Alanya İşletme Fakültesi Dergisi 2/2 (2010)93-114
Gelişim Konferansı’nın Rio’da düzenlediği Dünya Çevre Zirvesi, 1997 yılındaki
iklimin korunmasına yönelik Japonya’daki Kyoto Protokolü ve 2001 yılındaki
Johannesburg Dünya Zirvesi toplantılarında sürdürülebilir kalkınma ve
çevrenin korunmasına yönelik kararlar alınmıştır. Bu kararlarda;
çevrenin
doğal konumunun korunması, toprak, hava ve su kalitesinin bozulmasının
önlenmesi, doğal kaynakların verimli kullanımı, geri dönüşümün artırılması,
sera gazlarının emisyon oranlarının ve atıkların azaltılması ve güvenli biçimde
bertaraf edilmesi gibi konular sürdürülebilir kalkınma içinde yer almışlardır.
Sürdürülebilir kalkınma ve büyüme günümüz dünyasının önemli ortak
sorunları halini almıştır. Sürdürülebilir büyüme kavramının ayrıntıları
araştırılırken, dikkat, insan sağlığını ve
mutluluğunu sağlayan doğal
kaynakların kullanım hakkı eşitliğine nasıl en iyi biçimde erişileceği ve
kaynaklardan istifade etmeyi takip edecek olan toplumsal, ekonomik ve
çevresel kâr ve zararın dağılımı gibi çevrecilik konuları üzerinde toplanmıştır.
Eşitlik, hem şimdi (kuşak içi eşitlik), hem de gelecekte (kuşaklararası eşitlik)
insanların bütün temel ihtiyaçlarını karşılama ve isteklerini tatmin etme
girişimini ifade eder. Bu da, insanların refahında mekânsal ve zamansal
değişiklikler meydana getiren gelişmeden kaçınma anlamına gelir (Hunter,
1997:851). Sanayi işletmeleri ilk başlarda “önce kar” diyorlardı; sonra “önce
insan”, şimdilerde ise “önce doğa” düşüncesini temel paradigmaları olarak
işletme politikalarında kullanmaktadırlar.
Bu fikrin genel bir sonucu; hızlı bir
biçimde büyüyen bu sanayinin çevresel sonuçlarının daha fazla göz ardı
edilemeyeceğidir. Bu durum, sürdürülebilirliğin yönetim perspektifi ile ilgilidir
ve turizm sektörüne de yansımıştır. “Sürdürülebilir turizm”,
çevreyle
bütünleşmiş turizm gelişimi tartışmasında anahtar bir sözcük haline gelmiştir.
Dostları ilə paylaş: