hasrettiklerini tekrar tekrar söylemelerine tanık oluyoruz. Bu da böylelerinin tarihi
konulardaki görü lerinin de pek az derin oldu unu ispat eder.
Bu çocukça ve aptalca bir dü ünü tür. Bu gibi "kafa'larda tarih zerre kadar bir iz bırakmadan
gelip geçmi tir. Marksizm'in, bir gayesi vardır. Bu gaye, yapıcı bir i i ele tirmekten ibarettir.
Marksist-lerin yaptıkları, yıkıcı ve ayırıcı bir ele tiridir. Onlar için ancak uluslararası
Yahudili in ve kozmopolit maliyecilerin istibdadını ihya etmek söz konusudur. Hep ve daima
ele tirdiler. Neticede bu kemiriciler, devleti parçaladılar ve onu tamamen yıkılmaya hazır bir
hale getirdiler, i te bundan sonra o mahut söz, "yapıcılık" sözü edilme e ba landı.
Bu açık ve mantı a uygun bir harekettir. Mevcut bir vaziyet, gelecekteki vaziyetin
peygamberleri ve avukatları önünde kendili inden yıkılıp gitmez. Mevcut vaziyetin
taraftarlarının veya mevcut vaziyetle sadece biraz ilgili olanların, sadece gerekli görülmesi
üzerine yeni bir rejim fikrine kapılacaklarına ve bunu tamamıyla kabul edeceklerine ihtimal
verilemez. Bilâkis iki rejim aynı zamanda mevcut olmakta devam edecektir. Yalnızca sözde
kalan felsefi doktrin bir partinin dar çerçevesi dahilinde ebediyen kapalı kalacaktır. Çünkü
herhangi bir doktrin hiçbir zaman ho görülü olamaz. iddetle kendi telkinlerinin ve
fikirlerinin tanınmasını arzu eder. Çünkü bu inanı lar, bütün kamu hayatını de i tirecektir. Bir
doktrin eski rejimin hiçbir bakiyesine tahammül edemez. Dinler için de durum aynıdır.
Hıristiyanlık da yalnız kendi tapınaklarını kurmakla yetinemezdi. Tanrı'ya ortak ko anların
tapınaklarını da yıkması icap ediyordu. Yalnız bu tutucu ve ho görüden yoksun davranı
havarilik inancını yaratabilirdi. Bu iki tarihi örnek pek haklı olarak itiraz edilebilir, ve bu tarz
, ho görüsüzlük ve taassup esas itibariyle Yahudi'ye yara ır, denebilir. Bu söz bin kere do ru
olabilir. Ancak bundan esef duyulabilir. Pek haklı bir endi e ile denilebilir ki insanlı ın
tarihinde bu dinin meydana çıkı ı, o yere, o güne kadar mevcut olmayan yeni bir ey
getirmi tir.
Fakat bunun hiçbir faydası yoktur. Bugün bir emrivaki söz konusudur. Alman milletini
bugünkü vaziyetten kurtarmak isteyenler, u veya bu mevcut olmasaydı ne kadar güzel olurdu
diye kafa patlatacak durumda de ildirler. Bu kimseler, esasta mevcut olan eyin nasıl yok
edilece im ara tırmak ve tayin etmek durumundadırlar.
En iddetli müsamahasızlıkla dolu bir doktrin (Marksizm), ancak o doktrine kar ı aynı ruhu
ta ıyan, aynı kuvvetli irade ile mücadele eden ve aynı zamanda hakikate mutlak surette uygun
bir fikir ta ıyan doktrin (Nasyonal Sosyalizm) tarafından parçalanacaktır.
Bugün herkes tarihi inceleyecek olursa zamanımızdakine nispetle çok daha hür olan eski
devirlerde Hıristiyanlı ın ilk manevi terörü ortaya koymu oldu unu pekâlâ görebilir, i te o
devirden bu yana, dünyanın bu terörün hükmü altında ya aması keyfiyetine kar ı kimse bir
ey yapamazdı. Bundan çıkacak sonuç udur: Zorlama ancak zorlama ile, terör, ancak terör ile
yokedüebilir. i te ancak o zaman yeni bir rejim kurmak mümkün olur.
Siyasi partiler "kar ılıklı menfaatler" ile anla maya meyyaldirler. Felsefi doktrinler ise asla
anla amazlar.Hattâ siyasi partiler kar ı çıkanları ile de anla maya varırlar. Felsefi doktrinler
kendilerini "hata i lemez" ilân ederler.
Siyasi partiler ba langıçta hemen daima zorba bir dayatmaya eri mek niyetindedirler. Bu
partiler, bir iki felsefi doktrine kar ı bir dereceye kadar bir e ilim gösterirler. Fakat
programlarının darlı ı siyasi partileri, hakiki bir felsefi doktrinin müdafaasının gerektirdi i
kahramanlıktan mahrum bırakır. Siyasi partilerin uzla tırıcı iradeleri etraflarına küçük ve
zayıf ruhları toplar. Bu gibi kimselerle, örne in bir haçlılar seferine çıkılamaz. Bundan dolayı,
ço u zaman pek erken olarak o acınacak küçüklükleri içinde mahsur kalırlar.
i in aslı tetkik edilecek olursa u manzara ile kar ıla ırız. Siyasi partiler, ço u zaman
mücadeleyi bir sistem için terk ederek, güya "olumlu bir elbirli iyle çalı mak" gayesinde,
fakat mümkün oldu u kadar süratle mevcut müesseselerden birinde, küçük bir makam ka
zanmaya ve bu yerde mümkün oldu u kadar, uzun zaman kalma a gayret ederler. Siyasi
Dostları ilə paylaş: