Asıl sorular:
- Kimin yaptığı biliniyor mu?
- Onların değerli varlıkları risk altında tutulabilir mi?
- Aynı şey art arda tekrarlanabilir mi?
Yardımcı sorular:
- Eğer misilleme caydırıcılığı sağlamazsa, en azından silahsızlan-
dırmayı sağlayabilir mi?
- Üçüncü gruplar mücadeleye katılır mı?
- Misilleme kendi tarafımıza doğru mesajı verir mi?
- Saldırıya karşılık vermek için bir eşik var mıdır?
- Tırmanmadan kaçınılabilir mi?
- Saldırgan tarafa vurmaya değmediği durumda ne olur?
Nükleer caydırıcılıkta cevaplanması kolay olan bu soruların, siber
caydırıcılık söz konusu olduğunda cevaplanması zorlaşmakta ve
bazen de imkânsızlaştığı görülmektedir. Ancak siber ortamda siber
güç kullanılarak siber güvenlik ve caydırıcılık sağlanması düşünü-
lüyorsa bu soruların cevaplanması ve bu cevaplar doğrultusunda
stratejilerin oluşturulması, planlamaların yapılması ve eyleme dö-
nüştürülmesi gerekmektedir.
Will Goodman “Siber Caydırıcılık Pratikte Teoriden Daha Zor” ko-
nulu çalışmasında [48], siber caydırıcılık üzerine geliştirilen teorik
yaklaşımların işlevselliğini sorgulamış ve siber caydırıcılığın teori-
de kolay, pratikte ise daha zor olduğunu vurgulamıştır. Tespitle-
rini de 2007 yılında Estonya’da 2008 yılında da Gürcistan’da yaşa-
M U S T A F A Ş E N O L
212
nan siber saldırı olaylarını inceleyerek somutlaştırmaya çalışmıştır.
Goodman’ın, caydırıcılığın sağlanabilmesi için belirlediği esaslar
Libicki’nin belirlediği esaslara benzer şekildedir. Siber caydırıcılı-
ğın sağlanması, “Çıkar, Duyurma, Engelleme, Cezalandırma, İnan-
dırma, Güven verme, Korku, Kar-zarar durumu” başlıklarıyla sıra-
lanan sekiz temel esasa göre hareket edilmesine bağlıdır.
Christopher Hale ise [49], caydırıcılık teorisinde amacın, maliyetleri
ve sonuçları avantajlardan ağır basarak saldırıları gidermek oldu-
ğunu belirtmekte ve bu stratejiyi uygulamak için öncelikle güçlü bir
savunmaya sahip olmanın gerektiğini (saldırganı durmaya zorla-
mak için) vurgulamakta, ikinci yöntem olarak da, misilleme üzeri-
ne odaklanmakta ve bazı başarılı saldırganların eylemlerini takiben
ağır cezalandırma ile karşı karşıya kalındığında, diğer istekli sal-
dırganların hiç saldırmamayı seçebileceği üzerinde durmaktadır.
Üçüncü bileşen olarak da, zorluğuna rağmen saldırının saldırgan
tarafa dayandırılması (saldırgana isnat) yaklaşımlarının önemi üze-
rinde durmaktadır.
Eric T. Jensen “Siber Caydırıcılık” konulu çalışmasında [50]
Hale’ın vurguladığı cezalandırma konusunda siber saldırganlara
karşı yasal işlemlerin önemine işaret ederken, ulusların ağlarını
ve altyapılarını savunmak için mücadelede, caydırıcılık ilkeleri-
ni siyasal etkinliklere uygulayabilme becerilerinin daha da önem
kazanmakta olduğunu ve siber ortamda caydırıcılığın, geleneksel
misillemeye ek olarak, soğuk savaşın nükleer çağında geliştirilen
geleneksel caydırma metotlarından daha fazla yasal işlemleri yap-
ma ve ağları görünmez, esnek ve birbirine bağlı hale getirme gibi
seçenekleri de sunduğunu belirtmiştir. Siber yetenekler ulusal he-
defleri gerçekleştirmek için benzersiz ve yenilikçi araçlar sağlarken,
aynı şekilde “misilleme gibi geleneksel caydırma metotları ve yenil-
mezlik, görünmezlik, esneklik ve karşılıklı bağımlılık gibi” yeni ve
yenilikçi bazı caydırıcılık yöntemleri de sunmaktadır.
Konula ilgili olarak askeri ve akademisyen araştırmacı, yazar ve
düşünürlerin görüş birliği sağladığı husus; saldırıların bir kısmının
devlet destekli olduğu bilinse de bazılarının küçük saldırı grup-
larınca gerçekleştirildiği siber saldırıların ve olayların, daha önce
açıklandığı üzere, sadece bilinen sonuçlarına bakmanın bile, “siber
alanda siber güç kullanılarak caydırıcılık (siber caydırıcılık) sağla-
nabilir” sonucuna ulaşmak için yeterli olduğudur [22].
H İ B R İ T S AVA Ş K A P S A M I N D A S İ B E R S AVA Ş V E S İ B E R C AY D I R I C I L I K
213
Siber caydırıcılıkta, askeri yeteneklerin ve güç gösterilerinin aksine,
bir ülkenin büyüklüğü pek önemli değildir. Bir siber savaşın savaş
alanı tüm dünya dâhil siber uzay olup, nitelik, girişim ve konum
özellikleri genellikle nicelikten daha önemlidir [51]. Bunun daha iyi
anlaşılması için, siber saldırılarla caydırıcılığın nasıl sağlandığı ve
hedeflenen sonuçlara nasıl ulaşıldığı açıkça görülen ve açık kaynak-
larda da geniş yer bulan, “Aralık 2014’te Kuzey Kore lideriyle ilgili
film nedeniyle Sony şirketinin yoğun siber saldırılara maruz kal-
ması ve filmin gösterimden kaldırılması” olayı [22] ayrıntılı olarak
incelenerek analiz edilmelidir. Sony şirketine saldırı olayı, iki dev-
let arasında olamamakla birlikte, saldırıların hedefinin, arkasında
ABD olan ve dünyanın sayılı küresel şirketlerinden birisi, saldıran
tarafın ise açık kanıt ve kabul durumu olmasa da Kuzey Kore des-
tekli saldırganlardan oluşması nedeniyle iki tarafın devlet özelliğin-
de oluşumlar olarak değerlendirilmesi yanlış olmayacaktır.
Söz konusu Sony saldırısı olayında, saldıran tarafın başarılı olması
buna karşılık saldırılan tarafın ise misilleme ve cezalandırma konu-
sunda yeterli olamamasının nedenleri ise Amir Lupovici’nin çalış-
masında kısmen de olsa açıklanmaktadır. Yaptığı “Siber Savaş ve
Caydırıcılık” konulu çalışmada, siber uzayda devletler tarafından
caydırıcılığın sağlanıp sağlanamayacağını sorgulayan Lupovici’nin
de belirttiği [45] gibi, siber saldırganın eylemini boşa çıkarma ve
cezalandırma (misilleme) yöntemlerinden cezalandırma yoluyla
caydırıcılığın başarılı olabilmesi için caydırıcının yetenekleri (ka-
pasitesi), misilleme tehdidinin güvenilirliği ve misilleme tehdidin
saldırgana başarılı bir şekilde duyurulması şartlarının sağlanması
gerekmektedir. Bu şartlardan yetenek veya kapasite konusunun
asimetrik bir etki doğurmasından dolayı göreli olarak küçük olan
devletler, klasik savaş maliyetlerinin çok azıyla siber uzayda önemli
bir saldırı kapasitesi oluşturabilmektedir. Buna karşın büyük ve ge-
lişmiş devletler saldırı yeteneklerini geliştirmelerine rağmen, siber
ortama bağımlı yapılarından dolayı savunma kapasitelerini aynı
oranda geliştiremediklerinden ve caydırıcılıklarını sağlamak için
yapacakları siber misilleme tehditleri saldırganın bilgi ve iletişim
sistemleri altyapıları yetersizlikleri ile ağsız yapısı nedeniyle etkisiz
kalmaktadır.
M U S T A F A Ş E N O L
214
Dostları ilə paylaş: |