ironi olduğu yorumunu tercih etmek gerekir. Sorun şudur ki,
ne kastedildiğini bilemiyoruz, çünkü bir şeyin kastedildiğini
varsaymak post-yapısalcılar açısından bizi onun içine atıyor,
oraya gidiyoruz, yapıların olmadığı bir durumda yapıları
dayatarak. Metinler, postyapısalcılara göre iktidar yapıları
içerir, bunları yapısökü-müne tabi tutmak (tabii yapısökümü
yapan metinleri de) ve buharlaştırmak gerekir, bunu ilgimizi
çekmesi gereken her şeye uygulamak gerekir. Aslında,
herhangi bir şey dikkatimizi çekecek olursa, onu
yapısökümüne tabi tutmalıyız - buna kendimiz de dahilizdir.
Her şey kurmaca haline gelir (bu son cümle de dahil).
Ama elbette bir şey yapmanın yöntemi savunulurken, geçerli
birtakım girişimlerin yapılabileceğini varsayan bir ilke
vazedilmektedir. Sonuç olarak, postyapısalcılığın bizi içine
çektiği çarpıtılmış aynalar dünyasında bile aynalar vardır.
Postyapısalcılık popüler olmuştur, ama çok farklı düşünsel
konumlardan hareketle çok sert biçimde de eleştirilmiştir.
Bunların en çarpıcısı, iki bilimcinin, Sokal ve Bricmont’un
Son Moda Saçmalar başlıklı kitabıdır.
Dostları ilə paylaş: