81
Bitkilerle Tedavi Sempozyumu
leterek ilaç hazırlandığından veya kurutulmuş güllerden kokulu toplar yaparak gü-
zel kokusundan faydalanıldığından bahsedilir. 9. yüzyılda yaşayan büyük hekim Al-
Kindî’nin Akrabadin kitabında yer alan tedavide kullanılan formüllerin içinde gül,
özellikle mide ağrıları, ülserler, karaciğer hastalıkları, ağrıyan boğaz ve ağız hastalık-
larında hazırlanan ilaçların en önemli maddesidir. Ayrıca gül yağını yanıklar, ülser
yaraları ve hemoroit merhemlerinin terkibinde kullanır.
9. yüzyılda yaşamış bir başka hekim Dînaverî’dir. Kitabının “Gül bütün ağaçların nu-
rudur, bütün çiçeklerin şahıdır” diye başladığı bölümünde kırmızı, beyaz gülleri ta-
nıtır, Arabistan’da bahçelerde ve dağlarda güle sık rastlandığını yazar. Tedavide de
gülsuyunun ferahlatıcı etkisini kullanır, serinletici niteliğinden dolayı ateşlenmeler-
de gül suyunu, baştaki hastalıklarda gül yağının başa sürülmesini tavsiye eder; “Bun-
lar başın ateşini alır teskin eder” diye söyler.
İbn-i Sîna 11. yüzyılda yaşamış, yazdığı kitaplarla doğu ve batıda tıbbı yüzlerce yıl et-
kilemiş olan İbn-i Sîna öncelikle gülsuyu ve gülyağı kokusunun etkisi hakkında “Hoş
kokusundan dolayı ruha hitap eder” der “Onun rahatlatma etkisi vardır, bayılmalar-
da ve hızlı atan kalplerde çok yararlıdır” diye yazar. Gülsuyunun hem ruha hem de
akla olan etkisini vurgularken beynin çalışma ve algılama gücüne faydalı olduğunu
da belirtir.
İbnü’l-Baytâr’ın “El-Müfredât” kitabı, Şirvanlı Mahmud’un “Kemâliye”si, Gere-
deli İshak B. Murat’ın “Edviye-yi Müfrede”si, Salih bin Nasrullah’ın “Gayet-ül Be-
yan Fi Tedbir-i Beden-il İnsan”ı, Celâlüddin Hızır (Hacı Paşa) “Müntahab-ı Şifâ”sı,
Tabîb İbn-i Şerîf’in “Yâdigâr”ı, Abdülvehhâb bin Yûsuf ibn-i Ahmed el-Mârdânî’nin
“Kitâbu’l-Müntehab fî’t-Tıb”ı, Muhammed bin Mahmûd-ı Şirvânî’nin “Mürşid”, Eş-
ref Bin Muhammed’in “Hazâ’inü’s-Saâ’dât”, adlı tıp kitapları gülün ilaç olarak kulla-
nımına geniş yer veririler. Bu tıp kitaplarında yer alan etkileri şöylece özetleyebiliriz.
Etkisi
Gül macunu, şerbeti gibi şekerli ilaçlar mide ve karaciğeri koruyucu olarak tavsiye
edilir. Hazımsızlıklarda, sindirimi kolaylaştırmak amacıyla
özellikle ziyafetlerden
sonra gül macunu yenilmesini şiddetle tavsiye ederler. Karaciğer hastalıklarında gül
şurubu içirilerek tedavide hekimler hemfikirdirler. Hamile ve loğusa hanımlar için
de gece yatarken bir kaşık gül macunu özellikle tavsiye edilir. Hafif müshil etkili olup,
bulantılarda rahatlatır.
82
Bitkilerle Tedavi Sempozyumu
Gülün zeytinyağında bekletilmesi ile hazırlanan gülyağı, gül iksiri dediğimiz, ilaçlar
deri hastalıkları için kullanılıyordu. Derideki kaşıntılarda, çıban, kabarcık, hatta uyuz
gibi hastalıklarda bu yağın sürülmesinin çok etkili olduğu, vücuttaki ağrı, sızı şişlik-
ler, kabarcıklar ve sivilceler
üzerine sürülmesinin de bu hastalıkları def ettiği yazılır.
Gülsuyunun ele dökülüp koklanmasıyla ferahlatıcı, rahatlatıcı
ve serinletici etkisi
hemen fark edilirdi. Osmanlı hekimlerine göre gülsuyu, ruhsal ve duygusal yapıları
kuvvetlendirir, beyni ve aklı güçlendirir, beden ve yaşam kuvvetini arttırır, heyecan-
dan oluşan kalp atışlarını düzenlerdi.
Ayrıca baş ağrısını geçirir, iğrenme, öğürme ve kusmayı dindirir, göz kanlanmaları-
nı ve ağrılarını geçirir, dişetlerini güçlendirir, sarhoşluğa ve onun verdiği baş ağrısına
çaredir. Bu sebeple hekimler gülsuyunu reçetelerinde çok kullanırlar.
Dostları ilə paylaş: