Jel teknolojiSİNİn avantajlari



Yüklə 131,66 Kb.
tarix03.04.2017
ölçüsü131,66 Kb.
#13331
JEL TEKNOLOJİSİNİN AVANTAJLARI

· Laboratuar tekniklerinin standardizasyonu


· Kolay ve çabuk prosedürler
· Kolay ve çabuk yorumlama
· Sabit ve tekrarlanabilir reaksiyonlar
· Sonuçların ertesi gün bile kontrol edilebilirliği
· "Yıkama olmadan" antiglobulin testi
· Eğitim olanağı· Küçük örnek hacimleri
· Laboratuar güvenilirliği
· Uzun raf ömrü, oda-sıcaklığında saklanabilirlik
· Azaltılmış atık
· Otomasyon
JEL TEKNOLOJİSİNİN KULLANIM ALANLARI


  1. Güvenli Transfüzyon Pratiği ve Jel Teknolojisi

    1. Pretransfüzyon testleri

      • ABO / Rh tiplendirmesi

      • A subgrupları

      • Zayıf "D" antijeni

      • Antikor tarama ve tanımlama

      • Antikor pozitif hastaya uygun kanın seçimi (Rh subgrup ve ABO-dışı gruplar)

      • Çapraz-karşılaştırma (uygunluk testi, cross-match)

    2. Kalite kontrol (internal ve eksternal)

  2. Özel İmmunohematolojik Sorunlar ve Jel Teknolojisi

    • Antikor titrasyonu (IgM ve/veya IgG yapısında)

    • Oto-antikorlar, ilaca-bağlı antikorlar ve bunların elüsyon ile gösterilmesi

    • Taklitçi antikorlar (enzim-pozitif)

    • Soğuk antikorlar

    • Yenidoğanın hemolitik hastalığı

    • Feto-maternal hemoraji taraması

    • Rh subgruplar ve ABO-dışı diğer grup antijenleri (donör seçimi, otoantikor- alloantikor ayırımı, babalık testi gibi Adli Tıp uygulamaları)

    • Çift populasyon varlığı (transfüzyon ve kemik iliği transplantasyonu sonrası)

    • Paroksismal Noktürnal Hemoglobinüri (PNH) taraması

    • Trombosit antikor taramasıC.

  1. Diğer Uygulama Alanları

    • HIV antikor taraması

    • Parvovirüs B19 antijen testi

    • Chagas antikor taraması

    • Ortak hücre anemisi (HbS) taraması


Jel sistemi (ID-Micro Typing System) bir çok yönden tüp yöntemine benzer, bu nedenle uygulamaya yeni başlayan kan bankalarının tümünde sisteme geçiş çok kolay olmuştur. Testte 5x7 cm büyüklüğünde plastik kartlar kullanılır. Her kartın üzerinde 6 mikrotüp vardır. Mikrotüplerin tabanı sonuçların daha iyi değerlendirilmesi için konik, üst kısmı da inkübasyon gerektiren testler için geniş olarak yapılmıştır. Tüp yönteminden farklı olarak jel testte mikrotüpler içerisinde jel vardır. Jelin yapısında, Sephacryl-S 200 denilen bir madde kullanılmıştır. Bu madde başlangıçta toz halindedir, ancak buffer ile karıştırıldığında şişer. Kartlar için jel hazırlanırken jel önce buffer ile yıkanarak şişmesi sağlanır, daha sonra da buffer içerisinde suspansiyonu hazırlanır. Kullanılacağı testin özelliğine göre buffer serum fizyolojik veya LISS solusyonudur. Jel türleri ve içerdikleri maddeler aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

MİKROTÜPLERDE KULLANILAN JEL ÇEŞİTLERİ VE İÇERİKLERİ

JEL TÜRÜ

İÇERİK

KULLANILDIĞI TESTLER

nötral

Jel

Reverse gruplama

 

 

Antikor tarama

 

 

Kan grupları

Spesifik

Jel + Antiserum

Kan grupları

Antiglobulin

Jel + AHG

Crossmatch

 

 

Antikor tarama

 

 

Antikor tanımlama

 

 

Antikor titrasyon

Santrifuj işlemi çok yavaş veya kısa olursa hatalı pozitif reaksiyonlar, çok hızlı veya uzun olursa hatalı negatif reaksiyonlar görülebilir. Bu nedenle testte zaman ve hız yönünden standardize edilmiş bir santrifuj kullanılır. Santrifuj işlemi 70xg'de 10 dakika yapılır.

JEL TEKNOLOJİSİNDE RUTİN OLARAK KULLANILAN SOLÜSYONLAR



ID-Diluent 1: Bromelin solusyonudur. Kan gruplarının saptanmasında eritrosit süspansiyonu hazırlamak için kullanılır. Bromelin ananastan elde edilen proteolitik bir enzimdir. Optimal enzim aktivitesi, yüksek duyarlılık ve özgüllük sağlar. Son kullanım tarihine kadar enzim aktivitesinde bir değişiklik olmaz. Kullanılmadığı zamanlarda buzdolabında muhafaza edilmelidir. Oda ısısında dayanıklılığı 4 haftadır.



ID-Diluent 2: Modifiye LISS (Low lonic Strength Solution) solusyonudur. Serum fizyolojik kullanıldığında ortamdaki sodyum iyonları negatif yüklü eritrosit yüzeyinde, klor iyonları da pozitif yüklü antikor moleküllerinin çevresinde toplanır. LISS solusyonu ortamdaki iyon sayısını azaltır. Böylece pozitif ve negatif yüklerin karşı karşıya gelmesini sağlar. Antijen ve antikor arasındaki ilişkinin artışı eritrosit antijenlerinin antikorlarla birleşme miktarını da artır


. KAN GRUP SİSTEMLERİ

ABO Kan Grup Sistemi



ABO sistemi taşıdığı iki özellik nedeniyle diğer kan grup sistemlerinden farklı ve çok önemlidir:
1- Eritrosit yüzeyinde bulunmayan antijenlere karşı serumda kuvvetli reaktif aglutininleri varlığı,
2- ABH antijenlerinin birçok dokuya ait hücrelerde ve sekresyonlardaki varlığı.
Bu iki karekter ABO sistemini transfüzyon ve doku naklinin en önemli antijeni yapmaktadır. ABO sistemine ait antijenlerin varlığının gösterilmesi oldukça kolaydır. Serumdaki antikorların gösterilmesi prensibine dayanan reverse gruplamanın yapıldığı tek kan grup sistemidir.




ABO Antijenleri

ABO sistemi en az üç gen bölgesi tarafından kontrol edilmektedir. H ve h; A1, A2, B ve O ; Se ve Se. Herbir gen bölgesi birbirinden bağımsızdır. ABO antijenlerinin çok sayıda varyantı tanımlanmıştır, ancak bunlar içerisinde pratik önemi olanlar A1, A2 ve B'dir. Diğer subgruplar oldukça nadir olarak görülür (Tablo). ABH antijen özgüllüğünü oligosakkarid zincirinin terminal ucundaki şeker molekülü sağlar. ABH genleri, immunodominant şekerleri precursor zincire transfer eden spesifik glikoziltransferaz'ın yapımını kodlar. H geni fukosil-transferaz; A gen µ -N -asetil galaktozaminil - transferaz; B geni ise µ - galaktozil - transferaz yapımını kodlamaktadır. O geni sessiz alleldir. H geni bulunmadığında (hh) precursor maddenin dönüşümü olmaz ve Bombay tipi kan oluşur. Bu kişilerde ABO genleri olmasına rağmen A ve B antijeni, H maddesi bu antijenlerin precursoru olduğu için bulunmaz. ABH antijenleri iki farklı şekilde bulunur.

1-Çözünebilir glikoprotein yapısında, sekresyonlar ve plasmada
2-Struktural glikolipid yapısında, eritrosit membranı epitel ve endotel hücrelerinde bulunur.


Çözünebilir ABH antijenleri populasyonundaki bireylerin %80'inde gösterilebilir ve bu bireylere sekretor denir. Bu durum Se ve se genlerinin kontrolündedir. Bu geni se/se şeklinde bulunduran bireylerin (%20) sekresyonlarında ABH antijenleri yoktur ve bu bireylere non-sekretor denir.

Tablo: Sık Rastlanan A, B, O gruplarının tanımlanması

Fenotip

Forward Gruplama
(ABO/Rh kart)

Reverse Gruplama
(Dia-cell A1-A2-B-O)

Sekresyon




 

Anti-A

Anti-B

Anti-AB

Anti-H

Anti-A1

A1

A2

B

O

 

A1*

+4

-

+4

-/±

+3

-

-

+4

-

H,A

Amt**

+4

-

+4

+3/+2

+3/+2

-

-

+4

-

H,A

A2***

+4

-

+4

+2

-

-/+

-

+4

-

H,A

A3

+2mf

-

+2

+3

-

?

-

+4

-

H,A

Am

-/+

-

-/+

+4

-

-

-

+4

-

H,A

Ax

-/+2

-

+/+2

+4

-

+2

-/+

+4

-

H

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

B

-

+4

+4

-

 

+4

+4

-

-

H,B

B3

-

+1 mf

+2 mf

+3

 

+4

+4

-

-

H,B

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

O

 

-

-

+4

-

+4

+4

+4

-

H

Oh(Bombay)

 

-

-

-

+4

+4

+4

+4

-

-

* Anti-A1 pozitifliği daima Anti-H pozitifliğinden daha kuvvetlidir.
** Anti-A1 ve Anti-H'da reaksiyon şiddeti aynıdır.
*** Anti-H pozitifliği daima Anti-A1 pozitifliğinden daha kuvvetlidir.


ABH antijenleri 8 haftalık fetusta gösterilebilir, ancak tamamen gösterilmesi 6-18 aylık bebeklerde tamamlanır. Bu nedenle başlangıçta A2 olarak tanımlanan bazı bebekler daha sonra A1 olarak tanımlanırlar. A ve B'nin zayıf antijenik subgrupları oldukça nadir görülür ve klinik önemleri çok fazla olmayabilir. Ancak lösemi gibi hastalıklarda A ve B antijenlerinin zayıflaması gruplamada duyarlı tekniklerin kullanılmasını gerektirir. Adenocarsinoma (mide) vakalarında serumda A veya B çözünebilir maddelerinin konsantrasyonu yüksektir. Bu maddeler tiplendirme serumlarını nötralize ederek zayıf reaksiyonlara neden olabilirler.

Antikorlar:
ABO antikorları doğal ve immun olmak üzere iki grupta incelenirler. Her iki tipte immünizasyon sonucu oluşur.Doğal antikorlarda immünojen muhtemelen bakterial orijinlidir. Doğal anti-A ve anti-B genellikle IgM, immün anti-A ve anti-B ise IgG yapısındadır ve en sık fetal-maternal hemoraji sonucunda oluşur. Anti-A1, A1 hücreleri ile reaksiyona girer. B, O, A2 (%1-8), A2B (%22-35) ve Ax (bir çoğunda) kan gruplarındaki kişilerin serumlarında bulunur. Anti-H, O hücreleri ile çok kuvvetli aglutinasyon oluştururken, A2 ve A3 hücreleri ile daha zayıf aglutinasyon oluşturur. En zayıf aglutinasyon ise A1 ve A1B hücreleri ile oluşur. Anti-H, Bombay tipi (Oh) kan grubu olan kişilerin serumlarında bulunur.

Rh Sistemi



En kompleks eritrosit antijen sistemlerinden birisidir. Üç allel gen çifti tarafından yönetilmektedir. Antijenlerin isimlendirilmesi için üç farklı sistem kullanılmaktadır. Bunlar Fisher-Race, Wiener ve Rosenfield (sayısal) isimlendirmeleridir. Daha kolay kullanılabilir ve anlaşılır olduğu için yaygın olarak Fisher-Race isimlendirilmesi kullanılmaktadır. Bu grup üç allel geni veya izoantijenleri Cc, Dd, Ee olarak isimlendirmiştir. Bu genlerin sekiz değişik birleşmeleri ile sekiz farklı haplotip (gen kompleksi) olur.


Tablo: Sık raslanan Rh fenotip ve genotipleri

Antiserumlarda reaksiyon




D

C

c

E

e

Fenotip

Genotip

+

+

+

+

+

DCcEe

DCc/DcE
DCe/dcE
dCe/DcE
dce/DCE

+

+

+

-

+

DCce

DCe/Dce
DCe/dce

+

-

+

+

+

DcEe

DcE/Dce
DcE/dce

+

+

-

-

+

DCe

DCe/DCe
DCe/dCe

+

+

-

+

+

DCEe

DCe/DCE

+

-

+

+

-

DcE

DcE/DcE
DcE/dcE

+

+

+

+

-

DCcE

DcE/DCE

+

-

+

-

+

Dce

Dce/Dce
Dce/dce

-

-

+

-

+

dce

dce/dce

-

+

+

-

+

dCce

dce/dCe

-

-

+

+

+

dcEe

dce/dcE

C,c,E,e ve D antijenlerine karşı gelişmiş antikorlar serumda gösterilmiştir. En sık rastlanan 11 fenotip ve her fenotipte en sık rastlanan genotipler yukarıdaki tabloda gösterilmiştir.

Rh antijenleri:

Macacus Rhesus maymunlarından alınan eritrositlerin tavşanlara verilmesi ile elde edilen antiserumun insanların %85'inin eritrositlerini aglutine ettiğini ilk gösteren Landsteiner ve Wiener'dir ve bu antijene Rh antijeni denilmiştir. Daha sonra bu antijenin A ve B antijenlerinden en yüksek antijeniteye sahip, D antijeni olduğu anlaşılmıştır. Rh sisteminde en güçlü antijen D olduğu için, anti-D ile aglutine olan eritrositlere "Rh+", aglutine olmayanlara ise "Rh-" denir. Rh negatif kişilerin %70'inde bir ünite Rh pozitif kan verilmesinden sonra anti-D antikorları oluşur. D antijeni her zaman güçlü reaksiyon vermeyebilir. Ek işlemler (antiglobulin testi) sonrası gösterilebilen D antijenleri Du olarak isimlendirilir. Kuvvetli reaksiyon verebilen Du antijenleri slide ve hızlı tüp teknikleri ile tanımlanabilir, ancak daha zayıf aglutinasyon oluşturanlar genellikle hatalı olarak Rh negatif olarak tanımlanırlar. Üç tip Du antijeni vardır.

  1. Gen interaksiyonu ile ilişkilidir. C taşıyan gen komplexi ile transpozisyon sonucu oluşur (öneğin Dce/dCe). Her zaman Du antijeni oluşumuna neden olmayabilir.

  2. Eksik D antijenidir. D antijeni en az 4 subnitten oluşur ve yapılan çalışmalar D antijeninin bir mozaik antijen olduğunu göstermiştir. Bunlar RhA, RhB, Rhc ve RhD'dir. Bu subnitlerden bir veya daha fazlası kaybedilirse D antijeni Du gibi hareket eder.

  3. Rh geni daha zayıf reaktif D antijeni yapımını kodlar. Bu nedenle bu tipe genetik Du denilmektedir. Ancak hatalı bir tanımdır, çünkü her üç tipte genetik kontrol altındadır.

Rh sisteminin diğer iki allel genine ait antijenlerin de (C, c, E, e) Du gibi zayıf varyantları tanımlanmıştır. Bunlar Cu, cv, Eu ve ei'dir. Rh antijenlerinde parsiyel delesyona bağlı olarak DC-, DCw, D- - ve D.. ile tam delesyona bağlı Rh-null sendromuda tanımlanmıştır. Rh-null sendromu çok nadir bir durumdur. Tüm Rh antijenleri kaybedilmiştir. Bu kişilerin eritrositleri de defektifdir (stomatosit). Serumlarında Rh antijenlerine karşı antikorlar vardır. M, N, Ena, Fya, Kidd, Dombrock ve i antijenleri artmış, S, s ve U antijenleri azalmış olabilir. Beyaz ırktaki bireylerin %1'inde Cw antijeni pozitiftir. Bu kişilerin çok küçük bir bölümü Cw antijenini C antijeni olmaksızın bulundurur. Benzer şekilde çok az sayıda serumda anti-Cw antikoru anti-C olmaksızın bulunabilir. Ancak C ve Cw arasındaki yakın ilişkinin nedeni açık değildir. Bazı Rh antijenleri ve populasyonda görülme sıklıkları Tablo'da gösterilmiştir.

Tablo: Bazı Rh antijenlerinin populasyonda görülme sıklığı

Fisher-Race

Wiener

Sayısal

Sıklık (%)

D

Rho

Rh1

85

C

Rh'

Rh2

70

E

Rh''

Rh3

30

c

hr'

Rh4

80

e

hr''

Rh5

97

f(ce)

hr

Rh6

64

Ce

rhi

Rh7

69

Cw

rhwl

Rh8

2

Rh antikorları:
Bazı istisnalar dışında (doğal anti-Cw ve anti-E; IgM doğasınada) immün orijinli IgG yapısında antikorlardır. IgM ve IgA tipi Rh antikorları nadirdir. Intravasküler hemoliz oluşturmazlar. En iyi albumin, enzim ve coombs testleri ile gösterilirler. Transfüzyon öncesi rutin olarak tarandığı için en çok fetal-maternal hemoraji sonucu oluşur. D antijeni dozaj göstermez. Ancak anti-C, anti-c, anti-E ve anti-e sıklıkla dozaj gösterir, yani homozigot hücrelerle heterozigot hücrelere göre daha kuvvetli aglutinasyon oluşturur. Bazı Rh antikorları da sadece antijen komplexleri ile reaksiyona girerler. Bu kompleksler de ce, CE, Ce, cE, ces ve CcEe'dir.


ID Kartlar;

ABO/Rh A-B-AB-C-CDE-Ctl
ABO Confirmation A-B-D/A-B-D (Bir kartta iki örnek)
Anti-D D-D-D-D-D-D (Bir kartta altı örnek)
Rh subgroups+Kell(K) C-c-E-e-K-Ctl
C-Cw-c-E-e-K
Anti-Cw Cw-Cw-Cw-Cw-Cw-Cw(altı örnek)


TESTİN YAPILIŞI
ERİTROSİT SÜSPANSİYONU


ID-Diluent 1. . . . . . . . .0,5ml
Konsantre eritrosit . . . . .25µl
(tam kan . . . . . . . . . . 50µl)
İyice karıştırılır ve 10 dakika oda ısısında inkübe edilir.


TEST:

  1. Kullanılacak karta hastanın adı, protokol numarası yazılır

  2. Eritrosit süspansoyinu yeniden iyice karıştırılır

  3. Tüm mikrotüplere 10 µl eritrosit süspansiyonu dağıtılır.

  4. Kart santrifüj edilir ve değerlendirilir.

DEĞERLENDİRME

  1. Oluşan agüitasyonun şiddeti ++++,+++,++,+,-, olarak kart üzerinde ilgili bölüme kayıt edilir.

  2. A ve AB mikrotüplerinde aglütinasyon +++,++,+ ise zayıf antijenik A gruplarının varlığı düşünülmelidir. Reverse gruplama Anti-A+ ve Anti-H kartları ile A alt grubunun türü tanımlanabilir (Bakınız Tablo)

  3. "D" mikrotüpünde aglutinasyon ++++ ise "Rh pozitif", +++,++,+ ise "zayıf D" olarak tanımlanmalıdır.

  4. Rh sisteminin değerlendirilmesinde:
    D(+) ve CDE (+) ise . . . . . .Rh pozitif
    D(-) ve CDE (-) ise . . . . . . .Rh Negatif
    D(-) ve CDE (+) ise . . . . . . Rh negatif, C ve/veya E pozitif


  5. Ctl (kontrol) miktotüpü daima negatif olmalıdır. Şayet pozitif ise otoantikor varlığı düşünülmelidir. Kontrol tüpü pozitif olgularda değerlendirme hatalı olur. Eritrositler 3-4 kez 37°C'a kadar ısıtılmış serum antikorlar ile kaplanmışsa bu teknik ile problem çözümlenemez. Thiol (DTT) veya 2ME kullanılır.

ÜRÜN : ABD-CONFiRMATiON


ORİJİN : Human
PROFİL : A-B-D/A-B-D
KAT. NO : 001114



1. NUMUNENİN HAZIRLANMASI
ID-Dilüent 1 ile %5'lik eritrosit süspansiyonu hazırlanır. (0,5 ml ID-Dilüent 1 "bir basım" + 50 µL tam kan yada 25 µL sediment)



2. ODA ISISINDA
10 dakika inkübe edilir. (18-25°C)



3. NUMUNENİN DAĞITILMASI
İlk üç veya son üç mikrotüpe 10 µL %5'lik eritrosit süspansiyonu pipetlenir.
* Bir adet ABD-Confirmation kartı 2 hasta içindir. Bir hasta için yalnızca ilk üç mikrotüp veya son üç mikrotüp kullanılır.



4. ID-SANTRİFÜJDE
10 DAKİKA SANTRİFÜJ EDİLİR.



5. DEĞERLENDİRME

DEĞERLENDİRME ÖRNEĞİ

0 Rh (+) / B Rh (-)






 

ÜRÜN : ABO/Rh


ORİJİN : Human
PROFİL : A-B-AB-D-CDE-Ctl
KAT. NO : 001014



1. NUMUNENİN HAZIRLANMASI
ID-Dilüent 1 ile %5'lik eritrosit süspansiyonu hazırlanır. (0,5 ml ID-Dilüent 1 "bir basım" + 50 µL tam kan yada 25 µL sediment)



2. ODA ISISINDA
10 dakika inkübe edilir. (18-25°C)



3. NUMUNENİN DAĞITILMASI
Tüm mikrotüplere 10 µL %5'lik eritrosit süspansiyonu pipetlenir.



4. ID-SANTRİFÜJDE
10 DAKİKA SANTRİFÜJ EDİLİR.



5. DEĞERLENDİRME

DEĞERLENDİRME ÖRNEĞİ

A Rh +



B Rh +



AB Rh +



O Rh +



A Rh -



B Rh -



AB Rh -



O Rh -



Yüklə 131,66 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin