Türkiye’de yaşlıların demografik özellikleri Cumhuriyetin ilanından hemen sonra izlenen
doğurganlığı teşvik edici politikalardan 30 yıl sonra
vazgeçilmiştir ve sonuçta 1950’lerden bu yana
doğurganlık hızlarında belirgin bir azalma olmuştur. Bu
düşüş özellikle 1970’li yıllarda ivme kazanmış ve
yaklaşık 30 yıllık süreçte % 61’lik bir azalma gözlenmiştir
(1,14). Türkiye’de toplam doğurganlık hızı, 1950’lerde
6’dan fazla iken, Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması
(TNSA)-2008’in ilk sonuçları, toplam doğurganlık hızının
2.15 seviyesine düştüğünü göstermektedir (14).
Ülkemizde nüfus artış hızı ‰ 12.1 olarak bildirilmektedir
(15).
Toplam nüfus içinde yaşlı nüfusun oranı, 2008’de % 7
düzeyindedir. Bu oran, kentsel yerleşim yerlerinde yüzde
6; kırsal yerleşim yerlerinde ise yüzde 10’dur. Yaşlı
nüfus oranı, ülkemiz tarihinin en yüksek noktasına
ulaşmış durumdadır. Kentsel ve kırsal nüfuslar
arasındaki önemli bir farklılık da, kentsel nüfus içinde
çalışma çağındaki nüfusun yani 15-64 yaş nüfusun
oranının kırsal nüfusa göre daha yüksek olmasıdır (14).
Şekil 4’te 1935, 2000, 2050 yıllarına ait Türkiye nüfus
piramitleri görülmektedir.
Türkiye, yaşlanma sürecinin hızla gerçekleşeceği
ülkelerden birisidir. 2008-2040 arasında Türkiye’de yaşlı
nüfusta, % 201’lik bir artış beklenmektedir. Yaşlılık
endeksi1950 yılında 8.6 iken, 1990 yılında 12.2 ye
ulaşmıştır ve 2025 yılında da bu endeksin 21.2’ye
çıkacağı tahmin edilmektedir (4). Doğumda beklenen
yaşam süresi 1950’den günümüze kadar yaklaşık 25
yıllık bir artış göstermiş ve 73.2 yaşa ulaşmıştır (4,15).
Türkiye’de medyan yaş, 2000 yılında 26 iken, 2020’de
34’tür ve 2040’ta 42 olacağı tahmin edilmektedir (4).
Şekil-4. Yaş Piramitleri Türkiye 1935, 2000, 2050 (1).
Ülkemizde yetişkin okur yazarlık oranı % 88.1’dir.
Kadınlarda ve özellikle yaşlı kadınlarda oran daha da
düşmektedir (14). Okuryazar olmayan 65 yaş üzeri erkek
yüzdesi 5 iken kadınlarda bu oran % 7.2’e
yükselmektedir (15). Yaşlı nüfusun medeni durumları
incelendiğinde; 65 yaş üstü erkeklerin % 13.2’i, 75 yaş
üstü erkeklerin % 24.5'i dul olarak yaşamlarını
sürdürmekte olduğu, kadınlarda bu oranın 65 yaş
üstünde % 50.4’ü ve 75 yaş üstünde ise % 69.1’i
bulduğu dikkati çekmektedir (14).