41
DERLEME
ÖZET
Epilepsi; çocukluk ve ergenlik çağında en sık, erişkinlerde ise
serebrovasküler hastalıklarından sonra ikinci sıklıkta görülen
nörolojik bir hastalıktır. Bu yaygın prevalansına rağmen, özel-
likle psikojenik nöbetlerden ayırt etme noktasında epilepsinin
kesin tanısının konulması sırasında çeşitli zorluklarla karşıla-
şılmaktadır. Psikojenik non-epileptik nöbetler (PNES), en sık
karşılaşılan ve epileptik nöbetlerden ayırt edilmesi en zor
durumlardan biridir. Özellikle, üçüncü basamak sağlık kurum-
larındaki epilepsi birimlerine farmakolojik tedaviye dirençli
nöbet tanısıyla başvuran hastaların % 17-30’unu bu hasta
grubu oluşturmaktadır. Doğru tanı konmadığında PNES has-
taları, doğru tedavinin gecikmesi, uzun süre antiepileptik ilaç-
ların maddi yükü ve yan etki olasılıkları gibi ciddi ve çok
yönlü sıkıntılarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu hem hastalar
için hem de konuyla ilgili bütün sağlık birimleri çalışanları
için hem iş gücü, zaman ve ekonomik kayba hem de psikolojik
etkilenmeye neden olmaktadır. Bundan dolayı, bu makalede
epileptik ve non-epileptik nöbetlerin genel özellikleri sunula-
rak bu iki nöbetin ayırıcı tanısında kullanılabilecek elektrofiz-
yolojik, biyokimyasal ve psikolojik test yöntemleri güncel lite-
ratür ışığında tartışılmıştır.
Anahtar kelimeler: Epilepsi, psikojenik nöbet, ayırıcı tanı
SUMMARY
Psychogenic non epileptic seizures on differential
diagnosis of epilepsy
Epilepsy is the most common neurological disorder in adoles-
cence and also the second common disease after the cerebro-
vascular problems in adults. In spite of its high prevalance;
there are lots of difficulties on definitive diagnosis of epilepsy;
especially on differential diagnosis with psychogenic seizures.
Psychogenic non epileptic seizures (PNES) are one of the most
common and the most difficult diseases to differentially diag-
nose from epileptic seizures. Particularly; 17-30 % of patients
consulted epilepsy units in tertiary health institutions with
complaint of seizures resistant to pharmacological therapy,
are in this group. When the PNES patients are misdiagnosed;
they are exposed to serious and versatile problems such as
detention of the correct treatment, financial burden and pos-
sible side effects of antiepileptic drugs. This problems cause
psychological effects and also loss of labor, time and money in
both patients and sanitarians. Therefore; in this paper, we int-
roduced general properties of epileptic and non epileptic sei-
zures and also discussed the electrophysiologic, biochemical
and psychologic analyse methods for the differential diagnosis
of these diseases by evaluating actual literature.
Key words: Epilepsy, psychogenic seizure, differential diagnosis
Fizyoloji
Göztepe Tıp Dergisi 28(1):41-47, 2013
doi:10.5222/J.GOZTEPETRH.2013.041
ISSN 1300-526X
Epilepsi ayırıcı tanısında psikojenik non-epileptik
nöbetler
Duygu ÇAkIL (*), Sema İnanır (**), Hayriye BAYkAN (**), Hatice AYgüN (*), Ramazan koZAN (*)
Geliş tarihi: 09.03.2012
Kabul tarihi: 11.11.2012
*Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı, **Psikiyatri Anabilim Dalı
Epilepsi kortikal nöronlardaki anormal ve aşırı
elektriksel deşarj sonucu ortaya çıkan spontan ve
yineleyici nöbetlerle karakterize kronik nörolojik
bir hastalıktır
(1)
. Epilepsinin çocukluk ve ergenlik
çağında en sık, erişkinlerde ise beyin damar hasta-
lıklarından sonra ikinci sıklıkta rastlanan nörolojik
hastalık olduğu belirtilmektedir
(2)
. Hastalığın ül-
kemizdeki prevalansı hakkında tam kesin veriler
olmamakla birlikte toplumda genel olarak % 0.4-1
oranında gözlendiği belirtilmektedir.
Epileptik bir nöbet; kendini duyu-motor fonksiyon-
larda, davranış, hafıza ve bilinçte ortaya çıkan ani
değişikliklerle gösterir. Genel olarak nöbetin dav-
ranışsal dışa vuruş şekli etkilenen beyin bölgesinin
lokalizasyonuna ve genişliğine göre değişir
(3)
. Epi-
lepsi sınıflaması da en sık bu klinik tabloya göre
yapılır. Bu sınıflandırmaya göre epileptik nöbetler
beynin yalnızca belli bir kısmının etkilendiği ve
bilinç kaybının her zaman eşlik etmediği parsiyel
(kısmi) ve tüm beyni etkileyerek her zaman bilinç
kaybı ile seyreden jeneralize nöbetler olmak üzere
iki kısımda incelenir
(4)
. Etiyolojik olarak ise epilep-
siler primer veya idiyopatik ve sekonder epilepsiler
42
Göztepe Tıp Dergisi 28(1):41-47, 2013
olmak üzere iki grupta incelenirler. İdiyopatik epi-
lepsilerin nedeni bilinmemekle beraber nöbetlerin
çok büyük bölümü bu tiptir. Genellikle çocukluk ve
genç erişkinlik döneminde başlarlar, çoğunda gene-
tik yatkınlık söz konusudur. Sekonder epilepsilerde
kalıtsal metabolik hastalıklar, endokrin bozukluklar,
kafa travması, beyinde yer kaplayan lezyonlar, mer-
kezi sinir sistemi infeksiyonları (menenjit, ensefa-
lit), çeşitli metabolik anormallikler (hipoglisemi,
hipokalsemi, hiponatremi), çeşitli toksinler, alkol yok-
sunluğu, eklampsi, antiepileptik ilacın kesilmesi ya da
doz aşımı gibi nedenler nöbete yol açabilirler
(5)
.
Epilepsi uzun süreli izleme ve tedavi gerektiren bir
hastalıktır. Hastaya yaklaşımda ilk basamak tanının
doğru konulması ve ilaç tedavisine gerek olup ol-
madığının belirlenmesidir. Epilepsi tanısı ve sınıf-
landırması primer olarak hastanın tıbbi öyküsüne ve
fizik bulgularına dayanmaktadır. EEG, görüntüleme
teknikleri (BT, MR, SPECT vs.) ve diğer tanı yön-
temleri (video-EEG monitörizasyonu) tanıyı des-
teklemek ve kesinleştirmek için kullanılmaktadır.
Diğer taraftan, epilepsi hastalığı veya epileptik nö-
betler ile karıştırılabilecek klinik benzerlik gösteren
ancak epileptik özellik taşımayan tabloların ayırıcı
tanısı konusunda dikkatli olunması önemlidir. Epi-
lepsi birçok farklı klinik formda kendini gösterebi-
lir. Klinik özellikleri, etiyolojisi, şiddeti, prognozu,
eşlik eden diğer nörolojik bulgular çok değişkendir,
bu nedenle ayırıcı tanısında zorluklar olabilir
(4)
.
Epileptik nöbetlerin ayırıcı tanısı yaşa ve nöbetlerin
kliniğine göre değişkenlikler gösterir. Genel olarak
non-epileptik nöbetler (pseudonöbetler veya yalancı
nöbetler olarak da bilinir); fizyolojik ve psikojenik
olmak üzere iki başlık altında toplanmıştır (Tablo
1). Psikojenik kaynaklı olanlar çok daha sık görül-
mekte ve ayırıcı tanısı çok daha zor olmaktadır.
Psikojenik non-epileptik nöbetler (PNES); gerçek
nöbetleri andıran, ancak EEG değişimlerinin ve
SSS disfonksiyonunun eşlik etmediği paroksis-
mal davranış değişiklikleri epizodudur. Psikolojik
stresin fiziksel bir yansıması olarak yorumlanır ve
semptomların kökende psikiyatrik olduğu ancak
dışa vurumunun nörolojik olduğu psikonörolojik
bozukluklar kategorisinde değerlendirilir. Jenerali-
ze tonik-klonik, absans, basit veya kompleks parsi-
yel nöbetler gibi birçok epilepsi tipini taklit edebil-
diği gibi epilepsi hastalığı ile birlikte de görülebilir
(7)
. PNES hastalarının % 10.7’sinde aynı zamanda
epileptik nöbetler de görüldüğü bildirilmektedir
(8)
. PNES; üçüncü basamak sağlık kurumlarındaki
epilepsi birimlerine farmakolojik tedaviye dirençli
nöbet tanısıyla başvuran hastaların % 17-30’unu
oluşturmaktadır. Toplumda prevalansı 1/3000 ile
1/50000 arasında değişmektedir
(9)
. Tanı konulan
PNES hastalarının % 75-85’inin kadın olduğu ve
hastalığın başlangıç yaş ortalamasının 3.-4. dekad
olduğu bildirilmektedir. Bunun yanında çocukluk
ve adolesan döneminde PNES tanısı almış olgular
da mevcuttur
(10)
. PNES hastalarında doğru tanı has-
ta semptomatik hale geldikten sonra ortalama 7.2
yıl içinde konulabilmektedir
(11)
. Oldukça uzun olan
bu süre içinde hastaların birçok antiepileptik ilaç ve
kombinasyonlarını kullandığı, bu ilaçların hastalar-
da ciddi yan etkilere ve yüksek bir maddi yüke ne-
den olduğu ve yine bu hastalardan bir kısmının non
epileptik status nedeniyle acil servislere başvur-
masıyla status epileptikus düşünülerek entübasyon
gibi agresif girişimlere maruz kaldıkları göz önüne
alınacak olursa, epilepsi ile ayırıcı tanısının erken
dönemde yapılmasının önemi bir kez daha ortaya
çıkmaktadır
(12)
.
Tablo 1. non-epileptik nöbetlerin sınıflandırılması
(6)
.
Psikojenik
• Fiziksel semptomların yanlış yorumlan-
ması
• Psikopatolojik durumlar
Anksiyete bozuklukları
(örn.posttravmatik stres
bozukluğu)
Konversiyon
Dissosiyatif bozukluklar
Hipokondriyazis
Psikoz
Somatizasyon bozuklukları
• Bilinç durumu bozulmuş hastalarda
pekiştirilmiş davranış paterni şeklinde
• Psikopatolojik durum eşlik etmeden
akut strese yanıt olarak
Fizyolojik
• Kardiyak aritmiler
• Komplike migren
• Disotonomi
• İlaç ve toksinlerin etkileri
• Hipoglisemi
• Hareket bozuklukları
• Uyku bozuklukları
• Senkop epizodları
• Geçici iskemik atak
• Vestibüler semptomlar
43
D. Çakıl ve ark., Epilepsi ayırıcı tanısında psikojenik non-epileptik nöbetler
Epilepsi mi Psikojenik non-Epileptik nöbet mi?
nöbet ile gelen hastaya yaklaşım
Bilinç kaybı ile kliniğe başvuran hastalarda yanıt-
lanması gereken temel soru olayın bir epileptik nö-
bet olup olmadığıdır. Hasta kliniğe getirildiğinde
genellikle nöbet sonlanmış olduğundan bunun ayırd
edilmesinde en önemli bilgiler hastadan ve bilinç
kaybı sırasında yanında bulunan görgü tanıkların-
dan elde edilebilir. Anamnezin yeterli alınamadığı
durumlarda hastanın ayırıcı tanısı güçleşmektedir.
İyi bir anamnezde olayın bir non-epileptik nöbet ol-
duğunu düşündürebilecek birçok ipucu elde edilebi-
lir. Bunlar arasında aşağıda bulgular sayılabilir:
a) Antiepileptik ilaçlara (AED) direnç: Yeni tanı
konan epilepsi hastalarının % 60’ında orta doz
tek bir AED ile nöbet kontrolü sağlanabilmek-
tedir
(13)
. PNES hastalarının % 80’i doğru tanı
konulmadan önce uzun veya kısa süreli AED
tedavisi almışlar ve bir yarar görememiştir. Bu
hastaların çoğu bu nedenle bir epilepsi merkezi-
ne başvurmaktadır.
b) Nöbetlerin çok sık olması (günde birkaç kez ka-
dar),
c) Epileptik nöbet için alışılagelmiş olmayan stres,
üzüntü, ağrı, belirli hareketler ve sesler gibi spe-
sifik tetikleyici durumların varlığının olması,
d) Nöbetlerin genellikle kalabalık ortamlarda, özel-
likle polikliniklerin bekleme salonunda veya
doktor kontrolündeyken olması,
e) Nöbetler sırasında kendine zarar verme, dil ısır-
ma, idrar kaçırma, siyanoz görülmemesi,
f) Hastanın çocukluk dönemine ait cinsel veya fi-
ziksel istismar veya benzer başka bir psikolojik
travma öyküsü olması,
h) Beraberinde (sıklıkla multipl) psikiyatrik bozuk-
luklar olması: Hastaların % 70’inde eşzamanlı
olarak 2 veya daha fazla psikiyatrik bozukluk
tanısının varlığı söz konusudur. Yüzde 64’ünde
duygudurum bozuklukları, % 42’sinde madde ba-
ğımlılığı, % 49’unda posttravmatik stres bozuklu-
ğu, % 47’sinde diğer anksiyete bozuklukları,
% 91’inde ise dissosiyatif bozukluklar görülmek-
tedir
(14)
.
Ayrıntılı alınan bir anamnezden sonra hastaya nöro-
lojik muayenenin öncelikli olduğu dikkatli ve tam
bir fizik muayene yapılmalıdır.
EEG ile kesin tanı koyulabilir mi?
İnsanda kafatasının üzerinden, saçlı deriden kayde-
dilen beyin dalgalarına elektroensefalogram (EEG)
adı verilir. Büyük hücre gruplarının aktivitesinden
elde edilen kayıtlar özellikle epilepsi teşhisinde kul-
lanılabilir. Bu yönüyle EEG; klinik bilgiler yanında
en önemli yardımcı tanı yöntemidir. Non-invaziv
ve ucuz bir yöntem olması dolayısıyla günümüzde
halen tanı ve tedavinin yönlendirilmesinde en sık
kullanılan yöntem olarak önemini korumaktadır.
Nöbet düşünülen hastada başlıca zemin aktivitesin-
de belirgin asimetri veya yavaşlama ve epileptiform
deşarjların (diken, keskin ve diken-dalga deşarjları)
saptanması ile tanıya gidilir. İlk rutin EEG ile epi-
lepsi hastalarının ancak % 30-50’sinde tipik pato-
lojik bulgular görülürken, 3. EEG ve provokasyon
yöntemleri (hiperventilasyon, aralıklı ışık uyarımı
vb.) ve uyku kayıtları ile patolojik bulgu oranı
% 60-90’a yükselir. Bununla birlikte nöbet geçiren
hastanın EEG’sinin normal olması epilepsi tanısı-
nı dışlamaz, ayrıca birçok epileptik hasta interiktal
dönemde sürekli normal EEG bulgusu gösterebilir.
Yine özellikle sıklığı az olan nöbetlerin iktal dönem-
Tablo 2. Epileptik nöbet ile PnES’in klinik özellikler açısından
karşılaştırılması
(15)
.
Özellikler
Stereotipik Nöbetler
Nöbet Süresi
Gün içi değişkenlik
Fiziksel zarar verme
Dil ısırma
İdrar kaçırma
Motor aktivite
Siyanoz
Post-iktal konfüzyon
Reflekslerde değişme
İlaç tedavisiyle değişme
Inter-iktal EEG
İktal EEG
İkincil kazanç varlığı
Psikiyatrik değişiklikler
PNES
Değişken olabilir
Uzamış olabilir
Gündüz
Seyrek
Seyrek
Seyrek
Uzamış, unkoordine
Yok
Seyrek
Yok
Yok
Normal
Normal
Yaygın
Yaygın
Epileptik nöbetler
Normal stereotipik
Kısa
Gece veya gündüz
Tonik klonik (TC)
nöbetlerde olabilir
Tonik klonik nöbetlerde
olabilir
Yaygın
Otomatizm, koordine
TC nöbetler
Sık
Sık
Sık
Genellikle var
Sıklıkla değişmiş
Değişmiş
Seyrek
Seyrek
44
Göztepe Tıp Dergisi 28(1):41-47, 2013
de yakalanıp EEG kaydı alınması zor olduğundan
bu durumlarda çoğu zaman tanıya yardımcı olama-
maktadır
(16)
. EEG’nin en çok yararlanılan özelliği;
kesinleşmiş epilepsi tanısı olan hastalarda hastalığı
sınıflandırma, fokal veya lateralize epileptik odak
olduğunu tanımlama, tedaviyi seçme ve prognoz
için yol gösterici olmasıdır
(17)
.
Video-EEG görüntüleme yapılmalı mı?
Non-epileptik nöbet ve epilepsi ayrımında anamnez,
klinik muayene ve EEG ile bir karara varılamadığı
durumlarda altın standart video-EEG görüntüleme
(VEM) yöntemidir. AED tedavisine rağmen, nöbet
sıklığında değişme olmayan tüm hastalara öneril-
mektedir
(18)
. Ancak, uygulanmasındaki zorluklar
ve maliyetinin yüksek olması nedeniyle kullanımı
kısıtlıdır. Bu sistem hastanın uzun süreli EEG kay-
dı ve eşzamanlı video kaydı alınarak çalışır. Bu şe-
kilde nöbetlerin iktal semiyolojisinin açık şekilde
gözlemlenmesini sağlar, hem nöbetin klinik özel-
liklerinin hem de iktal dönemdeki EEG kayıtlarının
birlikte değerlendirilmesi mümkün olur. Klinik olay
sırasında EEG kayıtlarında bir değişiklik oluşma-
ması ve izlenen nöbetin EEG değişikliklerinin eş-
lik etmediği bazı parsiyel epileptik nöbetlerle de
uyumlu olmaması PNES lehine tanı koydurucudur.
Yine video kaydının izlemi sırasında edinilen nö-
betin kademeli olarak başlayıp sonlanması, sürekli
olmayan (durup tekrar başlayan) düzensiz ve asenk-
ronize aktivite, yanlara doğru baş hareketleri, pel-
vik itme hareketleri, opistotonik postür, kekeleme,
inleme, ağlama, bağırma ve küfürlü konuşma, mo-
tor aktivite boyunca bilinçli olarak kendini koruma
ve ısrarlı göz kapama gibi bazı izlenimler de PNES
tanısını destekler. Ancak, belirtilmelidir ki bu dav-
ranışların hiçbiri tek başına PNES için tanı koydu-
rucu değildir
(18)
. Bunun yanında pupiller dilatasyon,
kardiyorespiratuar değişiklikler, kornea refleksinin
kaybı ve babinski pozitifliği gibi fizyolojik semp-
tomlar genellikle her iki durumda da görülebildiği
için tanısal açıdan değeri yoktur. Al-Quadah ve ark.
(19)
çalışmalarında ortalama 3.2 saatlik VEM ile se-
kiz hastayı nöbet sınıflaması için değerlendirmişler,
beş hastada atak kaydı yapabilmişlerdir. İki hasta-
nın nöbet tipi yeniden sınıflandırılmış, üç hastada
atakların nonepileptik olduğu tespit edilmiştir. Di-
ğer üç hastanın iktal kaydı alınamamış, ancak inte-
riktal epileptik VEM bulguları konvansiyonel EEG
ile benzer bulunmuştur. Foley ve ark.
(20)
stereotipik
nöbet özellikleri tanımlayan 36 hastada yapılan or-
talama 4 saatlik VEM sonucunda 8 hastanın (% 22)
epileptik, 2 hastanın (% 67) non-epileptik olduğu
tespit edilmiş, yani hastaların 32’sinde (% 89) nö-
bet/psödonöbet ayırımı yapılabilmiştir. Dört hasta-
da (% 11) nöbet kaydı alınamamıştır. Bu sonuçlar
doğrultusunda VEM tekniğinin hastalarda iktal dö-
nemin görüntülenmesinde ve epileptik nöbet/pseu-
donöbet ayırıcı tanısında başarılı bir yöntem olduğu
söylenebilir.
Serum prolaktin düzeyleri ayırıcı tanıda bir
belirleyici olabilir mi?
İlk olarak psikiyatri hastalarında elektrokonvulsif
tedavi sonrası prolaktinin plazma düzeylerinde artış
olduğunun saptanmasıyla
(21)
, epileptik nöbetlerden
sonra prolaktin düzeyindeki değişimleri ve bu de-
ğişimlerin epileptik olmayan nöbetlerle farklı olup
olmadığını inceleyen birçok çalışma yapılmıştır. Bu
konudaki benzer 10 çalışmanın Amerikan Nöroloji
Akademisi tarafından yapılan değerlendirilmesin-
de; çalışmaların 8’inde serum prolaktin düzeyin-
deki postiktal artışın epilepsi açısından pozitif tanı
koydurucu değer taşıdığı, ancak artış olmamasının
epilepsiyi dışlamadığı, pseudonöbetlerde ise an-
lamlı bir artış görülmediği; diğer 2 çalışmada ise
pseudonöbetlerde de serum prolaktin düzeyinde
istatistiksel olarak anlamlı artış olduğu, ancak bu
artışın epilepsidekine oranla anlamlı düzeyde düşük
olduğu ortaya konulmuştur
(22)
. Shah; serum prolak-
tin düzeylerinde pseudonöbetlerden sonra ortalama
% 17’lik bir artış olduğunu, bu nedenle en az iki kat
artışın epilepsi yönünden anlamlı kabul edilebilece-
ğini belirtmiştir
(23)
.
Hipofiz bezinden prolaktin salımı hipotalamus tara-
fından hipotalamo-hipofiziyer aks üzerinden dopa-
min olduğu düşünülen bir inhibitör faktör aracılı-
ğıyla kontrol edilir. Bu nedenle bir nöbetin prolaktin
45
D. Çakıl ve ark., Epilepsi ayırıcı tanısında psikojenik non-epileptik nöbetler
düzeyini artırması için bu aksı etkilemiş olması
beklenir
(24)
. Bu nedenle özellikle beynin tamamı-
nı veya büyük kısmını etkileyen generalize tonik-
klonik nöbetlerde daha yüksek oranda bir artış bek-
lenirken, basit parsiyel ve frontal lob nöbetlerinden
sonra artış görülmeyebilir. Postiktal serum prolaktin
düzeyi ölçümü epileptik-non-epileptik nöbet ayrı-
mında yapılması önerilen bir tetkiktir ancak nöbeti
takip eden yarım saat sonrasında düzeyin hızlı bir
şekilde eski haline döndüğü, yine stres, hipoglisemi,
egzersiz, ilaç alımı gibi durumlardan etkilendiği de
unutulmamalıdır.
Psikolojik testler
Henüz standardize edilmiş bir protokol bulunma-
masına rağmen, psikolojik testlerin de gereken
durumlarda ES-PNES ayırıcı tanısında yardımcı
olabileceği düşünülmektedir. Yapılan çalışmalarda
psikojenik nöbetli hastalarda anksiyete, depresyon
gibi psikiyatrik bozuklukların epileptik olgulara
göre daha sık görüldüğü, bu hastaların daha yüksek
oranda suisit girişimi ve psikiyatrik tedavi hikaye-
sine sahip oldukları bildirilmektedir. Bunun yanın-
da araştırmacılar yine psikojenik nöbetli hastaların
epileptik hastalara oranla daha düşük bir yaşam ka-
litesine, daha sık uzun süreli sağlık sorunlarına ve
daha disfonksiyonel aile ilişkilerine sahip oldukla-
rını gözlemlemiştir
(25)
.
Psikojenik nöbetli hastalarda oluşan kişilik sorun-
ları birçok araştırmanın konusu olmuştur. Minneso-
ta Çok Yönlü Kişilik Envanteri (MMPI) bu alanda
oldukça hassas ancak özgün olmayan bir testtir.
Yapılan çalışmalarda MMPI ile özellikle hipokond-
riyazis, depresyon, histeri ve şizofreni ölçeklerinde
epileptik ve psikojenik nöbetli hastalar arasında ista-
tistiksel olarak anlamlı farklar bulunmuş, psikojenik
nöbetli hastalarda bu ölçeklerde patolojik yükselme
(T-skor ≥70) tesbit edilmiştir
(26)
. Yapılan 4 bağımsız
çalışmanın ortak sonucu bu testin PNES hastaları-
nın 2/3’sinde, epilepsi hastalarının 3/4’ünde doğru
sınıflandırma yaptığını göstermiştir
(26,27)
. Ancak,
yine de epilepsi-PNES ayrımını ortaya çıkarmadaki
klinik yararları konusunda araştırmacılar arasında
fikir ayrımı söz konusudur.
Epileptik, psikojenik nöbetli ve her ikisinin birlikte
bulunduğu üç hasta grubunda yapılan bir çalışma-
da
(28)
; hastaların aile iletişimleri değerlendirilmiş,
değerlendirmelerde FAD (McMaster Family Asses-
ment Device ) ve SFI (Beavers Self Report Family
Inventory) anketleri kullanılmış. Psikojenik nöbetli
hastalarda ve epilepsiyle birlikte psikojenik nöbet
görülen hastalarda FAD’ın 3 ölçeğinde (duygusal
ilişkiler, komunikasyon ve genel işlevler) SFI’nın
da 1 ölçeğinde (çatışma) yalnızca epileptik nöbet
görülen hastalara oranla önemli oranda artmış skor-
lar ortaya çıkmış. Bu sonuçlar psikojenik nöbetli
hastalarda aile içinde daha çok psikopatolojik du-
rumlarla karşılaşıldığını göstermektedir.
Yine 45 PNES’li, 32 ES’li olmak üzere toplam 77
hasta üzerinde yapılan bir çalışmada FAD, HRQOL
(sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi) ve Beck depresyon
anketi (BDI-II) ile yapılan değerlendirme sonucun-
da PNES hastalarında ES hastalarına oranla anlamlı
düzeyde artmış depresif semptomlar ve yine anlam-
lı düzeyde azalmış yaşam kalitesi saptanmış. Aile
ilişkileri değerlendirmesi sonucu her iki grupta da
normal populasyona oranla ciddi bozulma saptan-
mış ancak iki grup arasında anlamlı bir fark bulun-
mamış. Bunun yanında her iki grupta da FAD so-
nuçlarında erkek hastalarda kadın hastalara oranla
daha patolojik sonuçlar elde edilmiş
(29)
.
Kişilik değerlendirme anketi (PAI) kullanarak ES
ve PNES hastalarının psikopatolojik durumları kar-
şılaştırıldığında; her iki hasta grubunda da kontrol
grubuna oranla artmış somatik yakınmalar, yine art-
mış anksiyete ve depresyon semptomları saptanmış.
PNES hastalarında ES’a oranla daha alışılmadık so-
matik şikayetler, yine anksiyete ve depresyona bağlı
daha fazla fiziksel semptom bulunmuş
(30)
.
Travmaya maruz kalan hastaların non-travmatize
kontrol grubuna göre daha sık aleksitimi ortaya
koyduğu bildirilmektedir
(31)
. NES hastalarının he-
men tamamında travma öyküsü vardır, dolayısıyla
aleksitimi de sık görülmektedir. ES hastalarında
46
Göztepe Tıp Dergisi 28(1):41-47, 2013
ise aleksitimi sağ kortikal lezyonlar, sağ serebral
hemisfer disfonksiyonu, frontal lob disfonksiyonu
gibi durumlar haricinde genellikle gözlenmez
(32)
.
Bu nedenle aleksitimi değerlendirmelerinin de ayı-
rıcı tanıda fikir sahibi olmaya yardımcı olabileceği
düşünülmektedir.
Üzerinde yapılmış fazla çalışma olmamasına rağ-
men, PNES hastalarında relatif olarak hipnoza eği-
limin de arttığı bildirilmektedir. Kuyk ve ark.
(33)
24
PNES ve ES hastasında Stanford Hipnotik Klinik
Skalası ile yaptıkları ölçümlerde PNES hastalarında
genel populasyona ve ES hastalarına oranla yüksek
oranda hipnoza eğilim saptamışlardır.
Yukarıda özetlendiği gibi, birçok çalışmada psiko-
jenik nöbetli hastalarda eşlik eden psikiyatrik bo-
zukluk oranı normal populasyondan ve epileptik
hastalardan yüksek bulunsa da günümüzde ayırıcı
tanıya götürücü standardize edilmiş herhangi bir pa-
rametre bulunmamaktadır.
SoNUÇ
Sonuç olarak; zaman zaman bir arada görülseler de
epileptik ve psikojenik non-epileptik nöbetler hem
etiyolojik, hem oluşum mekanizması hem de tedavi
yaklaşımı açısından birbirinden ayrı değerlendiril-
mesi gereken iki patolojik durumdur. Aynı zamanda
yazımızda özetlemeye çalıştığımız gerek hastanın
anamnezindeki gerekse tetkiklerindeki belli nok-
talar göz önünde bulundurulmadığında ve gerekli
durumlarda video EEG monitorizasyon gibi ek tanı
yöntemlerine başvurulmadığında birbirine en çok
karıştırılan ve sonucunda yanlış tanı ve tedavilerin
sıkça görüldüğü bozukluklardır. Bundan dolayı;
psikojenik nöbetlerin epileptik nöbetlerden ayırıcı
tanısının doğru bir şekilde yapılması, doğru tedavi
uygulanabilmesi, dolayısıyla uygunsuz tedavinin
oluşturabileceği yan etkiler nedeniyle hasta yaşam
kalitesinin daha da bozulmasının önlenmesi, uygun
tedavinin geciktirilmesi sonucu hastada oluşabile-
cek olumsuz etkilerin önlenmesi için çok önemlidir.
İyi bir ayırıcı tanı ile belirtilen bu olumsuz etkilerin
ortaya çıkması önlenmiş olacak ve önemli oranda iş
gücü, zaman ve ekonomik kayıpta önlenmiş olacak-
tır. Bu nedenlerle bu çalışmada epilepsi ile PNES
arasındaki ayırıcı tanıda dikkate alınması gereken
noktalar üzerinde durulmuştur.
kAYNAkLAR
1. Bernal B, Altman N. Evidence -based medicine: neuroi-
maging of seizures. Neuroimaging Clin N Am 2003;13:211-
24.
http://dx.doi.org/10.1016/S1052-5149(03)00019-4
2. Bell gS, Sander JW. The epidemiology of epilepsy: the
size of the problem. Seizure 2001;16:165-70.
3. kandel E, Jessel T. Principles of neural science. New
York: Mc Graw-Hill companies, Inc 2000.
4. Başoğlu M. Epileptik Nöbetlerde sınıflama. Epilepsiler
Akal Ofset İzmir. 2001;2:38-40.
5. oun A, Haldre S, Magi M. Incidance of adult epilepsy in
Estonia. Acta Neurol Scand 2003;108:245-51.
http://dx.doi.org/10.1034/j.1600-0404.2003.00121.x
PMid:12956857
6. Twamley EW, Bortz JJ. Nonepileptic Seizures:
Neuropsychological Mechanisms. BNI Quarterly
1999;15(1):20-26.
7. Bradley Wg, Daroff RB, Fenichel gM et al. Neurology
in clinical practice (principles of diagnosis and manage-
ment) 4
th
ed. Phledelphia 2004; 19-20, 1971-2.
8. Lancman ME, Brotherton TA, Asconape JJ et al.
Psychogenic seizures in adults: a longitudinal study.
Seizure 1993;2:281-6.
http://dx.doi.org/10.1016/S1059-1311(05)80141-4
9. Benbadis SR, Allen Hauser W. An estimate of the preva-
lance of psychogenic non-epileptic seizures. Seizure
2000;9(4):280-1.
http://dx.doi.org/10.1053/seiz.2000.0409
PMid:10880289
10. Lesser RP. Psychogenic seizures. Neurology
1996;46:1499-507.
http://dx.doi.org/10.1212/WNL.46.6.1499
PMid:8649537
11. Reuber M, Elger CE. Psychogenic non epileptic seizures:
review and update. Epilepsy Behav 2003;4:205-16.
http://dx.doi.org/10.1016/S1525-5050(03)00104-5
12. Leiss AA, Ross MA, Summers Ak. Psychogenic seizu-
res; ictal characteristics and diagnostic pitfalls. Neurology
1992;42:95-99.
http://dx.doi.org/10.1212/WNL.42.1.95
13. Brodie MJ, kwan P. Staged approach to epilepsy mana-
gement. Neurology 2002;58:2-8.
http://dx.doi.org/10.1212/WNL.58.8_suppl_5.S2
14. Bowman ES, Markand On. Psychodynamics and psychi-
atric diagnoses of pseudoseizure subjects. Am J Psychiatry
1996;153:57-63.
PMid:8540592
15. Sanchez-gonzalez R, Sierra-Acin AC, Becerra-Cunat
JL, Pintor-Perez L. Psychogenic non-epileptic seizures: a
case report. Actas Esp Psiquiatr 2011;39(3):191-5.
PMid:21560080
16. Bilgin Ö, Borucu D. Elektroensefalografi ve Uyandırılmış
Potansiyeller: Tan E, Özdamar S (eds): Neurology in
Clinical Practice, İstanbul, Veri Medikal Yayıncılık, 2009:
47
D. Çakıl ve ark., Epilepsi ayırıcı tanısında psikojenik non-epileptik nöbetler
455-481.
17. Gökçil Z. Epilepside Elektroensefalografi. In: Epilepsi 1
th
ED. Nobel Tıp Kitapevleri 2008, 475-499.
18. Benbadis SR, LaFrance WC, Papandonatos gD et al.
Interrater reliability of EEG-video monitoring. Neurology
2009;73(11):843-846.
http://dx.doi.org/10.1212/WNL.0b013e3181b78425
PMid:19752450 PMCid:2744280
19. al-Quadah aa, abu-Sheik S, Tamimi aF. Diagnostic
value of short duration of outpatient video electroencepha-
lographic monitoring. Pediatr Neurol 1999;21:622-5.
http://dx.doi.org/10.1016/S0887-8994(99)00050-8
20. Foley CM, Legido A, Miles Dk, grover WD. Diagnostic
value of pediatric outpatient video-EEG. Pediatr Neurol
1995;12:120-4.
http://dx.doi.org/10.1016/0887-8994(95)00002-W
21. ohman R, Balldin J, Walinder J, et al. Prolactin
Response to Electroconvulsive therapy. The Lancet
1976;308:936-7.
http://dx.doi.org/10.1016/S0140-6736(76)90895-3
22. Chen Dk, So YT, Fisher RS. Use of serum prolactin in
diagnosing epileptic seizures: Report of the Therapeutics
and Technology Assesment Subcomittee of the American
Academy of Neurology. Neurology 2005;65:668-75.
http://dx.doi.org/10.1212/01.wnl.0000178391.96957.d0
PMid:16157897
23. Shah Ak, Shein N, Fuerst D et al. Peripheral WBC
Count and Serum Prolactin Level in Various Seizure Types
and Nonepileptic Events. Epilepsia 2001;42:1472-5.
http://dx.doi.org/10.1046/j.1528-1157.2001.11901.x
PMid:11879352
24. Morales A, Bass NE, Verhulst SJ. Serum Prolactin
Levels and Neonatal Seizures. Epilepsia 1995;36:349-54.
http://dx.doi.org/10.1111/j.1528-1157.1995.tb01008.x
PMid:7607112
25. Moore PM, Baker Ga, McDade G, et al. Epilepsy, pseu-
doseizures and perceived family characteristics: a control-
led study. Epilepsy Res 1994;18:75-83.
http://dx.doi.org/10.1016/0920-1211(94)90035-3
26. Wilkus rJ, Dodrill CB. Factors Affecting the Outcome of
MMPI and Neuropsychological Assessments of
Psychogenic and Epileptic Seizure Patients
1989;30(3):339-347.
27. Henrichs TF, Tucker DM, Farha J et al. MMPI Indices
in the Identification of Patients Evidencing Pseudoseizures.
Epilepsia 1988;29(2):184-187.
http://dx.doi.org/10.1111/j.1528-1157.1988.tb04416.x
PMid:3349968
28. krawetz P, Fleisher W, Pillay N, et al. Family functio-
ning in subjects with pseudoseizures and epilepsy. J Nerv
Ment Dis 2001;189(1):38-43.
http://dx.doi.org/10.1097/00005053-200101000-00007
PMid:11206663
29. LaFrance WC, Alosco ML, Davis JD et al. Impact of
family functioning on quality of life in patients with
psychogenic nonepileptic seizures versus epilepsy.
Epilepsia 2011;52(2):292-300.
PMid:21299547
30. MarcTesta S, Lesser RP, krauss gL et al. Personality
Assessment Inventory among patients with psychogenic sei-
zures and those with epilepsy. Epilepsia 2011;52(8):84-8.
http://dx.doi.org/10.1111/j.1528-1167.2011.03141.x
PMCid:3200119
31. Zeitlin SB, McNally RJ, Cassidy kL. Alexithymia in
victims of sexual assault: an effect of repeated traumatiza-
tion?. Am J Psychiatry 1993;150:661-663.
PMid:8465889
32. Bach M, Bach D, Bohmer F, et al. Alexithymia and
somatisation: relationship to DSM-III-R diagnoses. J
Psychosom Res 1994;38:529-538.
http://dx.doi.org/10.1016/0022-3999(94)90050-7
33. Kuyk J, Dunki Jacobs L, Spinhoven Ph, et al. Use of a
dissociation questionnaire and a hypnotizability scale in a
population with pseudo- and epileptic seizures. Epilepsia
1995;36:173.
Dostları ilə paylaş: |