36
Levator Kas Fonksiyonu Zayıf Gözlerde Frontal Askı
Cerrahisi Sonuçlarımız
Results of Frontalis Suspension Surgery in Eyes with Poor Levator Muscle
Function
DOI: 10.4274/haseki.1864
Özgün Araştırma / Original Article
Yaz›flmaAdresi/AddressforCorrespondence:Onur Yaya
Suşehri Devlet Hastanesi, Göz Hastalıkları Kliniği, Sivas, Türkiye
E-posta: dr.onuryaya@hotmail.com
GeliflTarihi/Received:12 Mayıs 2014 KabulTarihi/Accepted:12 Ağustos 2014
Haseki T›p Bülteni,
Galenos Yay›nevi taraf›ndan bas›lm›flt›r.
The Medical Bulletin of Haseki Training and Research Hospital,
published by Galenos Publishing.
Onur Yaya, Nedime Demir Deveci*, Ayşe Feyza Önder*
Suşehri Devlet Hastanesi, Göz Hastalıkları Kliniği, Sivas, Türkiye
*Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göz Hastalıkları Kliniği, İstanbul, Türkiye
Özet
Amaç: Otolog fasya lata veya silikon çubuk ile yapılan frontal askı
cerrahisinin sonuçlarını değerlendirmek.
Yöntemler: Göz kapağında düşüklük yakınması ile başvuran,
levator kas fonksiyonunun 5 mm ve daha düşük kaydedildiği
olgularda, uygulanan frontal askı cerrahisinin sonuçları ve
komplikasyonları retrospektif olarak değerlendirildi. Tek taraflı
opere edilen olgularda, kapak aralığında opere edilen taraf ile
diğer taraf arasındaki farkın 1 mm’den az olması başarılı, 1-2 mm
arasında olması tatminkar, 2 mm’den fazla olması başarısız sonuç
olarak değerlendirildi. İki taraflı olgularda üst kapağın, korneayı
3 mm’den daha az örtmesi başarılı, optik aksı kapatmayacak
şekilde 3 mm’den fazla örtmesi tatminkar, optik aksı örtmesi ise
başarısızlık olarak kabul edildi.
Bulgular: Çalışmaya 14 hastanın 17 gözü alındı. Frontal askı
cerrahisi materyeli olarak sekiz göze otojen fasya lata, dokuz
göze silikon çubuk kullanıldı. Cerrahi girişimler sonrasında yapılan
değerlendirmede cerrahi sonuç dokuz gözde başarılı, dört gözde
tatminkar, dört gözde ise yetersiz olarak kaydedildi. Postoperatif
yetersiz düzeltmenin olduğu dört gözde, ilk 10 gün içinde revizyon
yapıldı. Beş gözde punktat keratopati, bir gözde lagoftalmi, bir
gözde kapak temporalinde hafif düşüklük, bir gözde üst göz
kapağında belirgin ödem komplikasyon olarak kaydedildi, otojen
fasta lata uygulanan bir olguda bacaktaki yara yerinde anlamlı
ağrı ve diğer bir olguda ise bacakta resütürasyona gerek duyulan
yara yeri ayrışması görüldü.
Sonuç: Çalışmamızda revizyon ve nüks cerrahileri sonunda 17
olgumuzun 13’ünde (%76,47) başarılı, 4’ünde (%23,53) tatminkar
sonuca ulaşılmıştır. (Ha se ki T›p Bül te ni 2015; 53: 36-40)
Anahtar Sözcükler: Otojen fasya lata, silikon çubuk, frontal
askılama, ptozis cerrahisi
Abs tract
Aim: To evaluate the results of frontal suspension surgery with
autologous fascia lata or silicon rod.
Methods: We retrospectively evaluated the results and the
complications of frontalis suspension surgery performed in patients
with levator muscle function ≤5 mm, who presented with the
complaint of ptosis. In patients operated unilaterally, the success
of the surgery was graded according the difference between
eyelid heights: a difference of <1 mm was considered successful,
1-2 mm - satisfactory, and a difference of >2 mm was accepted as
unsuccessful. In those who were operated bilaterally, the success
of the surgery was graded according the upper eyelid level: an
eyelid level 0-3 mm below the limbus was recorded as successful,
>3 mm below the limbus with an open optic axis - satisfactory, and
occluded axis was considered unsuccessful.
Results: Seventeen eyes of 14 patients enrolled in the study.
Silicon rod was used in 9 eyes and autogenous fascia lata was used
in 8 eyes. Surgical outcome was recorded as successful in 9 eyes,
as satisfactory in 4 eyes and as unsuccessful in 4 eyes. In eyes with
unsuccessful outcome, revision surgery was performed within 10
days after surgery. Punctate keratopathy (5 eyes), lagophthalmos
(1 eye), mild undercorrection in the temporal side of the eyelid
(1 eye) and severe upper eyelid edema (1 eye) were recorded as
complications. One patient who was operated with autologous
fascia lata complained of leg pain in donor site and, in one patient,
incision dehiscence needed to be repaired.
Conclusion: Surgical success after primary and revision surgeries
were rated as successful in 13 of 17 eyes (76.47%) and as
satisfactory in 4 of 17 eyes (23.53%). (The Me di cal Bul le tin of
Ha se ki 2015; 53:36-40)
Key Words: Autogenous fascia lata, silicon rod, frontal suspension,
ptosis surgery
37
Yaya ve ark., Frontal Askı Cerrahisi Sonuçlar
Giriş
Üst göz kapağının düşüklüğüne ve kapak aralığının
daralmasına
blefaroptozis
(ptozis)
denir.
Ptozis,
oluşturduğu kozmetik sorunlar ve çocuklarda ambliyopi
riski nedeniyle tedavisi gereken önemli bir klinik durum
olup, tedavi çoğunlukla cerrahi ile sağlanır. Levator
kas işlevi iyi olan olgularda levator kas ilerletme veya
rezeksiyonu tedavi için yeterli olurken, levator kas işlevi
yetersiz olgularda frontal askılama tekniği kullanılmaktadır.
Frontal kasa askı cerrahisinde askı materyeli olarak
fasya latanın kullanılabileceği ilk defa 1909 yılında Payr
tarafından bildirilmiştir (1). Fasya lata ile askı cerrahisinin
detaylarını Wright 1922 yılında açıklamış, daha sonraları
teknik Crawford tarafından modifiye edilmiştir (2-4). 1966
yılında ise Tillett ve Tillett tarafından silikon çubuğun askı
materyeli olarak kullanılabileceği vurgulanmıştır (5).
Biz çalışmamızda levator kas fonksiyonunun 5 mm
ve daha düşük kaydedildiği olgularda, otojen fasya lata
ve silikon çubuk kullanılarak uygulanan frontal askılama
cerrahisinin sonuçlarını ve cerrahi sonrası komplikasyonlarını
değerlendirdik.
Yöntemler
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Kliniği’ne
Şubat 2009-Aralık 2011 tarihleri arasında, göz kapağında
düşüklük yakınması ile başvuran, 14 hastanın 17 gözü
çalışma kapsamına alındı. Hastaların detaylı hikayeleri
alındıktan sonra rutin göz muayeneleri yapıldı. Bunun
yanında göz hareketleri, Bell fenomeni, Marcus-Gunn
çene bulgusu, Miyastenia Gravis ve Horner sendromu
varlığı araştırıldı. Tüm olgularda Schirmer 1 testi yapıldı.
Ptozis miktarı, levator kas fonksiyonu (LF) ve deri kıvrımı
yüksekliği ölçüldü. LF 8 mm ve üzerinde iyi, 5-7 mm
orta, 4 mm ve altı zayıf olarak değerlendirildi (6). Ptozis
derecesi üst göz kapağının limbusa göre seviyesi ve üst
göz kapağı kenarı ile pupiller ışık reflesi arası (Margin
Reflex Distance=MRD) ölçülerek değerlendirildi. Ptozis; 2
mm’ye kadar hafif, 3 mm’ye kadar orta, 4 mm ve üzeri
ağır olarak değerlendirildi (7). Tüm hastalara, uygulanacak
cerrahi yöntem ve askı materyelleri hakkında bilgi verildi;
“Aydınlatılmış Onam Formu” düzenlendi.
LF 4-5 mm ve daha düşük olgular ile, maksimum
levator kas cerrahisine yanıt vermeyen, ileri derece
kas dejenerasyonu bulunan olgular çalışma kapsamına
alınmıştır.
Askılama materyeli olarak, Bell fenomeninin zayıf
olduğu olgular ile, otojen fasya lata alımını kabul etmeyen
olgularda silikon çubuk kullanıldı, diğer tüm olgularda
otojen fasya lata tercih edildi.
Frontal askı cerrahisi yapılan hastalarda tek taraflı opere
edilen kapağın sağlam göz kapağı ile farkının 1 mm’den
az olması başarılı, 1-2 mm arasında olması tatminkar, 2
mm’den fazla olması başarısız olarak değerlendirildi.
İki taraflı olgularda ise, göz kapağının korneayı üstte 3
mm’den daha az örtmesi başarılı, optik aksı kapatmayacak
şekilde 3 mm’den daha fazla örtmesi tatminkar, optik
aksı örtmesi ise başarısızlık olarak kabul edildi (8). Frontal
askı cerrahileri sonrasında erken dönemde mevcut 3 mm
ve üzerindeki rezidü ptozis ilk 10 günde revize edilerek
düzeltildi.
UygulananCerrahiTeknik
Cerrahi teknik olarak, silikon çubuk (FCI
®
S 3.1000
sonda ptosis) ile askılamada Fox-Pentagon tekniği, fasya
lata ile askılamada ise Crawford tekniği uygulandı (4,9).
Otojen fasya lata alımı genel anestezi altında veya sedasyon
eşliğinde femoral blok anestezisi eşliğinde yapıldı. Ameliyat
sonrası dönemde, topikal antibiyotikli pomad (Okacin
®
4*1) ve suni göz yaşı tedavisi (Eyestil
®
4*1) uygulandı.
Fasya lata alınan olgularda bacak bandajı 24 saat sonra
açıldı. Her iki teknikte de kapak cildi sütürleri 7. günde
alındı. Fasya lata alınan olgularda ise bacak cildi sütürleri
10. günde alındı.
Bulgular
Çalışmaya frontal askı cerrahisi yapılan 14 hastanın 17
gözü alındı. Hastaların 8’i (%57,14) erkek, 6’sı (%42,86)
kadındı. Yaşları 4 ile 70 arasında değişmekte olup,
ortalaması 30,35±22,18 idi. Hastaların takip süresi 6 ay ile
28 ay arasında olup, ortalama 10,57±6,40 ay idi.
Frontal askı cerrahileri 11 olguda (%78,58) tek taraflı,
3 olguda (%21,42) bilateral olarak uygulandı. Ptozis
etyolojisinde, 9 hastada konjenital ptozis (%64,28),
2’sinde kronik progressif eksternal oftalmopleji (%14,28),
1 hastada konjenital 3. sinir felci (%7,14), 1’inde
Miyastenia gravis (%7,14) ve 1 hastada da 3. sinir aberran
rejenerasyonu (%7,14) kaydedildi.
LF 8 gözde 5 mm, 3 gözde 4 mm, 2 gözde 3 mm, 3
gözde 2 mm ve altında idi. Aberran 3. sinir rejenerasyonu
tanılı olguda (%5,88) aşağıya bakışta üst kapak retraksiyonu
bulunduğu için levator kas fonksiyonu ölçülemedi. Ptozis
derecesi 5 gözde orta (%29,41), 12 gözde ağır (%70,59)
olarak kaydedildi.
Uygulanan anestezi yöntemi, 7 olguda (%50) genel
anestezi, 3 olguda (%21,42) sedasyon eşliğinde femoral
blok anestezisi, 4 olguda (%28,57) ise lokal anestezi idi.
Frontal askı cerrahisi materyeli olarak sekiz gözde otojen
fasya lata (%47,05), dokuz gözde silikon çubuk (%52,95)
kullanıldı. Silikon çubuk uygulanan üç olgu (%21,42) ve
fasya lata uygulanan üç olgu (%21,42) daha önce ptozis
cerrahisi geçirdikleri için nüks olgu kabul edildi, ancak
olguların önceki cerrahi notları ve muayene bulgularına
ulaşılamadı. Frontal askı cerrahileri komplikasyonları
açısından değerlendirildiğinde, ameliyat sonrası beş gözde
hafif/orta derecede punktat keratopati (%29,41), bir
38
gözde lagoftalmi (%5,88), bir gözde kapak temporalinde
hafif düşüklük (%5,88), bir gözde üst göz kapağında
yoğun ödem (%5,88) görüldü. Silikon çubuk ile bilateral
frontal askı cerrahisi yapılan kronik progressif eksternal
oftalmoplejili (KPEO) bir olgunun her iki gözünde ameliyat
sonrası dönemde yoğun medikal tedaviye rağmen punktat
keratopati gelişmesi üzerine, bilateral terapötik kontakt lens
uygulandı. Otojen fasya lata uygulanan ve postoperatif
dönemde 1 mm lagoftalmi izlenen olguda ise Bell fenomeni
mevcut olması ve korneanın açıkta kalmaması nedeniyle
suni göz yaşı dışında tedaviye gerek duyulmadı. Korneal
ülser gelişimi hiçbir olguda gözlenmedi. Otojen fasya lata
ile askı cerrahisi yapılan bir olguda (%14,28) anlamlı bacak
ağrısı ve bir olguda (%14,28) ise bacakta yara yerinde
resütürasyona gerek duyulan doku ayrışması gelişti.
Cerrahi sonrasında sonuçlarımız değerlendirildiğinde,
dokuz gözde (% 52,94) başarılı, dört gözde (%23,52)
tatminkar, dört gözde (%23,52) ise yetersiz düzeltme
saptandı. Yetersiz düzeltme kabul edilen dört olgunun
tümünde otojen fasya lata uygulanmış olup, ameliyat
olguların üçü genel anestezi altında, birinde ise sedasyon
eşliğinde femoral blok anestezisi altında uygulanmıştı.
Postoperatif 3 mm üzeri ptozis, yani yetersiz düzeltme
olduğu kabul edilen 4 gözde ilk 10 gün içinde revizyon
yapılarak kapak yüksekliği ayarlandı.
Olguların uzun dönem takipleri değerlendirildiğinde;
ikisi silikon çubuk, birinde ise otojen fasya lata ile frontal
askı uygulanan toplam 3 gözde (%17,64) 10.-12. aylarda
gelişen nüks ptozis nedeniyle reoperasyon yapılmış olup,
bu olgularda reoperasyon cerrahileri sonrasında başarılı
sonuçlar alınmıştır.
Çalışmamıza katılan olguların son kontrollerinde cerrahi
sonuç 13 gözde (%76,47) başarılı, 4 gözde ise (%23,53)
tatminkar olarak değerlendirilmiştir.
Tartışma
Ptozis cerrahisinde, frontal askılamada birçok
materyel kullanılmış, ancak ideal bir askı materyelinde
görüş birliği sağlanamamıştır (10,11). Otojen fasya lata,
son yıllarda giderek artan sıklıkta askı materyeli olarak
tercih edilmektedir (12). Otojen fasya lata, karşılaştırmalı
çalışmalarda diğer materyellere göre daha düşük ptozis
nüksü ve komplikasyon oranlarına sahip olduğundan
askı materyeli olarak sıklıkla tercih edilmektedir (12,13).
Ancak, otojen fasya lata ile askı cerrahisinin ana zorlukları,
genel anestezi altında ikinci bir cerrahi bölgede çalışmayı
gerektirmesi, bacak bölgesinin birçok oftalmolog
tarafından iyi bilinmemesi ve ameliyat sonrası yaklaşık
10 gün istirahat edilmesi gerekliliğidir. Otojen fasya lata
alımı, bacakta minimal morbiditeye yol açmaktadır.
Wheatcroft ve ark. (14) 21 hastada yaptıkları çalışmada
4 hastada (%19) anlamlı yara yeri ağrısı, 3 hastada (%14)
yara yeri iyileşme problemleri, 8 hastada da (%38) yara
yerinde skarlaşma ile karşılaşmışlardır. Kashkouli ve ark.
22 hastada uyguladıkları küçük insizyon tekniğinde, fasya
lata alınan bölgede ameliyat sırasında hiçbir komplikasyon
ile karşılaşmadıklarını, ameliyat sonrası 2 hastada (%9,09)
sistemik tedavi gerektiren hafif yara yeri infeksiyonu
bulunduğunu ve hastaların tümünde (%100) yara yerinde
ağrının 4 güne kadar sürdüğünü bildirmektedirler (15).
Bizim çalışmamızda fasya lata alınan 8 olgunun birinde
(%14,28) yara yerinde resütürasyona gerek duyulan doku
ayrışması, birinde (%14,28) bacakta 5 gün devam eden
ağrı ile karşılaşılmıştır ve cerrahi yapılan tüm olgularda
uzun dönemde yara yerinde minimal skarlaşma dışında
morbidite izlenmemiş, hastaların hiçbiri skar dokusu ile
ilgili rahatsızlık belirtmemişlerdir.
Otojen olmayan materyallerin cerrahi sonrası başarı
oranlarının düşüklüğü, özellikle izlem süresi uzadıkça başarı
oranındaki azalmalar ve gelişen komplikasyonlar dikkate
alındığında, frontal askılamada otojen materyallerin
öncelikli olarak tercih edilmesi gerektiği bildirilmektedir
(16,17). Otojen fasya lata ile askı cerrahisi sonrası
ptozis nüks (yineleme) oranları yayınlar arasında farklılık
göstermektedir. Otojen fasya lata uygulanan olgularda
ptozis yineleme oranını, Wasserman ve ark. 24 gözden
%4,2’sinde, Yüksel ve ark. 46 gözden %8,7’sinde, Guy
ve ark. ise 79 gözden %22’sinde olarak bildirilmektedir
(10,11,13). Çalışmamızda sekiz gözde otojen fasya lata ile
askı cerrahisi yapılmış olup izlem süresi içinde bir gözde
(%12,5) ptozis yinelemiştir. Bu oran, olgu sayımız az
olmakla birlikte, literatür ile uyumlu olarak gözükmektedir.
Otojen fasya lata ile askı cerrahisinin erken dönem
komplikasyonları uygun hasta seçimi ve cerrahi teknik
ile minimaldir. Yüksel ve ark.’nın çalışmasında bir gözde
(%2,16) erken dönemde açıkta kalma keratopatisi,
sekonder iritis ve ön üveit gelişmiş olup medikal tedavi
ile tablo gerilemiştir (13). Yoon ve ark.’nın 239 otojen
fasya lata cerrahi sonuçlarını değerlendirdikleri serilerinde
13 hastada (%5,4) açıkta kalma keratopatisine, iki
hastada (%0,9) alında skarlaşmaya rastlamışlardır (18).
Bizim çalışmamızda otojen fasya lata ile askı cerrahisi
yapılan sekiz gözün birinde (%12,5) kapak temporalinde
revizyon gerektirmeyen minimal düşüklük, bir gözde
(%12,5) lagoftalmi, bir gözde ise (%12,5) açıkta kalma
keratopatisi gelişmiş olup medikal tedaviye yanıt alınmıştır.
Olgularımızın hiçbirinde granülom formasyonuna veya
ptozisde aşırı düzeltmeye rastlanmamıştır.
Otojen fasya lata ile askı cerrahisi sonrasında çeşitli
revizyon oranları belirtilmektedir. Yüksel ve ark.’nın
serisinde dört gözde (%8,69) yetersiz düzeltme ameliyat
sonrası ilk hafta içinde revize edilmiştir (13). Bilgin ve
ark.’nın yaptığı çalışmada 3 mm ve üzerinde rezidü ptozise
rastlanmamıştır (19). Bagheri ve ark.’nın otojen fasya lata
Yaya ve ark., Frontal Askı Cerrahisi Sonuçlar
39
Yaya ve ark., Frontal Askı Cerrahisi Sonuçlar
cerrahi tekniklerini karşılaştırdığı çalışmasında dört gözde
(%26,6) mevcut olan az düzeltmenin (1 mm altında)
ikinci cerrahi gerektirmediğini belirtmektedirler (20). Bizim
çalışmamızda sekiz gözde otojen fasya lata ile askı cerrahisi
yapılmış olup, dört gözde (%50) az düzeltme nedeniyle
erken dönemde revizyon ihtiyacı doğmuştur. Çalışmamızda
erken dönem revizyon oranımız literatüre göre yüksektir.
Bu yüksek oranı, olgu sayısının azlığının yanı sıra, genel
anestezi altında kapak yüksekliğinin ayarlanmasının zor
olmasına bağlamaktayız; zira genel anestezi altında opere
edilen dört olgunun üçünde revizyon gerekirken, sedasyon
eşliğinde femoral blok anestezisi altında opere edilen
dört olgudan ise birinde revizyon gerekmiştir. Sedasyon
eşliğinde femoral blok anestezisinin genel anesteziye iyi bir
alternatif olduğunu düşünmekteyiz.
Askı cerrahisinde sentetik materyeller içinde en sık
tercih edilen silikon çubuktur. Silikon çubuk kullanımı ile
ilgili literatürde sınırlı veri bulunmakta olup, bu yayınlarda
ptozis rekürrens oranı %7 ile %44 arasında değişmektedir
(11,21). Bu değişkenliğin nedeni farklı izlem süreleri, farklı
askı tekniği kullanılması ve hastalar arasındaki tanı çeşitliliği
olarak gösterilmektedir. Lamont ve ark.’nın 16 yetişkin
hastada (30 göz) yaptıkları çalışmada takiplerde 7 hastada
(%23,3) silikon çubuk ayarlanması gerekmiştir (22). Carter
ve ark. 61 kapakta silikon çubuk ile askı uyguladıkları
serilerinde %7 ptoziste yineleme oranı belirtmektedir
(21). Bizim çalışmamızda dokuz göze silikon askı cerrahisi
uygulanmış olup, iki gözde (%22,2) silikon çubuk kopması
nedeniyle rekürrens gelişmiştir. Cerrahi başarımız literatürle
uyumludur, ancak literatürle karşılaştırıldığında olgu
sayımızın sınırlı olduğunu ve takip süremizin kısa olduğunu
belirtmekte fayda görmekteyiz.
Silikon çubuk ile askı cerrahisi sonrası silikonun atılması,
enfeksiyon, granülom oluşumu ve açıkta kalma keratopatisi
gibi komplikasyonlar görülebilmektedir. Lee ve ark.’nın
silikon çubuk ile askı yapılan olgularda komplikasyonları
değerlendirildiğinde; %8,3 kapak temporalinde düşüklük,
%3,3 kapak kıvrım asimetrisi, %3,3 entropiyon, %3,3
kirpik ptozisine rastlanmış olup açıkta kalma keratopatisine
rastlanmamıştır (23). Lamont ve ark.’nın 10 çocukta (12
göz) silikon askı kullandıkları serilerinde hiçbir olguda
granülom ve enfeksiyona rastlanmamış olup, bir kapakta
(%8,33) keratopatinin eşlik etmediği lagoftalmusa
rastlanmıştır (22). Yine Lamont ve ark.’nın 16 yetişkin
hastayı (30 göz) içeren çalışmasında altı lagoftalmus (%20)
olgusuna rastlanmıştır. Bizim çalışmamızda silikon çubuk ile
askı cerrahilerimizin komplikasyonları değerlendirildiğinde
üç hastanın dört gözünde (%44,4) açıkta kalma
keratopatisi, bir gözde (%11,1) cerrahi sonrası üst kapakta
belirgin ödeme rastlanmıştır. Açıkta kalma keratopatisi
gelişen üç hastanın ikisi KPEO, biri ise konjenital 3. sinir
felci olgusudur. KPEO’lu iki hastada Bell fenomeni zayıf
olarak mevcutken, 3. sinir felci tanılı diğer hastada Bell
fenomeni saptanmamıştır. KPEO’lu bir olgunun her iki
gözüne, suni gözyaşı tedavisi yeterli olmadığından, bir
hafta süreyle terapötik kontakt lens uygulanmış; diğer iki
olguda sık uygulanan suni gözyaşı tedavisi yeterli olmuştur.
Korneal ülser gelişimi hastaların hiçbirinde gözlenmemiştir.
Bell fenomeni bulunmayan veya zayıf olan bu olgulara,
cerrahide hedefin sadece optik aksın açılması olduğu,
açıkta kalma keratopatisi riskinin yüksek olduğu cerrahi
öncesinde anlatılmıştır.
Çalışmamızda frontal askı materyeli olarak sekiz gözde
otojen fasya lata (%47), dokuz gözde (%53) silikon askı
uygulanmıştır. Endikasyonlarının farklılığı , uygulanan
hastalar arası farklar ve uygulama tekniği arasındaki
farklılıklar nedeniyle iki materyelin karşılaştırılması
güçleşmektedir. Literatürde karşılaştırmalı çok az sayıda
çalışma mevcuttur. Yüksel ve ark.’nın 73 gözü içeren
serisinde otojen fasya lata ile %91,3, silikon çubuk ile
%62,9 olarak saptanan başarı oranı farkı istatistiksel
olarak anlamlı bulunmuş, erken dönem komplikasyonları
karşılaştırıldığında otojen fasya lata kullanılan 46 gözün
altısında (%13), silikon çubuk kullanılan 27 gözün
dördünde (%14,8) revizyon gerekli olduğu saptanmıştır
(13). Erken dönem komplikasyon oranları arasındaki farkın
ise istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptanmıştır. Jeong
ve ark.’nın tavşanlarda yaptığı histolojik çalışmalarda
otojen fasya lata, silikon çubuk ile karşılaştırılmış, fasya
latanın dokularda daha düşük oranda inflamasyona yol
açtığı, fibroblastik reaksiyonun erken başlaması nedeniyle
çevre dokularla daha iyi bütünleştiği ve en uygun seçim
oldugu bildirilmiştir (16). Bizim çalışmamızda otojen fasya
lata ile askı cerrahisi yapılan sekiz olgudan birinde (%12,5),
silikon çubuk ile askı cerrahisi yapılan dokuz olgudan
ikisinde (%22,2) uzun dönemde ptozis rekürrensi ile
karşılaşılmıştır. Otojen fasya lata ile askı cerrahisi yapılan bir
gözde (%12,5), silikon çubuk ile askı cerrahisi yapılan dört
gözde (%44) punktat keratopati gelişmiştir. Çalışmamızdaki
hasta sayısı literatüre göre oldukça sınırlı olup başarı ve
komplikasyon oranlarımızın literatürle uyumlu olduğunu
düşünmekteyiz.
Kaynaklar
1. Payr E. Plastik mittelsfreier Faszientransplantation bei ptozis.
Dtsch Med Wochenschr 1909;35:882.
2. Cole MD, O’Connor GM, Raafaı F, Willshaw HE. New
synthetic material for the brow suspension. Br J Ophthalmol
1989;73:35-8.
3. Wright WW. The use of living sutures in the treatment of
ptosis. Arch Ophthalmol 1922;51:99-102.
4. Crawford JS. Repair of ptosis using frontalis muscle and fascia
lata. Trans Am Acad Ophthalmol Otolaryngol.1956; 60: 672-8.
5. Tillett CW, Tillett GM. Slicone sling in the correction of ptosis.
Am J Ophthalmol. 1966;62:521-3.
6. Beyer CK, Albert DM. The use and fate of fascia lata and
sclera in ophthalmic plastic and reconstructive surgery.
Ophthalmology 1988;88:868-86.
40
Yaya ve ark., Frontal Askı Cerrahisi Sonuçlar
7. Callahan M, Beard C. Beard’s Ptosis. 4th ed. Birmingham,
AL:Aesculapius Publishing Company 1990:79-86.
8. Ünal M ,Bozan E, Konuk O, Hasanreisoglu B. Frontal Askılama
Materyelinin Seçimi On Yıllık Deneyimlerimiz. T Oft Gaz
2005;35:271-9.
9. Fox SA. Congenital ptosis:frontal sling. J Pediatr
Ophthalmol1966;3:25-8.
10. Wasserman BN, Sprunger MD, Helveston EM. Comparision
of materials used in frontalis suspension. Arch Ophthalmol
2001;119:687-91.
11. Guy J, Simon B, Aisha A, et al. Frontalis Suspension for Upper
Eyelid Ptosis: Evaluation of Different Surgical Designs and
Suture Material. Am J Ophthalmol 2005;140:877-85.
12. Yasuhiro T, Leibovitch İ, Kakizaki H. Frontalis Suspension
Surgery in Upper Eyelid Blepharoptosis. Open Ophthalmol J
2010;4:91-7.
13. Yüksel D, Hekimoglu E, Oflu Y, Duman S. Otojen Fasya Lata
ve Silikon Çubuk ile Frontal Askılama Cerrahisinin Etkinligi ve
Sonuçlarımızın Karşılaştırılması.T Oft Gaz 2008;38:14-21.
14. Wheatcroft SM, Vardy SJ, Tyers AG. Complications of
fascia lata harvesting for ptosis surgery. Br J Ophthalmol
1997;81:581-3.
15. Kashkouli MB. A Novel Technique for Small-Incision Fascia Lata
Harvesting without a Fasciatome for the Frontalis Suspension
Procedure Orbit 2007;26:203-6.
16. Jeong S, Ma YR, Park YG. Histopathological Study of Frontalis
Suspension Materials. Jpn J Ophthalmol 2000;44:171-4.
17. Kemp EG, James CR, Collin JR. Brow suspension in the
management of ptosis:an analysis of over 100 cases. Trans
Am Ophthalmol Soc 1986;105:84-7.
18. Yoon JS, Lee SY. Long-term Functional and Cosmetic
Outcomes after Frontalis Suspension Using Autogenous
Fascia Lata for Pediatric Congenital Ptosis. Ophthalmology
2009;116:1405-14.
19. Bilgin LK, Yeniad B. The Long-Term Results of Frontalis
Suspension Using Autogenous Fascia Lata in Children
with Congenital Ptosis under 3 Years Old. Plast Surg Int
2010;2010:609462. doi:10.1155/2010/609462.
20. Bagheri A, Aletaha M, Saloor H,Yazdani A. Randomized
Clinical Trial of Two Methods of Fascia Lata Suspension in
Congenital Ptosis.Ophthal Plast Reconstr Surg 2007;23:217-
21.
21. Carter S, Meecham WJ, Seiff SR. Silicone frontalis slings for
the correction of blepharoptosis:indications and efficacy.
Ophthalmol 1996;103:623-30.
22. Lamont M, Tyers AG. Silicone Sling Allows Adjustable Ptosis
Correction in Children and in Adults at Risk of Corneal
Exposure. Orbit 2010;29:102-5.
23. Lee MJ,Youn JO, Choung HK, Kim NJ,Sung MS, Khwarg SI.
Frontalis Sling Operation Using Silicone Rod Compared with
Preserved Fascia Lata for Congenital Ptosis. Ophthalmology
2009;116:123-9.
1>
Dostları ilə paylaş: |