PATULİN
Patulin
A.clavatus, P.expansum, P.patulum,
P.aspergillus v e P . b y s s o c h l a m y s dahil olmak
üzere
Aspergillus ve Penicillium cinslerinin çoğu
türleri tarafından üretilen bir mikotoksindir
(43,44). 4-hidroksi-4H-furol [3,2-c] piran-2(6H)-on
yapısındadır. Pek çok organik solventte ve suda
çözünebilir. Şekil 8’de patulinin yapısı görülebilir
(45).
P.expansum elmalarda yaygın bir patojen
mikroorganizmadır (43,44,46). Patulin esas
olarak elma ve elma suyu, elma suyu konsantre-
si, elma reçeli ve şekerlemesi gibi ürünlerde bu-
lunmakla beraber aynı zamanda armut, kayısı,
şeftali, domates, portakal ve bu meyvalardan elde
edilen ürünlerde de bulunabilir (45). Yapay olarak
kontamine edilmiş meyva suları, komposto ve
sebzelerle yapılan deneylerde patulinin 5-25°C
sıcaklıklarda
P e n i c i l l i u m
türleri tarafından
üretildiği gözlenmiştir (44).
Patulin sülfhidril gruplarına yüksek derecede
afineteye sahiptir bu yüzden çoğu enzimi inhibe
etmektedir. Yapılan akut toksisite, teratojenite ve
mutajenite testlerinde sisteinle oluşturduğu katım
ürünlerinin, değişmemiş bileşikten daha az
toksik olduğu gözlenmiştir. Akut ve kısa süreli
çalışmalarda patulin gastrointestinal hiperemi,
şişkinlik, hemoraji ve ülserasyon oluşturmuştur.
Patulin memeli, bitki ve pek çok yaşam biri-
mine toksik olan geniş spektrumlu bir toksindir.
Çok çeşitli biyolojik aktivite gösterdiği kanıt-
lanmıştır. Farelerde granülositleri etkilemeksizin
lenfosit sayılarında azalmaya neden olmaktadır.
Uygulamanın kesilmesini takiben değerler
normale dönmektedir. Toksin farelerde idrar
oluşumunu baskılamış ve kan glukoz düzeylerini
arttırmıştır. Kapiller permeabiliteyi arttırarak
ödemlere neden olduğu, hücre membranı per-
meabilitesini de değiştirdiği bilinmektedir. Çoğu
laktonla birlikte patulinin subkütan enjeksiyonuyla
karsinojen olduğu gösterilmiştir. Bu karsinojen,
total veya kısmi kromozom kırıkları gösteren
nükleus gelişim bozukluklarından sorumlu tutul-
maktadır. Fakat tam ters yönde etkisi olduğuna,
farede tümör hücre büyümesini baskıladığına
dair veriler de bulunmaktadır.
Kısa ve uzun dönem toksisite testlerinde ve
üreme sistemi üzerine yapılan deneylerde kul-
lanılan sıçanlarda mortalite çoğunlukla GİK kay-
naklı rahatsızlıklar ve/veya pnömoni nedeniyle
gözlenmiştir. Bunun nedeni de büyük olasılıkla
patulinin gram pozitif bakteriler üzerindeki anti-
biyotik etkisi nedeniyle gram negatif bakterilere
seçici bir avantaj sağlaması olduğu düşünülmek-
tedir. Bu sonuç benzer doz seviyeleri ile spesifik
patojenlerden arındırılmış ortamda yapılan 13
haftalık bir çalışmada bu şekilde bir mortalite
görülmemesiyle desteklenmiştir.
İn vitro ve in vivo
çalışmalar patulinin immunosupresif etkileri
olduğunu göstermektedir. Fakat her iki kısa
dönem ve üreme sistemi toksisitesi/ uzun süreli
toksisite/ karsinojenite çalışmalarında, bu etkilerin
gözlendiği dozlar NOEL değerinden yüksektir
(43,44).
Genotoksisite üzerine olan veriler çok
çeşitliyse de memeli hücreleriyle yapılan
çalışmalar pozitif sonuç verirken bakterilerle
yapılan çalışmalar genellikle negatif çıkmıştır
(44). Bazı çalışmalarda patulinin DNA sentezini
bozduğu bildirilmiştir. Bu genotoksik etkilerin,
GİRGİN, BAŞARAN, ŞAHİN. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE İNSAN SAĞLIĞINI TEHDİT EDEN MİKOTOKSİNLER
VOL 58, NO 3, 2001
113
Şekil 8. Patulin yapısı
patulinin sülfidril gruplarıyla olan bağlanma
yeteneğine ve böylelikle genetik materyalin
replikasyonunda yer alan enzimleri inhibe
etmesine bağlı olduğu düşünülmektedir.
Sıçanlarda veya farelerde 1,5 mg/kg vücut
ağırlığına kadar hiçbir teratojenik etki gözlenme-
miştir. Daha yüksek dozlarında ise maternal tok-
sisite ve düşük sıklığında artış gözlenmiştir; bu da
patulinin embriyotoksik olduğunu göstermektedir
(43).
Patulin karsinojenik özellikleri şüpheli olan bir
toksik maddedir. Resmi bir risk kanıtı olmasa da,
1995’te Gıda Katkı Maddeleri Uzman Komitesi
(JECFA) tarafından 43 µg/kg’lık NOEL değeri ve
güvenlik faktörü olarak 100 kullanılmasıyla
0,4 µg/kg vücut ağırlığı olmak üzere geçici
bir maksimum tolere edilebilir günlük alım
düzeyi (PMTDI) saptanmıştır. Bu, 60 kg
ağırlığındaki bir yetişkin için günlük 24 g’a,
20 kg’lık bir çocuk için günlük 8 µg’a ve 10 kg’lık
bir çocuk içinse 4 µg’a karşılık gelmektedir.
İnsanlar bu toksini sadece işlem görmüş
meyve ve daha sıklıkla meyve suyundan
alabilmektedir (43,47).
Toksisitesi nedeniyle, sağlık otoriteleri patulin
kontaminasyonunu önemli bir problem olarak
görmüş ve pek çok ülkede elma sularında
maksimum izin verileblir konsantrasyon (MAK)
olarak 20-50 µg/l arası değişen değerler belirlen-
miştir. Ülkemizde Türk Gıda Kodeksi tatafından
belirlenen en yüksek kabul edilebilir değer
0,05 mg/kg’dır. Dünya Sağlık Örgütü de tavsiye
edilebilir limit olarak 50 µg/l konsantrasyonu öner-
mektedir (48). Elma sularındaki patulin miktarı
genellikle 50 µg/ml’nin altındadır ve günlük mak-
simum alım düzeyi olarak çocuklar için 0,2 µg/kg
vücut ağırlığı; yetişkinler içinse 0,1 µg/kg vücut
ağırlığı değerleri saptanmıştır. Bulunan miktar
komite tarafından belirlenen tolere edilebilir
düzeylerin altındadır fakat elma suları nadiren de
olsa ağır derecede kontamine olmuş olabilir (43).
Patulin şarapta yapılan deneyler sonucunda
ispatlandığı şekilde fermentasyon esnasında
tamamen elimine olurken meyva suyu üretimi
esnasındaki alışılagelmiş teknolojik işlemler es-
nasında sadece %20’si kaybolduğu bulunmuştur
(44). Bu nedenle maruziyeti minimuma indire-
bilmek için hasarlı veya küflü meyve kullanımı
engellemek gerekmektedir (43).
ZEARALENONLAR
Zearalenon (ZON); mısır, arpa, yulaf, buğday
ve darılarda yaygın olarak bulunabilen
Fusarium
türleri tarafından farklı şartlarda üretilebilen bir
mikotoksindir. Örn.
F . r o s e u m tarafından ZON
üretimi için yüksek (24-27°C) ve düşük (12-14°C)
olmak üzere iki farklı sıcaklık alternatifi
bulunmaktadır. Düşük sıcaklık enzim aktivasyonu
için şarttır fakat enzim bir kere aktive olduğunda
yüksek sıcaklıklarda da toksin üretebilmektedir
(2,49). Şekil 9’da ZON’un yapısı görülmektedir
(49).
ZON’un nispeten düşük akut toksisitesinin
yanında çoğu hayvan türünde belirgin östrojenik
ve anabolik etkileri vardır (49). Koyun, sığır ve
domuzlarda fiziksel gelişimi arttırdığı gözlenmiştir
fakat bu etki, toksinin insanlarda östrojenik
reseptör üzerine olan argonistik etkileri nedeniyle
ortaya çıkan olası ciddi etkileri nedeniyle önemi
tartışılır durumdadır (2,49,50).
ZON’a uzun süreli maruziyet vulvovajinit
ile sonuçlanır. Vulvovajinite ilaveten, domuzlarda
yapılan deneylerde kontamine mısır alımı; düşük,
infertilizasyon, hipertrofi ile sonuçlanmıştır. Erkek
domuzlarda ise üreme organlarıyla ilgili her-
hangi bir değişim gözlenmemiştir (2). Çeşitli
ülkelerde ZON tolerans sınırları 30-1000 µg/kg
aralığında değişmektedir.
GİRGİN, BAŞARAN, ŞAHİN. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE İNSAN SAĞLIĞINI TEHDİT EDEN MİKOTOKSİNLER
TÜRK HİJ DEN BİYOL DERGİSİ
114
Şekil 9. Zearalenon’un yapısı
ZON’un karsinojenik özellikleri hakkında çok
farklı veriler bulunmaktadır ve bu konuda daha
detaylı çalışmalara gerek vardır (49).
DİĞER BAZI FUNGAL TOKSİNLER
Ergotoksinler
Ergotoksinler
(ergotamin,
ergokornin,
ergokristin ve ergokriptin gibi)
C l a v i c e p s
purpurea’nın ana alkaloidleridir ve farmakolojik
aktivitesi en yüksek peptidler arasındadır (1).
Ergotizm, bilinen en eski insan mikotok-
sikozudur. Orta Çağ’da Avrupa’da
C.purpurea ile
kontamine olmuş çavdar ununun alımı sonucu
“St. Anthony ateşi” veya “kutsal ateş” olarak
adlandırılan mikotoksikoz oluşmuştur (1,51).
Bu hastalık gangren, kramp, konvülsiyon ve
halusinasyonlara neden olmaktadır. Hastalık
adını, hastalarla St. Anthony’nin tarikatındaki
keşişlerin ilgilenmesi nedeniyle onlardan almıştır
(51).
Ergotizm, insan hastalığı olarak hemen
hemen ortadan kalkmasına rağmen hayvan
hastalığı olarak
C . p a s p a l i ile kontaminasyon
sonucu yaygın biçimde gözlenebilmektedir.
C . p u r p u r e a alkaloidleri bitki türleriyle ilişkilidir
çünkü neden olan mantar, çavdar bitkisinin spesi-
fik bir patojenidir (1).
Bu toksinler günümüzde anjina pektoris
tedavisi, hipertoni, migren ağrısı, serebral dolaşım
bozuklukları, uterus kontraksiyonu, hipertansiyon,
seratonin düzeylerindeki değişikliğe bağlı
rahatsızlıklar, prolaktin salımının inhibisyonu, süt
salgılanmasının durması doğum sonrası kana-
manın azaltılması ve gebeliğin erken döneminde
implantasyonun
engellenmesi
gibi
çeşitli
alanlarda kullanılmaktadır. Bütün bu fizyolojik
etkilerinin yanında bazı ergo alkaloidleri adrena-
lin, noradrenalin ve seratoninin inhibisyonu
ve uterus düz kasların kasılması gibi etkiler
gösterirken bazı ergo alkaloidleri de antibiyotik
akivitesi göstermektedir (51).
Sporidesminler
Sporidesminler (örn. Sporidesmin A) Yeni
Zellanda’da koyunlarda fotosensitivite (yüzde
ekzema; “facial eczema”) ve Güney Afrika’da
“yellow thick head disease” adı verilen bir
hastalığa yol açan epipolitiyodioksopiperazin
yapısında bir grup maddedir.
Facial eczema, sporidesminin karaciğer
üzerindeki toksik etkilerinin ikincil fotosensitivite
reaksiyonlarının göstergesidir. Karaciğer paran-
kimine doğrudan toksik etkisine ilaveten,
sporidesminin safra içine itrahı ile safra kanalı
duvarında ilerleyen nekroz, periduktal lamellar
fibroz ve kanalın tıkanmasına neden olan
granülasyonla sonuçlanan safra epiteli iltihabına
neden olur. Bu nedenle, klorofilin hepatik
degredasyon ürünü olan filoeritrin itrahı
kolanjit tarafından bozulmuş olur ve periferal
dolaşımdaki aşırı filoeritrin maruziyet olan
deride ödem ve inflamasyona neden olan
fotosensitivite reaksiyonları oluşur.
Fomopsinler
Fomopsinler, fomopsin A gibi β - d e h i d -
roaminoasitler içeren bir grup kompleks hekza-
peptittir. Güney Afrika ve Avusturalya’da koyun-
larda lupinozise neden olmuşlardır. Fomopsinler,
doğada
L u p i n u s türlerinin spesifik patojen ve
saprofiti olan
Phomopsis leptostromiformis
tarafından üretilir. Buna rağmen tahılda ve sıvı
ortamda üreyebilirler. Karaciğer ana hedef
organdır. Karaciğerde yağ birikmesi sonucu
karaciğer yapısal ve boyutsal olarak değişir,
özellikle değişir ve kitlesi büyür. Uzun süreli düşük
doz temasında karaciğer atrofisi, fibroz ve safra
kanalı proliferasyonu gelişir. Fomopsin A hem
in vitro hem in vivo olarak mitotik aktivite gösterir
ve gözlenen lupinozis semptomları fomopsinin
tubulin ve mikrotübüller ile spesifik etkileşmesine
dayalı olabilir (1).
Sonuç olarak mikotoksinler sağlığı tehdit
eden besinlerde bulunan en önemli ve tehlikeli
maddeler olup bütün dünyada ve Türkiye’de de
bu açıdan sorun olmaktadırlar. Bunların gıdalarla
tüketimlerini en aza indirmek için oluşumlarını
engellemek ve/veya oluşabildikleri her tip
besinleri bu tip maddelerden arındırmak üzere
yapılan çalışmalar ve bu konu ile ilgili geliştirilen
yeni yaklaşımlar büyük öneme sahiptir.
GİRGİN, BAŞARAN, ŞAHİN. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE İNSAN SAĞLIĞINI TEHDİT EDEN MİKOTOKSİNLER
VOL 58, NO 3, 2001
115
GİRGİN, BAŞARAN, ŞAHİN. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE İNSAN SAĞLIĞINI TEHDİT EDEN MİKOTOKSİNLER
TÜRK HİJ DEN BİYOL DERGİSİ
KAYNAKLAR
1. Steyn PS, Stander MA. Mycotoxins with Special Reference to the Carcinogenic Mycotoxins: Aflatoxins,
Ochratoxins and Fumonisins. In: Ballantyne B, Marrs TC, Syversen TLM, eds. General and Applied Toxicology.
2nd Edition. United Kingdom: Macmillan Reference Ltd, 1999: 2145-76.
2. Concon JM. Mold and Mycotoxin Contamination of Food Products. In: Food Toxicology Part B: Contaminants
and Additives. New York: Marcel Dekker Inc, 1988: 677-770.
3. Hendrickse RG. Of sick turkeys, kwashiorkor, malaria, perinatal mortality, heroin addicts and food poisoning:
research on the influence of aflatoxins on child health in the tropics. Ann Trop Med Parasitol 1997; 91 (7): 787-93.
4. Mc Connell IR, Garner RC. DNA Adducts of Aflatoxins, sterigmatocystin and other mycotoxins. In: Hemminki K,
Dipple A, Shuker DEG, Kadlubar FF, Segerbäck D, Bartsch H, eds. DNA Adducts: Identification and Biological
Significance. Lyon: IARC Scientific Publications No.125, 1994: 49-55.
5. Vidyasagar T, Sujatha N, Sashidhar RB. Determination of aflatoxin B1-DNA adduct in rat liver by enzyme
immunoassay. Analyst 1997; 122: 609-13.
6. Busby WF Jr, Wogan GN. Aflatoxins. In: Edwards F, ed. Chemical Carcinogens. York: Maple Press Co, 1984:
945-1136.
7. Kussak A, Andersson B, Andersson K. Immunoaffinity column clean-up for the high-performance liquid
chromatographic determination of aflatoxins B1, B2, G1, G2, M1 and Q1 in urine. J Chromatogr B 1995; 672:
253-9.
8. Simon P, Delsaut P, Lafontaine M, Morele Y, Nicot T. Automated column switching high performance liquid
chromatography for the determination of aflatoxin M1. J Chromatogr B 1998; 712: 95-104.
9. Guerre P, Burgat V, Galtier P. Dose-related increase in liver heme catabolism during rabbit aflatoxicosis. Toxicol
Lett 1997; 92: 101-8.
10. Watkins PB. Intestinal Drug Metabolism. European Society for Biochemical Pharmacology. 14th European
Workshop on Drug Metabolism. July 3-8, 1994. Abstract Book P: 49.
11. Poirier MC. DNA adducts as exposure biomarkers and indicators of cancer risk [Abstract]. Environ Health
Perspect 1997; 105 (Suppl 4): 907-12.
12. Tantaoi-Elaraki A, Beraoud L. Inhibition of growth and aflatoxin production in
Aspergillus parasiticus
by essen-
tial oils of selected plant materials. J Environ Pathol Toxicol Oncol 1994; 13 (1): 67-72.
13. Mabrouk SS, El-Shayeb NM. Inhibition of aflatoksin formation by some spices. Z Lebensm Unters Forsch 1980;
171 (5): 344-7.
14. Williams GM, Iatropoulos MJ. Inhibition of the hepatocarcinogenecity of aflatoxin B1 in rats by low levels of the
phenolic antioxidants butylated hydroxyanisole and butylated hydroxytoluene. Cancer Lett 1996; 104 (1): 49-53.
15. Allameh A. Comparison of the effect of low- and high-dose dietary butylated hydroxytoluene on microsome-
mediated aflatoxin B1-DNA binding. Cancer Lett 1997; 114 (1-2): 217-20.
16. Galvano F, Pietri A, Bertuzzi T, Piva A, Chies L, Galvano M. Activated carbons: in vitro affinity for ochratoxin
A and deoxynivalenol and relation of adsorbtion ability to physicochemical parameters. J Food Prot 1998; 61
(4): 469-75.
17. Edrington TS, Sarr AB, Kubena LF, Harvey RB, Philips TD. Hydrated sodium calcium aluminosilicate (HSCAS),
acidic HSCAS, and activated charcoal reduce urinary excretion of aflatoxin M1 in turkey poults. Lack of effect by
activated charcoal on aflatoxicosis. Toxicol Lett 1996; 89: 115-22.
18. Josephs RD, Krska R, Grasserbauer M, Broekaert JAC. Determination of trichothecene mycotoxins in wheat by
use of supercritical fluid extraction and high-performance liquid chromatography with diode array detection or
gas chromatography with electron capture detection. J Chromatogr A 1998; 795: 297-304.
19. Berger U, Oehme M, Kuhn F. Quantitative determination and structure elucidation of type A- and
B- trichothecenes by HPLC/ ion trap multiple mass spectrometry. J Agric Food Chem 1999; 47: 4240-5.
116
GİRGİN, BAŞARAN, ŞAHİN. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE İNSAN SAĞLIĞINI TEHDİT EDEN MİKOTOKSİNLER
VOL 58, NO 3, 2001
20. Hsueh C-C, Liu Y, Freund MS. Indirect electrochemical detection of type-B trichothecene mycotoxins. Anal Chem
1999; 71; 4075-80.
21. Razzazi-Fazeli E, Böhm J, Luf W. Determination of nivalenol and deoxynivalenol in wheat using liquid
chromatography-mass spectrometry with negative ion atmospheric pressure chemical ionisation. J Chromatogr A
1999; 854: 45-55.
22. Cahill LM, Kruger SC, McAlice BT, Ramsey CS, Prioli R, Kohn B. Quantification of deoxynivalenol in wheat
using immunoaffinity column and liquid chromatography. J Chromatogr A 1999; 859: 23-8.
23. Smith JS, Thakur RA. Occurance and fate of fumonisins in beef. In: Jackson L, ed. Fumonisins in Food. New
York: Plenum Press, 1996: 39-55.
24. Tseng T-C, Liu C-Y. Natural occurrence of fumonisin B1 and B2 in domestic maize of Taiwan. J Agric Food Chem
1999; 47: 4799-4801.
25. Solfrizzo M, Avantaggiato G, Visconti A. Rapid method to determine sphinganine/sphingosine in human and
animal urine as a biomarker for fumonisin exposure. J Chromatogr B 1997; 692: 87-93.
26. Wang E, Riley RT, Meredith FI, Merrill Jr AH. Fumonisin B1 consumption by rats causes reversible, dose-
dependent increases in urinary sphinganine and sphingosine. J Nutr 1999;129(1): 214-20.
27. Shephard GS, Snijman PW. Elimination and excretion of a single dose of the mycotoxin fumonisin B2 in a
non-human primate. Food Chem Tox 1999; 37: 111-6.
28. Lau BP-Y, Scott Pm, Lewis DA, Kanhere SR. Quantitative determination of ochratoxin A by liquid
chromatography/electrospray tandem mass spectrometry. J Mass Spectrom 2000; 25: 23-32.
29. McMasters DR, Vedani A. Ochratoxin binding to phenylalanine-tRNA synthetase: Computational Approach to the
mechanism of ochratoxicosis and its antagonism. J Med Chem 1999; 42: 3075-86.
30. Ruprich J, Ostry´ V. Study of human exposure to ochratoxin A and assessment of possible sources. Cent Eur J
Public Health 1 1993; 46-8.
31. Bruinink A, Sidler C. The neurotoxic effects of ochratoxin A are reduced by protein binding but are not affected
by l-phenylalanine. Toxicol Appl Pharmacol 1997; 146: 173-9.
32. Petzinger E, Ziegler K. Ochratoxin A from a toxicological perspective. J Vet Pharmacol Therap 2000; 23: 91-8.
33. De Saeger S, Van Peteghem C. Flow-through membrane-based enzyme immunoassay for rapid detection of
ochratoxin A in wheat. J Food Prot 1999; 62 (1): 65-9.
34. World Health Organ Tech Rep Ser 1991; 806: 29-31.
35. Omar RF, Rahimtula AD, Bartsch H. Role of cytochrome P-450 in ochratoxin A stimulated lipid peroxidation.
J Biochem Toxicol 1991; 6(3): 203-9.
36. Omar RF, Hasinoff BB, Mejilla F, Rahimtula AD. Mechanism of ochratoxin A stimulated lipid peroxidation.
Biochem Pharmacol 1990; 40(6): 1183.
37. Baudrimont I, Ahouandjivo R, Creppy EE. Prevention of lipid peroxidation induced by ochratoxin A in Vero cells
in culture by several agents. Chem-Biol Interact 1997; 104(1): 29.
38. Aleo MD, Wyatt RD, Schnellmann RG. Mitochondrial dysfunction is an early event ochratoxin A but not oosporein
toxicity to rat renal proximal tubules. Toxicol Appl Pharmacol 1991; 107(1): 73-80.
39. Seegers JC, Lottering M-L, Garlinski PJ. The mycotoxin ochratoxin A causes apoptosis-associated DNA
degradation in human lymphocytes. Med Sci Res 1994; 22: 417.
40. Neal GE. Genetic implications in the metabolism and toxicity of mycotoxins. Toxicol Lett 1995; 82-83: 861-7.
41. De GroeneEM, Hassing GIA, Blom MJ, Seinen W, Fink-Gremmels J, Horbach GJ. Development of human
cytochrome P450 expressing cell lines: application in mutagenicity testing of ochratoxin A. Cancer Res 1996; 56(2):
299-304.
42. Creppy EE, Boudrimont I, Betbeder AM. Prevention of nephrotoxicity of ochratoxin A, a food contaminant.
Toxicol Lett 1995; 82-83: 869-77.
43. World Health Organ Tech Rep Ser 1995; 859: 36-8.
117
GİRGİN, BAŞARAN, ŞAHİN. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE İNSAN SAĞLIĞINI TEHDİT EDEN MİKOTOKSİNLER
TÜRK HİJ DEN BİYOL DERGİSİ
44. Beretta B, Gaiaschi A, Galli CL, Restani P. Patulin in apple-based foods: Occurrence and safety evaluation. Food
Addit Contam 2000; 17 (5): 399-406.
45. Gökmen V, Acar L. Rapid reversed-phase liquid chromatographic determination of patulin in apple juice.
J Chromatogr A 1996; 730: 53-8.
46. Rychlik M, Schieberle P. Quantification of the mycotoxin patulin by a stable isotope dilution assay. J Agric Food
Chem 1999; 47: 3749-55.
47. Verger P, Garnier-Sagne I, Leblanc J-C. Identification of risk groups for intake of food chemicals. Regul Toxicol
Pharmacol 1999; 30(2 Pt 2): 103-8.
48. Gökmen V, Acar J. Incidence of patulin in apple juice concentrates produced in Turkey. J Chromatogr A 1998;
815: 99-102.
49. Zöllner P, Jodlbauer J, Lindler W. Determination of zearalenone in grains by high-performance liquid
chromatography-tandem mass spectrometry after solid-phase extraction with RP-18 columns or immunoaffinity
columns. J Chromatogr A 1999; 858: 167-74.
50. Jiménez M, Mateo R. Determination of mycotoxins produced by Fusarium isolates from banana fruits by
capillary gas chromatography and high-performance liquid chromatography. J Chromatogr A 1997; 778: 363-72.
51. Demain AL. Pharmaceutically active secondary metabolites of microorganisms. Appl Microbiol Biotechnol 1999;
52: 455-63.
118
Dostları ilə paylaş: |