II.3.TÜRKøYE’DE YAPILAN ARAùTIRMALAR
Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde yapılan araútırmaların çoklu÷una
ra÷men, Türkiye gibi geleneksel yapının sosyal alanda etkisini korudu÷u
ülkelerde özellikle kadına ve çocu÷a yöneltilen úiddet konusunda veri tabanı
oluúturmak oldukça güç bir iútir. Bunun en önemli nedenlerinden biri; aile içi
sorunların yakın akraba/arkadaú çemberi dıúına çıkmaması olarak görülmektedir.
Özellikle aile içinde yaúanan úiddet ve istismar aile içi mahremiyet alanı içinde
görülmekte ve buna paralel olarak aile içi sorunlar, dıúarıdan gelebilecek yardım
ve desteklerden yoksun biçimde yine aile içinde çözümlenmeye çalıúılmaktadır.
Bu ve benzeri sebeplerden dolayı Türkiye’de çocuk istismarı ve ihmali üzerine
yapılan yayımlanmıú çalıúmalar da yok denecek kadar azdır.
Bıyıklı (1989)’nın özürlü çocuklar ile normal çocukların aile kabul düzeyi
açısından benlik kavramlarını inceledi÷i araútırmasında; ortopedik özürlülerin,
iúitme özürlülere oranla daha yüksek benlik kavramına sahip oldukları; normal ve
özürlü çocuklar arasında benlik kavramları açısından fark bulunmadı÷ı; ortopedik
özürlü çocukların aile kabul düzeyi iúitme özürlülere oranla yüksek bulunmuú,
normallerle özürlüler arasında genel anlamda fark bulunamamıútır. Görme
özürlüler ve ortopedik özürlüler ailelerinden daha fazla yakınlık ve sevgi
gördükleri; iúitme ve görme özürlülerin daha fazla ihmal ve boú verme
davranıúlarıyla karúılaútıkları, iúitme özürlülerin ebeveynlerince reddedildiklerini
düúündükleri bulunmuútur (Akt. Eratay 2000: 166-167).
72
1989-91 yıllarında Biçer ve arkadaúları tarafından yapılan bir çalıúmada cinsel
saldırıya u÷rayanların büyük oranda %60,24 olarak 16-18 yaú grubundaki kiúiler
oldu÷u belirtilmiútir (Akt. Sayıta ve ùirin 2000: 538).
Bilir ve arkadaúları (1991a) 4 – 12 yaúları arasında 16000 çocukta istismar
durumları ile ilgili araútırmaları sekiz ilde (Afyon, Ankara, A÷rı, Giresun,
Trabzon, Rize, Nevúehir, Malatya) yapılmıútır. Araútırma sonuçlarına göre 4 – 6
yaú grubunda istismar oranı di÷er gruplara göre daha yüksektir (%40.7). Bu oran
7 – 10 yaú grubunda %33.5 ve 11 -12 yaú grubunda ise %25.8’dir. Kızların
%34.6’sı, erkeklerin de %32.5’i istismar edilmektedirler. Annelerin yaúlarına göre
çocuklarını istismar etme durumlarına bakıldı÷ında; 20 yaúın altındaki annelerde
bu oran %45.5 ve 50 yaúın üstündeki annelerin ise %55.1’e çıkmaktadır. Geniú
ailede çocuk istismarının oranı %36 iken çekirdek ailelerde %32.8’dir. tek
çocuklu ailelerde çocuk istismarı durumu %24.4, 2 – 3 çocuklu ailelerde %32.7
ve dört ve fazla çocuk sahibi ailelerde bu oran %35.7’dir. yani çocuk sayısı
arttıkça çocuk istismarı oranı da artmaktadır.
Bilir ve arkadaúları bir baúka çalıúmalarında (1991b) Türkiye’nin on altı ilinde 4 –
12 yaúlar arasındaki 50473 çocu÷a fiziksel ceza verme sıklı÷ını ve buna iliúkin
problem durumlarını incelemiúlerdir. Çocuklara fiziksel ceza verme sıklı÷ının
annenin yaúı, çalıúma durumu, çocu÷un yaúı ve cinsiyeti ve çocuk sayısı gibi
de÷iúkenlere göre ele alındı÷ı bir araútırmada úu sonuçlar elde edilmiútir: Kızların
%62.4’ü, erkeklerin ise %62.9’u fiziksel ceza almıúlardır. En fazla ceza alan yaú
grubu %67.3 ile 7 yaú grubudur (4 – 12 yaú arası her yaú bir ‘yaú grubu’ olarak ele
alınmıútır). Fiziksel ceza veren annelerin %70.3’ü 21 – 30 yaú grubu içindedir ve
bu annelerin %66.2’si okur-yazar ya da ilkokul mezunudur. Ev hanımı olan
annelerin %65.9’u ve çalıúan annelerin de %45.8’i çocuklarına fiziksel ceza
uygulamaktadırlar. Fiziksel ceza veren aileler içinde 2 – 3 çocuklu olan ailelerin
oranı %67.5 ile en yüksek orandadır. Araútırmada, çocuklarda görülen
problemler arasında en fazla (%33.7) davranıú bozuklukları görülmektedir.
Fiziksel ceza verilen çocuklarda korkular %34, uyku bozuklukları %12.4,
konuúma bozuklukları %6.1 ve tikler %2.1 oranında görülmüútür. Tüm bu oranlar
fiziksel ceza verilmeyen çocuklarda daha fazladır (Kars 1994: 66-67).
73
Bilir ve arkadaúları (1991) tarafından yapılan baúka bir araútırmada ise korunmaya
muhtaç zeka özürlü çocuk ve gençlerde ruhsal uyum davranıúları incelenmiútir.
Araútırmaya göre 13-15 yaú grubunda; korkaklık, ürkeklik, her úeye a÷lama,
kaygı ve kuruntu; 7-9 yaú grubunda; sinirlilik, çabuk kızma, bencillik,
paylaúamama, kendine ait olmayan úeyleri izinsiz alma; 0-6 yaú grubunda
kıskançlık, söz dinlememe, kendi baúına iú yapamama, sorumsuzluk gibi
itemlerde istatistiksel düzeyde farklılık görülmüútür. Kızlar, erkeklere oranla daha
fazla kaygılı ve kuruntulu bulunmuú; bir yıl ve daha az süreli korunmaya alınan
çocuklarda; kendi baúına iú yapamama, izinsiz eúya alma, sorumsuzluk ve kaka
kaçırmaya rastlanırken; korunmaya alınmıú çocuklarda genelde daha fazla
problem saptanmıútır.
Madi, Tokad ve Sa÷ol (1995)’un engelli çocuklarda cinsel sorunlara ailelerin
yaklaúımını inceleyen cinsel sorunları olanların yakınlarından anket formları
yoluyla bilgi alan çalıúmalarında; engelli çocukların cinsel istismar nedeniyle
yakınmaları úöyledir; oturdu÷u yerde sallanma, uykusuzluk, geceleri ba÷ırma,
saldırganlık, sinirlilik, her úeye karúı çıkma iste÷i, zamansız uyuma iste÷i, idrar
kaçırmaya baúlama, karúı cinse dikkat çeken yakın ilgi, ulu orta mastürbasyon, içe
dönüklük, baú dönmesi, karın a÷rısı, sık sık tuvalete gitme, kalpte sıkıúma (Akt.
Eratay 2000: 168-172).
Oskay (1981) ve Köknel (1986) çalıúmalarında; engelli çocukların e÷itimlerinde
ailenin ve çevrenin çocu÷un yaúına ve geliúim ça÷ına uygun olmayan
beklentilerinin olmasını, ailenin bu beklentilerinin gerçekleúmesi için aúırı baskı
ve daya÷a varan ceza ve úiddet yöntemlerine sıklıkla baúvurmasını, çocukların
yetiúkinlik dönemine geldiklerinde yaúadıkları iletiúim bozuklu÷unun temel
nedenlerinden birisi olarak açıklanmaktadır (Bozkurt 1991: 2).
Sözen (1990)’in ’15-16 yaú Düzeyindeki Ana-Babalı ve Ana-Babasız Zeka
Özürlü Çocukların Ruhsal Uyum Problemlerinin øncelenmesi’ çalıúmasında ana-
babalı zeka özürlü çocuklarda daha fazla ruhsal uyum problemi saptanmıútır. Kız
çocuklarında erkek çocuklara oranla daha fazla, ana-babalı zeka özürlü kız
74
çocuklarında daha fazla ruhsal uyum problemine rastlanmıútır. Ana-babalı kız
çocuklarında en fazla durgunluk ve içe kapanıklık görülürken, erkek çocuklarında
hareketlilik ve yerinde duramama davranıúları görülmüútür. Ana-babasız zeka
özürlü kız çocuklarında en fazla sıkılganlık, çekingenlik, güvensizlik görülürken,
ana-babasız zeka özürlü erkek çocuklarında en fazla okula isteksiz gitme
davranıúına rastlanmıútır.
Sucuo÷lu ve Öner (1994)’in zihinsel özürlü çocukların istismarını inceleyen
normal ve özürlü çocu÷a sahip ana-babaları karúılaútırdı÷ı çalıúmasında; aile ile
ilgili ve di÷erleriyle ilgili problemler dıúında özürlü çocu÷a sahip ailelerin, normal
çocu÷a sahip ailelerden daha fazla puan aldı÷ı, özürlü çocu÷a sahip babaların
katılık ölçe÷i haricinde normal çocu÷a sahip babalardan daha fazla puan aldı÷ı;
özürlü çocu÷a ve normal çocu÷a sahip ana-babaların stres, mutsuzluk, çocuk ve
kendileriyle ilgili problemler bakımından farklılaútıkları, zihin özürlü çocu÷a
sahip ana-babaların istismar etme potansiyellerinin farklı olmadı÷ı; istismar etme
potansiyellerinin ana-babanın yaúı, çocuk sayısına göre farklılaúmadı÷ı, e÷itim
düzeyine göre farklılaútı÷ı görülmüútür (Eratay 2000: 167-170).
Zeytino÷lu (1991)’nun sa÷lık, sosyal hizmet, hukuk ve e÷itim alanlarındaki
çalıúmaların Türkiye’de çocuk istismarı ve ihmali sorunu ile ilgili görüúleri
üzerinde yaptı÷ı çalıúmada örneklem grubunu Ankara ve øzmir illeri içerisinde
görev yapan toplam 120 meslek elemanı oluúturmaktadır. Örneklem grubundaki
meslek elemanlarının 30’u hakim ve savcı, 27’si ö÷retmen, 23’ü çocuk hekimi,
20’si sosyal hizmet uzmanı ve 20’si de psikologdur. Bu çalıúmadan elde edilen
sonuçlara göre uzmanların çocuk istismarının nedenlerine iliúkin görüúleri úu
úekildedir: E÷itim eksikli÷i (%71.66), ekonomik yetersizlikler (%71.66), bireysel
özellikler (%49.16), geleneksel de÷er yargıları (%40.00), sa÷lık ve sosyal hizmet
kuruluúlarının yetersizli÷i (%7.50), toplumsal de÷iúme (%5.83), yasal eksiklikler
(%5.00) ve yasaların uygulanmaması (%5.00)’dır.
Bu çalıúma ile ilgili kısa bir özet vermek gerekirse uzmanların %60’ı çocuk
istismarının toplumumuzda oldukça yaygın oldu÷u kanısındadırlar. %20’si bu
sorunun sadece düúük sosyo-ekonomik kesimde ya da kırsal kesimde yaygın
75
oldu÷unu düúünürken, %20’si de bu konunun toplumumuzda ne kadar yaygın
oldu÷unun bilinmedi÷i ve bunun araútırılması gerekti÷ini ifade etmektedir.
Uzmanların çocuk istismarının belirtileri hakkındaki görüúleri de úöyledir:
Uzmanların hepsi bu çocuklarda davranıú ve kiúilik bozuklukları görülebilece÷ini
belirtmiúlerdir. Uzmanların %21.67’si bu çocukların suça yöneleceklerini, %20’si
bu çocuklarda bir takım bedensel hasarların görülece÷ini, %16’sı bu çocuklarda
zihinsel ya da dil geliúiminde geri kalmanın olaca÷ını ve %13’ü de bu çocuklarda
okul baúarısızlı÷ı görülebilece÷ini belirtmiúlerdir (Akt. Kars 1994: 68-70).
Yıldırım ve Çelebi 1999 yılında yaptıkları araútırmalarında, Sa÷lık Meslek
Lisesinde görev yapan ö÷retmenlerin úiddet e÷iliminin, Ortopedik Özürlüler
Okulunda görev yapan ö÷retmenlerden daha yüksek oldu÷unu saptamıúlardır.
Araútırmacılar, Ortopedik Özürlüler Okulunda görev yapan ö÷retmenlerin úiddet
içeren davranıúlarda daha az bulunmalarının sebebinin, ö÷rencilerinin özür
durumlarını dikkate alarak onlara daha sevecen ve içten davrandıkları
olabilece÷ini belirtmiúlerdir (Yıldırım ve Çelebi 1999: 34).
Türkiye’de çocukların maruz kaldı÷ı úiddeti açı÷a çıkarması bakımından önemli
bir araútırma Zeytino÷lu, Konanç ve Kozcu tarafından yapılmıútır. 1987 yılında
yapılan 1985 – 1986 yıllarına ait 48165 mahkeme kararının taranmasına yönelik
bu araútırmada, çocuklara karúı iúlenen suçların baúında %68.3 ile cinsel suçların
geldi÷i saptanmıútır. Araútırmada ırza geçme ve ırza geçmeye teúebbüs suçuna kız
çocuklarının %54, erkek çocukların ise %45.9 oranında hedef oldukları
belirtilmiútir. Yine aynı araútırmada bu tür eylemlerin yedi yaúına kadar daha çok
erkek çocuklara, yedi yaúından sonra ise daha çok kız çocuklarına yöneltilmiú
oldu÷u gözlenmiútir. Irza geçme ve buna teúebbüs suçuna hedef olmuú
ma÷durların yarıdan fazlasının (%55) 12 yaúın altında oldu÷u ortaya çıkmıútır.
Ziyalar (1998) istismarın önlenmesine iliúkin olarak yaptı÷ı çalıúmada, çocukların
cinsel istismardan korunması amacı ile bir e÷itim modeli önermekte ve anne-baba
ve ö÷retmenlerin bu modele iliúkin görüúlerini incelemektedir. Anne-babalar ve
ö÷retmenler, söz konusu programın gerçekçi ve görsel-eúitsel tüm iletiúim
76
yöntemlerini kullandı÷ı konusunda fikir birli÷ine varmıúlardır. Program yine her
iki grup tarafından 6-12 yaú için uygun bulunmuú, ancak ö÷retmenler, çocuklar
için biraz ürkütücü olabilece÷ini savunmuúlardır. Anne-babalar programın uzun
yıllar uygulanabilece÷ini düúünürken, ö÷retmenler aynı görüúü paylaúmamaktadır.
Yine her iki grup da programın geniú kitlelere uygulanabilece÷i görüúüne çok
katılmamaktadır. Ancak bu çalıúma, bundan sonra yapılacak bu gibi çalıúmalar
için umut vaat etmektedir (Akt. Mangalcı 2002: 59-67).
77
BÖLÜM III YÖNTEM
Bu bölümde araútırmanın evren ve örneklemi, bilgi toplama araçları, bilgilerin
toplanması ve analizi ile ilgili açıklamalar yer almaktadır.
III.1.Evren ve Örneklem
Bu araútırmanın evrenini 2008 – 2009 yıllarında Samsun ve ùanlıurfa illerinde
yaúayan, ortopedik engelli, özel ö÷renme güçlü÷ü çeken ve duygusal davranıúsal
ve sosyal uyum güçlü÷ü olan ö÷renciler oluúturmaktadır.
Araútırmanın örneklemini ise, 2008 – 2009 yıllarında söz konusu úehirlerde,
çeúitli özel e÷itim kurumlarında e÷itim görmekte olan yukarıda adı geçen engel
grupları oluúturmaktadır.
Örnekleme giren ö÷rencilerin genel da÷ılımı Tablo 1’de verilmiútir.
Tablo 1. Örnekleme Giren Ö÷rencilerin Genel Da÷ılımı
ÖRNEKLEM
N
%
Kız
143
52.1
Cinsiyet
Erkek
131
47.8
Ortopedik Engelli
74
27.0
Ö÷renme Güçlü÷ü
95
34.67
Engel Türü
Duygusal Dav. ve
Sos. Uyum Boz.
105
38.32
10-15
174
63.50
Yaú
16-20
100
36.50
78
III.2.Veri Toplama Araçları
Bu araútırmada bilgileri toplamak amacıyla Çocuk østismarı Tarama Anketi
kullanılmıútır.
III.2.1.Çocuk østismarı Tarama Anketi
Çocuk østismarı Tarama Anketi, 2004 yılında Oral ve Akdaú tarafından
geliútirilmiútir. Anket, 7-9 yaú grubu, 10-11 yaú grubu ve 12-15 yaú grubu için
olmak üzere üç versiyonda düzenlenmiútir.
Araútırmada kullanılacak olan form, 10-11 yaú grubu için oluúturulmuú, 39
soruluk bir formdur.
III.2.1.1.Çocuk østismarı Tarama Anketi’nin Güvenirlik ve Geçerli÷i
Oral ve Akdaú, ‘Çocuk østismarı Tarama Anketi: Geliútirme, Geçerlik ve
Güvenirlik’ konulu tez çalıúmasında, anketin kapsam ve yapı geçerlili÷ine sahip
oldu÷unu saptamıútır.
Güvenirlik yönünden bulgular ise 12-15 yaú grubu için sa÷lam bir ölçek
oldu÷unu, 7-9 ve 10-11 yaú gruplarında ise kimi alt testlerin (duygusal istismar,
fiziksel istismar) güvenilir olmakla beraber ölçe÷in tamamının ihtiyatla
kullanılması gerekti÷ini ortaya koymuútur. Genel olarak, ölçek alt testlerinin her
üç yaúıt grubunda da yeterli geçerlik oranına sahip olmaları nedeniyle,
güvenirlilikle ilgili problemlerin, farklı örneklem gruplarına uygulama sonucu
birikecek verilerle tekrar de÷erlendirilmesi ve bu yolla çözülmesi beklenmektedir.
79
III.3.
øúlem Yolu
Araútırma için gerekli bilgiler toplanmaya baúlamadan önce ilgili makamlardan
gerekli izin alınmıú ve hangi saatler arasında uygulama yapılaca÷ı önceden
belirlenmiútir.
Araútırma ile ilgili bilgiler, 2008 – 2009 ö÷retim yılında araútırmacı tarafından
toplanmıútır. Anketin içten ve samimi cevaplandırılması için ö÷rencilere
isimlerinin isterlerse yazılmayabilece÷i belirtilmiútir. Ö÷rencilere anketten elde
edilen bilgilerin amaç dıúında kullanılmayaca÷ı ifade edilmiútir.
III.4.Verilerin Analizi
Bilgilerin analizinde önce her bir soru için verilen cevapların frekansları
saptanmıú ve yüzdelik da÷ılımları elde edilmiútir.
Sonuçlar SPSS programı üzerinden, tek yönlü varyans analizi, LSD testi ve t testi
kullanılarak yapılmıútır.
80
BÖLÜM IV BULGULAR
Bu bölümde denenceleri test etmek amacıyla yapılan istatistiksel analizlere ve bu
analizler sonucu elde edilen bulgulara yer verilmiútir.
IV.1.Denence 1: Ortopedik engelli, özel ö÷renme güçlü÷ü çeken ve duygusal
davranıúsal ve sosyal uyum güçlü÷ü olan ö÷rencilerin maruz kaldıkları ihmal
ve istismar düzeyleri arasında anlamlı bir fark bulunmamaktadır.
Araútırmanın birinci denencesinde, ortopedik engelli, özel ö÷renme güçlü÷ü
çeken ve duygusal davranıúsal ve sosyal uyum güçlü÷ü olan ö÷rencilerin maruz
kaldıkları ihmal ve istismar düzeyleri arasında anlamlı bir fark bulunup
bulunmadı÷ı incelenmiútir. Örnekleme giren ö÷rencilerin engel türlerine iliúkin
sayısal bilgiler Tablo 2’de verilmiútir.
Tablo 2. Engel Türlerine Göre øhmal ve østismara U÷rama Düzeylerine
øliúkin Sayısal Bilgiler
N
X
Ss
Ortopedik Engelli
74
24.47
26.86
Özel Ö÷renme Güçlü÷ü
95
35.89
34.31
Duygusal Davranıúsal ve
105
27.56
29.78
Sosyal Uyum Güçlü÷ü
Tablo 2’deki sonuçlar, ö÷rencilerin engel türlerine göre ihmal ve istismara
u÷rama düzeylerinin de÷iúme gösterdi÷ini ortaya koymuútur.
Gruplar arasındaki bu farklılı÷ın anlamlı olup olmadı÷ını belirlemek amacıyla
yapılan tek yönlü varyans analizi sonuçları ise Tablo 3’de verilmiútir.
81
Tablo 3. Engel Türlerine Göre øhmal ve østismara U÷rama Düzeylerine øliúkin
Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları
SD
KT
KO
F
Gruplararası
2
6145.522
3072.761
3.258*
Gruplariçi
271
255609.241
943.208
Toplam
273
261754.763
*p< .05
Tablo 3’deki tek yönlü varyans analizi sonuçları, ortalamalar arasındaki farkların
ortopedik engelli ve özel ö÷renme güçlü÷ü çeken ö÷renciler için anlamlı
oldu÷unu göstermektedir. Bu farklılı÷ın hangi gruplar arasında oldu÷unu
belirlemek amacıyla yapılan LSD testi sonuçları Tablo 4’de verilmiútir.
Tablo 4. Engel Türlerine Göre øhmal ve østismara U÷rama Düzeylerine
øliúkin LSD Testi Sonuçları
Ortalamalar
Arası Fark
Ortopedik Engelli
Özel Ö÷renme Güçlü÷ü
-11.42176
Duygusal Davranıúsal ve
-3.08893
Sosyal Uyum Güçlü÷ü
Özel Ö÷renme Güçlü÷ü
Ortopedik Engelli
11.42176
Duygusal Davranıúsal ve
8.33283
Sosyal Uyum Güçlü÷ü
Duygusal Davranıúsal ve
Ortopedik Engelli
3.08893
Sosyal Uyum Güçlü÷ü
Özel Ö÷renme Güçlü÷ü
-8.33283
IV.2.Denence 2: Ortopedik engelli, özel ö÷renme güçlü÷ü çeken ve duygusal
davranıúsal ve sosyal uyum güçlü÷ü olan küçük yaútaki ö÷renciler büyük yaútaki
ö÷rencilerden daha çok ihmal ve istismara maruz kalmaktadırlar.
Araútırmanın ikinci denencesinde, ortopedik engelli, özel ö÷renme güçlü÷ü çeken
ve duygusal davranıúsal ve sosyal uyum güçlü÷ü olan ö÷rencilerin maruz
82
kaldıkları ihmal ve istismar düzeyleri ile yaúları arasında anlamlı bir fark bulunup
bulunmadı÷ı incelenmiútir. Örnekleme giren ö÷rencilerin yaú gruplarına iliúkin
sayısal bilgiler Tablo 5’de verilmiútir.
Tablo 5. Yaú Gruplarına Göre ø hmal ve ø stismara U÷ rama Düzeylerine
ø liú kin t-testi Sonuçları
N
X
Ss t
10-15 174 30,5657 31,19783 ,674*
16-20 100 27,9394 30,63339
*p> .05
Tablo 5’deki sonuçlar, ö÷rencilerin yaú gruplarına göre ihmal ve istismara u÷rama
düzeylerinin de÷iúme göstermedi÷ini ortaya koymuútur.
IV.3.Denence 3: Ortopedik engelli, özel ö÷renme güçlü÷ü çeken ve duygusal
davranıúsal ve sosyal uyum güçlü÷ü olan ö÷rencilerin cinsiyetleri ile maruz
kaldıkları ihmal ve istismar düzeyleri arasında anlamlı bir iliúki
bulunmamaktadır.
Araútırmanın üçüncü denencesini test etmek amacıyla örnekleme giren kız ve
erkek ö÷rencilerin ihmal ve istismara u÷rama düzeyleri ortalamaları
karúılaútırılmıútır. Bu karúılaútırmaya iliúkin t-testi sonuçları Tablo 6’da
verilmiútir.
Dostları ilə paylaş: |