SANATIN İNSAN HAYATINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ
İnsanlar, geçmişten beri çeşitli sanat dalları vasıtasıyla duygu ve
düşüncelerini başka insanlara aktarmış, sanatla içli dışlı olmuştur. İnsanların
henüz mağaralarda yaşadığı binlerce yıl öncesinde bile resim ve heykel
sanatları başta olmak üzere birçok sanat icra edilmiş ve ortaya çıkan eserler
günümüze kadar gelmiştir.
Binlerce yıl öncesine ait mağaralarda çeşitli hayvan ve insan figürlerinin,
mozaiklerin, heykellerin bulunması, ilkel yaşamda bile sanata önem verildiğinin
göstergesidir. Nitekim günümüzde Şanlıurfa ilimizde bulunan Göbeklitepe kazı
alanında 12 bin yıl öncesine ait kalıntılar bulunmuş ve bu kalıntılarda birçok
hayvan resimlerinin, figürlerinin, kabartmaların yer aldığı görülmüştür. Yani,
insanlar yaratıldığından beri sanatla ilgilenmiş, ondan hiç ayrı durmamışlardır.
Sanat, b
ir milleti çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarabilir; aynı zamanda
sanata önem vermeyen bir toplum çağının gerisinde kalır ve ilerleyemez. Sanat,
insanların ve toplumların duygu ve düşüncelerini ortaya çıkarmanın, onları
etkileyip yönlendirmenin biricik y
oludur. Bazen bir şiir, bir şarkı bile savaşlar
başlatıp yine savaşlar bitirme gücüne bile sahip olabilir. Sanatın asıl gayesi
duyguyu hareket ettirmektir. Bazen bir insanı eğlendirmek, bazen
düşündürmek, bazen duygulandırmak amaçlanır. Sanatçılar eliyle i
cra edilen
sanat, daima yaşatılması ve önem verilmesi gereken bir değerdir.
İnsanlar için bu kadar faydalı, bu kadar değerli ve önemli olan sanatı her an
yaşatmak hepimizin görevidir. Bunun yolu da sanatla ilgilenmek, eserler
üretmektir. Sanat ille de
profesyonelce icra edilecek bir uğraşı değildir.
Kendinizce yazdığınız bir şiir,
çizdiğiniz bir resim, çaldığınız bir enstrüman da
sanattır ve sizi mutlu eder.
60.
ADALET NEDİR
?
Herkese hakkı olanın verilmesini öngören ahlakî ilke.
Toplum
örgütlenmesinde malların, hakların ve görevlerin veya şereflerin
aritmetik bölüştürülmesine adaletin yerine getirilmesi denir. Adalet, herkesin
yeteneğine ve toplumda oynadığı role uygun olarak dağıtıldığı zaman doğru
dağıtılmış kabul edilir.
Aynı zamanda, neyin doğru, neyin yanlış (ya da haklı veya haksız) olduğunu
karara bağlamak da adalet olarak adlandırılır.
Bu, ya haksızlığa uğrayanın (mağdur) zararını telafi etmek ya da haksızlık
yapanı cezalandırmak suretiyle yerine getirilir.
Genel anlamda “adalet” kelimesi, hükümran devletin kendi uyrukları arasındaki
uyuşmazlıkları veya anlaşmazlıkları kanuna göre bir hükme bağlama işidir. Bu
anlamda adalet terimi, “yargı gücü”nü ifade eden diğer kelimelerle karıştırılır.
Çünkü, modern toplumlarda adalet hem bir
faaliyet (adalet dağıtma faaliyeti)
olarak, hem de bir teşkilât (bir ülkedeki mahkemeler ve yargı görevlileri) olarak
algılanır.
Filozoflara Göre Adalet Adalet kavramı tarih boyunca farklı şekillerde
tanımlanmış olup filozoflar ve düşünce adamları konu hakkında değişik fikirler
ileri sürmüşlerdir. Adaletin yerine getirilmesi ancak adaletsizliğin ortaya çıkması
Dostları ilə paylaş: |