Barnabas İncili 120
Seni, dünyaya göndereceğim zaman, kurtuluşa elçim olarak
göndereceğim ve senin sözün gerçek olacak. O kadar ki, gök
ve yer düşecek. Fakat senin dinin düşmeyecek.
Muhammed O'nun kutlu adıdır.
O zaman, kalabalık seslerini yükseltip, dediler, “Ey Allah, bize
elçini gönder! Ey Muhammed, dünyanın kurtuluşu için çabuk
gel! Ve kalabalık böyle deyip, İsa ile ilgili ve akidesi ile ilgili
büyük görüşmeler yapmış olarak, kâhin, vali ve Hirodes'le
birlikte ayrıldılar. Bundan sonra kâhin, Roma'ya, Senato'ya tüm
meseleyi yazmasını validen rica etti; vali bunu yerine getirdi.
Bunun üzerine, Senato İsraili'leri acıyıp, Yahudilerin
peygamberi Nasıralı İsa’ya 'Allah' veya 'Allah'ın oğlu' diyenin
öldürüleceği hükmünü verdi. Bu hüküm, bakır üzerine kazınıp
mabede kondu. Kalabalığın büyük bölümü ayrıldığı zaman,
kadın ve çocuk olmayan beş bin kadar kişi kaldı; yolculuktan
yorgun düşmüş, İsa’ya olan özlemleri nedeniyle yanlarına
almayı unuttuklarından iki gün ekmeksiz kalan ve bundan dolayı
çiğ ot yiyen kişilerdi bunlar ve bu bakımdan, diğerleri gibi
ayrılıp gidememişlerdi.
İsa, bu durumu sezince onlara acıdı ve Filipus'a dedi, “Açlıktan
helak olmamaları için bunlara nereden ekmek bulacağız?”
Filipus cevap verdi, “Rab, her birinin birazcık tatması için bile,
iki yüz altın bu kadar ekmeği satın almaya yetmez” O zaman
Andreas dedi, “Burada beş somunu ve iki balığı olan bir çocuk
var fakat bu kadar kişi için nedir ki bu?” İsa cevap verdi,
“Kalabalığı oturtun.” Ellişer kırkar otlar üzerine oturdular. O
zaman İsa dedi, “Allah'ın adıyla! Bismillah” ve ekmeği alıp
Allah'a dua etti. Ve sonra ekmeği bölüp havarilere verdi,
havariler de kalabalığa verdiler ve balıkları da böyle yaptılar.
Herkes yedi ve herkes doydu. O zaman İsa dedi, “Artanları
toplayın.” Havariler parçaları toplayıp on iki sepet doldurdular.
Bunun üzerine herkes elini gözlerine koyup, dedi, “Uyanık
mıyım, yoksa düş mü görüyorum?” Ve büyük mucize nedeniyle
kendilerinden geçmiş gibi bir saat öyle kalakaldılar.