Dr.
Carol S. Dweck
Ne biliyorlardı? Zihinsel yetenekler
gibi insan özelliklerinin
çabayla geliştirilebileceğini biliyorlardı. Yaptıkları şey tam olarak;
''Aklını Doğru Kullanmak" tı. Başarısızlık tarafından cesaretlerinin
kırıldığını akıllarına getirmiyorlardı, başaramadıklarını düşünmü
yorlardı bile. Onlar öğrendiklerini düşünüyorlardı.
Aklını doğru kullanan kişi başarısızlıklar
karşısında cesareti kırılan kişi değil ,
öğrenme
sürecinde olduğunu düşünen kişidir .
Diğer taraftan ben, insan özelliklerinin taşlar içine oyulmuş ol
duklarını düşünüyordum. Akıllısınızdır ya da değilsinizdir ve başa
rısızlık akıllı olmadığınız anlamına gelir. Bu kadar basitti. Başarıya
yönelip başarısızlıktan sakınabiliyorsanız (her şeye rağmen) , akıllı
kalabilirdiniz. Çabalar, hatalar ve sonuna kadar direnmek bu resmin
birer parçası değillerdi.
İnsan özelliklerinin geliştirilebilir şeyler mi yoksa taşlara oyulmuş
şeyler mi oldukları tartışması eski bir meseledir. Bu inançların sizin
için ne anlama geldiği ise yeni bir mesele; Zekanızın veya kişiliğini
zin sabit, çok derin bir özellik oluşuna karşı,
geliştirilebilir bir şey
olduğunu düşünmenin sonuçları nelerdir? Gelin önce insan doğası
üzerine yürütülen eski tartışmaya bir bakalım ve sonra bu inançların
sizin için ne anlama geldiği sorusuna dönelim.
İNSANLAR NEDEN FARKLILAŞIR?
Zamanın başlangıcından bu yana, insanlar hep farklı düşündüler,
farklı hareket ettiler, birbirlerinden farklı oldular. Birinin insanların
neden farklılaştığını -neden bazı insanlar daha zeki veya daha ahlaklı
olduğunu- soracağı kesindir. Onları sürekli biçimde farklı kılan bir
1 6
Telegram: @cinciva
Aklını En Doğru
Şekilde Kullan
şey mi var? Uzmanlar iki tarafa dizilmişlerdir. Bazıları bu farklılıklar
için güçlü ve fiziksel bir temel olduğunu, onların kaçınılmaz ve de
ğiştirilemez olduğunu iddia ederler.
Çağlar boyunca bu sözüm ona
fiziksel farklılıklar kafatasındaki darbelerde (frenoloji) , kafatasının
boyutu ve şeklinde (kraniyoloji - kafatası bilimi) gözlendi ve bugün,
genlerde gözleniyor.
Diğerleri, insanların geçmişlerindeki keskin farklılıklara, tec
rübelerine, egzersizlerine ve öğrenme şekillerine işaret ederler. Bu
görüşün önde gelen savunucusunun, IQ testinin yaratıcısı Alfred
Binet olduğunu bilmek sizi belki şaşırtabilir. IQ testinin amacı, ço
cukların değiştirilemeyen zekalarını ölçmek değil miydi? Gerçekte,
hayır. Binet, yirminci yüzyılın ilk zamanlarında Paris'te çalışmış
olan Fransız bilimci,
bu testi, Paris devlet okullarından faydalana
mayan çocukları belirlemek için tasarlamıştı ve
böylece yeni eğitim
programları onları tekrar raya oturtmak için tasarlanabilecekti.
O,
çocuklar arasındaki bireysel farklılıkları inkar etmeden, eğitimin ve
pratiğin zeka üzerinde temel değişiklikler oluşturabileceğine inan
dı. İşte size onun önemli kitaplarından biri olan Çocuklar Hakkın
da Modern Düşüncelerden (Modern Ideas About Children) , yüz
lerce çocukla gerçekleştirdiği öğrenme güçlüğüyle ilgili çalışmasını
özetlediği bir alıntı:
Birkaç modern felsefeci bireysel zekanın artırılamayan sabit
bir özellik olduğımu ileri sürer. Bizler bu zalim kötümserliğe
karşı çıkmalı ve tepki göstermeliyiz. Pratik,
egzersiz ve hepsinden
önemlisi yöntemle dikkatimizi ve hafızamızı artırmayı, muha
keme yeteneğimizi geliştirmeyi daha önce hiç olmadığımız kadar
akıllı olabilmek için tam olarak yönetmekteyiz.
Kim haklı? Bugün birçok uzman, ikisinin de doğru olmadığı
konusunda uzlaşıyor. Ne tabiat ne terbiye ne genler ne de çevre.
Kavramadan harekede ikisi arasında sabit bir al-ver vardır.
Hatta
1 7
Dostları ilə paylaş: