Seligman, teorisini şöyle özetler:
"Ne zamanki bir kişi yaptığı
hiçbir şeyin bir fark yaratamayacağına inanırsa,
çaresizliği ve hiçbir
şey yapmamayı öğrenecektir."
Öğrenilmiş çaresizlik, kişinin herhangi bir durumda çok
sayıda başarısızlığa uğrayarak, o konuda bir daha asla başarıya
ulaşamayacağına inandığı zihin durumudur. Kişi ne yaparsa
yapsın sonucun değişmediğini, engelleri hiçbir şekilde aşama
dığını, istediği sonucu almanın
kendi ellerinde olmadığını düşün
düğünde, çaresiz olduğunu öğrenir ve herhangi bir şey 'yapma
mayı' (atalet) seçer.
Hayatımızda bazen maruz kaldığımız gerçek çaresizlikler ile öğre
nilmiş çaresizlik durumu aynı şey değildir. Gerçekten çaresiz olma
dığımız halde, çaresiz olduğumuzu
sanarak, çözebileceğimiz bir
sorunumuzu çözmek için hiçbir şey yapmadığımızda 'öğrenil
miş çaresizlik' yaşıyoruz demektir.
Öğrenilmiş çaresizlik ile ilgili anlattığımız tüm deneylerin
birinci aşamasında
gerçek çaresizlik, ikinci aşamasında
sahte çare
sizlik durumu söz konusudur. Çaresiz olduğunuzu düşündü
ğünüzden, çözüme götüren bir yol olduğu halde siz onu göre
miyorsanız bu,
sahte çaresizliktir. Köpeklerle yapılan deneyde
de ilk aşamada
gerçek bir çaresizlik durumu oluşturuldu. İkinci
aşamasında ise
sahte bir çaresizlik durumu söz konusuydu.
O halde kritik nokta, hangi sorunun çözülebilir, hangisinin
çözülemez olduğuna
karar vermektir. Bir insanın gerçekten çare
siz durumda olup olmadığına karar vermesi pek kolay değildir.
Özellikle de çaresiz durumdayken! Fuzuli'nin deyimiyle, "
Akın
tıya kapılan, kıyıyı yürür sanır."
Çaresizlik duygusu yaşayanlar düşünmeli:
"Gerçekten çaresiz
durumda mıyım, yoksa çaresiz olduğumu mu düşünüyorum?"
4
Bütün ihtimalleri taramadan, "Kurtuluş yolu yok!" deme
mek gerekir.
25