Preeklampsi, gebeliğin 20. haftasından sonra artmış kan basıcına
etmektedir(1,2). Ülkemizde anne ölümlerinin en önde gelen nedeni
9
ve plasental alanlarda patofizyolojik değişiklikler görülmüştür. Günümüze kadar
yapılan çalışmalar; hastalığın patofizyolojisi , önlenmesi
ve tedavisi üzerinde
yoğunlaşmıştır.
National High Blood Pressure Education Program Working Group
tarafından
belirlenen kriterlere göre, gebeliğin başlangıcında kan basıncı normal
olan bir kadında 20. gebelik haftasından sonra 6 saat arayla en az iki ölçümde
140mmHg veya daha yüksek sistolik kan basıncı ve 90 mmHg veya daha
yüksek diastolik kan basıncı olması hipertansiyon olarak tanımlanmıştır.
Geçmişte preeklampsiyi belirleyen hipertansiyon tanısı, hastanın önceki
ortalama sistolik kan basıncında 30 mm Hg ve üzerinde ve diastolik kan
basıncında 15 mmHg ve üzerinde artış saptanması ile koyulurdu. Bununla
birlikte bu tanımın prognoz açısından iyi bir gösterge olmadığı anlaşılmıştır ve
Çalışma Grubu tarafından preeklampsi için belirlenen kriterlerden biri değildir(3-
5). Ödem de tanısal bir kriter olarak artık terk edilmiştir, çünkü ayırt
edilemeyecek kadar çok gebe kadında normalde görülebilir (6).
Preeklampsinin geniş bir spektrumu vardır ve keyfi olarak hafif ve ağır
preeklampsi olarak ikiye ayrılmiştır. Bu terminoloji amaçları tanımlamak için
kullanışlıdır fakat spesifik hastalığı göstermez veya tedavi için keyfi eşik noktayı
göstermez(10). Hipertansiyon ve proteinüri ne kadar ağır olursa preeklampsi
tanısı da o kadar kesinlik kazanır. (6)