İŞLEME, Mermer işletmeciliğinde taş bloktan arzu edilen taş yüzü elde edilinceye kadar yapılan işlemlerin toplamı.
İŞLEME SUNDURMASI, Mermer işletmecili-ğinde taş işlemeye mahsus, sadece üstü kapalı mahal.
İŞLETİLEBİLİRLİK, 1) Teknik ve ekonomik yönlerden, bir maden rezervinin işletmeye alınabileceğini ifade eden bir kavram. 2) Hazırlık, üretim, taşıma ve zenginleştirme giderleri çıktıktan sonra, geride belirli bir miktar kâr bırakabilecek şartları haiz olma.
İŞLETİLEBİLİR MADEN YATAKLARI, Etüd yapıldığı sırada bilinen madencilik tekniği, teknolojisi ve ekonomisi bakımından, işletildiği takdirde iktisadi olabilecek veya işletilmesi politik yönden faydalı olacak maden yatakları.
İŞLETİLEBİLİR ORTALAMA TENÖR, Bir maden yatağında veya bir maden işletmesinde kabul edilen işletme limit tenöründen daha yüksek tenörde olan cevher oluşumlarının ortalama tenörü.
İŞLETİLEBİLİR REZERV, —> İşletilebi-lirlik.
İŞLETİLEN (DENGELENMİŞ) ORTALA-MA DAMAR KALINLI¦I, Aynı anda değişik kalınlıktaki damarlarda çalışılan bir üretim ünitesinde her üretim noktasından yapılan üretimin damar kalınlığı ile çarpımlarının toplam üretime bölünmesi ile elde edilen damar kalınlığı. —> Damar kalınlığı.
İŞLETME, 1) Ekonomik ilkelere göre faaliyette bulunarak, mal ve hizmet üreten teknik ünite. 2) Herhangi bir mal veya hizmet üretimi için gerekli araç ve gerecin bu üretimi sağlayacak şekilde yerleştirildiği teknik birim. 3) Müesseselerin ve bağlı ortaklıkların mal ve hizmet üreten ve hükmi şahsiyeti haiz olmayan fabrika ve diğer birimleri.
İŞLETME BÜTÇESİ, 1) İktisadi faaliyet gösteren bir kuruluşun gelecek bir yıl içinde yapacağı işletmecilik faaliyetleri için insan gücü, üretim, pazarlama ve parasal yönden yapılan tahminlerin tümünü gösteren belge. 2) İş Programı. İşletme bütçelerinden karşılaştırma bakımından geçmiş yıllara ve içinde bulunulan yıla ait bilgilere de yer verilir. Yatırım ve finansman programları da işletme bütçelerinin eklerini teşkil eder. Bu itibarla yatırım ve finansman programı kesinleşmeden işletme bütçesi de kesinlik kazanmaz.
İŞLETME ÇUKURU, Madeni alınmış açık işletmelerin geride bıraktığı topoğrafik görünüm.
İŞLETMEDE YER BELİRLEME, Maden işletmelerinde çalışılan veya çalışılacak işlerlerinin veya ünitelerin (kuyu, desandri, lağım, taban, damar, ayak, pano, bölüm, kat, kartiye vb.) adreslenmeleri için uygulanan usül. Genel olarak açık işletmelerde tektonik hatlarla sınırlanmış panolar maden yatağının durumuna göre yer rümuzu, basamaklar da kotları ile birlikte bir sıra numarası verilerek belirlenir. Yeraltı işletmelerinde ise lağımlar, tabanlar ve başyukarılar sürüldükleri yöne ve kotlarına göre adreslendirildikleri gibi, birçok işletmeleri olan bir kuruluşta standart bir uygulama yapmak için yer, bölge, işletme, kat, kartiye gibi yerlere kodlar, lağım, damar, kuyu, desandri gibi yerlere de numaralar verilerek sözkonusu işyeri veya ünitelerin seri halindeki rakamlarla yerleri ifade edilir.
İŞLETME FAALİYET RAPORU, Maden-cilik faaliyetlerinin, yönetmeliğinde belirtildiği üzere, fenni nezaretçi tarafından hazırlanan takdim metni.
İŞLETME HAKKI, Herhangi bir sahada madencilik yapmak üzere İşletme Ruhsatı (İR) ve İşletme İmtiyazı (İİ) almış özel veya tüzel kişilerin doğan hakları.
İŞLETME HUDUDU, 1) Yeraltında bulunan madeni ekonomik olarak alabilmek için, kaldırılması gereken pasanın sınırını düşey ve çevresel yönde gösteren ayırım çizgisi. 2) Ruhsat sahasının sınırları.
İŞLETME İMTİYAZI (İİ), Yürürlükten kaldırılan 6309 sayılı Maden Kanunu’na göre işletme yapabilme hakkı. İşletme imtiyazı, ilgili bakanlıkça aktedilecek bir mukaveleye istinaden Bakanlar Kurulu kararı ile 40-90 yıl süre için Limited, A.Ş. veya İDT’lere verilebilir veya bu imtiyaz hakkı kanunda belirtilen bazı durumlarda gene Bakanlar Kurulu kararıyla feshedilebilir. 3213 sayılı yeni maden yasasında İ.İ. terimi ve kavramı mevcut değildir.
İŞLETME İZNİ, 1) Ruhsat sahibine sahasında işletme yapabilmesi için, Maden Kanununa uygun olarak hazırlanmış işletme projesinin ilgili daireye tevdii üzerine işletme ruhsatı ile birlikte verilen izin. 2) Bir tesisin işletmeye alınabilmesi ve işletilmesi için “Resmi Makamlarca” verilen izin.
İŞLETME METODU, Doğal konumda bulunan madenin en az zayiatla ve emniyetli olarak ekonomik şekilde çıkarılması için uygulanan sistem. Madenin büyüklüğü, şekli, yatımı ve istikameti, tavan ve tabanının özellikleri, ekonomik değeri, fiziki ve kimyevi özellikleri işletme metodunun seçiminde önemli faktörlerdir. Temel işletme metodları —> Kapalı (yeraltı) ve —> Açık (yerüstü) işletme metodlarıolarak iki ana gruba ayrılabilir. Yeraltı işletme metodları uygun şartlarda deniz, göl ve ırmak altlarında da uygulanabilir.
İŞLETME PLANI, Maden kanununa göre işletmenin bir sonraki yılda maden ocağında yapacağı hazırlığı ve üretimi gösteren ocak planı. Bu plan “Maden Dairesi” tarafından onaylanır ve maden ocağı bu planda gösterildiği şekilde çalıştırılır.
İŞLETME RUHSATI (İR), Arama ve ön işletme ruhsatı süreleri sonunda “Maden Dairesi’nden” temini gereken izin belgesi.
İŞLETME TALEBİ (İT), Yürürlükten kaldırılan 6309 sayılı Maden Kanununun ilgili maddelerine göre, aramanın olumlu sonuç vermesi üzerine AR süresi içerisinde “Maden Dairesine” yapılan müracaat. İşletme talebinin olumlu sonuçlanması üzerine ya işletme ruhsatı (İR) veya işletme imtiyazı (İİ) verilirdi. 3213 sayılı yasaya göre sadece işletme ruhsatı verilmektedir.
İŞLETME YÖNÜ, Hangi işletme metodu olursa olsun; madenin kazısı sırasında, maden yatağı içerisinde yapılan ilerlemenin yönü, yani ayağın genel ilerleme yönü. —> Kazı yönü. Kapalı işletme.
İŞLETME ZAYİATI, Üretim metodu, gereği veya topuk vb. nedenlerle genel olarak alınamayan ve yerinde bırakılan kömür veya cevher miktarı. Zayiat, üretilmek istenen rezerv kısmının yüzdesi olarak ifade edilir.
İŞ PROGRAMI, —> İşletme bütçesi.
İŞTİAL KARTUŞU, —> Yemleme lokumu.
İTİCİ, 1) Araba ile nakliyatta arabaların veya katarın itmek suretiyle hareketini sağlayan mekanik tertibat (hidrolik, pnömatik, zincirli veya halatlı). 2) Ayak içinde, konveyörü gerektiğinde ayak alnına iten düzen.
İTME PİSTONU, Uzun ayaklarda ayak ilerledikçe taşıma ve üretim donatımının komple olarak alına itilmesine veya kuyu nakliyatında arabaların kafese sürülmesi ve kafesten çıkarılmasına yarayan, basınçlı hava veya elektrohidrolik güçle çalıştırılan pistonlar. —> Kazı rendesi.
İZABE, 1) Eritme. 2) Eritilme. 3) Ergitme. Yüksek tenörlü veya zenginleştirilmiş cevherden metallerin elde edilmesi ile ilgili olarak yapılan işlemler. —> Metalurji.
İZABE FIRINLARI, Cevherlerin izabesinde kullanılan fırınlar. Bunlar:
1. Tekneli Fırınlar
a) Vater Jacket Fırını
b) Yüksek Fırın
c) Kupol Fırını
2. Alev Fırınları
a) Reverber Fırını
b) Simens-Martin Fırını
3. Potalı Fırınlar
4. Elektrik Fırınları
a) Arklı
b) Dirençli
c) Endüksiyonlu (yüksek veya alçak frekanslı) fırınlar olmak üzere çeşitli sistem ve tiplerde kurulur.
İZLANDA SPATI, Telemetre ve polarizan mikroskoplarda kullanılan saydam kalsit (CaCO3) kristali. —> Kalsit.
İZOHİPS BLOK METODU, Damar izohips haritaları üzerinde faylarla sınırlanmış bloklar belirtildikten sonra planimetre ile bu blokların alanları ölçülerek; damar kalınlığı, damar meyli ve madenin yoğunluğu dikkate alınmak suretiyle yapılan rezerv hesaplama metodu. Bu metoda göre hesaplanan rezerv miktarının doğruluk derecesi yüzde yüze yaklaşabilir. —> Rezerv.
İZOJEOTERM, Yeraltında, ortalama sıcaklıkları eşdeğer noktaların oluşturduğu eğri.
İZOMORF MİNERALLER, 1) Kimyasal bileşimleri birbirine yakın ve aynı şekilde kristalleşen mineraller. 2) Eşit şekilli mineraller.
İZOTROP, Belirli fiziksel doğrultulara göre özelliği değişmeyen cisimler.
Resimli Madencilik Terimleri Sözlüğü - J
|
JAKBİT, Başsız matkap çubuğunun vida açılmış veya konik şekilde hazırlanmış ucuna vidalanarak veya geçirilerek takılabilen, şişik keski veya yıldız uçlu, sert çelikten yapılmış veya kesici ağızlara gümüş lehimle hazırlanmış sert metal parçalar kaynatılmış uç parçası.
JAKBİT ÇUBUĞU, Jakbit takılacak veya vidalanacak şekilde ucu konik veya dişli olarak hazırlanmış burgu.
JALON, Gözlem noktalarını işaretlemek ve hedef olarak kullanılmak üzere, genellikle, dairesel kesitli ahşap, metal vb. maddeden yapılmış ve üzeri 50 cm’lik kısımlar halinde kırmızı-beyaz veya siyah-beyaz renklere boyanmış 2,0m boyunda ve 3 cm çapında gereç. Nokta üzerine merkezlenebilmesi için bir ucunda sivri demir bulunur. Jalonlar gözlem noktasına düşey olarak dikilebilmesi için özel sehpa ve küresel düzeç ile birlikte kullanılır. —> Şekil, Flama.
JAMESON FLOTASYON HÜCRESİ, —> Selül(sel).
JASP, 1) Kırmızı, kahverengi, yeşil, kirli (saf olmayan), hafif, şeffaf, kriptokristalli, hafif kırıklı kuars. 2) Bulanık, saydam olmayan çeşitli renkli silisleşmiş (silisifiye) kilden ibaret kayaç. Bunlar tamamiyletortul kayaç karakterini gösterdikleri gibi bazen hidrotermal orijinli filonlar da teşkil ederler. Siyah renkli jaspa, lidit veya mihenktaşı denir. 3) Jaspis.
Jasp bir kalsedon türü olup, ince ve değişken katmanlısına bandjasp, rengarenk ince katmanlı, kalsedon ve billursal kuars damarlı olanına jasp akikleri veya akik jaspları denir.
Jasptan Eski ve Orta Çağlarda vazolar, tabakalar (kutular) yapılmıştır. —> Boynuz taşı.
JASP AKİKLERİ, —> Jasp.
JASPİS, —> Jasp, Boynuztaşı.
JELATİN, Nitroselüloz katılmasıyla jelatin kıvamına getirilmiş, ana maddesi nitrogliserin olan patlayıcı madde.
JENERATÖR GAZI, Kömür, odun, odun kömürü gibi katı yakacakların jeneratör denilen fırında akkor hâle getirilen en alt tabakadan hava üflenmesiyle veya hava emilmesi suretiyle elde edilen bir ısıtma ve tahrik gazı. Isı değeri 1700 kcal/m3. Üflenen veya emilen havaya su buharı da ilâve edilirse elde edilen karbonmonoksit ve hidrojenden ibaret gazada “Karışık Gaz” denir. Fırından sadece su buharı üflenir veya emilirse elde edilen ve yüksek oranda hidrojen içeren gaza ise “Su Gazı” denir.
JEODEZİ, Yer ölçme (topoğrafya) bilimi.
JEOELEKTRİK MADEN ARAMA METOTLARI, Minerallerin, kayaçların, stratigrafik ve tektonik birimlerin, elektrikî iletkenlik yeteneğinin, doğada kendiliğinden oluşan veya insan eliyle oluşturulan elektrikîalanların ve manyetik alanların kullanılmaları suretiyle uygulamalı jeofiziğin olanakları ve gelişmesinin elverdiği ölçüde yorumu ve saptanmasına dayanan metotların hepsi. Jeoelektrik metotlardan, zeminin donma, çimento enjeksiyonlarında nüfuz etme sınırları tesbiti ve inşaat temeli sorunlarının saptanmasında da yararlanılır. Hidrojeoloji de bundan yararlanır; bilhassa kurak yörelerde yeraltı suyu aranmasında önemli uygulama alanı bulur.
Kayaçların iletkenlikleri birbirleriyle çakıştıklarından veya birbirlerine yakın olduğundan, iletkenlik saptanmasıyla kayaç tayini mümkün olmamakla beraber masif ağır metal sülfürlerinin saptanmasında iletkenlik ölçümü iyi sonuçlar vermektedir. Kömürlü veya siyah şistlerde şistleşme istikametinde iletkenlik, sülfürlere nazaran daha fazladır; şistleşmeye dik istikamette iletkenlik daha azdır. Bu duruma iletkenlik anizotropisi denir. Jeoelektrik ölçümlerde değerlendirme, lokal petrografik ve hidrolojik şartlar gözönünde tutularak ve başka arama metotları ile de kombine edilerek yapılmalıdır.
Doğal yer akımları yardımıyla, devridaim sıvısıyla dolu sondajlarda porozite ölçümleri yapılır.
Tellurik (Arz kabuğunu saran ve yüzlerce km derine nüfuz edebilen doğal elektrikî alanlar) akımlardan istifade suretiyle, arz kabuğu içindeki antiklinal strüktürlerle, kırılma tektoniğiyle oluşmuş düşey veya düşeye yakın faylar saptanarak refleksiyon sismik aramasına tamamlayıcı elektrikî ölçümler yapılır.
İnsan eliyle oluşturulan elektrikî alanlarla direnç haritalaması, sondaj direnç ölçümleri (Elektrikî karot alma), bir nokta etrafında dönerek sondalama ve derin sondalama ölçümleri yapılır. Bu ölçümlerle iletken cevher damarları, mostralar, az eyimli tabakalar saptanır.
Manyetik alanlar kullanılarak yapılan ölçümler, cevher damarlarının prospeksiyonuna yardımcı olur.
JEOFİZİK METOTLARLA MADEN ARAMA, Yerkabuğunun fiziki durumu ve değişimi, kabuğun araştırılması ve yapısının tespiti imkânını verdiğinden, tatbiki jeofizik vasıtasıyla, jeolojinin ve dolayısiyle maden aramanın klasik metotlarının yanısıra, uygulanan arama usulleri. Gravimetrik (—> Gravimetri metodu), manyetik (—> Manyetik metot) —> Elektrik-, Sismik-, Radyoaktif-, metotlarla yapılan bu aramalar vasıtasıyla jeolojik ve diğer verilerin birleştirilmesi suretiyle sonuç almak mümkün olmaktadır.
JEOLOG, Arz kabuğunun ulaşılabilen kısımlarında kayaçları, fosilleri, tabakalanmaları ve tabakaların uğradığı değişimleri jeolojik zaman ve mekan içinde inceleyen yani arzın jeolojik tarihini kendisine konu edinmiş ilim dalı ile uğraşan meslek mensubu.
JEOLOG PUSULASI, —> Pusula.
JEOLOJİ, Arz kabuğunun yapısını, kabuğun her çeşit yapı elemanını, oluşumunu ve her çeşit özelliğini araştıran ana bilim dalı. Jeolojinin içerdiği bilim dallarından Genel jeoloji, volkanizma, dağların teşekkülü, yer hareketleri (zelzele), atmosferin arz kabuğu üzerindeki etkilerini; Tektonik, arz kabuğunun fiziki yapısını; Paleantoloji (fosilbilim) tüm fosilleri ve jeolojik zaman saptamasını; Stratigrafi, tabakalaşma, taşlaşma ve paleocoğrafyayı; Petrografi (taşbilim), kabuğu oluşturan bütün kayaç cinslerinin çıplak gözle, büyüteçle, mikroskopla, fiziki ve kimyevi metodlarla tayinini; Mineroloji, kayaçları oluşturan minerallerin kristal yapısı, fiziki ve kimyevi özelliklerini; Jeomorfoloji, kabuğun bugünkü görüntüsünün oluşumunu ve değişimini konu olarak işler. Jeoloji ayrıca, muayyen bir bölgenin veya ülkenin etüdü anlamına gelen “Rejyonal Jeoloji”; jeolojik bilgilerin madencilik ve diğer mühendislik dallarında kullanılmasını etüd eden “Uygulamalı Jeoloji” bölümlerine de ayrılmıştır.
JEOLOJİK HARİTA, Yeryüzünün şeklini canlandıran topoğrafik haritaların üzerine; yeryüzündeki kayaç ve tabakaların sınırları, yani bu formasyonların yeryüzünü kesmesi ile meydana gelen arakesit çizgilerin yatay düzlem üzerindeki izdüşümlerinin ve bu ara kesitlerle sınırlandırılan jeolojik formasyonların birbirleri ile olan ilişkileri ve bunların derinliklerdeki muhtemel gidişlerini gösterebilecek tarzda; işlenerek tanzim edilen plan.
JEOLOJİK KESİT, Jeolojik haritada yeryüzü jeolojisi gösterilen bölgenin yapısının üçüncü buutda gösterilmesi ve haritayı yapanın veya haritayı değerlendiren kimsenin yorumlarını yansıtması amacıyla hazırlanan —> Kesit, Profil.
JEOLOJİK REZERV, Daha ziyade “Sosyalist Blok” ülkelerinde kullanılan bir rezerv sınıfı. Varlığı belirlenmiş, fakat ekonomik açıdan hiçbir şekilde sınıflandırılmamış olan maden kütlesi. Başka bir deyişle rezerv ve potansiyel ayırımı yapmaksızın varlığı saptanmış olan tüm maden kütlesi.
JEOLOJİK TERMOMETRE, Teşekkül sıcaklıkları bilinen belli mineral grupları, aynı grup içindeki muayyen mineraller, aynı mineralin yüksek ve düşük sıcaklıktaki çeşitli formları, bilinen bazı maddelerin iç yapıya girmiş olmalarının formasyon oluşum sıcaklığı hakkında bilgi vermesi.
JEOLOJİK YAŞ TAYİNİ, 1) Tabakalaşma şartları, fosil ve kayaç muhtevasının tetkiki ile jeolojik oluşumun bir diğer jeolojik oluşuma göre nisbi (relatif) zaman farkının saptanması (relatif yaş tayini). 2)Sedimentasyon kalınlığı ve hızı, sedimanlarda gözlenen iklim ve mevsimin izleri (mesela bantlı kil) gibi jeolojik olaylar ve araçlarla; radyoaktif maddelerin parçalanma kanunlarındaki sürelerden yararlanmayı sağlayan fiziksel yollarla (uranyum ve izotop metotları, K 14 metodu) saptanan mutlak yaş tayini. 1) ve 2)’de belirtilen metotların sonuçları birleştirilerek mutlak zaman sıralamasına gidilir.
JEOMETR, —> Maden topoğrafı.
JEOMORFOLOJİ, —> Jeoloji.
JEOSENKLİNAL, Yerkabuğu üzerinde, dipleri çöken ve bu yüzden içinde çok büyük kalınlıkta tortular (Sedimanter tabakalar) toplanabilen süreklilik gösteren uzun kuşak ya da tekne.
Jeosenklinallerin yüzlerce ya da binlerce metre kalınlığındaki tortul katmanları ile dolma sürecinin son evresinde bu çökeller kıvrılır, parçalanır ve kırılır. Bunu kristalin kayaç sokulmaları ve tekne ekseni boyunca yükselmeler izler; böylece jeosenklinal oluşumu tamamlanarak ortaya kıvrımlı bir dağ silsilesi çıkar.
JEOTERMAL AKIŞKAN, Jeotermal kaynağa bağlı olarak çıkan ve bünyesinde eriyik halindeki çeşitli kimyasal maddeler ve karbondioksit, hidrojen sülfür gibi gazlar bulunan sıvı.
JEOTERMAL ALAN, Jeotermal enerji bulma ve faydalanma olanağına sahip arazi parçası.
JEOTERMAL ENERJİ, Sıcaklığı sürekli 20½C’den fazla olan ve çevresindeki normal yeraltı ve yerüstü sularına oranla daha fazla erimiş mineral, çeşitli tuzlar ve gazlar içerebilen, elektrik üretiminde, ısıtmada, çeşitli sanayi tesislerinde enerji hammaddesi olarak kullanılabilen, çeşitli kimyasal madde ve gaz üretimine elverişli olabilen sıcak su, buhar ve bunlarla birlikte bulunan karbondioksit,hidrojensülfür, kükürtdioksit vb. gibi doğal gazlar ve suların içerdiği enerji. Ayrıca çeşitli teknik yöntemlerle faydalanılabilen yerkabuğu içinde (kızgın kuru kayalar) birikmiş ısı da jeotermal enerji sayılır.
JEOTERMAL GRADYAN, Yeryüzünün muayyen bir noktasında yer kabuğunun jeotermal sıcaklığını 1°C artıran derinlik. Normal yerkabuğu şartlarında her 33 m’de sıcaklık 1°C artar. 1°C sıcaklık artımı 33m’den daha fazla derinlikte gerçekleşen arazi parçaları (-), 33 m’den daha az derinlikte gerçekleşen arazi parçaları (+) olarak mütalâa edilir. Ölçüm her 10 m’de bir yapılır ve ölçülen sıcaklık derecelerine jeotermal (gradyan) sıcaklık veya jeotermik ısı da denir. —> Ocak iklimi, Adyabatik kompresyon ısısı. Jeotermik ısı; derin maden ocaklarına gönderilen havanın önemli derecede ısınmasına neden olur. Ocaklara gönderilen havanın jeotermik ve adyabatik kompresyon ısısı etkisi ile sıcaklığının artmasının zararlarını azaltmak için ya ocağa gönderilen hava veya bacalara vantilatörle üflenen hava, soğutularak ocağa veya bacaya gönderilir.
JEOTERMAL SANTRAL, —> Elektrik enerjisi üretim tesisleri.
JEOTERMİK ISI, —> Jeotermik Gradyen.
JİG, Farklı özgül ağırlıkta bulunan minerallerin akışkan ortam içinde yerçekimi ve akışkan ortamın düşey hareketinin etkisine bağlı olarak tabakalar halinde ayrışmasını sağlayan düzen. Yıkama kasası, pistonlu bak kasası veya “bak’a piston” da denir.Diğer bir ifade ile jiglerde suyun sürekli olarak aşağı yukarı hareketi ile jige verilen değişik yoğunluktaki malzemenin sanki çok yüksekten su içinde düşüyormuş gibi bir ortam yaratılarak malzemenin diğer uca gidinceye kadar yoğunluğu fazla olan malzemenin altta, yoğunluğu az olan malzemenin de üstte tabakalaşmasını ve böylece yoğunlukları farklı katı maddelerin birbirinden ayrılmaları sağlanır. Bu yöntemle yapılan ayırmaya hidrolik ayırma yöntemi de denir.Jiglerde verimli bir operasyon için aynı karakterdeki ve boyut dağılımındaki malzemenin sabit hızla beslenmesinin yanında yatak hareketinin sürekliliği de önemlidir. Teorik olarak 0-150 mm boyutunda kömürler jig ile zenginleştirilebilirse de; pratikte alt sınır boyutu 75 mikrondur. Besleme hızı ise 15-30 ton/saat/m2 civarındadır. Tane büyüklüğü -15 mm kömürlerin zenginleştirilmesinde feldispat yataklı jigler kullanılır. Jiglerde temiz kömür ve şistin yanında ara ürün yani mikst de elde edilebilir. Mikst ya doğrudan doğruya pazarlanır veya kırılarak tekrar devreye sokulur. Jigle zenginleştirme yapılan lavvarlarda ton başına 500-600 lt taze su kullanılır. En yaygın kullanılan jigler baum jigler olmakla beraber son yıllarda daha iyi performans elde etmek bakımından batak jigler geliştirilmiştir. —> Baum jig, Batak jig, Kömür yıkama yöntemleri,
JİPS, 1) CaSO4 . 2 H2O kimyasal bileşiminde, monoklin kristalli, renksiz, şeffaf, kil veya demir oksit karışmış hali ile gri, sarı veya kırmızı renkli olabilen kayaç. Jips 120½C’a kadar ısıtılarak kristal suyunun bir kısmı buharlaştırılır. Pudra haline getirilen bu jips (alçı) biraz suyla karıştırılarak hekimlikte, model yapmada, duvar sıvılarında, çabuk donma özelliği sebebiyle kullanılır. Tabii jips, 500½C veya 1000½C’akadar ısıtılarak özel inşaat harçları, sun’i taş yapımı ve jips-beton yapı işlerinde kullanılan özel jips elde edilir. —> Alçıtaşı.
JİZMAN, —> Maden yatağı.
JUVENİL SU, Mağmadan uçucu maddelerle birlikte gelen ve yoğunlaşan magma menşeli su.
JUMBO (Cambo), 1) Hareket edebilen ve üzerinde birkaç martoperforatör (lağım makinesi) bulunan; böylece aynı zamanda birkaç lağım deliği açarak, galeri ilerlemesini hızlandırmaya yarayan delik delme (vagonu) aracı. 2) Arabalı perforatör.
Resimli Madencilik Terimleri Sözlüğü - K
|
KABAK DİREK, Tavan ve taban arasına vurulan tek direk. Vurulduğu yerin sağlamlığına göre baş kısmına takoz, dip kısmına da yastık konabilir.
KABA KIRMA.
KABA YONU, Mermer işletmeciliğinde, taşyüzlerinin imalât yüzeyine paralel yüzeyde tamamen ve taşyanlarının 3-5 cm derinlikte çekiç, murç ve keski ile işlenmesi.
KABARCIKLI DÜZEÇ
KABARMA, 1) Su veya basıncın etkisiyle kayaçların oldukları yerde hacimsel olarak büyümesi. 2) Kayaçların tabii konumlarından çıkarıldıktan sonra yani gevşetildikleri zaman meydana gelen hacim artması.
KABARTMALI CAM, Dökme demirden bir masa üzerine dökülmüşve demire yapışmaması için aradan madenî bir levha geçirilirken yüzeyi pürtüklü bir görünüm kazanmışcam.
KABLO, —> Çelik halat.
KABLOLU SONDAJ, 1) Takım dizisi balta (matkap), çelik tij, darbe boruları ve halattan oluşan sondaj metodu. Yükselme-düşme hareketiyle kuyu dibini döverek matkap, formasyonu parçalar. Takım kuyudan çıkarıldıktan sonra, kırıntılar sondaj kovasıyla (bailer) alınır. Kuyuya su gelmesi ve cıdarların yıkıntısı muhafaza borusuyla önlenir; muhafaza boruları çimentolanır. Bu durumda kuyu ilerlemesine bir küçük çapla devam edilir. Kuyu çapı 70-80 cm olabilir ve derine inilecek sondajlarda kuyunun başlangıç çapı büyük seçilir. 2) Churn-drilling.
KAÇAK, 1) Zaiyat. 2) Basınçlı hava, su veya elektriğin kontrol dışı kaybı. 3) Sondajda devridaim suyu veya çamurun kuyu içinden geri dönmeyip formasyon çatlaklarından kaybolması.
Dostları ilə paylaş: |