M U S T A F A Ş E N O L
182
savaşlarla başlamakta, devletler savaşlarla kurulmakta ve yine sa-
vaşlarla da son bulmaktadır. Bu açıdan bakıldığında yaşadığımız
dünyada insanlık tarihi bir savaş tarihidir. Bu nedenle savaşlar an-
laşılmadan geçmişi, insanlığı ve dünyayı anlamak zor olduğu gibi,
geleceğe yönelik tanımlamalarda ve öngörülerde bulunmak da zor
olmaktadır. Bunu kolaylaştırmak ve gelecekle ilgili sağlıklı öngörü-
lerde bulunabilmek, geçmişe ait verilerin incelenerek değerlendiril-
mesine ve belli sonuçların çıkarılmasına bağlıdır.
Tarihte İlk Çağ döneminde kabileler arası çatışmalardan oluşan sa-
vaşların, Orta Çağ döneminde şehir devletleri özel orduları arasın-
da yapılan silahlı bir mücadeleye dönüştüğü, Yeni Çağdan başla-
yarak ise savaşların ulusal devletlerin ordularıyla hükümdarların
mücadelesinden ulusların bütüncül savaşına dönüştüğü, kesin so-
nuçlu ve yıkıcı bir özellik kazandığı görülmektedir. Çağlar içerisin-
de teknolojinin de gelişmesine paralel olarak silahlar açısından ba-
kıldığında, başlangıçta kılıç ve yay gibi kas gücünün kullanılmasını
takiben yelkenli araçlarla rüzgâr gücünün kullanımına
dayanan
savaşların yerini daha sonra ateşli silahlarla buhar gücüne dayanan
savaşlar almış, Yakın Çağdan başlayarak araçların daha da gelişme-
siyle zırhlı araçların ve uçakların kullanıldığı savaşlara dönüşmüş,
son yarım yüzyılda yaşanan savaşlar ise nükleer güce ve bilişim
teknolojilerine dayanan, simetrik ve asimetrik araçlarla tekniklerin
birlikte kullanıldığı hibrit (karma) özellikler kazanmıştır [3].
Tarihsel süreç içerisinde insanlığın yaşam şartları ve seviyesi tekno-
lojinin gelişmesiyle değişip gelişirken, savaşlar ve savaşlarla ilgili
kavramlar da değişmekte ve savaşlar da gelişip çeşitlenmektedir.
Bu konuda bir görüş de “Savaşlar
sayesinde teknolojinin, tekno-
loji sayesinde de savaşların geliştiği” [2] şeklindedir.
Geçmişe ve
günümüze bakıldığında bu görüşü gerçekleyen çok sayıda örnek
kolayca görülebilmektedir. Ancak temelde büyük bir değişiklik ol-
madığı halde, isimlendirme ve kavramlarda değişiklikler olduğu,
yeni düşünce ve isimlendirmelerin ise bazen yanlış kullanımlara ve
karışıklıklara sebebiyet verdiği görülmektedir.
Tarihte çeşitli büyüklükteki savaşlardan iki büyük dünya savaşı ve
soğuk savaş dönemleri ile günümüzde yaşanan çok değişik özellik-
teki savaşlara, savaş ve barış kavramları arasında değişik düşünce-
ler ortaya çıkmaktadır. Güç kazanma/geliştirme ve çıkar
sağlama
yarışları arasında belli şartların ürünü olarak ortaya çıkan bu dü-
H İ B R İ T S AVA Ş K A P S A M I N D A S İ B E R S AVA Ş V E S İ B E R C AY D I R I C I L I K
183
şüncelerle hibrit savaş, siber savaş ve siber caydırıcılık kavramları
ortaya çıkmıştır.
Ortaya konulan düşüncelerden hareketle bu bölümde; öncelikle sa-
vaşın tanımlaması ve evrimi üzerinde bazı açıklamalarda bulunul-
muş, hibrit savaşın tanımı, süreç ve uygulamaları üzerinde durul-
muş, hibrit savaşın uygulama yöntemlerinden birisi olan siber sa-
vaşın hibrit savaş içerisindeki yeri ve bu konuda gelişmeler gözden
geçirilmiş, daha sonra özellikle siber uzayda saldırganların
istek
ve amaçlarından vazgeçirilerek saldırılara karşı koymak maksatlı
olmak üzere siber caydırıcılığın önemi açıklanarak yapılan bazı ça-
lışmalar ile uygulamalar özetlenmiş, son bölümde de konuyla ilgili
görüş, öneri ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Dostları ilə paylaş: