slam Devletinin lk Kurulu ve Kurumsalla ma S reci[#924934]-1725020
Kâtiplerin Mevcudiyeti ve Çokluğu; Hz. Peygamber kendisine gelen vahyi hemen kâtiplerine
yazdırıyordu. Bunların içerisinde Ali b. Ebu Talib, Osman b. Affan, Übey b. Ka’b, Zeyd b.Sâbit, Eban b.
Ebu Saîd, vs. (Taberî, trz.: III/173; Ya’kûbî, trz.: II/80; Cehşiyârî, 1980: 12-13) şahıslar vardı. Bu şekilde
Hz. Peygamber için yazan kâtiplerin sayısının 40’a ulaştığı aktarılmaktadır (Taberî, trz.: III/173). Bu
kâtiplerin hepsi O’nun için sadece vahiy kâtipliği yapmamışlardır. Bunlardan bazıları O’nun şahsi
yazışmalarını yaparken, diğer bazıları ise diğer devletlerle olan yazışma ve ahitnameleri kaleme
almışlardır.
*******
Örneğin Halid b. Sa’d b. Âs ve Muâviye b. Ebu Süfyan devlet işleri ile alakalı olarak,
devlet başkanlığı ile ilgili gereksinimleri anında O’nun kâtipliğini yapmışlardır (Kalkaşendî, 1987: I/89-91).
Bu bağlamda Subhu’l-Â’şâ sahibi Kalkaşendî, devlet işleriyle ilgili yazışma ve ahitnamelerde kâtiplik yapan
özel kimselerden bahseder, İslam’da ilk va’z edilen dîvânın “Divân-ı Resâil” olduğunu söyler ve devamla;
“Nebi (a.s.) ashaptan emir ve seriye komutanlarına mektup yazar, onlar da kendilerine yazarlardı.
Rasulullah yakın ülke krallarına mektuplar yazarak onları İslam’a davet etti, onlara elçilerini mektuplarıyla
gönderdi. Amr b. Hazm’ı Yemen’e gönderdiğinde ona bir ahitname yazmıştı. Temim ed-Dârî ve
kardeşlerine Şam bölgesinde verdiği iktâ belgesini, Hudeybiye yılında Kureyş ile arasındaki anlaşmaya dair
metni yazmıştı” (Kalkaşendî, 1987: I/89-91) rivayetini aktarır. Ayrıca Zeyd b. Sâbit, bu tür devlet
yazışmalarında diğer dillerden tercüme görevini yerine getirmiştir. O; “Rasulullah (a.s.) ‘Bana mektuplar
geliyor. Onları herkesin okumasını istemiyorum. İbranice/Süryânice yazıyı öğrenebilir misin?’ buyurdu.
Ben de ‘evet’ dedim. Ve on yedi günde İbraniceyi/Süryâniceyi öğrendim” demiştir (Tirmizî, İstizân, 22;
Ebu Dâvud, İlim, 2; Ahmed b. Hanbel, trz.: V/13; İbnü’l-Esîr, 1869: II/277; İbn Hacer el-Askalânî, 1978:
XXVII/216). Yine bu maddeye örnek olarak, Zübeyr b. Avvam ve Cüheym b. Salt’ın beytü’l-mal’e gelen
sadaka mallarını yazdıkları (Kalkaşendî, 1987: I/89-91; Hammâş, 1990: 26-27), Muaykıb b. Ebu Fâtıma’nın
ganimetleri yazarak kaydettiği (Cehşiyârî, 1980: 12), Huzeyfe b. Yemân’ın hurma ağaçlarının miktarlarını
tahmin edip yazdığı (Kalkaşendî, 1987: I/91), Muğîre b. Şu’be ve Hüseyn b. Nümeyr’in de borçlar ve
muameleleri yazdıkları (Kalkaşendî, 1987: I/91) bilinmektedir. Bu bilgilere dayanarak ve bu işlemleri bir
tedvin hareketi olarak gören Kettânî de dîvânların Hz. Peygamber zamanında kullanıma başladığını kabul
etmek gerekeceğini vurgulamış, burada zikrettiğimiz isimlerden başka, Hz. Peygamber’in mektuplarını ve
verdiği iktâları yazan değişik kimselerden bahsetmiş ve özel bir başlıkta görüşümüzü delillendirecek birçok
rivayeti derlemiştir (Kettânî, 1990: II/158). Yine, Muhammed Hamidullah’ın Hz. Peygamber’in altı orijinal
mektubunu, kâtipleri ve sistemleriyle kaç yılında yazıldığını ortaya çıkarması da konumuz açısından oldukça
önemlidir (Hamidullah, 1990). Bu kadar kâtibin bulunuşu, vahyin yanında gereksinim duyulduğunda özel
konular için kâtiplerin oluşu, mektuplaşmalar, valilerle yazışmalar, ahitname ve iktâ belgeleri vb.
†††††††
bize
Hz. Peygamber tarafından düzenli bir sistemin oluşturulmaya çalışıldığını yani yazışmalarda ve idarî işlerde
teliflerde bulunulduğunu göstermektedir.