Kader beni, iki Alman devletinin tam sınırları üzerinde bir kasabada, Braunau am Inn'de



Yüklə 1,96 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə17/30
tarix31.12.2021
ölçüsü1,96 Mb.
#49735
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   30
Adolf Hitler - Menim mubarizem

genellikle er geç hürriyet ve istiklâllerini kaybederler. Bu da yüksek bir adalete uygundur. 
Çünkü  erefsiz bir sürünün nesilleri hiçbir hürriyete lâyık de ildir. Köle olmak isteyen bir 
kimse  eref ve namusa sahip olamaz. E er olmaya kalkarsa, böyle bir namus ve  eref kısa bir 
zaman sonunda hafife alınır. Almanlar, hayat ve insani  artlar için sava ıyorlardı. Bu 
bakımdan sava  propagandasının amacının, sava çılık ruhuna faydalı olması gerekirdi. Amaç 
Alman milletinin ba arısına yardım etmek olmalıydı. 


Milletlerin, dünya üzerinde hayatları u runda mücadeleye giri tiklerinde ve "var" yahut "yok 
olmak" konusu ortaya çıktı ında, bütün insaniyet ve estetik tartı malar hiçe iner. Çünkü bütün 
bu inanı lar bo lukta kanat açıp durmazlar, insanın hayal gücünde olu ur ve daima ona ba lı 
kalırlar, insanın dünyadan gitmesi bu dü ünceleri sıfıra indirir. Çünkü, tabiat bunları bilmez. 
Bu arada  unu da belirtelim ki bu dü ünceler, ancak bazı milletlerde pek az bulunur ve onların 
hissiyatlarında vücut buldu u nispet dahilindedir. Insaniyetçilik ve estetik, bu fikirlerin 
yaratıcı ve koruyucusu bulunan milletlerin ortadan kalktıkları nispette yok olmaya mahkum-
dur. Bundan dolayı bütün dü ünceler bir ırkın kendi hayatı u runa giri ti i mücadelede ancak 
ikinci derecede kalacaktır. Fakat bu dü ünceler, mücadeleye atılan ırkın bekasım felce u ratır 
u ratmaz, kavganın  eklini de tespit hususuna hâkim olurlar. Esasen göze çarpan sonuç da 
budur. 
Insaniyetçilik meselesine gelelim. Moltke de bu konuda fikrini söylemi tir. O sava ta 
insaniyetin, kavgayı imkân nispetinde süratle idare etmekten ibaret oldu u ve böylece daha 
sert mücadele usullerinin insaniyete daha çok hizmet etmi  olaca ı kanaatinde idi. Fakat böyle 
bir muhakemeye estetik ve di er konulardaki gevezeliklerle giri ilecek olunursa bu 
saçmalıklara verilecek tek bir cevap vardır: Hayat mücadelesi gibi yıkıcı bir konu her çe it 
estetik dü ünceleri bir yana iter. insanın hayatında en çirkin  ey; esaret zinciridir. Acaba 
Schvvabing'e benzeyen sembolistler Alman milletinin  imdiki akıbetini estetik diye mi kabul 
ediyorlar? Bu çe it kültür kepazeliklerinin modem yaratıcısı olan Yahudilerle bu hususta 
münaka aya giri ilmez. Onların bütün hayatları, isa'nın hayalinde sembolünü bulmu  esteti in 
açıkça ret ve inkârından ibarettir. Fakat, kavga söz konu u edildi inde, madem güzellik ve 
insaniyet hususları bir tarafa bırakılıyor, o halde propaganda hakkında bir hüküm vermek için 
de bunlardan istifade edemezler. 
Propaganda sava  sırasında, bir amaca ula mak için kullanılan araç idi. Yani, Alman 
milletinin hayatı u runda yapılan mücadele söz konusu idi. Bundan dolayı propaganda, bu 
amaç için de eri olan ilkelerden ha-eket etmek suretiyle muhakeme edilmeliydi. En öldürücü 
silâhlar, en insancıl silâh durumuna giriyordu. Propaganda daha seri bir zaferin  artı idi ve 
millete hürriyet,  eref ve haysiyetini sa lamasına yardım ediyordu. Ya amak için yapılan bu 
mücadelede "sava  propagandası" hakkında aldı ım vaziyet buydu. Hükümetçe bu husus 
açıkça anla ılmı  olsa idi, bu silâhın kullanılması  ekli hakkında hiçbir zaman tereddüde 
dü ülmeyecekti. Çünkü kullanmasını bilenin elinde, bu silâh gerçekten korkunç ve deh et 
verici bir  ey oluyordu. Propagandada ikinci bir mesele vardır: Propaganda kime hitap etmeli 
idi? Aydınlara mı yoksa halkın az ö renim görmü  kitlesine mi? Bunun cevabı  udur: 
Propaganda daima, özellikle toplulu a hitap etmelidir. 
Dü ünenler için propaganda, sadece bilimsel açıklama olabilir Esas propaganda onun içerdi i 
husus ile bilim arasındaki ilintidir, yani duvar ilânları ile sanat arasındaki ilgiden ibarettir. 
Duvar ilânı, gelip geçenlere arz edildi i  ekilde sanatı haiz de ildir, ilâncılık sa natı ressamın 
ekil ve renkler vasıtasıyla gelip geçenlerin dikkatleri ni çekebilmesindedir. Bir sanat 
sergisine ait duvar ilânı yalnız sergi deki sanatı, göze çarptırmak maksadını güder. Bu i te ne 
kadar çok ba arıya ula ılırsa, ilâncılık sanatı da o kadar büyük olur. Ayrıca, duvar ilânı gelip 
geçen halka serginin mânâsı hakkında bir fikir vermek içindir. Yoksa, bu sergideki büyük 
sanatın yerine geçmek için de ildir. Yani bütün bütün ba ka bir  eydir. Sanatı tetkik etmek is-
teyen bir kimse duvar ilânından ba ka bir  eyi tetkik etmek zorundadır. Ayrıca, sergiyi de 
üstünkörü dola makla yetinemez. O kimsenin, her  ey için ayrı ayrı derin bir tetkike dalması 
ve sonra bir hükme varması gerekir. Propaganda kelimesiyle ifade etti imiz amaç da bunun 
aynıdır. 
Propagandanın amacı, tek tek ve ilmi surette fertleri bilgi sahibi kılmak de ildir. Vazifesi, 
kütleleri" dikkatini belirli olaylar, zaruret ve yaptırımlar üzerine çekmektir. Bu hususun önemi 
ise halka ancak bu araç ile anlatılabilinir. 


Propaganda esasen, lüzum ve zaruret te kil etmedi i konuda duvar ilânında oldu u gibi, 
ço unlu un dikkatini çekmekten ibaret olup, ilim sahibi olanlara yahut sadece bilgi toplamak 
niyetinde olanlara ders vermekten ibaret kalmadıkça duygusallı a ve pek az da akla hitap 
etmelidir. Her propaganda halkın anlayaca ı sahada yapılmalıdır. Manevi seviyesini hitap 
etti i toplulu un içindeki kafaları en dar olanların anlayabilece i biçimde tutmalıdır, ' artlar 
dahilinde, taraftar kazanılmak istenilen kimseler ne kadar çoksa propagandanın manevi sevi-
yesi de o kadar a a ıda olmalıdır. Propagandanın ilmi bakımdan  çeri i ne kadar alçakgönüllü 
ise ve toplumun duygularına ne kadar müracaat ederse ba arısı da o kadar kesin olur. Basan 
bir propagandanın de eri hakkında en büyük delildir. Birkaç okumu  kimse veya l', bir iki 
genç "estet"in tasvip ve takdiri bunun yanında hiç kalır. Propagandada sanat dü ünce gücünün 
çalı tı ı hallerde, içgüdünün hakimiyeti altındaki büyük toplulukların anlayabilece i bir 
noktaya gelerek, psikolojik yönden uygun bir  ekil alıp çevrenin kalbine girecek yolu 
bulmaktır. Bu hususun bir de, akıl ve hikmetin en yüksek noktasına çıkmı  sanılan kimselerce 
anla ılmaması, onların zihinlerinde gururdan ba ka bir  ey olmadı ım ispat eder. Fakat pro-: 
pagandanın taraftar toplamaya müsait silâhları büyük halk toplu-,„, luklarının üzerlerine 
çevrilirse, bu hareketten  u ders ortaya çıkar: ; Büyük toplulukların temsil melekesi sınırlıdır, 

Yüklə 1,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin