9C - (s. 154) - Mizahınızı nasıl tanımlıyorsunuz?
- Görünürde öfkesiz diyebilirim. Birini
kurban seçip onunla ilgili şaka yaparak
dışlamayı tercih etmiyorum. Onaylan-
ma arzusuyla politik hiciv yapmak ucuz
geliyor. Burası Hollanda değil, Amerika
değil, buradaki insanın reaksiyonları da
oradaki gibi değil.
- Korkunuz hoşgörüsüzlük mü?
- Ben acımasızca şakalar yaptığımda
dayanabilecek mi? Sözgelimi, kötü ko-
medyenlerle ilgili “Yıllarca yediniz mil-
leti!” diye bir şaka yapsam kaç kişi haz-
medecek sence? Bir de “Böyle mizah
yok.” diyorlar. İyi ki yok! En azından iyi
ki bende yok!
- Karikatüristlerle iktidarın sorunlu iliş-
kisine ne diyorsunuz?
- Bunu hoş görmek mümkün değil. Ka-
rikatür yapılır, muhatabı da bakar ve bu
yoruma razı gelir ya da bu yorumdan
bir ders çıkarır. Ama şöyle bir sorun da
görüyorum: mizah çok tehlikeli bir şey
olduğu için evcilleştirme gibi bir teh-
likesi de var. Gerçekten çok ciddi bir
sorunu sevimli hale getirebilir, gerçek
çözümünden uzaklaştırabilir. Allah ko-
rusun gülüp geçebilirsiniz bile! Yani çok
ciddi bir soruna gülüp geçebilirsiniz.
- Siz politik mizahı neden tercih et-
miyorsunuz?
- Ben o mizahı çok kıymetli ve çok
sofistike olması gereken, daha zor bir
şey olduğu için yapmıyorum! O zor!
Mahkemeye çıkmak, “Başbakanı eleş-
tirirsem başıma bir şey gelir.” korkusu
değil; o iş zordur. O işi çala kalem ya-
parsan layığıyla olmaz.
10A - (s. 164) İlkel toplum biçimlerinden modern
topluma geçişi süresi içinde, para ola-
rak kullanılan araçların niteliği değiş-
miştir. Tarihî gelişim süresince çeşitli
uygarlıkların uygulamaya koyduğu
para türleri aşağıdaki şekilde aşamalı
olarak 7 grupta ele alınabilir.
1- Mal Para: Malın malla değiş tokuş
edildiği ilkel toplumlarda değişim ölçü-
sü olarak tuz, tütün, deri, kurutulmuş
balık ve hayvan başı gibi değeri olan
mallar kullanılmıştır.
2- Maden Para: “Altın ve gümüş sikke-
ler”in para olarak kullanılmasıdır. Bu iki
değerli metalin diğer mallara göre kıt
olması, çabuk bozulmaması ve değer
kaybetmeden küçük parçalara bölü-
nebilmesi, “mal para”dan “maden pa-
ra”ya geçişi kolaylaştırmıştır. Altın ve
gümüş para, bu aşamada mal değerine
eşit bir nitelik göstermektedir.
3- Altın ve Gümüşe Bağlı Kâğıt Para:
Halkın, maden para olarak kullanılan
altın ve gümüşü yanında taşımak yeri-
ne güvenilir sarraf ve bankalara yatırıp,
maden para karşılığında aldıkları bel-
geyi (sertifikayı) kullanması ile ortaya
çıkmıştır. Batı Avrupa ülkelerinde görü-
len uygulamada, altın ve gümüşü %100
temsil eden bu kâğıt paralar, farklı ku-
ruluşlarca düzenlenmiş olmalarına kar-
şın büyük çoğunluk tarafından kabul
edilmiş ve kullanılmıştır.
4- Banknot: Altın ve gümüşe bağlı kâ-
ğıt paralarla olduğu gibi %100 karşılığı
bulunmayan resmi ya da özel kuruluş-
larca piyasaya çıkarılan kâğıt paralardır.
Özellikle altına bağlı para uygulanması
sonunda, altın miktarının ekonominin
para ihtiyacına cevap verecek düzeyde
artmaması nedeniyle, devlet ve ban-
kalar altın karşılığı olmadan kâğıt para
(banknot) çıkartmıştır. Böylece karşılığı
altın olana belgeler yerine piyasada
“banknotlar” yani banka senetleri do-
laşmaya başlamıştır.
5- Kâğıt Para: Günümüzde modern
ekonomilerde egemen olan para çeşi-
didir. Her ülkede yetkili kılınan banka
(merkez bankası) tarafından basılan ve
karşılığı olmayan bu kâğıt paraların,ül-
ke içerisinde kabulü zorunludur. Esas
para niteliğinde olan bu kâğıt paraların
sınırsız ödeme gücü vardır. Ülke dışın-
daki değeri ise parayı çıkaran ülkelerin
dış ekonomik ilişkilerindeki başarısına
bağlı olarak değişmektedir.
6- Ufaklık veya Bozuk Para: Kâğıt para
gibi yasal olmakla birlikte tam olarak
kâğıt paranın yerini tutmayan yardımcı
paradır. Gümüş,bakır, nikel gibi maden-
lerden yapılan bu ufaklık paraların ma-
den değeri, üzerinde yazılı değerlerin
altındadır. Doğrudan Maliye Bakanlığı-
na bağlı bir kuruluş tarafından basılır.
7- Banka Parası ya da Kaydi Para: Ban-
kalarda vadesiz mevduat şeklinde he-
sapları olanların, kâğıt para ile ufaklık
para kullanmadan ödemede bulunma-
larıdır. “Banka parası”nın maddi varlığı
yoktur. Bu yüzden elden ele dolaşmaz,
hesaptan hesaba nakil yoluyla ulaşmış
olur. Ödemeler, ilgili hesaplara kayıt
düşülerek gerçekleştirildiğinden, bu
paraya “kaydi para” adı da verilir.