir. Hastalık halinde ilave etmenin, absorpsiyonun azalması nedeniyle tedavide daha az önemli olduğunu belirtmektedirler.
E.tenella’nın neden olduğu kanamaların şiddetinin Vit.K düzeyiyle etkilendiğini gösteren ilk raporlardan birisi, Baldwib, Wiswell ve Jankiewicz ile Harms tarafından bildirildi. Akut durumdaki hastalığa ek Vit.K eksikliği devreye girerse ölümlerin durdurulmasının çok ender bir sonuç olacağı iddia edilmiştir.
D-ANTİTOKSİN ÜRETİMİ
Howie : dişi koyunlara uyguladığı alun-precipiated difteri toksoidinin iki enjeksiyonu ile beslenmenin rolünü gözledi. 4 haftalık arayla yapılan iki enjeksiyon sonu iyi bir diyetle beslenen koyunlarda çok daha iyi bir antitoksin üretimi ortaya konulmuştur.
HASTALIKLARLA İLİŞKİDE, “BESLENME VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN ETKİLEŞİMİ”NE ULAŞABİLMEK ÇOK DAHA ÖNEMLİDİR.
Bilindiği gibi, bir canlının bağışıklık sistemi, enfektif organizmalar yada yabancı maddelerin vücuda girmesiyle koruyucu mekanizma olarak devreye girer. Kan plazmasındaki bir kısım komponentler ( makrofaj ) , vücuda yabancı her maddeye saldırarak bir antijene spesifik olmayan koruyucu sistemi oluştururlar. Yine bir kısım hücreler oluşur ki,bunlar sadece enfektif yada yabancı maddeye (Antijenler) karşı silah olarak ortaya çıkarlar. Bunlard, lenfositlerdir ve spesifik antikorlar olarak formlanırlar.
Canlıda Doğal ve Edinsel olarak gelişen bağışıklığın her ikiside beslenme ile değişebilir. Konumuzda işleyeceğimiz Edinsel bağışıklığın beslenmeyle etkileşimini irdeleyelim.
İlk başta,unutmamalıdır ki;
İmmun sistem,bir otonom sistem değildir; fizyolojik değişimlerden etkilenir:
-
Antikorların formasyonu etkilenebilir.
-
Var olan antikor stabilitesi etkilenebilir.
-
Her ikisi de aynı devrede etkilenebilir.
BESLENME VE İMMUN KAPASİTE ETKİLEŞİMİ KONUSUNDA NELER BİLİRİZ ?
İmmun yeterlilik için gerekli gelişim embriyoda başlar ve yumurtadan çıkımın ilk haftası boyunca devam eder (Gobel ve Ratcliffe 1996).Yaşamın ilk haftasında lökosit popülasyonunun hızla artması,lenfoid organların doyması ve sonraki yaşamda yeterli üretimle donatılmış olmaları gerekir. Bu dönem, beslenme yetersizlikleri yada fazlalıklarından ağır etkilenilecek kritik periyottur ( Vit-A, v.b. önemi)
-
Bağışıklık sisteminin etkin gücü, büyük oranda beslenme şartlarına bağlıdır ve bunun için önemli oranda gıda girdisi harcanır. Makro ve esansiyel mikrobesinlerin yetersiz alınımıylada olumsuz etkilenir.Dolayısıyla,ciddi besinsel eksiklikler, özellikle erken yaşlarda,immun sistemin geleceğini belirleyeceklerdir.
-
Yem kompozisyonu ve öğün sıklığı, kandaki hormon konsantrasyonlarının etkili düzenleyicisidirler.
-
Şaşırtıcıdır; kısa süreli açlık (24 saat) sellüler ve hümoral bağışıklıkları güçlendirmiştir.Fakat,açlığın uzaması durumunda, genellikle,immun yanıtı azaltan yüksek düzeyde glukokortikoid hormonların oluştuğu gözlenmiştir.
-
Diyetteki kronik eksiklikler, edinsel bağışıklıktaki antikor formasyonunu yada stabilitesini etkileyebilir.
-
Anaç diyetindeki etkin eksiklikler, civcivlerininde hastalıklara dirençsizliklerini oluşturacaktır.
BİR KISIM YEM GİRDİSİNİN ETKLEŞİMİNİ İRDELEYELİM
Proteinler/Aminoasitler
Cannon; laboratuvar hayvanları üzerindeki çalışmalarında, protein eksik diyetle beslenenlerdeki bakteriyel anytijenlere karşı düşük antikor üretimi, baskılanmış gammaglobulin sentezi ve azalmış fagositosis bulgularını ortaya koymuştur.
Siegel ve ark; Newcastle virüsleri ile enfekte ettiği piliçlerin antikor üretimine ‘d’ ve ‘I’- methionin ile I-Valine’in etkilerini çalıştı. Methionin’in ‘I’ formu , ‘d’ den daha çok antikor üretimine yardımcı olduğu gözlendi. Valine’in antikor üretimine yardımlayıcı miktarı ise optimum ihtiyacın üzerinde bulundu.
Yine aynı araştırıcı ve arkadaşları; Newcastle’a karşı antikor üretiminde I-Threonine etkisini %0.7-1.1’ lik seviyelerinde çok yüksek katkıda bulunduğunu gösterdiler.
Vitaminler
Araştırmacılar, kanatlılarda özellikle bakteri ve virüs enfeksiyonlarınına karşı immün cevapta vitaminlerin potansiyel rolünü ihmal etmişlerdir. Bugünkü sonuçlar ise gözardı edilemez etkinlikleri ortaya çıkarmaktadır.
Vitamin A patojenlerin girişine ilk engel olan epitel dokuların bütünlüğü için gereklidir. Bunun yanında Davis ve Sell (1983) araştırmalarında, antikor üretiminde vazife yüklenen Lenfoid organlar ve özellikle B.fabricius’un, Vit. A eksikliğinden etkilendiklerini ve organların daha küçük kaldıklarını göstermişlerdir. Leutskaya ve Fias (1977) , askarit antijenlerini kullanarak yaptıkları denemelerde, günlük 1000 İU ve 4000 İU Vit.A alan tedavi gruplarında antikor seviyelerinde hem daha erken pike ulaştıklarını hemde uzun süre bu piki koruduklarını belgelemiştir.Jeofrey ve Kenzy; piliçlerde Candida albicans enfeksiyonu yapısında,Vit.A eksik diyetli hayvanlarda yaygınlık % 60 iken uygun gıda alanlarda % 7 olduğunu bildirmiştir.Epitel koruyucu etkinliğinin,parazitizm olgusunda çok önemli olduğu bildirilmiştir.
Serman ve Mazisa (1885), Newcastle’a karşı aşıladıkları piliçlerin çeşitli Vit.A düzeylerindeki rasyon eşliğinde antikor titrelerini kontrol ettiler ve optimum Hİ titrelerini elde etmek için , yemin 20.000 İU /kg Vit.A içermesinin zorunlu olduğunu belirlediler.
Cook ve Springer (1983); biotin deneyinde enfeksiyon ve diyet interaksiyonunu (p<0.05) araştırdıklarında, Biotin’in çift kat kullanımının enfekte tavuk gruplarında optimum antikor üretimi için gerekli olduğunu bulguladılar. REO virüs enfeksiyonlu piliçlerin yüksek folik asit diyetle beslendiklerinde belirgin şekilde yüksek HA titresi oluşturduklarını ifade ettiler. Bunun yanında, Niasin ve Kolin ile hiçbir interaksiyon gözlenmedi.
Pridoksin, lenfoid dokuların gelişmesi ve sürekliliği için şarttır. Pridoksin eksikliği DNA sentezleme kapasitesinin düşmesine, dolayısıyla da hücre çoğalımı ve immun fonksiyon üzerinde olumsuz etkiye neden olur. Blalock ve ark. (1984) Pridoksin’in eksikliği sonucu IgM ve IgG’lerin eksik oluşunu ve bunun devamında da humoral bağışıklıktaki yetersizliği ortaya koymuşlardır. B6 eksikliğinin ilk 4 haftada immun cevaba etkin olmadığı sonucuna varmışlardır.
Tengerdy ve Brown (1977) ; broilerde, E.coli enfeksiyonu yapısında humoral bağışıklık ve fagositosis üzerine Vit.E’nin etkisini araştırdılar. Negatif kontrol grubu yanında, diyetinde 150-300 İU/kg. Vit.E bulunan grup 7. gün E.coli ile immunize edilip , 21. Gün enfekte edildiler. Bu son grupta ölümlerin belirgin şekilde azaldığı gözlendi.Franchini ve Ark.(1986);bağışıklık sistemine etkisini şöyle özetlemiştir:
-
Yüksek dozları (300 İU /kg. ) , hem viral hem de bakteriyal hastalıklara karşı immun cevabı artırır.
-
Vit. E’nin etkisi antijenlerin daha yüksek konsantrasyonlarda uygulanmalarında daha açıktır.
-
Optimum Vit.E cevabı , immun sistemin gelişmekte olduğu 3-4 haftalık yaş sırasında etkindir.
-
İmmunaglobulinlerin üretiminde (IgG-IgM ) Vit.E’nin desteği önemlidir. Daha çok T hücreleri destekler.
C.H.HİLL;Salmonella gallinarum ile enfekte ettiği civcivlerde,Kolin hariç,tüm vitaminlerin yüksek dozda uygulanmasının ölümleri azaltmadaki etkinliğini göstermiştir.
Lipidler
Boyd ve Eduards , E.coli enfeksiyonu halinde çeşitli yağ ilaveli diyetle beslenerek piliçlerin dirençelerini izlediler. Sonuçta doymamış yağ asitleri katkılıbeslenen hayvanlarda ölümlerin daha düşük seviyede olduğu gözlemlenmiştir. Methyl oleate ve Methyl linoleate ilavesinde ise Linoleate’ın hemen hemen mısır yağı kadar etkili olduğu ortaya konmuştur. Yağ miktarının denetlenmesi durumunda ise, oran 0’dan %4 e çıkarılarak mortalitede azalma vurgulanmıştır.
DİYETİN YETERLİ SEVİYEDE BESİN İÇERMESİ, “KANATLIDA YETERLİDİR” ANLAMINA GELİRMİ ?
-
Çevresel faktörler, hastalıklar ve stresler yada bunların kombinasyonu esansiyel besin gereksinimini artıracaktır.
-
Besinlerden hayvana ulaşacak immunosüpressanlar da (Mikotoksinler v.b.) unutulmamalıdır.
-
Aminoasitler arası etkileşim olumsuzlukları,immun fonksiyonlar için geçersiz veya sınırlı kalacak metabolik değişimlere neden olabilir.
-
Toksinler, hastalıklar ve bilinmeyen bir kısım nedenlerle,vitamin,mineral ve aminoasitlerin bütünlüğü etkilenebilir.
-
Bağırsak bütünlüğü,sindirimi,emilimi;besinsel ihtiyaçları değiştirebilir.
-
Soğuk/Sıcak etkileşiminde de değerlendirme farklılık yaratacaktır.
Sık rastlanmamakla birlikte, bağışıklık sistemi, besin fazlalığına da eksikliği kadar hassastır.
ÇOK BİLİNEN BESİNSEL İMMÜNOREGÜLATÖR AJANLAR NELERDİR ?
-
TÜM BESİNLER: İmmun sisteme substratları sağlarlar. Besinlerin substrat görevinde olmaları gerekir, bu sayade hücreler bölünebilir ve effektör moleküller sentezlenebilir.
-
PROTEİN YADA AMİNOASİT YETERSİZLİKLERİ:Gammaglobin sentezi baskılanır, fagositoz ve antikor sirkülasyonu azalabilir.
-
METHİONİN EKSİKLİĞİ: Bir broilerin optimum immünite için gereksinimi, büyüme-gelişmesi için olandan çok daha fazlasıdır.D’den çok L-Methionin’in antikor üretimindeki yararlılık etkinliği bildirilmiştir.
-
PRİDOKSİN, RİBOFLAVİN, VİT-A VE PANTOTENİK ASİT YETERSİZLİKLERİ: Antikor yapımında azalma (Salmonella ve Aİ enf.)gösterilmiştir.
-
SODYUM VE KLORİD EKSİKLİKLERİ:Broilerlerde hümoral bağışıklığın baskılanmasında rol oynarlar.
-
SELENYUM VE VİT-E:Biyolojik membranların rejenerasyonu sağlayıp,oksdatif yıkımlardan korurken,ekskliği durumunda;civcivlerin lenfatik organlarının (Bursa,Dalak,Timus) gelişimi bozulur.
-
ÇİNKO EKSİKLİĞİ:İmmun cevabı azaltır.
-
VİT-A EKSİKLİĞİ: ND, Monoliyazis ve paraziter hastalıkların insidansını artırdığı ve optimum aglütinin tepkisinde azalttığı belirlenmiştir.
-
LİNOLEİK ASİT, DEMİR, BİYOTİN: Sistemin gelişiminde etkilidirler.
-
VİT-A;D;E VE ARJİNİN:Sistemde direkt regülatör görevleri vardır.
-
VİT-B6 YETERSİZLİĞİ: DNA sentezleme kapasitesinde düşüş,IgM ve IgG oluşumunu ve dolayısıyla humoral bağışıklıkta olumsuzluklar beklenir.
-
VİT-E :Özellikle,bağışıklık sisteminin gelişmekte olduğu 3-4 haftalıklarda daha etkin olarak,immonoglobinlerin imalinde rol alır ve daha çokta T hücrelerini destekler.
-
FOLİK ASİT,BİYOTİN:Yüksek antikor üretimin destekleyicisiyken, eksikliklerinde Akyuvar sentezinde azalma beklenebilir.
-
DİYETTEKİ N-3 VE N-6 YAĞ ASİTLERİ: Lökosit zarlarının yağ asit kompozisyonunda etkilidirler ve ekstra sinyallerinde, yanıt olarak,prostaglandinler ve lökotorienler salınır,immun cevabı stimüle ederler.N-3 yağ asitleri için; balık yağı ve unu,N-6 içinse;Mısır,bitkisel yağlar ve kanatlı yağları kaynak hammaddelerdir.
-
YETERLİ SU ALIMI: Dokular suya doydukları oranda iyi çalışırlar. Vücut içerisine alınanların yada atılacakların uygu yerlere taşınmasını sağlarlar.
İMMUN YANIT PATOLOJİSİ NEDİR ?
Patojenlere karşı immun yanıt verildiği süreçte zararlı ürünlerde (Çeşitli oranlarda) oluşabilecektir:
-
Proteolitik ve hidrolitik enzimler,
-
Reaktif oksijen ara ürünleri
-
Reaktif Nitrojen bileşikleri
SONUÇTA; BESLENME / BAĞIŞIKLIK KALİTESİ BİR TÜR DÖNGÜDÜR
-
Beslenme; kanatlıların immun yeterlilik ve enfeksiyöz hastalıklara dirençleri yapısında önemle etkilidir,
-
Enfeksiyonlara direnci oluşturan yeterli immun cevapsa; metabolizmayı, büyümeyi ve üremeyi sağlıklı tutacaktır.
KAYNAKLAR
B.S.Bains(1988);Role of vitamins in enhancing immun response in chicken.Poltry Research Foundation,the University Of Sydney.
R.F.Miller (1974);Nutrition and infectious diseases.İnformation service,Roche.
Cook M.E.(1991)Nutrition and The İmmune Response of The domestic Fowl.Crit.Rev.Poult. Biol.3.167-190
Fritsche,K,L.Cassity,N.A.ve Huang,S.;Effect of dietary fat source on antibody production and lymphocyte proliferasyon in chickens.Poult.Sci.70:611-617,1991
Hill,C.H.,Garren,H.M.,Kelly,J.W,ve Barber,C.W.;İnfluence of high levels of vitamins on resistance of chicks to fowl typhoid.Proc.Soc.Exp.Biol.Med.88:535-537,1955
Uzm. Veteriner Hekim Güney GÖKÇELİK
Protekt Laboratuvarları
Dostları ilə paylaş: |