- 1088 -
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi
The Journal of International Social Research
Cilt: 9 Sayı: 42 Volume: 9 Issue: 42
Şubat 2016 February 2016
www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581
ZİHİN KONTROL YÖNTEMLERİ
MIND CONTROL METHODS
Pelin DİMDİK EMEKSİZ
*
Öz
Bireyin zihninin kendi istek ve bilgisi dışında çeşitli yollarla yönlendirilmesi zihin kontrolü olarak adlandırılmaktadır. İnsan
zihnini kontrol etmenin çok değişik yöntemleri mevcuttur. Tarikatlar, cemaatler, ideolojik gruplar, siyasi partiler ya da casuslar zihin
kontrol yöntemlerini sindirme, iskence yapma, yandaş toplama, menfaat elde etme gibi çeşitli amaçlarla kullanabilmektedirler. Gerek
kişisel hırs ve çıkarların etkisiyle gerekse devletler ve kurumlar bazında açığa çıkan rekabetin kötü sonuçları insanlık için son derece
zarar verici etkiler yaratmaktadır. Zihin kontrol yöntemlerini insana veya insan topluluklarına zarar verme, yarar ya da ego tatmini
sağlama gibi niyetlerle uygulayan kişi ya da grupların çok ciddi akıl sağlığı problemleri olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Zihin kontrol
yöntemlerinin farkında olmak onların birey üzerindeki istendik etkisini azaltacaktır. Bu bakımdan ilgili makale bazı zihin kontrol
yöntemleri hakkında bilgi verme amaçlı olarak yazılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kuantum Şifresi, Psikiyatri, Psikoloji, Zihin Kontrol, Halüsinojen, Hipnoz, Psikotronik Silahlar.
Abstract
Directing a variety of ways beyond the will and the desire of a person is called mind control. There are many different
methods for controlling human mind. Both personal ambitions and interests as well as the effects of bad results originated from
competition of basis of government and institution create highly damaging effects for humanity creates. It is unquestionable fact that
persons and groups, who use mind control techniques to damage the humanity and the community, to obtain benefits and to satisfy the
ego, have real and serious mental health problems. Being aware of mind control methods will reduce the expected impact on the
person. In this regard, the relevant article was written for the purpose of providing information about some mind control methods.
Anahtar Kelimeler: Kuantum Şifresi, Psychiatry, Psychology, Mind Control, Hallucinogen, Hypnosis, Psychotronic Weapons
GİRİŞ
Zihin kontrolü, psikolojik yöntemleri iyi bilerek kullanan siyasi partilerin, kültlerin, tarikatların,
cemaatlerin veya istihbarat örgütlerinin uyguladıkları bir tekniktir. İnsanın zihnini kontrol etmenin çok
çeşitli yöntemleri bulunmaktadır. “Bu yöntemin temelini bireyin veya insan gruplarının davranışlarını
değiştirmek ya da kontrol etmek maksadıyla isteği ve bilgisi haricinde uygulanan bireysel ve toplumsal
zihin kontrolü, propaganda, psikolojik faaliyet, kimyasal maddeler”, elektromanyetik dalgalar, gazlar
(Sayın, 2007: 53) gibi çeşitli unsurlar oluşturmaktadır.
Günümüzde zihin kontrol dendiğinde akla ilk gelen yöntem “beynin belirlenmiş bölgelerine nokta
uyarılar verildiğinde davranış değişikliği oluşturduğu ilkesine dayanır. Buna maruz kaldığına inanan
mağdur sayısı oldukça fazladır. Beynin belirlenmiş bölgelerine uygulanan “şok uyarı” ifadesi çok iyi analiz
edilmelidir.”(Karakuş, 2013. 39) Bu yöntem ilerleyen bölümlerde örneklerle işlenecektir.
CIA’den emekli Juliane Mc Kinney, klasik bir zihin kontrol operasyonunun neleri kapsadığını
sıraladığı raporunda yedi aşamadan bahsetmektedir.
“1) Hedef kişiden, gelecekteki istismarlarda kullanılmak üzere, kişisel ve biyolojik örnekler
toplamak gayesiyle uzun süreli, gün boyu süren fiziksel ve elektronik gözetim. 2) Deneğin aşırı baskılara
dayanma kapasitesini incelemek için peş peşe yapılan açık ve örtülü tacizler. 3) ABD Adalet Bakanlığı
tarafından halen 'öldürücüden daha hafif silahlar ve gözetim sistemleri' olarak tanımlanan teknolojileri
içeren, aşırı intibaksızlığa ve yeteneklerin ortadan kalkmasına neden olacak ağrılar yaratmayı amaçlayan
yönlendirilmiş enerji tacizi. 4) Deneğin kafasında ve denek uykuda iken rüyaların evrensel gelişimini
etkileyebilen şuuraltı seslere sebep olma kapasitesindeki nörosibernitik/psikoteknolojilerle deney. 5) Uzun
dönemde deneği kendi itibarını yok etmeye yönelik davranışlara ve ifadelere zorlamak için deneğin uzun
dönemli manipilasyonu. 6) Deneyin tecridi ve mali yönden yoksullaştırılması. 7) Deneği intihar veya cinayet
şeklinde bir şiddet hareketine zorlamayı amaçlayan sürekli taciz ve tahrik.” (Şimşek, 2005: 73-74, Özkaya,
2013: 57)
Taciz
*
Okt. Dr., İstanbul Üniversitesi, Yabancı Diller Bölümü, e-posta: pelindimdik@hotmail.com
- 1089 -
Açık taciz (bu açıkça gözlenen demektir): kişilerin uzun süreli eletronik tacizi için “ön şartlandırma”
maksadıyla uygulanabilir. Açık tacizle baskı altına alınan kişinin elektronik tacizin ani başlangıçlarıyla
mücadele etmesi çok güçtür. Açık tacizin elektronik taciz başladıktan sonra bile devam ettirildiği
durumlarda, asıl amacın uzun dönemli aşırı baskıyı sürdürmek olduğu düşünülmektedir. Aşağıda ifade
edilen açık taciz taktiklerinin çoğu elektronik tacizin farkına varılmasına engel olmak içindir. Bunlar
potansiyel haber değeri taşıyan önemli bilgilere sahip kişiler için özel sıkıntı tehditleri oluşturacak
durumları ihtiva eden eylemlerdir. Aynı zamanda açık taciz; kişiyi ideolojik, dini ya da felsefi bir gruba
dahil etme, bu tür gruplara muhalif tavır sergileyenlere karşı ve gruptaki kişilerin suç unsuru taşıyan
eylemlerinin üstünü örtmek maksadıyla yapılan bir yıldırma operasyonu olarak da düşünülebilir. İş
verenlerin, yöneticilerin ya da grupların tehlikeli olarak gördükleri yahut onların haksız eylemlerine itaat
etmeyen bireylere yönelik uyguladıkları bir taciz şeklidir. Bu sindirme operasyonu zorba kişiler ya da
gruplar tarafından yalnız veya azınlıkta olduğu ve kendisini savunamayacağı düşünülen kişi ya da kişilere
yapılmaktadır. Açık taciz bireyde telafisi zor akıl sağlığı problemlerine neden olabilmektedir. Üniversiteler,
şirketler, güvenlik teşkilatları gibi özel ya da devlet kurum ve kuruluşlarında açık tacizin pek çok türüne
rastlamak mümkündür. Elektronik tacizin ise “elektronik tacize maruz kalanlara” yardım etmeye çalışan
kişilere yönelik bir misilleme şekli olarak ortaya çıkmaya başladığının farkına varılmıştır. “Peki, insanlar
nasıl açık taciz ediliyorlar? Telefon rehberlerinde kaydınız olmasa bile ara sıra çalan ama konuşmayan
telefonlar, ani, acayip kaba davranışlar”, önceleri kendilerine iyi davranan komşuları, arkadaşları, tanıdığı
kişiler ya da daha önce hiç görmediği yahut tanışık olmadığı insanlar tarafından tecrit, taciz, takip, yıkıcı
hareketler... (Şimşek, 2005: 74)
Ancak şunu belitmekte fayda vardır; psikolojik ya da fiziksel tacize yahut tecavüze maruz kalanlar,
bireysel özgürlüklere saygının olmadığı, baskıcı, zorba bireylerden oluşan bir çevre ya da toplumda
yaşayanlar, çözümü mümkün görülmeyen problemlerle mücadele içinde olanlar ağır bir yükün altına
girdiklerinden akıl sağlıklarını kaybedebilirler. Akıl hastalıklarının tedavisi oldukça zor ve külfetlidir.
Burada dikkat edilmesi gereken davranış değişikliğine neden olan, özellikle bireyi tepkisel davranışlarda
bulunmaya iten tetikleyici unsurlardır. Tekikleyici unsurlar dış ve içsel unsurlar olarak sınıflandırılmaktadır.
İçsel tetikleyici unsurlar çok önemlidir. “Özellikle saldırı ya da kuşkuya dayalı şüpheler, sürekli beyinde
tekrar edilirse içsel, sıralı tetikleyici olarak kendini göstermeye başlamaktadır. Kişi normal hayatına devam
ederken, hatta uyurken, bu tetikleyici unsur, ‘şok uyarıcı’ verilmiş gibi kişiyi tepkisel davranış vermeye
yöneltmektedir. Süreç içerisinde içsel şok, uyarmanın dışarıdan yapıldığı kanısı da oluşturur. Hele birde
baskı altında olduğu, tehdit ya da kuşkuların yaşanmışlığının etkileri ya da gerçekliği devam ediyorsa, kişi
doğrudan doğruya dışarıdan saldırıya maruz kaldığına inanabilir.” Sağlıksız kitlelerin egemen olmaya
başladığı bu dönemde; sağlıksız, kıskanç, bencil, empati yoksunu, zorba ve problemli insanlar ile birlikte
yaşıyoruz. İster istemez bu sorunlu kişilerin taciz, tecavüz, izleme, dinleme, dedikodu üretme gibi etiğe
aykırı davranışları ile devamlı karşı karşıya kalıyoruz. Bunları yok saymazsak ya da bunlarla hukuki yahut
başka yollarlardan baş etmezsek, kişilik bozukluğu ya da daha farklı akıl sağlığı problemleri yaşayan bu
tipler, dış uyarıcı olarak tetikleme yapabilirler. Bu türden dış ve iç uyarıcılarla birlikte sıklaşan rastlantılar
sağlıklı bir bireyin akli dengesini yitirmesine sebep olabilmektedir. (Karakuş, 2013: 39-40) Dış uyarıcıların
etkisiyle aşırı strese maruz kalmış mağdurların bir psikiyatristten yardım almaları en doğal haklarıdır. Aynı
zamanda insanları mağdur ederek hukuk kurallarını ihlal eden bu sağlıksız tiplerin de hiç vakit
kaybetmeden ciddi anlamda psikiyatrik müşahade altına alındıktan sonra gerekli hukuki yaptırımların
uygulanması şarttır.
Zihnimiz Nasıl Kontrol Ediliyor?
İnsanoğlunun topluluk halinde yaşamaya başladığı dönemden itibaren toplumsal hafızalar ve
bireylerin düşünceleri kesintisiz olarak kontrol altına alınmak istenmiştir. Klanın ortaya çıkış sürecini
dikkatlice incelediğimizde ilk kültlerin klanlar olduğu bilgisine ulaşırız. Bireyin fikir hürriyetinin belirgin bir
biçimde elinden alındığı klan, yerini feodal topluma, sonra da modern topluma bırakmıştır. (Yörükoğlu,
2012: 111)
Bireyleri topluluk halinde beyin kontrolüne tabi kılan egemenler, kitlesel kontrolün de ötesinde
bireysel kontrole yönelirler. Bunun için egemenlerin çıkarlarına en iyi hizmet edecek ve onlara itaat eden
hedef kişiler belirlenir ve her birine farklı formatlarda beyin kontrolü uygulaması yapılır. Ve bu kişiler,
belirli bir süre sonra tamamen kontrol altına girip istenilen amaçlar doğrultusunda sanatsal, akademik
ortamlarda, güvenlik teşkilatlarında ve daha pek çok yerde faaliyet göstermeye başlarlar. Beyin yıkama
yöntemi başlangıçta uygulama olarak zor gibi görünse de aslında metodun devam ettirilebilirliği aynı
oranda kolaydır. Eğitim sistemleri ve ‘devlet organları’ dünyada en etkili beyin yıkama operasyonunu
idame ettirmektedirler. “Eğitim sistemine teslim olmuş, onu sorgulamayan ve devlet organları ile onların
- 1090 -
uzantılarını birer ‘mit’ olarak gören toplumlarda beyin yıkama teknikleri oldukça basit ve fazla enerji
gerektirmeyen yöntemlerdir." Eğitim sistemi ve “kutsal” devlet kurumları tarafından beyni kontrol edilen
birey bir süre sonra genetik davranışları ile şiddetli bir çatışma içine girer. Genetik bir davranışın
unutulabilmesi için üzerinden 200 yıl geçmesi gerekmektedir. Ancak toplumsal bağlamda bu davranışların
unutulması mümkün görülmemektedir. Çünkü biyo-psiko-sosyal bir varlık olan insanın tutum ve
davranışları nesilden nesile miras yolu ile aktarılmaktadır. Genetik davranışları ile şiddetli çatışma yaşayan
beyni yıkanmış birey, içsel tatmini sağlamak adına bir arayış içine girer. Bu durum kişiyi eğlenmek için
çeşitli faaliyetlere, “sosyal çevre veya sınıf değiştirmeye, dine yönelmeye, dinden veya toplumdan kaçışa
sürükler”. (Şimşek, 2005: 10-11)
Fikir, İdeoloji Aşılama
Cemaat, tarikat, ideolojik parti vb. gibi adı ne olursa olsun, bireyi kontrol altına alıp onu kişisel
egolarının ve çıkarlarının tatmini için kullanan lider, beyin ve davranış kontrolünden sonra bireyin bilgi
edinme ve haber alma kaynak ve standartlarını da belirler. Buradaki maksat, kişinin tüm benliğinin yanında
geleceğinin ve düşlerinin bile ele geçirilip kültün çıkarına sunulmasıdır. Bilgi kontrolündeki diğer
hedeflerden biri de bilgiye ulaşımı ve bireyin bilgiyi işleyişini kontrol ederek, kişinin grup faaliyetlerine
yönelik olumsuz yorum yapmasına engel olmaktır. Bilgi kontrolü, birey külte dahil olduğu sırada, kişi
yanlış bilgilendirilip ikna edilerek başlar. Katılımın gerçekleştiği süreden itibaren aldatma süreci çok yoğun
işletilir(Yörükoğlu, 2012: 115)
“İnsanlar külte katılmazlar, kült onları seçer. Grup dışındaki bilgi kaynaklarına erişimi en aza
indirgeme veya caydırma, grubun kitapları dışındaki kitaplar, makaleler, gazeteler, dergiler, TV, radyo
yasaklanabilir ya da sınırlı hale getirilir. Ayrılan eski üyelerle görüşmek kesinlikle yasaktır. Biz ve onlar
görüşü hakimdir. İçerisine ve dışarıya ait bilgiler vardır. Farklı hiyerarşik seviyedeki insanlar farklı bilgiler
alırlar. Lider kimin neyi bilmesi gerektiğine karar verir. Diğer üyeler ile ilgili casusluk yapmak teşvik edilir.
‘Şahit’ ya da ‘buddy’ sistemi ile çift yapıp gözlemek ve kontrol etmek. Grup tarafından üretilen bilgi ve
propagandanın ileri derecede kullanılması. Gazeteler, dergiler, günlükler, ses kasetleri, video kasetler…
Yıkıcı zihin kontrolünün ancak bu dört bileşeninin genel etkisi, bir lidere veya bir amaca bağımlılığa yol
açması halinde var olduğundan söz edilebilir. Listedeki her bir maddenin mevcut olması gerekmez. Zihni
kontrol altında grup üyeleri kendi dairelerinde yaşayabilirler, sabah 9'dan akşam 5'e kadar bir işte
çalışabilirler. Lider, müridin duygularının limitlerini yönetir ve daraltır, eğer herhangi bir problem olursa,
asla liderin veya grubun değil de kendi hatasından ötürü olduğunu hissetmesini sağlarlar, suçluluk
duygusunu aşırı derecede kullanırlar. Kişi potansiyelini tam olarak kullanmamasından, ailesi, geçmişi,
yakınları, düşünceleri, duyguları, hareketleri veya geçmişte karşısına yapmış olduğu büyük suçlar sürekli
olarak çıkarılır. Kült yapılarında korku devamlı kullanılır. Dış dünya korkusu, düşman korkusu, grup
tarafından dışlanma korkusu. Tüm bu korkular verilirken suç sayılmayacak konular bile büyük günah gibi
toplum önünde itiraf ettirilir. Fobi telkini çok yoğundur grubu terk etmeye veya liderin otoritesini
sorgulamaya bile duyulan irrasyonel korkuların programlanması... Zihni kontrol altında bir insan grup
dışında pozitif ve dolu bir geleceği gözünde canlandıramaz. Grup "dışında" mutluluk veya tatmin yoktur.
Ayrılırsanız korkunç şeyler olur, ‘dışarıdaki hayat tek başınıza sizi yutar’, ‘şeytanın esiri olunur’, ‘kötü yola
düşülür’, ‘iyileşmeyen hastalıklar olur’, "kazalar’, ‘intiharlar’, ‘delilik’, vs. Ayrılmak için asla geçerli ve
mantıklı bir sebep yoktur."(Şimşek, 2005: 13-15)
Beyin yıkama psikolojik, nörofarmakolojik, nörofizyolojik, hipnotik ve daha ileri metotlar yoluyla
insanın kişiliğini, karakterini, ideolojisini, inançlarını, düşünme biçimini, prensiplerini değiştirmek için
kullanılan bir yöntemdir. Örneğin tüm tarikatlar ve kültler beyin yıkama teknikleri konusunda
uzmanlaşmışlardır. Pek çok tarikatın arkasında da zaten istihbarat örgütleri vardır. Genellikle beyin yıkama
ve ideoloji kontrolünde şu öğeler kullanılmaktadır(Sayın, 2007: 336):
Telkin ve Telkine yatkınlık: “Gerek hipnoz gerekse tekrarlanan, ritüelik eylemler uygulanır.
Hemen hemen tüm tarikatlar ve kültler bu teknikleri kullanır. (…) “İnsanların hepsi aynı telkine yatkınlık
düzeyinde değillerdir. Telkine yatkınlık bazı fizyolojik koşullarda da değişir. Beyin yıkama yöntemlerinde
öncelikle insanların veya toplumun telkine yatkınlığı sınanır. Daha sonra telkin değişik yöntemlerle
insanlara yavaş yavaş ya da hipnotik yöntemler kullanılarak verilebilir.” Mevcut tüm psikolojik
akardengeyi (homeostasis) yıkma: “Kimyasal maddelerle beynin normal akardengesinin (hemeostasis)
yıkılması ve yepyeni bir yapı oluşması. Var olan inanç ve bilinç yapısı sarsılır ve kişi kendi oluşturduğu
psikolojik savunma mekanizmalarından mahrum kalarak, yeni bir travmaya ve telkine açık hale gelir.” Bu
şekilde bilincin ve iradenin kırılması ve ortadan kaldırılması veya olayları farklı algılaması sağlanabilir.”
Egoyu zayıflatma: “Egoyu zayıflatma özellikle şeriatçı ve dinci cemaatlerin ve tarikatların uyguladıkları
tekniklerden birisidir. Hedef egonun bir ölçüde zayıflatılması ve iradenin veya bilinç direncinin bu yolla
- 1091 -
kırılmasıdır.” Cinsellik: “Pek çok tarikat ve kült cinselliği, libidoyu had safhada kullanarak insandaki haz-
ödüllendirme mekanizmalarını harekete geçirir. Bu sırada bazı ilaçların, MDMA-MDA gibi, etkilerinden de
yararlanılır.” Gizemcilik ve üstün güçlere ulaşma: “Gizemcilik, parapsikoloji ve mistisizm hemen hemen
her tarikatın ve kültün, cemaatin temel parametre olarak kullandığı unsurdur. Bu yeteneklere ulaşma
konusunda bazen ilaçlar veya başka psikolojik teknikler de kullanılır-(Vecd, meditasyon vb.) Parapsikolojik
dezinformasyonlara bu tip uygulamalarda çok rastlanır. Özellikle parapsikoloji ve olağan dışı güçlere
ulaşma insanların egolarını avlamaya yönelik bir tuzak olarak kullanılır.” (…) Şunu unutmamalı ki,
parapsikoloji çalışmalarının çoğu başka çalışmalar için birer kılıftır. CİA da parapsikoloji diye bir şeyin var
olmadığını bilmektedir.” Eşikaltı algının ve kollektif bilinç dışının, arketipal öğelerin çok sistemli olarak
kullanılması: “Burada müzik, ses, görüntü, duyma veya görme eşiğinin dışındaki stimulant etkiler, fikirler,
film görüntüleri, klişeleşmiş yapılar ve moda gibi unsurlar kullanılmaktadır.”(…) Hedef insanların kognitif,
öğrenme ve algı psikolojilerinin kültlerin, istihbarat örgütlerinin, gizli örgütlerin istediği biçimde
kullanabilmesidir.”(Sayın, 2007: 55,82,83,168,336,337)
Yukarıda sayılan yöntemler kullanılmakla birlikte sistematik bir şekilde uygulanan temel tekniklerin
bazıları ise şöyledir. Şunu belirtmekte fayda vardır ki, “kültlerin ve tarikatların da pek çoğu bu yöntemleri
kullanırlar”(Sayın 2007: 338):
“1) Kişiye yaşayacağı değişiklikleri hissettirmeyiniz. 2) Kişinin zamanını ilgi çekerek kontrol altına
alınız (internette, ashram veya tarikat-kült merkezlerinde daha fazla vakit geçirme.) 3) Kişide güçsüzlük
duygusu, korku ve bağımlılık yaratınız. Bilinçaltı tüm korkularını, fobilerini ve yetersizliklerini araştırıp, su
yüzüne çıkarınız. 4) Kişinin eski davranışlarını baskılayıcı ve yeni bir yapıya yol açıcı telkinlerde bulununuz.
5) İnsanlarda ilaçlarla, ortamla, hipnozla veya spesifik tekniklerle farklı bilinç halleri (altered states of
consciousness) oluşturunuz. 6) Farklı bilinç hallerinde veya kişide yeterli mayalanmayı oluşturunca bilinç
dışına inerek, onu çeşitli motiflerle bombardıman ediniz. Bu motifler fikir, resim, müzik, sembol vb. olabilir.
7)Bilinçte belirsiz bir bilinç hali ve yapısı oluşturduktan sonra kendi ideolojinizi ve kültün temel fikirlerini
inşa etmeye başlayınız. 8) Kişinin mantığına ve inanç sistemine kilitler koyunuz ve kişinin yeni inanç ve
ideoloji sistemini sorgulamasını engelleyiniz. Eski inanç sistemini ve ideolojisini yargılamasını sağlayınız.
9)Kişinin temel psikolojik yapısını ve ihtiyaçlarını iyi tespit ediniz. Kültün ideolojisinin her yanını bu
ihtiyaçlara yanıt verebilecek temel motiflerle örünüz. 10) Kişide obsesyon oluşturarak, sürekli bu konuyla
zaman geçirmesini sağlayınız. Öyle ki kişi kültün bir müridi haline gelinceye dek psikolojik akardengesini
bu ideallerle sağlasın. 11) Kişiye hiç bulamayacağı ve arayışı içinde olduğu yönleri sununuz, o kişide bu
yönlere karşı bağımlılık oluşturunuz. Örneğin sevgi, dostluk, insani yardım, cinsellik. 12) Mümkünse kişide
kültün bir elemanı olmakla tüm sistemi ve diğer yanlış sosyal yapıyı yıktığını, yeni psikolojik güçler
kazandığını hissettiriniz. 13) Dili (özel bir dil ve jargon kullanarak) kontrol ediniz. Çünkü düşünmenin
temeli dildir. 14) Bilimselliği ve mistizmi aldatıcı bir biçimde kullanınız. 15) Cinselliği aşırı bir biçimde
sınırsız kullanmayı sağlayarak libidoyu geliştiriniz ve libidinal tüm yapıları, haz prensibini,
mükafatlandırma sistemini sınırsız bir biçimde kullanınız.”(Sayın 2007: 338-339)
Askeri ve siyasi bir grup tarafından yönetilen kamplarda Çinli komünist öğretmenlerin (fikir
aşılayıcıları) beyin yıkamada kullandıkları teknikler kısaca 4 aşamada toplanabilir: (Brown, 2012: 213,215):
Fikir aşılamada; tekrar, bezdirme ve küçük düşürme, sorguya çekme gibi yöntemler
kullanılmaktadır. Tekrar: Kişiden bazı parçaları ezberlemesi istenir. Her gün sınava tabi tutularak öğrenme
derecesi kontrol edilir. Bu çalışmalar esnasında kişinin başka bir şey okumasına kesinlikle izin verilmez.
Bezdirme: “En ufak bir ilgisizlik, işbirliğine yanaşmama veya ders konularıyla ilgili sorulara cevap vermekte
gecikme” söz konusu olduğunda derhal birtakım sert tedbirlere başvurulmaktadır. Mesela dersini bilmeyen
bir kişi, yönetim tarafından çağrılır ve kendisine ‘dikkatli olmak ve söylenenleri hatırlamak’ konusunda
uzunca öğütler verilir. Söylenenlerin önemine işaret edilir. Bu yöntem kısa bir süre sonra tekrar
edilmektedir. Niyet, kişinin direnişini kırarak onu tamamen bezdirmektir. Küçük düşürme: Bu usûl kişinin
arkadaşlarını kendisine karşı kullanmaktan ibarettir. Mesela bir fikir aşılama sınıfında, aşılanmak istenen
fikre karşı çıkan bir öğrenciye baskılar sonucu (topluluk önünde özür diletme ve otokritik yöntemi
kullanılarak) hata etmiş olduğu kabul ettirilir. Özürler ve otokritikler bir süre devam ettikten sonra sıra
arkadaşlarının bu kişinin davranışlarını tenkit etmeleri istenir. Kişilerin birbirlerini eleştirmeleri tekniği
zamanla bir jurnalcilik sisteminin gelişmesine neden olur. Arkadaşlar birbirine düşer, kişilerde karşılıklı
güvenden eser kalmaz. Sorguya çekme: Kişileri etkilemekte yararlanılan diğer bir yöntem de sorguya
çekmedir. Müşahedeler; fikir aşılamanın etkisinde kalan ya da işbirliğine yanaşan kişilerin daha önce bir
süre sorguya çekilmiş olduklarını göstermektedir. Buradaki amaç kişinin direnmesini kırmaktır. Bitmez-
tükenmez müklakatların sonunda kişi, ya tamamen yıkılıp itaaat etmeye karar veriyor ya da kişiden
umudunu kesip yakasını bırakıyorlar. Sorgulama sırasında sıklıkla manevi baskıya başvurulmaktadır.
- 1092 -
Kişiye öldürülebileceği ya da işkenceye göreceği tehditleri yöneltilir. Amaç kişinin üzerindeki manevi
baskıyı arttırmak, onu bazı şüphelere ve endişelere yöneltmektir.(Brown, 2012: 215-218)
Beyin yıkama tekniği deyince, ABD’nin anti-kominist tavrının başını çekenlerden birisi olan
dünyaca tanınmış asker psikiyatrist Dr. Edgar Schein’ın 24 maddelik beyin yıkama programı karşımıza
çıkmaktadır. Schein’ın beyin yıkama programı şöyledir:(Koşan, 2000: 32):
“Tutsaklar yeterince tecrit edilen bölümlere yerleştirilmeli, çünkü bununla duygusal ilişkiler başarılı
bir şekilde koparılabilir ya da ciddi bir şekilde zayıflatılabilir. Tüm “gerçek önderler”, doğal önderler ayrı
tutulmalı. İşbirliği yapılan tutsak, önder olarak gruba yerleştirilmeli. Beyin yıkama amacıyla uyum
içerisinde olmayan tüm grup etkinlikleri yasaklanmalı. Tutsaklar gözetlenmeli ve özel öz geçmiş
materyalleri toplanmalı. Sonradan başkalarına gösterilecek tutsakların isimleri sahte açıklamalarla yazılmalı.
Oportinistler ve ihbarcılar korunmalı. Tutsaklar hiç kimseye güvenmemeleri gerektiği temelinde ikna
edilmeli. Kendi iradesiyle işbirliği yapmayı kabul edenlere hoşgörülü davranılmalı, kabul etmeyenlere karşı
ise sert muamele uygulanmalı. Birlikte hareket etmeyenler cezalandırılmalı. Tutsaklara gelen posta
(mektuplar vs.) sistematik olarak denetlenmeli ve saklanmalı. Tedavi metotlarıyla ve tutsaklar üzerindeki
kontrolle uyuşmayan ilişkiler engellenmeli ve kesilmeli. Tutsaklar arasındaki grup değeri dağıtılmalı.
Tutsaklar arasında, onların sosyal düzenlerinde vazgeçtikleri ve tamamen tecrit oldukları bir grup düşüncesi
yaratılmalı. Her türlü duygusal destek yok edilmeli. Tutsakların, tutsaklık koşullarını, yakınlarına ve
arkadaşlarına yazmaları engellenmeli. İstenilen yeni davranışı destekleyen ya da tarafsızlaştıran böylesi
materyalleri içeren yayınların ve kitapların girişine izin verilmeli. Normları bilinçlice belirsizleştirmek ve
tutsaklar üzerinde bir baskı uygulamak suretiyle, birey yeni ve ikircikli duruma getirilmeli; çünkü yeni bir
soluklanmaya baskı yapmak için, tutsakların yeni duruma uyum sağlama imkânları yaratılmalı. İrade gücü
birçok kereler zayıflatılan ve tahrip edilen bireyler, düşünceleriyle uyum içinde olan ve görevi devamlı
bireyin moral desteğini tahrip etmek olan tutsaklarla birlikte bir yaşam durumuna getirilmeli. Karakter
zayıflaması için teknikler uygulanmalı: Aşağılama, iftira gibi yöntemlerle şeref ve haysiyetiyle oynama,
bağırma, hakaret etme, suçluluk duygusu yaratma, uykusuz bırakarak etkilenebilirliği sağlama, sert
yöntemlerle arada bir işkence yapmak gibi. Tüm iki yanlı girişimlerle arkadaşlarının baskısı sağlanmalı,
yeniden bir düşmanlık ortaya çıkarılmalı. Tutsağın, hücre arkadaşları aracılığıyla, geçmişte ya da gelecekte
bir kez bile kendi temel prensipleri ve değerlerini düşünmediğine, ciddiye almadığına dikkat çekilmeli.
Baskının kaldırılması ve insani varlık olarak, beyin yıkama amacına uygun itaatli ve mütevazi, yaltakçı
davranışlar ödüllendirilmeli. Yeni davranışı güçlendiren sosyal ve moral destek yaratılmalı.”(Koşan, 2000:
33-35)
Solomon Asch’in sosyal psikoloji üzerine yaptığı deneylerde bazı fikirlerin, sosyal baskılarla bireye
dayattırılabileceği, deneklere çok net görünen birtakım gerçeklerin daha farklı bir biçimde algılatılabileceği
kanıtlanmıştır. İnsanların pek çoğu zaten bilimsel düşünceden yoksundur. Bu nedenle beyin yıkamaya,
gerçekleri olduğundan farklı algılamaya ve illüzyonlar görmeye çok yatkındır.(Sayın, 2007: 157)
Beyin yıkama veya fikir aşılama uygulamalarının en dikkat çeken yönü, bu uygulamaların
gerçekleştirildiği ortam terk edildiği andan itibaren, söz konusu metotların meydana getirdiği ideolojik
etkinin gücünü tamamen kaybolmasıdır. “Dolayısıyla herhangi bir ideoloji veya din, ferdin şahsiyet yapısına
bağlı olan ve şimdiye kadar şuuraltında gizlenen eğilimlerle uyuşmadığı sürece, o ideolojiyi empoze edenin
veya din adamının varlığı ile kaimdir.”(Brown, 2012: 247)
Dostları ilə paylaş: |