İnsan haklari derneğİ Dİyarbakir şubesi


*08.02.2012 tarihinde şubemize Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevinden başvuran Mehmet Türkeş, şu beyanlarda bulundu: “



Yüklə 2,38 Mb.
səhifə21/30
tarix09.02.2017
ölçüsü2,38 Mb.
#7919
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   30

*08.02.2012 tarihinde şubemize Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevinden başvuran Mehmet Türkeş, şu beyanlarda bulundu: “Ben 20 Nisan 2011 tarihinde gözaltına alındım. Gözaltına alınma gerekçem “tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme, görevi yaptırmamak için direnme, yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama, toplantı ve yürüyüşlere katılma” gerekçesiyle 24.04.2011 tarihinde tutuklanıp cezaevine gönderildim. 20 Ağustos 2011 tarihinde dosyam bin bir çeşit bahanelerle Ankara’ya gönderildi. Yaklaşık 6 aydır dosyam bekletilmekte ve hiçbir işlem yapılmamaktadır. 10 aydır cezaevindeyim ve mahkemeye henüz çıkarılmadım. Bu yaptıkları hukuk dışıdır. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*Federal Kürdistan Bölgesi'nde Kürt tarihi ile ilgili yaptığı araştırma nedeniyle "Örgüt üyesi olmak" iddiasıyla Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi Gülen Kılıçoğlu hakkında açılan davanın karar duruşması görüldü. Müvekkiline isnat edilen suçlamaların asılsız olduğunu belirten Avukat Mesut Beştaş, müvekkilinin o bölgeye pasaportla gidip geldiğini ve örgüt mensuplarının konuşlandığı yere gittiğine dair dosyada aleyhe kesin ve inandırıcı delilin bulunmadığına vurgu yaptı. Tanık Emine Yavuzus'un müvekkilini tanımadığını ve kendisini iddia edildiği şekilde örgütün dağ kadrosunda görmediğini beyan ettiğini hatırlatan Beştaş, "Yine bu kişi örgüt mensubu olması ve akabinde örgütten kaçarak pişmancı sanık durumunda olması nedeniyle kolluk tarafından yönlendirilmek suretiyle müvekkilin aleyhine kollukta beyanda bulundurulmuştur. Yine bu tanık bizim ve müvekkilin olmadığı bir tarihte mahkemece celse arasında dinlenilmiştir. Müvekkilimin Kuzey Irak'a gitme sebebinin tamamen kendisinin de üniversite öğrencisi olması nedeniyle orada bulunan üniversite eğitimin araştırılmasına ilişkindir" diye kaydetti. 13 celsedir Kürtçe konuştuğu için savunma yapamayan ve son kez kendisine söz hakkı tanınan Kılıçoğlu'nun Kürtçe savunması mahkeme tarafından bir kez daha reddedildi. Verilen kısa aranın ardından mahkeme heyeti Ankara Siyasal Bilimler Fakültesi öğrencisi Gülen Kılıçoğlu'na "Örgüte üye olmak" iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi. (16.03.2012/DİHA/Ozgur-gundem.com)
*Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan ve 13 Aralık 2011 tarihinde yargılandıkları Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecride dikkat çekmek amacıyla verdikleri dilekçe nedeniyle haklarında dava açılan 3 siyasi tutukluya ilk duruşmada ceza verildi. Başka bir davadan dolayı tutuklu bulunan Yavuz Sarar, Tevfik Akan ile Muhammet Ali Çelik duruşmada hazır edilirken, sanıklar avukat talebinde bulunmadığı için yargılama müdafisiz yapıldı. Kimlik tespiti sırasında sanıklardan Tevfik Akan ile Muhammed Ali Çelik'in Kürtçe cevabı tutanaklara "Kürtçe olduğu tahmin edilen dil" olarak geçirildi. Savunmasını Türkçe yapan sanık Yavuz Sarar, söz konusu dilekçeyi hatırlamadığını ve dilekçenin kendisi tarafından yazılmadığını söyledi. Dilekçeye imza atıp atmadığını ise hatırlamadığını ifade eden Sarar, dilekçenin içeriğini kabul etmediğini bu nedenle beraatına karar verilmesini talep etti. Suç olduğu iddia edilen dilekçe ile ilgili soru yöneltilen sanıklardan Tevfik Akan ile Muhammed Ali Çelik'in verdiği Kürtçe cevaplar tutanaklara "Kürtçe olduğu tahmin edilen dil" olarak kaydedildi. Sanıklardan ikisinin Kürtçe verdiği yanıt nedeniyle savunmalarının alınmadığı davanın ilk duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını okuyan iddia makamı, "Sanıklar tutuklu olarak yargılandıkları Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2011/127 esas sayılı dosyasının, 13 Aralık 2011 tarihli duruşmasında, PKK örgütü lideri Abdullah Öcalan'a uygulandığını iddia ettikleri tecrit politikasının kaldırılması yönünde mahkemeye vermiş oldukları ayrı ayrı dilekçelerinde, Abdullah Öcalan'dan Kürt Halk Önderi olarak bahsettikleri, Sayın diye hitap ettikleri, dilekçenin niteliği ve içeriği dikkate alındığında savunma hakkını aşacak şekilde PKK örgütünü ve elebaşını yükselterek propagandasını yaptıkları"nı iddia ederek cezalandırılmasını talep etti. Esas hakkındaki mütalaanın ardından mahkeme heyeti sanıklardan Türkçe savunma yapan Yavuz Sarar'a "Suçu ve suçluyu övme" iddiasıyla 1 ay 20 gün hapis cezası verdi. Aynı gerekçe ile 6 ay hapis cezasına çarptırılan ve Kürtçe konuştukları için savunma yapamayan sanıklar Tevfik Akan ile Muhammed Ali Çelik için ise mahkeme heyeti "Sanıkların fiilden sonraki davranışları ve verilen cezanın sanıkların geleceği üzerindeki olası etkileri"ni dikkate alarak cezada indirime gitmedi. (28.03.2012/DİHA)
*06.04.2012 tarihinde Şubemize başvuruda bulunan Naif İşçi, şu beyanlarda bulunmuştur: ‘’26.02.2011 tarihinde gözaltına alınarak tutuklandım. Yapılan yargılama sonunda 14 yıl 2 ay hapis cezası aldım; bu karar Yargıtay’ca da onamıştır. Ancak kimlik yaşım ile gerçek yaşım arasında fark olduğu halde kimlik tespiti yapılmadan hakkımda hüküm verilmiştir. Verilen karar hukuki olmadığını düşündüğüm gibi psikolojik olarak çok kötü durumdayım. Şubenizin gerekli girişimlerde bulunarak tarafıma yardımcı olmasını talep ediyorum.’’ (İHD Siirt Şubesi)
*Şırnak'ın İdil İlçesi'ne bağlı Alkemer Köyü'nde 3 Kasım 2007 yılında yaralı olarak yakalanan ve 3 yıldır Mardin E Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Suriyeli HPG'li Suphi İsmail hakkında açılan davanın karar duruşması Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya, sol bacağını kaybeden İsmail ile avukatı Serdar Çelebi katıldı. Yaralı halde yakalandıktan sonra savcılığa verdiği iddia edilen ifadeye göre, 22 Ekim 2004 yılında Şırnak'ın merkez Görmeç Köyü kırsalında 3 askerin yaşamın yitirmesi 4'ünün de yaralanması olayı sırasında bölgede bulunduğu, fakat çatışmaya katılmadığını belirttiği dile getirildi. Yine Şırnak'ın Güçlükonak İlçesi'ne bağlı Fındık Köyü kırsalında 9 Nisan 2005 yılında bir askerin yaşamını yitirdiği eyleme katıldığını belirttiği ifade edilen İsmail'in ayrıca 2005 yılı Eylül-Ekim ayları arasında Siirt'in Eruh İlçesi Erenkaya Jandarma Karakolu baskınında bulunduğunu söylediği öne sürüldü. Son olarak katıldığı ve yaralanmasına neden olduğu öne sürülen olay ise, 3 Kasım 2007 yılında Şırnak'ın Merkez Alkemer Köyü'nde meydana geldiği belirtili. 4960 Nolu askeri Üs Bölgesi'ne yönelik saldırı girişimi sırasında meydana gelen mayın patlaması sonucu yaralandığı belirtilen İsmail'in daha sonra tedavi edilmek üzere bindirildiği araç ile Suriye'ye sınırına doğru yola çıkarıldığı sırada araç şoförünün kendisini araçtan attığını, gizlendiği yerde ise askerler tarafından fark edilerek yakalandığını söylediği kaydedildi. Hazırlanan iddianamede, "Lider" kod isimli Mehmet Emin Yıldırım'ın verdiği ifadede, İsmail'in 22 Ekim 2004 yılında Şırnak'ın Merkez Görmeç Köyü Alkemer Mezrası Gabbar Dağı'na yönelik "Kıskaç 2" adı altıda düzenlediği operasyon sırasında çıkan ve biri erbaş, biri er 4'ü ise korucu olmak üzere 6 kişinin yaşamını yitirdiği eyleme katıldığı iddia edildi. Yaralanmasına neden olan olaya ilişkin bilgilere yer verilen iddianamede, bahsi geçen eylemin Siirt'te bulunan Erenkaya Jandarma Karakol Komutanlığı'na yönelik saldırı olduğu belirtildi. Çatışmada İrfan Katmış isimli korucunun yaşamını yitirdiği belirtilirken, aynı çatışmada 10 kişinin ise yaralandığı belirtildi. Hakkındaki iddialar ve istenen cezalara ilişkin söz verilen İsmail ise, tercüman vasıtasıyla Kürtçe yaptığı savunmasında iddia makamının mütalaasına iştirak etmediğini belirtti. 2005 yılında örgüte katıldığını, 2007 yılında ise Türkiye'ye geldiğini belirten İsmail, geldikten bir ay sonra ise araziyi tanımadığı için mayın patlaması sonucu yaralandığını dile getirdi. 2008 yılında tedavi amacı ile kendisini Suriye'ye götürecek kişinin kendisine ihanet ettiğini söyleyen İsmail, "Benim daha önce emniyette, hazırlıkta vermiş olduğum ifadelerim bana zorla imzalattırılmıştır. O ifadelerim doğru değildir. Diyarbakır'da bir bayan avukat benim yanıma geldi. Ancak onu benimle görüştürmediler. Biz sana avukat tutacağız dediler. Başka bir avukat geldi. Ben ifadenin alındığı sırada bacağımdan ağır derecede yaralı olduğum için ifadelerim sağlıklı bir şekilde alınmamıştır" dedi.İddia makamının mütalaasına iştirak etmediklerini belirten müvekkilinin Suriye uyruklu olduğunu ve yeteri kadar Türkçe bilmediğine dikkat çeken Müdafi Av. Serdar Çelebi, müvekkilinden ifadenin zorla alındığını dile getirdi. Müvekkilinin buna rağmen hem karakolda hem de savcılık aşamasında ifadesinin akıcı bir şekilde konuşuyormuş gibi alındığına vurgu yapan Çelebi, "Oysa ki müvekkilimin konuştuğu lehçe buradaki hazırlık aşamasındaki tercümanın akıcı bir şekilde çözümleyebileceği bir lehçe değildir. Detaylar atlanmıştır. Sağlıklı bir tercüme yapılmamıştır. Müvekkilin kollukta vermiş olduğu bilgiler savcılık aşamasında tercüman aracılığıyla kendisine sorulmuş ve evet-hayır şeklinde onaylarla ifadeler verilerek tutanağa geçilmiştir. Müvekkil kimseye haber verilmeden bir hafta boyunca gözaltında kalmıştır. Ölüm tehdidi nedeniyle zoraki şekilde ifade vermiştir. Hangi eyleme katıldığı yönünde suçlamalardan dolayı da beraatını istiyoruz. Yakalandığı sırasında üzerinde her hangi bir silah ve patlayıcı madde yoktur" dedi. Çelebi'nin ardından Suhpi İsmail tarafından hazırlanan 50 sayfalık Kürtçe savunma mahkeme tarafından kabul edildi. Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme heyeti, İsmail'e "Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırma" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Geçici Köy Korucusu (GKK) İrfan Katmış'ı öldürme eylemine katılarak "Kasten öldürmeye iştirak" suçunu işlemekten ağırlaştırılmış müebbet, "Öldürmeye teşebbüs" iddiasıyla 10 kez 15'er yıl hapis, "Ruhsatsız silah bulundurmak" suçundan 9 yıl hapis 675 TL adli para cezası, "Patlayıcı madde bulundurmak"tan 6 yıl 8 ay hapis, 80 bin TL adli para cezası olmak üzere toplamda 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ile 165 yıl 8 ay hapis cezası ve 80 bin 675 TL para cezası verildi.

(17.04.2012/DİHA/Ozgur-gundem.com/Sondakika.com/Dha.com.tr)
*Urfa'nın Suruç İlçesi'nde 15 Şubat 2011 tarihinde PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişinin yıl dönümünü protesto etmek amacıyla düzenlenen yürüyüşün ardından çıkan olaylarda zafer işareti yaptığı ve polise taş attığı iddia edilerek tutuklanan Mazlum Şahin'in (20) yargılandığı davanın karar duruşması görüldü. Duruşmada hazır edilen Şahin hakkında hazırlanan iddianamede BDP İlçe binası önünde toplanan kitlenin Atatürk Bulvarı istikametinden Uzun Çarşı Caddesi'ne hareket ettiği İstiklal Caddesi'ne giriş yapıldığı esnada bir grubun bazı iş yerlerine taş ve molotofkokteyli attığı savunuldu.Polisin olay yerine gelerek gaz bombası ve tazyikli su ile müdahale ettiği olaylar sırasında Doğutürk Sokağa doğru kaçtığı iddia edilen Şahin'in yüzünü tanınmamak için kapattığı ve olaylar sırasında iki eli ile zafer işareti yaptığı iddia edilmişti. İddianamede söz konusu eylemin örgüte yakınlığı ile bilinen internet siteleri ve televizyon kanallarından yapılan çağrı üzerine gerçekleştirildiği öne sürülürken, BDP İlçe Örgütü'nün ise çağrı üzerine bu eylemi organize ettiğinin iddia edilmesi dikkat çekti. İddiaları kabul etmeyen Şahin mahkeme tarafından "Örgüt propagandası yapmak", 2911 Sayılı Kanun'a muhalefet etmek ve "Örgüte üye olmamak ile birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. (25.04.2012/DİHA/Ozgur-gundem.com)
*Diyarbakır'ın Silvan İlçesi'nde 2011 Temmuz ayında operasyona çıkan askerler ve HPG'liler arasında çıkan çatışmada 13 askerin yaşamını yitirmesinin ardında BDP Elazığ il binası, bir grup ülkücünün saldırısına uğradı. BDP il binası önüne gelen ülkücüler, BDP'lilere tehditler savururken, çevrede önlem alan polis ise, olaya sadece seyirci kalmıştı. O dönemde BDP Elazığ İl Başkanı olan Mehmet Kılıçtepe, polislerle görüşmek için binadan çıktı. Binadan çıkan Kılıçtepe, saldırıya uğradı. Kılıçtepe, o gün yaşanan olay hakkında "Polisle konuşmak için aşağı indim, ancak Fahrettin Aksoy adlı kişi polisin gözü önünde bana saldırdı. Polis ise, bu olayı sadece izlemekle yetindi" dedi. Polisin bu saldırıları durdurmak için herhangi bir şey yapmaması üzerine, üye ve yöneticileriyle birlilikte parti binalarını koruduklarını belirten Kılıçtepe, "Hem saldırıya maruz kaldık hem de hakkımızda dava açıldı ve gerçek dışı gerekçelerle cezalandırıldım" dedi. Elazığ 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nde açılan davada kendisinin de, saldırıyı gerçekleştiren Aksoy gibi "kasten yaralama" iddiasıyla yargılandığını belirten Kılıçtepe, "Hem saldırıya uğradık hem de saldırı yapmış gibi gösterildi. Mahkemeye, mobese kayıtlarını incelemesi önerisinde bulunduk. Ancak mahkeme heyeti, yaptıkları araştırmada mobese kameralarının bozuk olduğunu ve o gün kayıt yapmadığını söyledi" diye belirtti. Mahkemenin 16 Şubat 2012'de karar verdiğini belirten Kılıçtepe, mahkemenin bu tavrı üzerine söz konusu saldırıda, birçok basın kuruluşunun kayıt yaptığını söylediklerini ve bu kurumlardan görüntü alınması yönünde talepte bulunduklarını söyledi. Kılıçtepe, "Bu talebimizde reddedildi. Bunun üzerine, olaya ilişkin internet ortamında paylaşılan görüntüleri bir CD'ye yükleyip, mahkemeye sunduk. Ancak bu görüntüleri inceleme zahmetinde bile bulunmadı" dedi. Yapılan yargılama sonucunda kendisine de, saldırıyı gerçekleştiren Fahrettin Aksoy gibi "kasten yaralama" suçundan 120 gün hapis cezası verildiğini belirten Kılıçtepe, "Bu ceza iyi hal indiriminden 70 güne indirildi. Ve bu da bin 500 TL para cezasına çevrildi. Konuya ilişkin itirazda bulundum, ancak para cezasının 3 bin TL'nin altında olduğu gerekçesiyle, talebim reddedildi" dedi. Ülkücü saldırının başını çeken ve kendine Türk bayrağı sararak BDP'lilere hakaretlerde bulunan Fahrettin Aksoy adlı kişinin ise savunmasında, "Ben bayrağı kendime sardım ve BDP'nin ününe geldim. BDP il binası balkonundan birileri bize el kol hareketi yaptı" dediğini kaydeden Kılıçtepe, ülkücülerin çektiği ve internet ortamında paylaşılan görüntüde, balkonda kimsenin olmadığı göründüğünü söyledi.Olaydan birkaç ay sonra ülkücülerin bu defa molotofkokteyli ile parti binalarına saldırdığını belirten Kılıçtepe, gerçekleştirilen saldırıda parti binalarının hasar gördüğünü belirtti. Molotofkokteylinin isabet etmesi sonucu parti tabelalarının da hasar gördüğünü belirten Kılıçtepe, "Tabelamızın hasar görmesi sonucu, yeni tabela taktırdık. Ancak bu defa tabelayı iki dilli olarak astık" dedi. Saldırıyı gerçekleştirenler hakkında bir işlem yapılmadığını belirten Kılıçtepe, iki dilli tabela astırdığı için kendisine 3 bin TL para cezası verildiğini kaydetti. Her iki saldırının da polisin gözü önünde gerçekleştiğini belirten Kılıçtepe, söz konusu cezaya ilişkin Yargıtay'a itirazda bulunduğunu ifade etti. (28.04.2012/DİHA/Yuksekovahaber.com)

-Anadil Özgürlüğüne Yönelik İhlaller

*Depremden bir ay sonra çadırlarda eğitime başlayan Van Belediyesi Sami Dinç Eğitim Destek Evi, Van Emniyet Müdürlüğü'nün şikayeti üzerine İl Milli Eğitim Müdürlüğü denetçilerinin raporları doğrultusunda valilik tarafından kapatıldı. Valilik dersliklerin isimlerinin Kürtçe olmasını kapatmaya gerekçe gösterdi. (19.01.2012/DİHA)



-Anadilde Savunma Yasağı

*Kürt siyasetçileri ve insan hakları savunucularının da aralarında bulunduğu 104'ü tutuklu 152 kişi hakkında açılan davanın 33'ncü duruşmasına, 96 tutuklu ve tutuksuz yargılanan Bağlar Belediye Başkanı Yüksel Baran ile sanık müdafileri katıldı. Duruşmanın ilerleyen saatlerinde sanıklardan Seyithan Şen ile ilgili delil ikamesine geçildi. Hakkında emniyet ve savcılık aşamasındaki ifadesi ile X kod isimli gizli tanık beyanı ve ihbar tutanağı okunan sanık Şen, diğer tutuklu sanıklar gibi yöneltilen suçlamalara Kürtçe vermek istediği cevap mikrofonun kapatılması ile engellendi.(09.01.2012/DİHA)


*İnsan hakları savunucularının da aralarında bulunduğu 104'ü tutuklu 152 Kürt siyasetçi hakkında Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın 35'nci duruşması görülmeye başlandı. Tutuklu sanıklardan 41'inin raporlu olduğu için katılmadığı duruşmada, 63 sanık ile sanık müdafileri hazır bulundu. Tutuklu sanık Ramazan Debe ile ilgili delil ikamesine devam eden mahkeme elde edildiği iddia edilen belgeler okundu. İddialara yönelik Debe, Kürtçe "Savunmamı anadilim ile yapmak istiyorum" talebinde bulunurken, mahkeme heyeti, mikrofonu kapattı. Mahkemeye ayrıca Kürtçe yazılı dilekçe sunan Debe'nin, dilekçesi Kürtçe olduğu için kendisine iade edildi. Mahkeme heyetinin iddianamenin dışında, delil klasörlerindeki belge ve bilgileri okuması dikkat çekerken, okunan belgelerde örgütün üst düzey yöneticileri ile yapılan röportajlar okundu. "Parti tarihi ve önderlik tarihi" ve "Parti önderliği kadın özgürlüğüdür" yazılı belgeler okunurken, "Kadro ve eğitim" konulu belgeye yer verilen duruşmada, belgede kadro faaliyetlerinin sosyal bir faaliyet değil, en ağır siyasal faaliyet olduğu, PKK kadrosunun bir ruh olduğu belirtildi. Söz konusu belge ve bilgilerle ilgili Debe'ye yeniden söz hakkı verilirken, Debe'nin Kürtçe savunma talebi mahkeme heyeti tarafından mikrofonun kapatılması ile engellendi. Müvekkilinin mikrofonunun kapatılmasına tepki gösteren Avukat Sebahattin Korkmaz, müvekkilinin "Eğer Kürtçe kendimi ifade etmeme izin verirseniz, çok şey diyeceğim" dediğini belirtti. Anadilde savunma hakkı önündeki engel ile ilgili yeni bir karar alınması gerektiğini söyleyen Korkmaz, nedeninin ise kendisini savunmak isteyen müvekkiline izin verilmemesini gösterdi. Mahkeme başkanının anadilde savunma ile ilgili hususun defalarca tartışıldığının hatırlatılması üzerine Av. Korkmaz, Başbakan Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın sözlerine dikkat çekti. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz ise, "Onlar bizi ilgilendirmiyor. Başbakan ve Başbakan Yardımcısı'nın açıklamaları bizi bağlamıyor. Yasa çıkarsınlar. Toparlayın ya da mikrofonu kapatacağım" diye karşılık vermesi üzerine Korkmaz, "Beni susturmak mı istiyorsunuz. Dışarı mı çıkarmak istiyorsunuz. Çıkarın. İnsanları Türkçe konuşmaya zorlayarak Kürtçeyi yasaklıyorsunuz" diyerek tepki gösterdi. (13.01.2012/DİHA)
*Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "KCK" adı altında 104'ü tutuklu 152 Kürt siyasetçi hakkında açılan davanın 36'ncı duruşması devam etti. Sanıklardan 16'sının raporlu olduğu duruşmada 88 sanık ile sanık müdafileri hazır bulundu. Çok sayıda sanık yakını tarafından izlenen duruşmada tutuklu sanık Mahmut Okan'ın delil ikamesine geçildi. 2008 yılında dinlemeye takılan konuşmalarına ilişkin okunan tape kayıtlarına Okan'ın Kürtçe cevabı mahkeme başkanı tarafından mikrofonun kapatılması ile engellendi. Her celse olduğu gibi müvekkillerinin anadilde savunmalarının mikrofonun engellenmesi nedeniyle, sanıkların bir kaç cümlelik Kürtçe savunması avukatlar tarafından Türkçeye çevrildi. (13.01.2012/DİHA)
*"KCK" adı altında 104'ü tutuklu 152 Kürt siyasetçi hakkında Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın 37'nci duruşması devam ediyor. Tutuklu sanıklardan 40'ı raporlu olduğu gerekçesi duruşmaya katılmazken, 64 sanık ise hazır bulundu. Önceki celsede delil ikamesine başlanan tutuklu sanık İHD Diyarbakır Şube Başkanı Muharrem Erbey'in ev ve bürosu ile İnsan Hakları Derneği'nde yapılan ve müdafi avukatlar tarafından "Usulüne uygun" olmadığı gerekçesi ile dosyadan çıkarılması talep edilen arama sonrası elde edilen delillere ilişkin Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Levent Kaya mütalaasını okudu. Talebe ilişkin tartışmaların ardından telefon tape kayıtlarının okunmasına geçilen duruşmada Şırnak'ta öldürülen çocuklar ile ilgili telefon konuşmaları sorulan Erbey, Kürtçe cevap vererek "20 yıldır ailelere cenazelerini almaları konusunda hukuki yardımda bulunuyoruz" derken, mikrofonu kapatıldı. Okunan telefon tapelerine Kürtçe cevap veren Erbey'in mikrofonunun kapatılmasına tepki gösteren Av. Sabahattin Acar, "Lütfen mikrofon müvekkilin suratına kapatılmasın. Ya Kürtçe konuşmayı tamamen yasaklayın, yargılamayı yapmayın ya da mikrofonu müvekkillerimizin yüzüne kapatmayın. Müvekkillerin savunma hakkını engellemeyin konuşmaya devam etsinler" dedi. (15.01.2012/DİHA)
*Doğubayazıt'ta 11 Şubat 2011 tarihinde yaşanan patlamada el parmakları kopan ve patlamayla bağlantılı olarak tutuklanan BDP'nin gençlik yapılanması DYG üyesi Engin Aktaş'ın karar duruşması Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Aktaş'ın yanı sıra ailesi ve avukatı Murat Rohat Özbey duruşmada hazır bulundu. Duruşmada ilk olarak iddia makamı mütalaayı okudu. Savcı mütalaa'da Aktaş'ın "Kamu düzenini bozmak", "Kasten adam öldürmek", "Patlayıcı madde bulundurmak" ve "Örgüt üyesi olmak" suçlamalarıyla ağırlılaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etti. Savcılık mütalaasına karşı Kürtçe savunma yapmak isteyen Aktaş'ın Kürtçe savunma talebi mahkeme tarafından reddedildi. (19.01.2012/DİHA)
*Ağrı'nın Doğubayazıt ve Tutak ilçelerinde tutuklanan Erdal Sayın, Remzi Geger, Adem Aykuş, Suat Oğul, Metin Birdal, Sait Tayfur, Doğan Şenses, Engin Yerlikaya, Sefa Başak ve Doğubayazıt Belediye Meclis Üyesi Nedim Koçkar ile tutuksuz yargılanan Emrah Karatay, Nedim Kıratlı ve Mustafa Doğan hakkında açılan davanın üçüncü duruşması görüldü. 10'u tutuklu 13 kişinin yargılandığı ve Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, sanıklar ile avukatları hazır bulundu. Duruşmada Kürtçe savunma talebini reddeden mahkeme heyeti, talebi "Anlaşılmayan dil" olarak kayıtlara geçirdi. Kürtçe savunma talebi kabul edilmediği için savunmaların alınmadığı duruşmada söz alan avukatlar, tahliye talebinde bulundu. (19.01.2012/DİHA)
*Kars'ta "KCK" adı altında düzenlenen operasyonda ve 25'i tutuklu 47 Kürt siyasetçi hakkında açılan davanın 6. duruşması, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya tutuklu bulunan Murat Yıldırım, Şükran Gürbüz, Ayhan Kurtulan, Yüksel Şilan Efendioğlu, Yakup Can, Alihan Dağ, Ramazan Erkmen, Yavuz Naki, Abdulkadir Dağ, Erdal İnce, Hakan Okşali, Musa Çakmak, Oktay Mamay, Şemsettin Enes, Güngör Alp, Hüseyin Boçnak, Nurettin Çeledir, Erdal Yıldırım, Süleyman Mencütekin ile tutuksuz yargılanan Haydar Nama, İbrahim Boçnak, Abbas Kaya, Güven Topçu, Adil Muğlu, Mehmet Kesik, Aydemir Akçilad, Mesut Özer, Bayram Taşdelen, Şevket Kaya, Mühendis Katanalp, Nihat Altun, Aysel Uşar, Ali Öztürk, Susan Can, Tuncer Uşar ve Kadir Şur ile avukatları katıldı.
Duruşmayı, BDP Kars Milletvekili Mülkiye Birtane de izledi. Kimlik tespitinin ardından mahkeme heyeti, Kürtçe savunma yapmak isteyen Kürt siyasetçilerin taleplerini reddetti. (31.01.2012/DİHA)
*Azadiya Welat Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Tayip Temel, Derik Belediye Başkanı Çağlar Demirel, BDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Erkan Pişkin ile DTK, BDP yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 16'sı tutuklu 23 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. 16 tutuklu, 3 tutuksuz sanığın katıldığı duruşmada yapılan kimlik tespitine sanıklar Kürtçe cevap verirken, tutanaklara "Türkçe dışında bir dil ile cevap verildiği görüldü" şeklinde geçirildi. Sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin sorulan sorulara sanıklar Kürtçe cevap verirken, tutuklu sanıklardan BDP eski Eş Genel Başkan Yardımcısı Erkan Pişkin, "Biz burada yargılanıyorsak, bunun nedeni kendi anadilimize sahip çıkmamız ve bunun için mücadele etmemizdir. Kürtler olarak kardeş olarak gördüğümüz Türk halkının dilinin yanında kendi anadilimizin de kullanılmasını bir erdem olarak görüyoruz" ifadelerini kullandı. Bunun üzerine, "KCK" davasından tutuklu bulunan Çimen Işık'ın bir telefon görüşmesinde "Kürtçe savunmada ısrar edin" şeklinde beyanının bulunduğunu ve bunun talimat olduğunu öne süren Mahkeme Başkanı Necati Türkmen, bu nedenle talebin suç olduğunu iddia etti. Pişkin'in savunmasının ardından duruşmaya verilen kısa bir aranın ardından söz alan müdafi avukatlardan Cihan Aydın, Kürtçe önündeki engelin kaldırılması gerektiğini, kişinin Türkçe bilse dahi anadilinde savunma yapmasına engel olamayacağına dikkat çekti. Anadilde savunmaya ilişkin ulusal ve uluslararası içtihatlara dikkat çeken Aydın, mahkemenin lehe karar vermesini talep etti. (22.02.2012/DİHA/Etha.com.tr/Diyarbakirsoz.com/Yeniozgurpolitika.org)
*Diyarbakır’ da polis tarafından öldürülen üniversite öğrencisi Aydın Erdem için düzenlenen anma etkinliği sonrası 16 Aralık 2009 tarihinde çok sayıda öğrenci ile birlikte gözaltına alınarak tutuklanan ve halen Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Dicle Üniversitesi (DÜ) Matematik Bölümü 4'üncü sınıf öğrencisi Sedat Altunay hakkında açılan davanın duruşmasında "Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'la yapılan müzakereler sürsün" dediği gerekçesi ile açılan bir başka davanın karar duruşması görüldü. Birden fazla eyleme katıldığı, bu kapsamda "Örgüt talimatı ile eğitim ve öğretimi engellemek", 2911 Sayılı "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet etmek", "Örgüt propagandası yapmak", "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" suçlarını işlediği iddia edilerek hakkında Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açılan Altunay ve diğer sanıkların Kürtçe savunma talebi mahkeme tarafından kabul edilmedi. (28.02.2012/DİHA/ Ozgur-gundem.com)
*Yargıtay, Kürtçe savunmanın önünü kesecek içtihat niteliğinde bir karara imza attı. Diyarbakır'da, bir derginin sorumlu müdürlüğünü üstlenen E.S., "silahlı terör örgütünün propagandasını yapma" iddiası ile Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı. Mahkeme, sanığın Kürtçe savunma talebini kabul etmeyip, 17 Mayıs 2011'de mahkumiyete hükmetti. Sanık avukatı kararı Yargıtay'da temyiz etti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi bu temyiz talebini reddetti. Kürtçe savunma hakkı verilmemesini, savunma hakkının kısıtlanması saymayan Daire, mahkumiyet kararını yerinde buldu ve oybirliği ile düzelterek onadı. Kürtçe yerine "Türkçe'den başka dil" ifadesi kullanılan kararda, "Türk vatandaşı olup Türkiye'de doğan, Türkçe dilinde yeterli eğitim gören ve Türkçe dilinde yayınlanan dava konusu derginin sorumlu müdürlüğünü üstlenen sanığın, uyarı ve mehillere karşın Türkçe'den başka bir dilde savunma yapma konusundaki ısrarı üzerine, mahkemece yapılan uygulama savunma hakkının kısıtlanması olarak kabul edilmemiştir. Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, sanık avukatının diğer temyiz itirazları reddedilmiştir" denildi. (12.03.2012/DİHA/ Hurriyet.com.tr/Guneydoguguncel.com)
*PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine 19 Ekim 2009 tarihinde Habur Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye giriş yapan Barış ve Demokratik Çözüm Grubu üyelerinin karşılanması sonrası yapılan konuşmalar nedeniyle Mehmet Şerif Gençdal, Nurettin Turğut, Ayla Yıldırım ve sanatçı Farqîn (Yılmaz Dünen) hakkında açılan ve 7 ila 20 yıl arası hapis cezası istenen davanın 11. duruşması görüldü. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve "Örgüt üyesi olmak" ila "Örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla haklarında dava açılan tutuksuz sanıklardan, başka bir suç nedeniyle tutuklu bulunan Nurettin Turgut dışındaki diğer tutuksuz sanıklar katılmazken, müdafi avukatlar hazır bulundu. Önceki celse sanıklar hakkında mütalaasını değiştiren iddia makamı, sanıkların "Örgüte üye olmamak ile birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla açılan davadan beraatlarına, "Örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla açılan davadan ise ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verilmesini talep etti. İddia makamının mütalaasına karşın savunması sorulan tutuksuz sanık Nurettin Turgut'un Kürtçe savunması kabul edilmezken, duruşmalara katılıp katılmak istemediğine ilişkin soruya Turgut'un kafa sallayarak katılmak istemediğini belirtmesi tutanaklara "Sanık katılmak istemediğini ima edecek şekilde sanığın kafasını salladığı görüldü" diye kaydedildi. (15.03.2012/DİHA/Evrensel.net/Diyarbakirhaber.gen.tr)
*Federal Kürdistan Bölgesi'nde Kürt tarihi ile ilgili yaptığı araştırma nedeniyle "Örgüt üyesi olmak" iddiasıyla Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi Gülen Kılıçoğlu hakkında açılan davanın karar duruşması görüldü. Müvekkiline isnat edilen suçlamaların asılsız olduğunu belirten Avukat Mesut Beştaş, müvekkilinin o bölgeye pasaportla gidip geldiğini ve örgüt mensuplarının konuşlandığı yere gittiğine dair dosyada aleyhe kesin ve inandırıcı delilin bulunmadığına vurgu yaptı. Tanık Emine Yavuzus'un müvekkilini tanımadığını ve kendisini iddia edildiği şekilde örgütün dağ kadrosunda görmediğini beyan ettiğini hatırlatan Beştaş, "Yine bu kişi örgüt mensubu olması ve akabinde örgütten kaçarak pişmancı sanık durumunda olması nedeniyle kolluk tarafından yönlendirilmek suretiyle müvekkilin aleyhine kollukta beyanda bulundurulmuştur. Yine bu tanık bizim ve müvekkilin olmadığı bir tarihte mahkemece celse arasında dinlenilmiştir. Müvekkilimin Kuzey Irak'a gitme sebebinin tamamen kendisinin de üniversite öğrencisi olması nedeniyle orada bulunan üniversite eğitimin araştırılmasına ilişkindir" diye kaydetti. 13 celsedir Kürtçe konuştuğu için savunma yapamayan ve son kez kendisine söz hakkı tanınan Kılıçoğlu'nun Kürtçe savunması mahkeme tarafından bir kez daha reddedildi. Verilen kısa aranın ardından mahkeme heyeti Ankara Siyasal Bilimler Fakültesi öğrencisi Gülen Kılıçoğlu'na "Örgüte üye olmak" iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi. (16.03.2012/DİHA/Ozgur-gundem.com)
*YSK tarafından milletvekilliği düşürülen Mehmet Hatip Dicle'nin seçim çalışmaları için Lice'de düzenlenen mitinge BDP Diyarbakır İl Eş Başkanı Zübeyde Zümrüt aracılığı ile gönderdiği mektuba ilişkin kendisi ve Zümrüt hakkında açılan davanın 3'ncü duruşması görüldü. Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasında, BDP Diyarbakır İl Eş Başkanı Zübeyde Zümrüt ile "KCK ana davası"ndan tutuklu bulunan Mehmet Hatip Dicle ile müdafi avukatlar hazır bulundu. Hakkındaki iddialar ile ilgili Türkçe beyanda bulunan Dicle, Türkiye'de 37 yıldan beri siyaset yaptığını Kürt kimliği ve dili üzerinde var olan baskıları önlemek adına siyaset yapmaya devam edeceğini söyledi. İnşaat mühendisi olduğunu belirten Dicle, "Keşke böyle bir problem olmasa ve ben de inşaat mühendisliği yapabilseydim ve mahkemenizde de yargılanmasaydım" diye konuştu. Siyaset hayatı boyunca yapmış olduğu hiçbir konuşma ve eylemin AİHM tarafından kabul edilen düşünce özgürlüğü dışında şiddet içeren ve şiddeti över nitelikte olmadığını aktaran Dicle, "Dava konusu yapılan Lice İlçesi'ndeki miting sırasında ben cezaevindeydim. Mitingden haberim vardı. Bu mitingde okunmak üzere cezaevinde hazırlamış olduğum mesajımı göndermiştim. Ancak ondan önce Lozan Anlaşması'nın 39/5. maddesi uyarınca orada açıkça azınlıkların başka dilde konuşma yapacakları ve mahkemede savunma yapacakları düzenlenmiştir, Kürtlerde bu ülkenin asli unsuru ise azınlıkların faydalandığı bir haktan nasıl asli unsurlar faydalanamaz? Ben bunu anlamıyorum; ayrıca Anayasamıza göre Uluslararası Anlaşmalar İç Hukuk mevzuatı hükmündedir ve bağlayıcıdır. Hatta iç hukuk mevzuatı ile çelişmesi durumunda öncelikli olarak Uluslararası Anlaşma hükümleri uygulanır. Tüm bu hususlar göz önüne alındığında ben anadilim olan Kürtçe dilinde savunma yapmak istiyorum" diye konuştu. Savunmasına ilişkin yeniden söz hakkı verilen Dicle, "Ben ana dilim olan Kürtçeyi zaten biliyorum. Bu aşamadan sonra da eğer talebim reddedilirse Kürtçe haricinde başka bir dilde konuşmayacağım" diye kaydetti. Dicle'nin anadilde savunma talebine ilişkin iddia makamı talebin reddini mütalaa ederken, mahkeme heyeti de, anadilde savunma ve tercüman atanması talebini oy birliği ile reddetti. (26.03.2012/DİHA)
*Ağrı'nın Doğubayazıt ve Tutak ilçelerinde tutuklanan Erdal Sayın, Remzi Geger, Adem Aykuş, Suat Oğul, Metin Birdal, Sait Tayfur, Doğan Şenses, Engin Yerlikaya, Sefa Başak ve Doğubayazıt Belediye Meclis Üyesi Nedim Koçkar ile Emrah Karatay, Nedim Kıratlı ve Mustafa Doğan hakkında açılan davanın 4. duruşması görüldü. Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, sanıklar ile avukatları hazır bulundu. Duruşmada sanıklar Kürtçe savunma talebinde bulununca, mahkeme heyeti, yeniden bu talebi reddederek, tutanağa "bilinmeyen dil" olarak geçirdi. Kürtçe savunma talebi kabul edilmediği için sanık savunmalarının alınmadığı duruşmada, Av. Timur Demir, Kürtçe savunma talebinin reddedilmesinin 40 milyon insanın yok sayılması anlamını taşıdığını belirterek, talebin kabul edilmesini istedi. Demir, Kürtçenin "bilinmeyen dil" olarak kayda geçirilmesine tepki göstererek, "bilinmeyen dil" ibaresi yerine "Kürtçe savunma talebi kabul edilmedi" ibaresinin geçirilmesini istedi. Demir'in, müvekkillerinin tutukluluk süresinin göz önünde bulundurularak tahliyesini de talep etti.Mahkeme heyeti, verilen kısa aranın ardından hem "bilinmeyen dil" yerine "Kürtçe savunma talebi kabul edilmedi" yazılması hem de tutukluların tahliye taleplerini reddederek, duruşmayı 24 Nisan tarihine erteledi. (27.03.2012/DİHA)
*Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan ve 13 Aralık 2011 tarihinde yargılandıkları Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecride dikkat çekmek amacıyla verdikleri dilekçe nedeniyle haklarında dava açılan 3 siyasi tutukluya ilk duruşmada ceza verildi. Başka bir davadan dolayı tutuklu bulunan Yavuz Sarar, Tevfik Akan ile Muhammet Ali Çelik duruşmada hazır edilirken, sanıklar avukat talebinde bulunmadığı için yargılama müdafisiz yapıldı. Kimlik tespiti sırasında sanıklardan Tevfik Akan ile Muhammed Ali Çelik'in Kürtçe cevabı tutanaklara "Kürtçe olduğu tahmin edilen dil" olarak geçirildi. Savunmasını Türkçe yapan sanık Yavuz Sarar, söz konusu dilekçeyi hatırlamadığını ve dilekçenin kendisi tarafından yazılmadığını söyledi. Dilekçeye imza atıp atmadığını ise hatırlamadığını ifade eden Sarar, dilekçenin içeriğini kabul etmediğini bu nedenle beraatına karar verilmesini talep etti. Suç olduğu iddia edilen dilekçe ile ilgili soru yöneltilen sanıklardan Tevfik Akan ile Muhammed Ali Çelik'in verdiği Kürtçe cevaplar tutanaklara "Kürtçe olduğu tahmin edilen dil" olarak kaydedildi. Sanıklardan ikisinin Kürtçe verdiği yanıt nedeniyle savunmalarının alınmadığı davanın ilk duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını okuyan iddia makamı, "Sanıklar tutuklu olarak yargılandıkları Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2011/127 esas sayılı dosyasının, 13 Aralık 2011 tarihli duruşmasında, PKK örgütü lideri Abdullah Öcalan'a uygulandığını iddia ettikleri tecrit politikasının kaldırılması yönünde mahkemeye vermiş oldukları ayrı ayrı dilekçelerinde, Abdullah Öcalan'dan Kürt Halk Önderi olarak bahsettikleri, Sayın diye hitap ettikleri, dilekçenin niteliği ve içeriği dikkate alındığında savunma hakkını aşacak şekilde PKK örgütünü ve elebaşını yükselterek propagandasını yaptıkları"nı iddia ederek cezalandırılmasını talep etti. Esas hakkındaki mütalaanın ardından mahkeme heyeti sanıklardan Türkçe savunma yapan Yavuz Sarar'a "Suçu ve suçluyu övme" iddiasıyla 1 ay 20 gün hapis cezası verdi. Aynı gerekçe ile 6 ay hapis cezasına çarptırılan ve Kürtçe konuştukları için savunma yapamayan sanıklar Tevfik Akan ile Muhammed Ali Çelik için ise mahkeme heyeti "Sanıkların fiilden sonraki davranışları ve verilen cezanın sanıkların geleceği üzerindeki olası etkileri"ni dikkate alarak cezada indirime gitmedi. (28.03.2012/DİHA)
*Mayıs 2011 tarihinde Şırnak'ın Uludere kırsalında çıkan çatışmada yaşamını yitiren ve Hakkari'de toprağa verilen HPG'li Adem Aşkan'ın (Canşêr Çempîrî) cenazesi sonrası kentte çıkan olaylarda gözaltına alınıp tutuklanan Sinan Engin, Musa Özek, Suphi Çiftçi, Fırat Bor ve Yusuf Duman’ın karar duruşması görüldü. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen karar duruşmasına tutuklu yargılanan 5 kişi, avukatları ve aileleri hazır bulundu. Kürtçe savunmaya izin verilmediği duruşmada savunma yapan avukatlar tahliye talebinde bulundu. Savunmadan sonra duruşmaya kısa ara veren mahkeme heyeti, “Örgüt üyesi oldukları” ve "örgüt propagandası yaptıkları” gerekçesiyle Sinan Engin ve Musa Özek'e 16’şar yıl 3'er ay, Suphi Çiftçi, Fırat Bor ve Yusuf Duman’a da 11’er yıl hapis cezası verdi. (28.03.2012/DİHA)
*Van'da 12 Eylül günü yapılan anayasa referandumu öncesi "KCK üyesi” oldukları iddiasıyla gözaltına alınan ve 9’u tutuklu 21 Kürt siyasetçinin ilk duruşması görüldü. Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, tutuklu yargılanan dönemin BDP Van İl Yöneticisi Ömer Ertaş, BDP Yerel Yönetimler Komisyonu Üyesi Nejdet Ayna, BDP Kadın Meclisi Üyesi Şeyma Kantarcıoğlu, Seyit Fehim Arvasi Mahallesi Özgür Halk Evi Derneği Başkanı Ayhan Çevik, Halit Kaya, Ahmet Aygün, Tevfik Dalgın, Hasan Çetin, Orhan Kandemir ile tutuksuz yargılananların bir bölümü hazır bulundu. Mahkemeye tutuklu siyasetçilerin aileleri ve avukatları da katıldı. Mahkeme heyeti Kürtçe savunmaya izin vermezken, savunma yapan avukatlar ise, tutuklu süresi ve dosya durumuna dikkat çekerek, tahliye talebinde bulundu. (30.03.2012/DİHA)
*Mardin'de 2009 yılında "KCK" adı altında düzenlenen operasyon ile gözaltına alınarak tutuklanan BDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 10'u tutuklu 22 kişinin yargılandığı davanın 12'nci duruşması Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Tutuklu milletvekili Yıldırım'ın da diğer sanıklar gibi kelepçeli getirildiği duruşmada tüm sanıklar, müdafi avukatlar ve sanık yakınları hazır bulundu.İddia makamının sanıkların tutukluluk hallerinin devamına ilişkin ara mütalaası ile ilgili savunma yapan diğer sanıkların tamamının Kürtçe savunma talepleri mahkeme heyeti tarafından kabul edilmeyerek "Sanığın mahkememizin anlamadığı bir dil olan Kürtçe olduğu tahmin edilen bir dilde beyanda bulunduğu görüldü" denilerek tutanaklara geçirildi. Kürtçe savunma talebinin mahkeme heyeti tarafından kabul edilmemesine Kürtçe konuşarak tepki gösteren Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım mahkemenin adil yargılama yapmadığını, Kürtçe savunmanın anayasal bir hak olduğuna dikkat çekti. Yıldırım'ın Kürtçe konuşmasını mahkeme heyetinin sessizce dinlemesi dikkat çekti. (05.04.2012/DİHA/Diyarbakiryenigun.net/Ozgur-gundem.com/Haberler.com)
Yüklə 2,38 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin