Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 7/1 Winter 2012
Benim peygamberin hem de Alî’nin nûru bir sultân
Benim Zehrâ-yı Betûl’ün goncesi lü’lü-i mercân
Benim, dedi hilâfet sâhibi hem vâris-i Kur’ân
GiyinmiĢ mâtem esvâbın bugün kevn ü mekân ağlar
Döker yaĢ tâ kıyâmet sâkinân-ı âsumân ağlar ( s. 221 )
Hz. Hüseyin, Ģaire hayat bahĢetmiĢtir. Bu sebeple o da bütün varlığını onun yoluna fedâ
etmiĢtir. ġair, onun aĢkıyla doludur. Gönlünün çerâğıdır Hz. Hüseyin. Onun aĢkıyla yanmıĢ, gönül
aynasında o görünmüĢtür. Kadîmî bu sebeple ondan rahmet diler, sıkıntılarından, onun yardımıyla
kurtulmak ister:
Bütün varım fedâ olsun Hüseyn’in yoluna billâh
Bana bahĢ eyledi bunda hayât-ı câvidân ol Ģâh
Teberrâyı tamâm etdim tevellâya olup âgâh
Yezîd ibni Yezîd’e ben ederdim laneti her an
Vücûdum Ģehri tolmuĢdur senin aĢkınla ey dilber
Cemâlin nûru gönlümde uyandırdı çerâğ enver
Gönül mir’âtine bakdım göründü gözüme Ekber
TemâĢâ-yı cemâlinden gönül dâ’im olur Ģâdân
Kadîmî hâk-i pâyına yüzün sürer diler rahmın
ġikâyet olmasın Ģâhım gider bir dem anın zahmın
ġu’ûru kalmadı zîrâ ki söndürdü bütün fehmin
Muhakkakdır bu zahmından gece gündüz olur nâlân ( s. 1005 )
ġair sadece mersiyelerinde değil, diğer Ģiirlerinde de Hz. Hüseyin sevgisini dile getirir.
AĢağıda tamamını vereceğimiz Ģiirde baĢtan sona Hz. Hüseyin sevgisini dile getirmiĢ ve onun yol
göstericiliğini dilemiĢtir. O, Hz. Muhammet’in yadigârıdır, bu sebeple yol göstericidir. O, Hak
yolunda Ģehit olmuĢtur. O peygamberin vârisi, Ehl-i Beyt’in Ģeb-çerâğıdır. Dert ehlinin dermânı,
aĢk ehline tâbî olanlara önderdir:
Dîvân-ı Kadîmî
MeĢ’al-i mihrinle bize reh-nümâsın yâ Hüseyn
Yâdigâr-ı Mustafâ vü Murtazâ’sın yâ Hüseyn
Vech-i pâkin âleme bahĢ eyledi nûr-ı ziyâ
Hakk yolunda sen Ģehîd-i Kerbelâ’sın yâ Hüseyn
Vâris-i taht-ı risâlet, Ģeb-çerâğ-ı hânedân
Kadîmî’nin Kerbelâ Mersiyeleri 719
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 7/1 Winter 2012
Ehl-i derde hâdî-i rahmet-fezâsın yâ Hüseyn
ġems-i rûyun âleme saldı ziyâ ey muktedâ
Tâbiân-ı ehl-i aĢka pîĢvâsın yâ Hüseyn
Biz belâ nâveklerine sînemiz kıldık küĢâd
Derde dermân eyleyen müĢkil-küĢâsın yâ Hüseyn
Mübtelâ-yı derd olanlar Ģerbet-i lutfun diler
Bu Kadîmî’n derdine her dem devâsın yâ Hüseyn ( s. 1494 )
3.2.4. Kerbelâ Sevgisi ve Kerbelâ’ya Gitme İsteği
Kadîmî için Hz. Hüseyin’in Ģehit edildiği yer olan Kerbelâ çok önemlidir. Bu sebeple dâimâ
oraya gitme arzusu duymuĢtur. Bu arzuyu dile getiren Ģiirler yazmıĢtır. ġiirlerin üzerine düĢtüğü
notlarda bu arzu görülmektedir. Üç Ģiirin üzerine not düĢülmüĢtür. Bu notlarda “Kerbelâ’ya gitmek
istediğim anda yazdığımdır” ( s. 832 ); “Bu dahi Kerbelâ’ya gitmek için söylenmiĢdir” ( s. 832 );
“Bu dahi Kerbelâ için yazılmıĢdır” ( s. 832 ) yazmaktadır.
AĢağıya aldığımız bu Ģiirde Kadîmî, Kerbelâ özlemiyle ağlamakta, âĢığın maĢukundan
ayrıldığında hissettiklerini hissetmektedir. Çünkü Hak, Kerbelâ’yı ona bir âĢiyân eylemiĢtir. Bu
sebeple Kerbelâ’ya karĢı büyük bir özlem duymaktadır:
Dîvân-ı Kadîmî (Bu dahî Kerbelâ için yazılmıĢdır)
Gözlerimden yaĢ yerine akmağa baĢladı kân
Bak bu cismimdeki yaralardan oldu kân revân
YetiĢir gayrı bu âĢık kemteri incitmeyin
Bir dahî âh eyler isem ser-te-ser yanar cihân
ÂteĢ-i âhımla yandı nice sahrâ ile tağ
ġu’le-i nâr-ı Ģerârım geçdi Kâf’ı bir zamân
ÂĢıkı maĢûkdan eylemek revâ mıdır cüdâ
Etmeyin lâzım değildir bunda isticâl hemân
Nâleler kıldıkça âhû-yı nigârım sîneden
ġübhesiz âciz kalır bast-ı kelâmdan bu zebân
720 Mumine ÇAKIR
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 7/1 Winter 2012
Kerbelâ yâdını andıkça o anda bî-riyâ
Kalbimin her köĢesinden gelir yüz bin figân
Nâmımı bunda benim siz turmayıp yâd eyleyin
Kıldı çünki Hakk Kadîm’e Kerbelâ’da âĢiyân ( s. 832 )
3.2.5. Dua
Kadîmî’nin mersiyelerinde duâ kısmı genellikle sonlardadır. Zaman zaman beddua ile arka
arkaya gelmektedir. Dualarda Ģair, Allah’a dua etmekle birlikte Hz. Hüseyin’den de Ģefâat
dilemekte ve onun ihsânını istemektedir:
Kadîmî’yi katârından ayırma ey ulu sultân
Kapında dâimâ lutfunla ihsânın diler ey Ģâh ( s. 221 )
ġair, kendini günahkâr olarak görür. Bu sebeple Hz. Peygamber hakkı için Hz. Hüseyin’den
af diler. O, Ehl-i Beyt’in yoluna canını baĢını fedâ etmiĢtir. Buna karĢılık ihsan bekler:
Rû-siyâhım cürmüm afv et ey Ģehîd-i Kerbelâ
Mazhar-ı feyz-i sa’âdet et be-hakk-ı Murtazâ
Ehl-i Beyt’in yoluna cân u ser kıldım fedâ
Bâb-ı ihsânını bekler bu Kadîmî-i gedâ ( s. 288 )
Kadimî, Kerbelâ Ģehitleri için gönülden hürmet bekler. Hz. Ali evladına rahmet diler.
Bununla birlikte onları Ģehit eden Yezid’e de lanet edilmesini ister. Kendi günahlarının affı için de
Hz. Hüseyn’den ve Hak yolunda severek canlarını veren Ģehitlerden Ģefaat diler:
ġehîd-i Kerbelâ için gönülden edelim hürmet
Yezîd’e âline hep durmadan eyleyelim lanet
Bütün evrâd u ezkârım Alî evlâdına rahmet
Kadîmî’nin günâhını be-hakk-ı ġâh-ı Hüseyn afv et
Çevirip Kerbelâ deĢtin hem ol Ģâha kılıp udvân
Su vermedi Ģehîd etdi Hüseyn’i ol ġemir Mervân ( s. 289 )
Severek cânların terk eyleyen bunca Ģehîdânın
Yüzü suyu hürmetine Kadîmî’ye eyle ihsân ( s. 1794 )
3.2.6. Beddua
Kerbelâ mersiyelerinin ortak özelliklerinden biri Ehl-i Beyt’e zulmedenlere lanet
edilmesidir. Kadîmî’nin de mersiyelerinde bu sebeple dua bölümünden daha çok beddua bölümleri
bulunmaktadır. Müseddeslerin tekrarlanan beyitleri genellikle beddua içermektedir:
Kadîmî’nin Kerbelâ Mersiyeleri 721
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 7/1 Winter 2012
Kırılsın ellerin ġemir, kör olsun gözlerin Mervân
TutuĢsun âteĢîn tabut içinde kalmasın niĢân ( s. 1149 )
Yezid, ġemir, Ġbn-i Zerkâ, Muâviye, Mervân, Ömer b. Sa’d gibi isimler sıkça tekrarlanır ve
özellikle de Yezid’e beddualar edilir. Bu beddualarda bu kiĢilerin acımasızlığı, din düĢmanı
oldukları, hainlikleri, zâlimlikleri söylenir.
Hz. Hüseyin Ģehittir. Bu sebeple cennette onun her dilediği emrinde olacaktır. ġaire göre,
Yezîd’in yeri ise cehennemdir. Cehennemde ateĢi daima artırılmalıdır. Onun elleri kırılası ellerdir:
Dedi Hakk kim her ne dilersen ey sevgili cânân
Müheyyâ emrine bunda nice hûrî nice gılmân
Emr eyle Yezîd’i atsınlar dûzah-ı nâra hemân
Nârını tezyîd eylesinler etdikçe âh u figân
KâĢ destin kırılaydı kim Murtazâ gül-terîne
Urmaz olaydın tîgın beden-i nâzik-terîne ( s. 217 )
Yezid ve onun emrindekiler, yaptıkları ile Hz. Muhammed’i ve Hz. Ali’yi kabirlerinde
huzursuz etmiĢlerdir. Ama yaptıkları yanlarına kalmayacaktır:
Ey Yezîd-i pür-necis ey Ġbn-i Zerkâ bed-zuhûr
Nasıl kıydın ciğer-pâre-i Zehrâ’ya bî-futûr
Kabrinde Muhammed’le Alî’yi etdin bî-huzûr
ġühedâ baĢların görünce duydun mu sen sürûr
Sandın mı etdiklerin yanına kalacak ey Ģûr
Sad hezâr lanet olsun cânına ey kelb-i akûr ( s. 218 )
Kadîmî, Hz. Hüseyin’in katline üzülmeyenlere de beddua eder. Onlar bu acıyı yaĢamadıkları
için ahmak ve sersemdirler. Muharrem ayının önemini unutup bu ayda eğlenenler de o zâlimlerden
farklı değildir:
Muhibb-i Ehl-i Beyt ağlar bu gün mâh-ı Muharrem’dir
Bu mâtemden elem-nâk olmayan ahmak u sersemdir
Bu ayda zevk eden ancak ġemir’le ibn-i Mülcem’dir
Yezîd’in, ibn-i Zerkâ’nın, Sa’d’ın yeri cehennemdir
Tahammül edemez insân bu zulme olsa da pûlâd
Kalır mı yanına etdiklerin aceb behey cellâd ( s. 1150 )
4. Mersiyelerden Örnekler
Mersiye-i Kadîmî
ġâm u DımıĢk’da cem’ olup bir alay tohm-ı zinâ
Kûfe’ye vâlî diye gönderildi ibn-i Zerkâ
722 Mumine ÇAKIR
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 7/1 Winter 2012
Ġbn-i Ziyâd menĢûr yazdırmada turmadan aslâ
LeĢkere baĢ aradı saldıracak hem kilâb-âsâ
Geldi leĢker-i Yezîdân Kerbelâ’ya hûn-feĢân
Yağdırdılar mazlûmâna hançer, ĢemĢîr-i bürrân
Vâlî olmak zevki ile terk edip dîn ü îmân
GelmiĢdi la’în Sa’d’e câzib, Rey’le Taberistân
Çekdi leĢkerini sahrâ-yı belâya bed-zebân
Âl-i Resûl’e eylediler zulmü Mervâniyân
Geldi leĢker-i Yezîdân Kerbelâ’ya hûn-feĢân
Yağdırdılar mazlûmâna hançer, ĢemĢîr-i bürrân
Gelince kasd-ı Hüseyn’e ġemr-i pelîd bed-likâ
BaĢladı feryâd u zâra atĢân, etfâl u nisâ
Zulm-i udvân eylediler teĢne-gâna eĢkiyâ
Neyledin netdin o Ģâhı, ey sipihr-i bî-vefâ
Geldi leĢker-i Yezîdân Kerbelâ’ya hûn-feĢân
Yağdırdılar mazlûmâna hançer, ĢemĢîr-i bürrân
Yağma için hayme-gâha kasd edip ol Ģûr-ı Ģer
Nâkalar üstünde Ehl-i Beyt etdi ġâm’a sefer
Ġbn-i Süfyân eylediler dîn-i Ġslâm’ı heder
Kanı ile, dîni ihyâ eyledi hayru’l-beĢer
Geldi leĢker-i Yezîdân Kerbelâ’ya hûn-feĢân
Yağdırdılar mazlûmâna hançer, ĢemĢîr-i bürrân
ġühedâ baĢlarını nîzelerine takarak
Ehl-i Beyt’in ciğerin hicr âteĢine yakarak
ġehribânû, Zeynel, Zeyneb göz yaĢları saçarak
Feryâd ediyorlar dönüp Kerbelâ’ya bakarak
Geldi leĢker-i Yezîdân Kerbelâ’ya hûn-feĢân
Yağdırdılar mazlûmâna hançer, ĢemĢîr-i bürrân
Cümle hayvânât olurken bu sahrâlarda hem sîr-âb
Kadîmî’nin Kerbelâ Mersiyeleri 723
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 7/1 Winter 2012
Kesdiler nehr-i Fırât’ı vermeyip bir katre âb
Ehl-i Beyt’i eylediler âh, atĢdan dil-kebâb
ġemr-i la’în Ģâh Hüseyn’e etdi zulm-i bî-hesâb
Geldi leĢker-i Yezîdân Kerbelâ’ya hûn-feĢân
Yağdırdılar mazlûmâna hançer, ĢemĢîr-i bürrân ( s. 1050-1051 )
Mersiye-i Kadîmî
Demdir ey dil ağla turma tende cân ağlar bu gün
Âh u efgân eyle kim cümle cihân ağlar bu gün
Bu Muharrem mâhıdır, mâtem demidir, ağla gel
Ol Ģehîd-i Kerbelâ’ya âĢıkân ağlar bu gün
Hânedân-ı Ehl-i Beyt’e zulm-i udvân etdiler
Seyl-i eĢkin akıdıp kevn ü mekân ağlar bu gün
Kurretü’l-ayn-ı Resûl’ü etdiler susuz Ģehîd
Nûr-ı çeĢm-i Murtazâ’ya âsumân ağlar bu gün
GörmemiĢ bir mislini devr-i felek bu fitnenin
Kâinât hem nüh felek devr-i zamân ağlar bu gün
Büküldü beli çarhın gönüller boyandı kana
Zâde-i Fâtımâ’ya lâhûtiyân ağlar bu gün
Ey Kadîmî göz yaĢların turmasın aksın hemân
Dökülen hûn-ı Hüseyn’e her göz kan ağlar bu gün ( s. 1152 )
Mersiye-i Kadîmî Baba
Hemân tecdîd-i mâtem kıl, gözün yaĢın edip revân
Tutar mâtem muhibb-i Ehl-i Beyt olan, olur giryân
Değil yalnız Muharrem’de, akar göz yaĢlarım dâ’im
Hüseyn’in aĢkına her an ederim cânımı kurbân
724 Mumine ÇAKIR
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 7/1 Winter 2012
Gelince Kerbelâ sahrâsına sardı hemân etrâfını aduvv
Behey zâlim, behey gaddâr nedir bu zulm ile isyân
Yezîdân kahr ile beyt ehlini atĢa düĢürdü, âh
Fırât nehri mübâh iken bütün zî-rûh için her an
Girip meydâna hem hüccet bırakdı ol Yezîdâna
Nasîhat etmeye geldim dedi ol sâhib-i Kur’ân
Sarıp etrâfını misl-i akûr, ol kelb sürüleri
Edip nâmelerin inkâr, hayâsız bir sürü nâdân
Hücûma baĢladı kavm-i anûd birbiri ardınca
Bu ayda Ehl-i Beyt’e eyledi udvân, Yezîd, Mervân
Feleklerde melekler eyledi feryâd-ı istimdâd
Gelince Ģâh Hüseyn’in kasdına mel’ûn ġemir ol an
Muâviye’ye, Yezîd’e, ibn-i Ziyâd mel’ûnuna
Okurum laneti turmam buların cânına her an
Severek cânların terk eyleyen bunca Ģehîdânın
Yüzü suyu hürmetine Kadîmî’ye eyle ihsân ( s. 1794-1795 )
Sonuç
Mersiye, ölen bir kiĢinin ardından duyulan üzüntüyü dile getiren bir nazım türüdür. Bu tür
eserler, Türk edebiyatında özellikle de Alevî-BektaĢî Ģiir geleneğinde Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da
ailesi ile birlikte Ģehit edilmesinden duyulan üzüntüyü dile getirmek için yazılmıĢtır. Asıl ismi Ali
Rıza Öge olan Kadîmî Baba da bu tür mersiyeler yazmıĢtır. Kendi hazırladığı ve yazma halinde
olan BektaĢî ġairleri Antolojisi isimli eserinde birçok BektaĢî Ģairinin Ģiirleri yanında kendi
Ģiirlerine de yer vermiĢtir. Bu Ģiirlerinden 39 tanesi mersiye türündedir. Bu mersiyeler müseddes,
murabba ve gazel nazım Ģekillerinde yazılmıĢ ve genellikle bunlarda mersiye baĢlığı kullanılmıĢtır.
Bu mersiyelerinin bir kısmı Kerbelâ hadisesini anlatmakta bir kısmı da Kerbelâ hadisesinden
Kadîmî’nin Kerbelâ Mersiyeleri 725
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 7/1 Winter 2012
duyulan üzüntüyü dile getirmektedir. Mersiyelerde Hz. Hüseyin’den Ģefâat istenmekte ve Yezid’e,
Yezid’in komutanlarına, valilerine beddualar edilmektedir.
KAYNAKÇA
ARSLAN Mehmet ve ERDOĞAN Mehtap, Kerbelâ Mersiyeleri, Grafiker Yay., Ankara 2009.
ÇAKIR Mümine, “Bir BektaĢî Babası Kadîmî’nin Mektupları”, Türk Kültürü ve Hacı BektaĢ Veli
AraĢtırma Dergisi, Yıl: 18, Güz 2011, Sayı 59, s. 373-400.
ÇAKIR Mümine, “Ġhmal EdilmiĢ Bir BektaĢî Babası Kadîmî ve Nefesleri”, Uluslararası Hacı
BektaĢ Velî Sempozyumu, 7-9 Mayıs 2010 Çorum
ÇAKIR Mümine, “Sıra DıĢı Bir Osmanlı Polis ġefi Ali Rıza Öge: Hatıraları ve ġairliği” Türk Polis
TeĢkilatında Yeni GeliĢmeler Sempozyumu 9-10 Nisan 2010, Ankara.
ÇĠFTÇĠ Cemil, Divan ġiirinde Kerbelâ Ağıtları, Kevser Yay., 2008.
ĠSEN Mustafa, Acıyı Bal Eylemek Türk Edebiyatında Mersiye, Akçağ Yay., Ankara 1993.
ÖGE Ali Rıza, BektaĢî ġairleri Antolojisi, Atatürk Kitaplığı, Belediye Yazmaları, Nu: Bel. Yz.
131.
ÖGE Ali Rıza, MeĢrutiyetten Cumhuriyete Bir Polis ġefinin Gerçek Anıları, Bursa 1982.
ġAHĠN Gülay, “Zeki Divanı ve Divan’daki Kerbela Mersiyeleri Üzerine Bir Değerlendirme”, Türk
Kültürü ve Hacı BektaĢ Veli AraĢtırma Dergisi, Yıl: 18, Güz 2011, Sayı 59, s. 239-252.
ġAHĠN Halil Ġbrahim, “Kerbela Olayının Sözlü Geleneğe Yansıması: Ġmam Hasan ve Ġmam
Hüseyin Destanı”, Türk Kültürü ve Hacı BektaĢ Veli AraĢtırma Dergisi, Yıl 2011, Sayı
60.s. 181-196.
Dostları ilə paylaş: |