C E N G I Z P A Ş A O Ğ L U - Y I L M A Z V U R A L
284
gelmiştir [2,22]. Türkiye İstatistik Kurumu araştırmasına göre 2018
yılında Türkiye’de bilgisayar ve internet kullanımı 16-74 yaş arası
bireylerde sırasıyla %59.6 ve %72.9 iken, her on hanenin sekizinde
internet erişim imkânı mevcut, bireylerin %29.3’ü ise internet üze-
rinden alışveriş yapmaktadır [3].
Bu kapsamda hem dünyada hem de Türkiye’de artan internet kul-
lanımı ile birlikte içinde bulunduğumuz bilgi ve iletişim çağında
hemen hemen her sektörde kişisel veri işleme faaliyetleri yürütül-
mektedir. Bu faaliyetler kuruluşların hizmet sağladığı müşterileri
ve üyeleri olan gerçek kişiler olabileceği gibi kuruluşun kendi çalı-
şanları da olabilmektedir. Bununla birlikte bilgi ve iletişim teknolo-
jileri ekseninde gelişen yeni iş modelleri, ürünler, hizmetler ve çeşit-
li teknolojiler (büyük veri, nesnelerin interneti, bulut depolama, ar-
tırılmış gerçeklik, robotik vb.) ile veri temelli ekonominin kazandığı
önem de yadsınamaz boyuta gelmiştir.
Söz konusu teknolojilerin
temelinde veri olduğu için, her geçen gün işlenen kişisel verilerin
çeşidi ve büyüklüğü de gittikçe artmakta, kişisel veri daha kıymet-
li bir hale gelmektedir. Dolayısıyla kişisel verilerin korunması ve
sınır ötesi paylaşımına ilişkin tartışmalar buna bağlı olarak önem
kazanmış, yetkisiz ve kötü niyetli olarak verilerin elde edilmesi, bil-
gisizlik ya da ihmalden kaynaklı veri ihlalleri, kişilerin mahremiyet
alanlarının savunmasız hale gelmesi gibi nedenlerle kişisel verilerin
işlenmesinin düzenlenmesi gereği ortaya çıkmıştır.
Yukarıda sayılan nedenlerle kişisel verilerin korunması hususunda
özellikle 1970’lerden sonra ulusal ve uluslararası birçok düzenleme
yapılmaya başlanmış, Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Konseyi
(AK), İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ve Avrupa Bir-
liği (AB) nezdinde çeşitli mevzuatlar hazırlanmıştır.
Günümüzde
kişisel verileri koruma kanununa sahip 120’nin üzerinde ülke oldu-
ğu bilinmektedir [4].
Kişisel verilerin korunması alanındaki ulusal ve uluslararası düzen-
lemelerin genel olarak ortak hükümlerini;
• Kişisel verilerin korunması hakkının anayasal güvenceye kavuş-
turulması,
• Kişisel verilerin belirli ve temel ilkelere
uygun olarak işlenmesi,
• İlgili kişilerin (verisi işlenen gerçek kişilerin) haklarının belirlen-
mesi,
D Ü N YA D A V E T Ü R K İ Y E ’ D E K İ Ş İ S E L V E R İ L E R İ N K O R U N M A S I
285
• Verileri hukuka uygun olarak işleyeceklerin görev ve sorumlu-
luklarının
belirlenmesi,
• Kişisel verilerin korunması konusunda etkin rol alacak bağım-
sız, tarafsız ve teknik olarak yeterli bir veri koruma otoritesinin
hayata geçirilmesi, ve
• Ceza ve yaptırımlar
oluşturmaktadır.
Bununla birlikte içinde bulunduğumuz bilgi ve iletişim çağında ki-
şisel veriler hukuka uyumlu olarak işlendiğinde ve yönetildiğinde
veri temelli ekonomi kapsamında çok önemli bir ekonomik değere
dönüştürülebileceğini bilmemiz gerekmektedir. Dolayısıyla kişisel
veriler korunurken aynı zamanda dünyadaki veri temelli bir ekono-
mide iktisadi kuruluşların rekabetçi yapısını koruyacak bir ekosis-
temin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Bu bağlamda kişisel verilerin korunması hakkı, temel insan hak ve
özgürlükleri arasında yer almakta olup, kişinin onur ve şahsiyetinin
korunması, hukuk devleti ilkesi ve
demokrasinin derinlik kazan-
ması açısından çok önemlidir. Kişisel verilerin korunması özünde
verinin kendisinin değil, verinin sahibi olan kişinin temel hak ve öz-
gürlüklerinin, kişilik hakkının ve özel alanının korunmasını amaç-
lamaktadır [5,6].
Kitabın bu bölümünde öncelikle genel bir altyapı oluşturması mak-
sadıyla kişisel verilerin korunması alanındaki temel kavramlar an-
latılmış, daha sonra kişisel verilerin korunması alanında dünyada
yapılan önemli düzenlemelerden bahsedilmiştir. Sonrasında ise
Türkiye’de kişisel verilerin korunmasının kronolojisi çıkartılarak bu
alanda yürürlüğe girmiş olan 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunma-
sı Kanunu (Kanun) anlatılmış, Türkiye’de bu hususta yapılan çalış-
malar detaylı olarak ele alınmıştır.
Dostları ilə paylaş: