23
Adem ORAKÇI
International Journal of
Languages’ Education and Teaching
Volume 6, Issue 2, June 2018
Millî Mücadele’nin en büyük savunucularından olan Halide Edip’in, Vurun Kahpeye (1926) romanının
birinci kahramanı öğretmen Aliye, Kuva-yı Milliye’ye destek veren idealist bir öğretmendir.
Mücadelesinde kararlı ve mesleğine hâkimdir. Yurduna saldıran düşmanlarla ve yerli halktan
birtakım menfaat çeteleriyle canı pahasına mücadele eder ve bu uğurda şehit olur. Ateşten Gömlek
(1923) ve Vurun Kahpeye’den (1926) başka Halide Edip’in bu devirde yayın hayatına sunduğu Kalp
Ağrısı (1924), Zeyno’nun Oğlu (1928), Sinekli Bakkal (1936), Yol Palası Cinayeti (1937), Tatarcık (1939) gibi
romanlarını da görmekteyiz.
Yine bu yıllarında Anadolu’nun sefaletini yakından gören bir diğer sanatçı da Yakup Kadri’dir.
Halkın eğitimsizliği konusunda o, Türk aydınını suçlu bulur. Kendi kimliğinden ve kendi eğitiminden
yoksun, birtakım aydın geçinenlerin “Batılılaşmayı” da yanlış anlamaları nedeniyle, kuşaklar arasında
meydana gelen uçurumları, eserlerinde çeşitli yönleriyle ele alır. Onun da yakındığı ve üzerinde
ısrarla durduğu nokta, insanımızın eğitimsiz bırakılmış olmasıdır. Kiralık Konak (1922), Nur Baba
(1922), Hüküm Gecesi (1927), Sodom ve Gomore (1928), Yaban (1932), Ankara (1934), Bir Sürgün (1937) gibi
romanlarında hep bu sosyal konulara yer yer parmak basar.
Muallime olmayı seksen üç yıllık ömründe bir tutku olarak gönlünde saklayan, yine bu devir
sanatçılarından Halide Nusret’in eğitimci kimliği, romanlarına da yansımıştır. Küller (1921), Gülün
Babası Kim? (1933) gibi romanlarında hep Öğretmen Hâlide Nusret’ten bir şeyler buluruz.
Cumhuriyet Dönemi’nin ateşli savunucularından
Ethem İzzet Benice, On Yılın Romanı adlı eserinde,
romanın öğretmen kahramanı Torun ile hukukçu kahramanı Erhan'ın ağzından, Cumhuriyet
Türkiye’sindeki gelişmeleri ve eğitimde kat edilen mesafeleri övgüyle anlatır. Yazar, Yakılacak Kitap
adlı romanında ise bir hanım öğretmenin, ilginç hayatını ele alarak "öğretmen ve eğitim" konularını
irdeler.
Çalışmamızın önemli bölümünü oluşturan ve “Köy Enstitülü”(1940) yıllara kadar yayınlanmış
romanları bulunan daha birçok roman yazarının, “öğretmen ve eğitim” konusuna yaklaşımları,
çalışmamızın diğer bölümlerinde çeşitli yönleriyle ele alınmıştır.
Türk romanında işlenen “Öğretmen ve Eğitim” konusunun daha iyi anlaşılabilmesi için, Osmanlı
Devleti eğitim sistemi içerisinde öğretmen yetiştirme faaliyetlerine, giriş bölümünde kısaca
değindiğimiz gibi, Cumhuriyet Devri öğretmen yetiştirme faaliyetleri içerisinde Köy Enstitülerinin
doğuşu da çok kısa olarak ele alınmıştır.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında köye öğretmen yetiştirmek düşüncesiyle, Denizli ve Kayseri’de köy
öğretmen okulları açılmıştır. Ayrıca Eskişehir Mahmudiye’de “eğitmen” yetiştirmek amacıyla eğitmen
kursu, İzmir ve yine Eskişehir Çifteler’de köy öğretmen okullarının açıldıklarını görmekteyiz. Köy
ilkokullarındaki öğretmen açığını kapatmaya yönelik bütün bu çalışmaların sonunda, “17 Nisan 1940
yılında 3803 sayılı Kanun’la Köy Enstitüleri kurulmuştur.” (T.C. Maarif Vekilliği, Maarifle ilgili
Kanunlar, 1944)
|