KOKSARTROZ OLGULARINDA
TOTAL KALÇA ARTROPLAST S
UYGULAMALARIMIZ
(ORTA DÖNEM SONUÇLARI)
Dr.Çetin BEKAR
(Uzmanlık Tezi)
stanbul 2009
T.C
SAĞLIK BAKANLIĞI
HASEK EĞ T M VE ARAŞTIRMA HASTANES
ORTOPED VE TRAVMATOLOJ KL N Ğ
Ş
ef: Doç.Dr. M.Ercan ÇET NUS
II
ÖNSÖZ
ÖNSÖZ
ÖNSÖZ
ÖNSÖZ
Tez çalışmam sürecinde tüm bilgi, donanım ve deneyimini benimle paylaşan
ve yol gösteren, değerli zamanlarını benim için feda eden, bu süreçte her türlü
sorunumla yakından ilgilenen ve çözümleyen, tez danışmanım ve klinik şefim olan
Doç.Dr. M. Ercan ÇET NUS’a sonsuz teşekkür ederim.
Uzmanlık eğitimimin tüm basamaklarında yanımda olan, hiçbir konuda
desteğini esirgemeyen, yetişmemde büyük katkıları olan başhekimimiz ve klinik şef
yardımcımız Op.Dr. A. Haldun ERTÜRK’e en içten teşekkürlerimi sunarım.
Bir dönem klinik şef vekili olarak bize yol gösteren Doç.Dr. Mücahit
GÖRGEÇ’e saygı ve şükranlarımı sunarım.
Asistanlığımın başından itibaren tatlı sert üslubu ile bana işin ciddiyetini
öğreten, üstün meslek bilgi ve birikimi ile bugünlere gelmemde çok büyük katkısı
olan Op.Dr. Mustafa Fehmi AKYILDIZ’a teşekkürü borç bilirim.
Çalışma sürem boyunca beraber olduğum, desteklerini hiçbir zaman
esirgemeyen başasistanlarımız Op.Dr. Ahmet Kamil ERTÜRK’e, Op.Dr. Cemal
KURAL’a, Op.Dr. Akın UĞRAŞ’a teşekkür ederim.
Uzmanlık eğitimimde emek harcayan uzman ağabeylerim Op.Dr. Mustafa
Onur ALKAŞ’a, Op.Dr. Murat Yılmaz’a, Op.Dr. brahim Kaya’ya ve Op.Dr.
brahim Sungur’a teşekkür ederim.
Rotasyonlarım sırasında bilgi ve tecrübelerini benimle paylaşan Haseki
Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Genel Cerrahi Klinik Şef Vekili Doç.Dr. Sefa
TÜZÜN’e, 2. Anestezi ve Rehabilitasyon Kliniği Şefi Uzm.Dr. Ecder ÖZENÇ’e,
stanbul Fizik Tedavi ve Rehabilitaston Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi
ve 3. Klinik Şefi Doç.Dr. Kadriye ÖNEŞ’e saygı ve teşekkürlerimi sunarım.
Kliniğimizde uzmanlık eğitimini tamamlamış olan ve beraber çalıştığım
Op.Dr. Yıldıray GENÇ’e, Op.Dr. Rüştü NURAN’a, Op.Dr. Yavuz ÜSTÜNER’e,
Op.Dr. Fatih ÜNÜVAR’a, Op.Dr. Hasan GÖÇER’e, Op.Dr. M.Kürşad
BAYRAKTAR’a ve Op.Dr. Hasan YOLDAŞ’a teşekkürlerimi sunarım.
III
Asistanlığım süresince beraber çalıştığım doktor arkadaşlarım Dr. Yasin
KOYUNCU’ya, Dr. Ersin ERÇ N’e, Dr. Savaş TÜZÜN’e, Dr. Emrah
DEM RBAŞ’a, Dr. Ali ATA’ya, Dr. Musa KORKMAZ’a, Dr. Nurullah
ŞENER’e, Dr. Barış YÜCEL’e ve çalışma sürem boyunca yardım eden poliklinik,
servis ve ameliyathane hemşireleri ve personeline teşekkür ederim.
Yaşamım boyunca bana sevgi ve özveri ile hem maddi hem de manevi olarak
daima destek olan anneme ve bu günlerimi göremeyen babama ne kadar teşekkür
etsem azdır. Uzmanlık eğitimim boyunca daima sevgi, özveri ve anlayışla yanımda
olan eşim Dr. Nebibe BEKAR’a ve ondan çaldığım zamanlar ile kendimi
yetiştirmeye çalıştığım süreler için beni affetmesini dilediğim biricik kızım Zeynep
Sıla’ ya sonsuz teşekkür ederim.
Dr.Çetin BEKAR
stanbul 2009
IV
Ç NDEK LER
1. Giriş ve Tarihçe
1
2. Genel Bilgiler
3
2.1. Kalça Eklem Anatomisi
3
2.2. Kalça Eklem Biyomekaniği
19
2.2.1. Dokuların Mekanik Özelliği
19
2.2.2. Temel Bölge Özellikleri
19
2.2.3. Kinematik
21
2.3. Total Kalça Artroplastisinde Kullanılan Biyomateryaller
22
2.4. Total Kalça Artroplastisi
31
2.4.1. Sementli Protez
32
2.4.2. Sementsiz Protez
35
2.4.3. Preoperatif Planlama
40
2.4.4. Total Kalça Artroplastisinde Endikasyonlar
46
2.4.5. Total Kalça Artroplastisinde Kontrendikasyonlar
48
2.4.6. Cerrahi Yaklaşım Teknikleri
48
2.4.7. Rehabilitasyon
50
2.4.8. Komplikasyonlar
51
2.4.8.1.Ameliyat sırasında oluşan komplikasyonlar 51
2.4.8.2.Ameliyat sonrası erken komplikasyonlar
52
2.4.8.3.Ameliyat sonrası geç komplikasyonlar 53
3.Gereç ve Yöntemler 57
3.1. Klinik Değerlendirme
60
3.2. Radyolojik Değerlendirme
62
4. Bulgular
66
5.Olgulardan Örnekler
76
6. Tartışma
92
7.Sonuç
101
8. Özet
102
9. Kaynaklar
104
1
1.G R Ş VE TAR HÇE
Kalça eklemi insan vücudunda en fazla yük altında kalan eklemdir. Bu
nedenle, fonksiyonel yaşamda doğal olarak dejeneratif artrit yönünden potansiyel risk
taşımaktadır. Dejeneratif artrit gelişen bir kalçada tedavinin asıl amacı ağrıyı
gidermek ve normale yakın bir kalça eklem hareket aralığı oluşturmaktır. Birçok
nedenle etkilenen ve kıkırdak yapının fizyolojik özelliğinden dolayı yıpranmış olan
kalça eklemini doğal yapısına dönüştürmek günümüzde halen mümkün değildir.
Kalçayı etkileyen yük dağılımını dengelemek ve ağrıyı ortadan kaldırmaya yönelik
tasarlanan osteotomiler, rezeksiyon artroplastileri ve kalça artrodezi gibi yöntemler
gerekli durumlarda halen kullanım alanı bulmaktadır. Bununla birlikte total kalça
artroplastisi, sorunun çözümü için ayrı bir yol ve yöntem olarak uygulanmaktadır. Bu
amaçla başlangıçta sementli ve daha sonra teknolojik ilerlemeler sonucunda
geliştirilen sementsiz ve hibrid sistem total kalça artroplastisi uygulamaları yaygın
olarak yapılmaktadır.
Artroplastide amaç kemik uçlarını şekillendirip fragmanlar arasını çeşitli
materyaller ile doldurup birbirinden ayrı yüzeyler olarak tutmaktır. Bu işlem için
oldukça çeşitli materyaller kullanılmıştır. Chicago’da J.B. Murphy artroplasti için
işlemler bulmuştur. Bu işlemler tüm büyük eklemlerde fasya flebini ve yağı yeniden
ş
ekillendirerek eklem yüzeyi arasına yerleştirmeye dayanmaktadır.
19,114,131
1917
yılında Willam S.Baer ara membran olarak domuz mesanesinden yapılan yaprakları
kullanmıştır.
18
Gelişimsel kalça çıkığı olan ileri yaştaki çocukların tedavisinde kalçayı
asetabulum içinde tutmak için kalça eklem kapsülünü ara membran olarak kullanılan
prosedürü Colonna ortaya koymuştur.
30
Helsinki’de Kallio başarılı bir şekilde cildin
dermal tabakalarını ara membran olarak kalça artroplastisi yapılan hastalarda
kullanmıştır.
92
1923 yılında Boston’dan Marius Nygaard, Smith-Petersen kalça
artroplastisinde diğer materyallerin kullanımı için çalışma başlatmıştır.
141
Başlangıçta
camdan kaplar denemiş bunların kırılması ile bakalit kaplar kullanımı ve ardından
denediği erken dönem plastik kaplarda başarısız olmuştur. Başarıyı, onbeş yıl sonra
ortopedik cerrahide kullanılmaya başlayan ilk reaksiyon vermeyen vitalliumdan
yapılan kaplar ile yakalamıştır. 1938 yılında Philip Wiles, Still hastalığına yakalanmış
altı hastaya paslanmaz çelikten, femoral ve asetabular komponenti olan kalça
2
replasmanı yapmıştır.
18
Asetabulumu vida ile stabil hale getirmiştir ve baş
komponentli stem, düz plak ve vidalardan oluşur.
Total kalça replasmanının kullanışlı bir işlem olduğunu ilk saptayan John
Charnley’dir ve ayrıca dünyanın herhangi bir yerinde, iyi eğitilmiş ortopedik cerrahlar
tarafından yapılabilirliğini ortaya koymuştur. Charnley’in ilgisini, Leon Wiltsie’in
kullandığı metilmetakrilat sement çekmiştir ve kısa sürede Charnley bunu
uygulamaya koymuştur.
25
Yük binen yüzeyde politetrafluoroetilen(teflon)
kullanımındaki ilk başarısızlık sonrası Charnley yüksek molekül ağırlıklı polietileni
uygulamış ve başarıyı elde etmiştir.
Kemik çimentosu olarak metilmetakrilat kullanılan total kalça replasmanının,
çok kullanışlı bir operasyon olduğu kanısına varılmıştır. Kemik rezeksiyonu ve
oyucularla yapılan hatalar, sement miktarı arttırılarak giderilebiliyordu. Ne yazık ki
bu da ileride gevşeme sıklığını artıran durum ortaya çıkarmıştır. Operasyon tekniği
zamanla mükemmelleşmiş ve sementleme tekniği daha can alıcı hal almıştır. Kemik
yüzeylerin hazırlanmasında dikkatli olmanın önemine ve sementin kemiğin içine
basınç vererek kuvvetli gönderilmesinin önemine Robin Ling işaret etmiştir.
95
Jo
Müller bu düşünceyi genişletmiş ve düşük yoğunluklu sementi tanıtmıştır.
109
William
Harris, geliştirilmiş sementleme tekniğini popülarize etmiş ve bu konuda çalışmalar
yapmıştır.
73,117
Akrilik sementin kullanımına bağlı reaktif problemler ortaya çıkması
nedeniyle, daha biyolojik fiksasyonlar elde etmek için sementin tam anlamıyla
ortadan kaldırıldığı kemik büyümesine izin veren poroz kaplı komponentler elde
edilmiştir. Pillar ve Galante’nin araştırma grupları bu yaklaşımın öncüleri
olmuştur.
9,11,14
Titanyumdan yapılan femoral komponentlerin ortaya çıkması ile
kemik sementi ve poroz kaplama harici press fit fiksasyon yapma imkanı doğmuştur.
Sementsiz implantların hem femoral hem de asetabular komponentte kullanımı ile
birinci sınıf teknik stil ortaya çıkmış ve işlem daha hassas hale gelmiştir.
Çalışmamızda kliniğimizin arşiv verilerinden yararlanarak takiplerine düzenli
gelen total kalça artroplastisi yapılmış hastalarımızın son kontrolleri yapılarak, orta
dönem takip sonuçlarının klinik ve radyolojik olarak irdelenmesi ve bu konuda
mevcut olan bilgiler ışığında kendi sonuçlarımızın literatür ile karşılaştırılması
amaçlanmıştır.
3
2. GENEL B LG LER
2.1.KALÇA EKLEM ANATOM S
Kalça eklemi femur başı ile asetabulum arasında oluşan, alt ekstremiteyi
pelvise bağlayan enarthrosis spherica grubundan multiaksiyel sinoviyal bir eklemdir.
KEM KSEL ANATOM
Os Pelvis:
Sakrum ile sağ ve sol os coxae’ların oluşturduğu halkaya ‘cingulum pelvicum’
adı verilir. Her iki tarafın os coxae’si, ön-orta kısımda symphysis pubica aracılığı ile
birleşir. Arka tarafta ise araya os sakrum girerek sağlam bir kuşak oluşturur. Pelvisin
kemik iskeletini, her iki innominate kemik, arkada sakrum, önde de symphysis pubis
aracılığı ile birbiriyle eklem yaparak oluştururlar. Os coxae aslında os ilii, os ischii ve
os pubis adı verilen üç ayrı kemikten oluşmaktadır (Şekil 1).
Ş
ekil 1: Koksayı oluşturan kemik yapılar (Sobotta nsan Anatomi Atlası)
Çocuklarda ayırt edilebilen bu üç kemiğin asetabulum içinde ‘Y’ harfi
ş
eklinde kıkırdaklarla birleştiği görülür. Bu nedenle kemiksel gelişim tamamlanıncaya
kadar bu bölgeye ‘Y’ kıkırdağı adı verilir. Bu üç kemik 15-17 yaşlarında kalça
kemiğini oluşturacak şekilde kaynaşarak asetabulumu oluşturur.
41,46,139
4
Os lium:
Kalça kemiğinin en geniş parçasıdır ve asetabulumun 2/5’ini oluşturur. Corpus
ossis ilii ve ala ossis ilii olmak üzere iki parçadan oluşmuştur. Corpus ossis ilii
asetabulumun yapısına katılır ve burada diğer iki kemik ile birleşir. Ala ossis ilii
kemiğin kanat şeklinde geniş ve ince olan kısmıdır. Bu kısım pelvis boşluğunu
yanlardan sınırlar. liumun serbest üst kısmına crista iliaca denir.
Os schium:
Corpus ve ramus diye iki parçaya ayrılır. Corpus asetabulumun yapısına katılır
ve asetabulumun 2/5 ini oluşturur. Ramus ossis ischii daha ince ve yassı kısımdır.
Os Pubis:
Corpus, ramus süperior ve inferior olmak üzere üç kısımdan oluşur. Corpus
ossis pubis asetabulumun 1/5’ini oluşturur. Ramus süperior ve inferior kolları
birleşirler ve symphisis pubis adı verilen eklem aracılığı ile karşı taraf kemiğin aynı
yüzü ile eklem yapar.
Os coxae’nın dış yüzeyindeki eklem yüzeyine asetabulum denir. Burası femur
başı ile eklem yaparak kalça eklemini oluşturur. Asetabulumun aşağı kısmındaki
çentiğe incisura asetabuli adı verilir ve bunun arasında fibröz transvers ligaman (Lig.
transversum acetabuli) vardır. Asetabulumun sadece yarım ay şeklinde hyalin
kıkırdak ile örtülü olan facies lunata adı verilen periferik kısmı ekleme katılır. Facies
lunatanın bulunduğu parça asetabulumun en kalın parçasıdır. Femur başı ile ilişkili
olan ve vücut ağırlığını femur başına aktaran asıl kısım burasıdır. Asetabulumun fossa
asetabuli denilen orta kısmında eklem kıkırdağı bulunmaz ve ekleme katılmaz.(Şekil
2)
46,139
Bu bölgenin kemik duvarı ince olduğundan cerrahi reamerizasyon esnasında
medial desteği zayıflatmamak için dikkatli olmak gerekir. Asetabulumun kenarları 5-6
mm’lik fibröz kıkırdaktan yapılmış bir halka ile yükseltilmiştir. Labrum asetabulare
denilen bu halka asetabulumu derinleştirir ve kalçanın yerinden çıkmasına engel olan
negatif basınç oluşturur.
46,60,91
5
Ş
ekil 2: Koksayı oluşturan kemiklerin A)Lateral, B)Medial görünümü
(Clinically Oriented Anatomy; Keith L.MOORE, Arthur F.DALLEY)
6
Asetabulumun açıklığı laterale kaudale ve anteriore doğrudur. Asetabulumun
bu pozisyonu Von Lanz tarafından asetabular in-let plan olarak isimlendirilmiştir.
n-let planının eğimi longitudinal vücut aksı ile asetabuluma teğet çizilen çizgi
arasındaki açıya eşittir. Bu açının normal değeri ortalama 42°(37°-47°)’dir.
Os Femoris:
Femur vücuttaki en uzun ve en kalın kemiktir. Anatomik pozisyonda femurun
doğrultusu yukarıdan aşağıya ve dıştan içe doğrudur. Proksimalde asetabulum ile
eklem yaparak kalça eklemini oluşturur, distalde patella ve tibia ile eklemleşerek diz
eklemini oluşturur. Femurun proksimalinde caput femoris, collum femoris, trokanter
major ve trokanter minör bölümleri bulunur. Bir kürenin 2/3 ü kadar olan caput
femoris, asetabulum ile eklem yaparak kalça eklemini oluşturur. Caput femorisin
merkezinde bulunan, fovea capitis femorise lig. capitis femoris yapışır (Şekil 3).
Femur başını cisme bağlayan kısma collum femoris denir. Kollum yukarıdan
aşağıya ve dıştan içe eğik durumdadır. Kollum ile diafiz arasında 120°-130° lik kollo-
diafizer açı mevcut olup kişiden kişiye değişmektedir. Ayrıca collum femoris ekseni
ile femur kondillerinin transvers eksenleri arasında açıklığı hafif öne bakan ortalama
15° lik anteversiyon açısı mevcuttur.
Ş
ekil 3: Femur proksimalinin önden ve arkadan görünümü (Sobotta nsan
Anatomi Atlası)
7
Caput femoris yaklaşık 40-50mm çapında olup, üzerinde perifere doğru
incelen hyalin kıkırdakla örtülüdür. Bu hyalin kıkırdağın kalçaya binen yükü absorbe
edici görevi mevcuttur.
Collum femorisin corpus ile birleşme yerinde trokanter major ve minör
kısımları bulunur. Normal bir kalçada trokanter majorun en yüksek noktası ile caput
femorisin merkezi aynı yükseklikte bulunur. Cerrahideki önemi, insizyon için bir
işaret noktası oluşturmasıdır. Trokanter major’un biraz altında iç tarafta trokanter
minör bulunur. Cerrahideki önemi femoral steme medial destek sağlamasının yanında,
femoral kanalın hazırlanması ve femoral stemin yerleştirilmesi esnasında, dizin
transkondiler hattına ek bir işaret oluşturmasıdır.
41,139
Vücudun en uzun kemiği olan femurun, 1/3 orta kısmında korteks kalın
olmasına rağmen, proksimal ve distal kısımlarda spongioz kemik yapısı hakimdir.
Özellikle proksimalde yer alan spongioz kemik yapısı absorbsiyon sistemi oluşturur.
Bu sistem ilk olarak 1898’de Ward tarafından açıklanan özel bir trabeküler yapı
sistemiyle gerçekleştirilir.
Ward; bu bölgede kemik sağlamlık ve stabilitesini sağlayan esas trabeküler
kolonun, ince lameller kolonlar halinde trokanterik bölgede dış kortekse yakın kalkar
kısmından başlayıp, yay gibi kollumun yukarı ucuna doğru ve sonra caput femorisin
alt yüzüne doğru dönerek caput femorisdeki yüklenmeye ve basınca karşı bir kubbe
oluşturduğunu göstermiştir. Buna primer tensil grup demiştir. Trokanter major ve dış
kortekse doğru köprü gibi uzanmaktadır. Kollumun aşağı yüzünden başlayıp caput
femorisin yukarı yüzüne doğru uzanan primer kompresif grup ve collumun daha
aşağısından, trokanter minör bölgesinden trokanter major’e doğru olan trabeküler
yapının oluşturduğu sekonder kompresif grup vardır. Bu üç trabeküler ve lameller
kolon arasında zayıf bir bölge olan Ward üçgeni bulunur (Şekil 4).
Yaşın ilerlemesi ile bu trabeküler yapı arasındaki kemik köprüler eridiği için
kemik daha çabuk kırılır.
46
Griffin; collum femorise sağlamlık veren kalkar femoraleyi trokanter minörün
aşağısından corpus femoris’in posteromedial kısmından başlayarak yukarıya trokanter
major’e doğru collum femoris’in posteroinferior olarak destek olan içte daha kalın,
laterale doğru incelen bir yapı olarak tanımlar.
46
8
Ş
ekil 4: Femur boynunun trabeküler yapısı (Netter Ortopedik Anatomi Atlası
2003 )
Caput femoris ve collum femoris’in osteoporoz dereceleri Singh’in tarif ettiği
indeksle değerlendirilir. Singh osteoporozun miktarını bu bölge trabeküllerini direkt
radyografideki görüntüsüne göre yediye ayırır. Bu sınıflama bize total kalça
artroplastisinin femoral komponentinin sementli veya sementsiz yapılacağı konusunda
yol göstericidir.
24
EKLEM KAPSÜLÜ VE L GAMANLAR
Eklem kapsülü kendini çevreleyen bağlar tarafından kuvvetlendirilmiş olup
vücudun en kuvvetli yapılarından biridir. Sirküler ve longitudinal yapılardan oluşur.
Sirküler lifler femur boynu çevresinde zona orbicularis’i oluşturur. Proksimalde
asetabulumun üst dudağının kemik kenarına, distalde ise önde, arkaya göre daha
distalde olmak üzere femur boynuna yapışır. Kapsülün fibröz tabakası önde trokanter
majöre ve linea intertrokanterika’ya arkada crista intertrokanterika’nın 1,5 cm kadar
iç tarafına yapışır. Özellikle collum femorisin posterolateralinde kapsül yoktur.
Kapsül bazı yerlerde kalınlaşmış olup bunu üç ayrı ligament sağlar. Kalça ekleminin
ligamentleri (Şekil 5);
1-Ligamentum iliofemorale: Bertin bağı veya Bigelow’un Y ligamenti de
denir. Spina iliaka anterior inferior’dan başlar ve bir yelpaze gibi ilerleyerek aşağıya
ve dışa uzanır, linea intertrokanterika’ya yapışır. Kapsülün ön bölümünde yer alır ve
9
ligamentlerin en kalınıdır. Bu bağ ayakta dik durumdayken kalçanın tek stabilize edici
yapısıdır. Kalçanın ekstansiyonu sırasında pelvisin arkaya gitmesine engel olur.
112,149
Ş
ekil 5: Kalça eklemi ligament yapısı anterior ve posterior görünümü (Netter
Ortopedik Anatomi Atlası 2003 )
10
2-Ligamentum pubofemorale: Ön alt kısımda yer almaktadır. Corpus pubis
ve ramus superiordan başlar, aşağı dışa giderek collum femorisin alt kısmında
trokanter minörün önündeki çukura yapışır. Uyluğun ekstansiyon hareketinden başka
fazla abduksiyon hareketini de engeller ve caput femorisi iç yandan destekler.
112
3-Ligamentum iskiofemorale: Üç ligamentin en incesidir. Asetabulumun
arkasında ve altında corpus ischii’den başlar üst lifler horizontal, alt lifler yukarı
doğru oblik olarak dışa uzanır ve collum femorisin üst arka kısmına yapışır. Femurun
aşırı posteriora hareketini engeller ve aynı zamanda iç rotasyon hareketini de
frenler.
112
Ligamentum transversum asetabuli: ncisura asetabulinin kenarlarına
yapışır. Bu ligamentin altındaki boşluktan kalça ekleminin damar ve sinirleri geçer.
Ligamentum capitis femoris: Yassı üçgen şeklinde bir bağ olup incisura
asetabuli ile fovea capitis femoris arasında uzanır. Arteria obturatoria’nın bir dalı olan
arteria centralis bu bağın içinden geçerek femur başını besler.
Dostları ilə paylaş: |