Yazışma Adresi:
Doç. Dr. Gül SERDAROĞLU
Ege Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı
Bornova-İZMİR
Tel
: 0506 417 32 40
E-posta : gul.serdaroglu@ege.edu.tr
63
O
LGU
S
UNUMU
EGE PEDİATRİ BÜLTENİ 2009, 16 (1): 63-66
ÖZET
ransfüzyon ilişkili akut akciğer hasarlanması (TRALI) dispne, siyanoz, hipotansiyon ve pulmoner ödem tablosu ile karakterizedir
ve transfüzyona bağlı ölüm sebepleri arasında üçüncü sırada gelir. Mortalite oranının yüksek olması ve akut respiratuar distres
sendromu (ARDS) ve kardiyojenik ödem ile sıklıkla karıştırılması dolayısıyla, hastanemizde izlenen (hemolitik üremik sendrom ve
nörobruselloz tanılarıyla) ve biri eksitusla sonuçlanan iki olguya dikkat çekmek istedik. Bu tür olgularda bu sendromun akla
getirilmesi, yalnızca yanlış tanı ve tedavilerin önüne geçmekle kalmayacak, donörün bir daha ürün vermesinin engellenmesine de
yardımcı olacaktır.
Anahtar Sözcükler: TRALI, transfüzyon, akciğer, çocuk
SUMMARY
RALI, which is characterized by dyspnea, cyanosis, hypotension, and pulmonary edema, has been reported as the third most
common cause of fatal transfusion reactions. Because of the high mortality rates and its resemblance to acute respiratory
distress syndrome (ARDS) and cardiogenic edema, we aimed to report two cases (hemolytic uremic syndrome who died because of
the disease, and neurobrucellosis) who were followed up in our clinic. In similar clinical presentations, being aware of this disease
can both prevent wrong diagnosis and unnecessary treatments, and help to limit the amount of plasma transfused from implicated
donors.
Key Words: TRALI, transfusion, lung, child
Geliş tarihi: 02.05.2009
Kabul tarihi: 30.07.2009
GİRİŞ
Transfüzyona bağlı akut akciğer hasarlanması
(TRALI), tüm dünyada hastanede yatan olguların
% 0.02’sinde, transfüze edilen olguların
% 0.16’sında görülmekte ve transfüzyona bağlı
ölüm sebepleri arasında üçüncü sırada yer
almaktadır (1, 2). 1980’li yıllara kadar bir klinik
antite olarak tanınmayan TRALI sendromu,
Amerika Birleşik Devletleri’nde ise, yayınlanan
son bir rapora göre transfüzyona bağlı ölüm
nedenleri arasında ilk sırayı almaktadır (3).
Ancak TRALI sendromu yeterince bilinmediği ve
görülen reaksiyonlar kan bankalarına istenilen
düzeyde bildirilmediği için, gerçek görülme
sıklığının kayıtlı verilerden çok daha fazla
olduğu tahmin edilmektedir.
TRALI, kan ve kan ürünlerinin transfüzyonu
sonrası birkaç dakika ile 40 saat arasında
değişen sürede görülebilmekle birlikte, en çok
4–6 saat içinde gelişmektedir. Mekanizması tam
olarak bilinmese de, çoğu vakada, donör
kanında bulunan spesifik lökosit antikorlarının
(HLA klas 1 veya 2 antijenlerine, granülosit veya
monositlere yönelik) alıcıdaki lökositlerle reak-
siyonu sonucu oluştuğu ve bu durumun vas-
küler permeabiliteyi arttırdığı düşünülmektedir
(4). Ortaya atılan diğer bir hipotez ise, depolan-
mış kan ürünlerindeki biyolojik olarak aktif
lipidlerin polimorfonükleer lökositlerdeki NADPH
oksidaz aktivitesini arttırarak hasar mekaniz-
masını başlattığıdır (5).
Hastalarda dispne, hipoksi ve pulmoner ödem
semptomları gözlenmektedir. Tanı genelde
klinik olarak konulmaktadır. Donör serumunda
T
T
TRANSFÜZYONA BAĞLI AKUT AKCİĞER
HASARLANMASI (TRALI)
Transfusion-Related Acute Lung Injury (TRALI)
Levent MİDYAT
Ebru TÜRKOĞLU
Bülent KARAPINAR
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
Bornova, İzmir
Midyat ve ark.
64
veya nadiren alıcı serumunda lökosit antikorları
gösterilerek tanı desteklenebilir. Akciğer öde-
minin kardiyolojik sebeplerinin ekarte edilmesi
doğru tanı için şarttır. Özellikle pulmoner arter
wedge basıncının veya pulmoner ödem sıvı-
sındaki protein miktarının ölçümü kardiyak ve
nonkardiyak etkenlerin ayırımında önemlidir (6,
7). Mortalite oranının yüksek olması ve ARDS
veya miyokardiyal yetersizlik tablosu ile sıklıkla
karıştırıldığı için hastanemizde görülen iki olgu-
ya dikkat çekmek istedik.
OLGULAR
1. OLGU
4.5 yaşında kız olguya anemi, trombositopeni,
hematüri, lökositüri, üre-kreatinin değerlerinde
yükseklik bulguları ile hemolitik üremik
sendrom tanısı konuldu. İzlemi esnasında taze
donmuş plazma (TDP), eritrosit ve trombosit
transfüzyonu ihtiyacı gösterdi. Yatışının ikinci
günü plazmaferez uygulanan ve işlem sonrası
hematokrit değeri % 12 saptanan, saturasyon
düşüklüğü gözlenen ve yoğun bakım ünitesine
alınan hastanın bu dönemde belirgin solunum
sıkıntısı gözlendi. Alınan arteriyal kan gazında
pH: 7.48, pO
2
: 40.9 mmHg, pCO
2
: 35.4, HCO
3
:
26.8 mEq/l saptandı. Solunum sıkıntısı gittikçe
daha da belirginleşince entübe edilerek “asist/
control” modunda mekanik ventilatöre bağlandı.
Direk Coombs testi negatif saptanan hastanın
çekilen ekokardiyografisinde minimal perikar-
diyal efüzyon dışında özellik bulunmadı. Başvu-
ruda çekilen posteroanterior akciğer grafisinde
herhangi bir özellik olmamasına rağmen, plaz-
maferez işlemi sonrası çekilen grafide bilateral
parenkimal infiltrasyonlar, retiküler patern tar-
zında interstisyel dansite artışı gözlenen has-
tada, bu bulgularla TRALI sendromu düşünüldü.
İzlemi sırasında klinik tablosunda düzelme
gözlenmedi, ventilatör ihtiyacı devam etti ve
diürezi giderek azaldı. Hemodiyaliz programına
alınan ve vital fonksiyonlarındaki bozulması
artarak devam eden hasta yaklaşık bir ay daha
ventilatörde izlendikten sonra kardiyopulmoner
arrest geçirerek eksitus oldu.
Tablo 1. TRALI sendromunun özellikleri.
Klinik Bulgular
Nonkardiyojenik pulmoner ödem
Dispne, siyanoz, hipotansiyon, ateş yüksekliği,
titreme
Transfüzyon sonrası 1-2. saatte gelişir. 4-6. saatte
bulgular belirgindir
ARDS’den ayırmak güçtür
Patogenez
Beyaz kan hücrelerinin pulmoner mikrovasküler
yapıda sekestrasyonu vasküler geçirgenliği arttırır
ve pulmoner ödeme neden olur.
Etiyoloji
Granülosit, HLA klas 1 veya 2 antijenlere yönelik
antikorlar
Depolanmış hücresel kan ürünlerindeki biyolojik
olarak aktif lipidler
Kapiller hasar
Tedavi
Solunumsal destek
Hemodinamik dengenin sağlanması
Diüretiklerden kaçınma
2. OLGU
Onatlı yaşında kız hasta ateş yüksekliği ve ani
görme kaybı yakınmaları ile başvurdu. Fizik
bakısında hepatosplenomegali, laboratuarında
pansitopeni (BKH: 1700/mm
3
, Hb: 10.7 gr/dl,
PLT: 11.000/mm
3
), karaciğer fonksiyon testle-
rinde yükseklik, PZ-aPTZ uzunluğu saptandı.
Yapılan tetkikler sonucu maliyniteden uzaklaşı-
lan ve kan kültüründe Brucella melitensis üre-
yen, Rose Bengal 1/640 (+) olan hastada nöro-
bruselloz tanısı konuldu. Trombositopenisine
yönelik aferez ve random trombosit süspansi-
yonu desteğine, PZ-aPTZ uzunluğuna yönelik
olarak da TDP desteğine alındı. Yatışının ikinci
gününde TDP infüzyonu ile beraber belirgin
takipnesi ve solunum sıkıntısı gözlendi. Oksijen
saturasyonu % 80’lere geriledi ve posteroante-
rior akciğer grafisinde (Şekil 1) bilateral, özellik-
le alt zonlarda daha belirgin olmak üzere, infil-
trasyonlar saptandı. Hastanın alınan kan gazın-
da pH: 7.49, pO
2
: 53 mmHg, pCO
2
: 32 mmHg,
HCO
3
: 28.3 mEq/l, SaO
2
: %88 saptanınca
entübe edilip “pressure control” modunda me-
kanik ventilatöre bağlandı. Başvuru anında çeki-
Transfüzyona Bağlı Akut Akciğer Hasarlanması (TRALI)
65
len akciğer grafisinde herhangi bir özellik olma-
yan, EKO’sunda minimal ejeksiyon fraksiyon
düşüklüğü dışında bir patoloji olmayan hastanın
bu tablosu TRALI sendromuna bağlandı. Belir-
gin hipotansiyonu gözlenen ve 3 gün süre ile
ikili pozitif inotrop desteği alan (dopamin +
dobutamin) hastanın bu dönemde CVP’si 10-12
mmHg olarak ölçüldü. Hastanın izlemde genel
durumu düzeldi ve 72. saatte çekilen grafisinde
bulgularda belirgin gerileme saptandı. Olgu
ventilatöre bağlandıktan 4 gün sonra ekstübe
edildi ve iki gün sonra O
2
desteği de kesildi.
Primer hastalığı nedeni ile yaklaşık bir ay daha
yoğun bakım ünitesinde izlenen olgu daha
sonra servise alındı.
TARTIŞMA
TRALI, tüm dünyada yaygın olarak tartışılmakta
ve her geçen gün bu sendromun patogenezi ve
korunma yolları ile ilgili yeni çalışmalar yapıl-
maktadır. Plazma içeren tüm kan ürünlerinin
(tam kan, eritrosit, trombosit ürünleri, taze don-
muş plazma, kriyopresipitat, immunglobulin
preperatları) TRALI’ye neden olduğu göste-
rilmiştir (8-13). Akut akciğer bulgularına ek ola-
rak hipotansiyon, hipertansiyon, ateş yüksekliği,
titreme ve birkaç saat içinde kaybolan nötropeni
de tabloya eşlik edebilse de, bu bulgular tanının
konması için şart değildir.
TRALI’nin çocukluk çağında bildirilenden çok
daha sık olarak ortaya çıktığı tahmin edilmek-
tedir (5). Pediatrik yaş grubunda yayınlanan
TRALI vakaları genellikle olgu sunumları şeklin-
dedir. Yayınlanan en büyük epidemiolojik çalış-
mada, bildirilen 46 TRALI vakasından 15’ini 17
yaş altı çocuklar oluşturmaktadır ve bu olguların
çok büyük bir kısmında da primer hastalık
olarak hematolojik maliyniteler bulunmaktadır
(14). Kronik olarak transfüze edilen olgularda,
konjenital kalp hastalığı veya otoimmun hasta-
lığı olanlarda, kemik iliği transplantasyonu olan-
larda ve hatta yenidoğan döneminde bile TRALI
olguları rapor edilmiştir (15-19). Tanı konula-
bilmesi için, her şeyden önce bu sendromun
farkında olmak gerekir. Özellikle kan transfüz-
yonlarından sonraki ilk 6 saat içinde görülen
akut akciğer hasarlanması veya ARDS tablo-
larında TRALI ayırıcı tanıda muhakkak akılda
tutulmalıdır. Tanı klinik bulgulara dayanılarak
konulur (Tablo 1) (20). Hem donör, hem de alı-
cıdan alınan kan örnekleriyle TRALI desteklene-
bilse de tanı için şart değildir (5).
Yüksek morbidite ve mortaliteye sahip olan
ARDS’nin aksine, TRALI uygun tedaviyle genel-
likle 48–96 saat içinde düzelebilmektedir. Grafi
bulgularının düzelmesi ise dört günü bulabil-
mektedir. Tedavide ilk yapılması gereken, bu
sendromdan şüphelenildiği anda transfüzyonun
sonlandırılması ve kan bankasına gerekli bilgiler
verilerek hastaya aynı donörden bir daha kan
ürünü verilmemesinin sağlanmasıdır. Gerekli
görülürse oksijen desteği veya şiddetli vakalarda
entübasyon ve mekanik ventilasyon desteği
sağlanmalıdır (5). Nonkardiyojenik pulmoner
ödem tablolarında diüretiklerin herhangi bir
etkisi yoktur. Hipotansiyon varlığında vazopres-
sörler uygulanabilir. Kortikosteroidlerin ve non-
Şekil 1. İkinci olgunun transfüzyon öncesi ve sonrası çekilen PA akciğer grafileri
Midyat ve ark.
66
steroidal anti-inflamatuar ilaçların etkinliği
gösterilememiştir (21).
Bu tür olgularda sendromun akla getirilmesi,
yalnızca yanlış tanı ve tedavilerin önüne geç-
mekle kalmayacak, HLA ya da nötrofil spesifik
antikor taşıyan donörün (veya alıcının) bir daha
ürün vermesinin engellenmesine de yardımcı
olacaktır. Araştırmalar sonucu etkin korunma
metodları geliştirilinceye kadar, plazma içeren
ürünlerin transfüzyonunda rol alan pediatri
uzmanlarının ve diğer uzmanların TRALI sen-
dromunu tam anlamıyla öğrenmelerinin ve her
türlü reaksiyonda bu sendromu akıllarına getir-
melerinin, TRALI ilişkili morbidite ve mortali-
tenin azaltılmasında en etkili yöntem olduğu
görülmektedir.
KAYNAKLAR
1. Popovsky MA, Moore SB. Diagnostic and pathogenetic considerations in transfusion-related acute lung injury. Transfusion 1985; 25: 573-577.
2. Looney MR, Gropper MA, Matthay MA. Transfusion-related acute lung injury: A review. Chest 2004; 126: 249-258.
3. Kleinman S, Caulfield T, Chan P, Davenport R, et al. Toward an understanding of transfusion-related acute lung injury: Statement of a
consensus panel. Transfusion 2004; 44: 1774-1789.
4. Popovsky MA, Abel MD, Moore SB. Transfusion-related acute lung injury associated with passive transfer of antileukocyte antibodies. Am
Rev Respir Dis 1983; 128: 185-189.
5. Sanchez R, Toy P. Transfusion related acute lung injury: A pediatric perspective. Pediatr Blood Cancer 2005; 45: 248-255.
6. Fein A, Grossman RF, Jones JG, Overland E, et al. The value of edema fluid protein measurement in patients with pulmonary edema. AM J
Med 1979; 67: 32-38.
7. Carili AD, Ramanamurty MV, Chang YS, Shin D, et al. Noncardiogenic pulmonary edema following blood transfusion. Chest 1978; 74: 310-312.
8. Ramanathan RK, Triulzi DJ, Logan TF. Transfusion-related acute lung injury following random donor platelet transfusion: A report of two
cases. Vox Sang 1997; 73: 43-45.
9. Eastlund DT, McGrath PC, Burkart P. Platelet transfusion reaction associated with interdonor HLA incompatibility. Vox Sang 1988; 55: 157-160.
10. Lindgren L, Yli-Hankala A, Hamle L, Koskimies S, et al. Transfusion-related acute lung injury (TRALI) after fresh frozen plasma in a patient
with coagulopathy. Acta Anaesthesiol Scand 1996; 40: 641-644.
11. Askari S, Nollet K, Debol SM, Brunstein CG, et al. Transfusion-related acute lung injury during plasma Exchange: Suspecting the
unsuspected. J Clin Apheresis 2002; 17: 93-96.
12. Reese EP, Jr., McCullough JJ, Craddock PR. An adverse pulmonary reaction to cryoprecipitate in a hemophiliac. Transfusion 1975; 15:
583-588.
13. Rizk A, Gorson KC, Kenney L, Weinstein R. Transfusion-related acute lung injury after the infusion of IVIG. Transfusion 2001; 41: 264-268.
14. Silliman CC, Boshkov LK, Mehdizadehkashi Z, Elzi DJ, et al. Transfusion-related acute lung injury: Epidemiology and a prospective analysis
of etiologic factors. Blood 2003; 101: 454-462.
15. Wolf CF, Canale VC. Fatal pulmonary hypersensitivity reaction to HLA incompatible blood trasfusion: Report of a case and review of the
literature. Transfusion 1976; 16: 135-140.
16. Leach M, Vora AJ, Jones DA, Lucas G. Transfusion-related acute lung injury (TRALI) following autologous stem cell transplant for relapsed
acute myeloid leukaemia: A case report and review of the literature. Transfus Med 1998; 8: 333-337.
17. Nouraei SM, Wallis JP, Bolton D, Hasan A. Management of transfusion-related acute lung injury with extracorporeal cardiopulmonary
support in a four-year-old child. Br J Anaesth 2003; 91: 292-294.
18. Keifer JC, Kingsley CP, Roth MT, Abt AB, et al. Transfusion-related acute lung injury (TRALI) complicating colectomy for ulcerative colitis.
Anesthesiology 1998; 89: 1020-1023.
19. Wallis JP, Haynes S, Stark G, Green FA, et al. Transfusion-related alloimmune neutropenia: An undescribed complication of blood
transfusion. Lancet 2002; 360: 1073-1074.
20. Puget Sound Blood Center. TRALI: Transfusion-related acute lung injury. Transfusion Medicine Bulletin. 2000; vol 3: no 1.
21. Webert KE, Blajchman MA. Transfusion-related acute lung injury. Transfus Med Rev 2003; 17: 252-262.
Yazışma Adresi:
Uzm Dr.Levent MİDYAT
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
Bornova, İzmir
Tel
: 0232 390 10 01
E-posta : levent.midyat@ege.edu.tr
67
O
LGU
S
UNUMU
EGE PEDİATRİ BÜLTENİ 2009, 16 (1): 67-70
ÖZET
erum hastalığı benzeri reaksiyon başta sefaklor olmak üzere birçok antibiyotik ile tanımlanmış nadir bir reaksiyondur. Yedi
aylıkken amoksisilin ve 22 aylıkken sefaklor kullanımı sonrası serum hastalığı benzeri reaksiyon gelişen olgu, literatürde daha
önce bildirilmediği için sunulmuştur.
Anahtar Sözcükler: Serum hastalığı benzeri reaksiyon, sefaklor, amoksisilin
SUMMARY
n clinical practice, serum sickness-like reactions are rare following administration of many antibiotics, especially cefaclor. We
report a case of serum sickness-like reactions after exposure to amoxicilline at 7 months, and cefaclor at 22 months. To our
knowledge, no case has been reported so far with two beta lactam antibiotics causing serum sickness- like reaction.
Key Words:
Geliş tarihi: 14.04.2009
Kabul tarihi: 17.05.2009
GİRİŞ
Serum hastalığı benzeri reaksiyon (SHBR), birçok
ilacın kullanımı ile ortaya çıkan nadir bir reak-
siyondur. En fazla sefaklor ile olmak üzere
literatürde birçok antibiyotiğin kullanımına bağlı
olarak tanımlanmıştır (1-8). Antibiyotiklerin yanı-
sıra griseofulvin, itrakonazol, bupropion ve
fluoksetin ile de reaksiyon tanımlanmıştır (8).
Klinikte ilacın kullanımını takiben 5-21. Gün-
lerde ortaya çıkan, cilt ve kas-iskelet sistemi
bulguları vardır. Bunlar, gezici, kaşıntılı ürtiker-
yal döküntü, artrit/artralji olup ateş ve lenfa-
denopati eşlik edebilir. Mukoza lezyonları yok-
tur. İlacın ilk kez kullanımında olabileceği gibi,
sıklıkla ikinci veya tekrarlayan kullanımı sonra-
sında da gelişebilir. İlacın kesilmesini takiben
anti-inflamatuar tedavi verilmeksizin de kendi-
liğinden düzelebilir (1). Patogenezi net değildir.
İlacın hepatik biyotransformasyonundaki gene-
tik defekt suçlanmaktadır (9).
OLGU SUNUMU
Ateş ve boğaz ağrısı nedeniyle başvurdukları
doktor tarafından tonsillo-farenjit tanısı ile
sefaklor başlanılan 22 aylık erkek olgu, teda-
vinin 9. Gününde vücudunda kızarıklık, el/ayak
bileklerinde ağrı ve şişlik yakınmalarıyla hasta-
nemize başvurdu.
Özgeçmişinde hastane kayıtlarından olgunun
yedi aylıkken üst solunum yolu enfeksiyonu
nedeniyle amoksisilin kullanımı ve tedavinin
altıncı gününde ekstremitelerinde ciltten kaba-
rık, kırmızı ve bazıları purpurik döküntüler ve
el/ayak sırtlarında ödem nedeniyle yatarak
izlendiği öğrenildi. Hastanın penisilin V ve G
spesifik Gg E’leri class 0, penisilin G (1/10.000)
ve amoksisilin (25 mg/ml) ile yapılan “prick” ve
intradermal testleri negatif olup, tip-1 aracılı
hipersensivite reaksiyonu dışlanmıştı. Öykü, kli-
nik ve laboratuvar bulguları ile amoksisilin ile
S
I
SÜT ÇOCUĞUNDA FARKLI İKİ BETA LAKTAM
ANTİBİYOTİĞE BAĞLI SERUM HASTALIĞI
BENZERİ REAKSİYON
Serum Sickness Like Reaction In An Infant Due to Two
Beta Lactam Antibiotics
Serap ÖZMEN
Emine DİBeK MISIRLIOĞLU
Hikmet Tekin NACAROĞLU
Emine POLAT
Dr. Sami Ulus Kadın Doğum
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve
Araştırma Hastanesi
Ankara
Özmen ve ark.
68
ilişkili bir hipersensivite reaksiyonu olabileceği
düşünülerek, amoksisilin kullanılmaması öne-
rilmişti. Soygeçmişinde ilaç allerjisi öyküsü yoktu.
Fizik muayenesinde, genel durumu iyi olan
olgunun bilinci açık, ağırlığı 12 kg (50p), boyu
90 cm (50p), kalp tepe atımı 120/dakika, solu-
num sayısı 28/dakika, kan basıncı 90/60 mmhg,
vücut sıcaklığı 37, 8°C idi. Boyunda iki adet 1
cm, her iki üst ekstremitede dirseklerin üze-
rinde 5x6 cm ve her iki alt ekstremitede yaygın,
çevresi hiperemik, merkezi soluk, morumtırak
ürtikeryal plaklar mevcuttu (Resim 1). Her iki el
ve ayak sırtında kızarıklık, şişlik ve hassasiyet
vardı (Resim 2). Mukoza lezyonu olmayan
hastanın diğer sistem bulguları doğaldı.
Resim 1. Ayak sırtında ödem ve ürtikeryal plak
Resim 2. El sırtında ödem
Yapılan laboratuar tetkiklerinde; tam kan sayı-
mında beyaz küre sayısı 19.300/μl, hemoglobin
12,4 g/dl, trombosit sayısı 328.000/μl olup peri-
ferik yaymasında % 44 lenfosit, %46 parçalı, %8
monosit ve %2 eozinofil vardı. Eritrosit sedi-
mentasyon hızı 25 mm/saat, C-reaktif protein
37,6 mg/L idi. Karaciğer ve böbrek fonksiyon
testleri, kanama zamanı, protrombin zamanı,
parsiyel tromboplastin zamanı, serum C3,C4,
ASO düzeyleri normaldi. Epstein-Barr virus ve
sitomegalovirüs serolojisi, ANA ve Anti-dsDNA
negatif saptandı. IgE: 107 IU/mL olup, diğer
immunglobulinler yaşa göre normal sınırlar-
daydı. İdrar incelemesi normaldi ve boğaz kül-
türünde üreme olmadı.
Sefaklor kullanımı sonrası ürtikeryal döküntüler
ve artrit bulgusu olan, laboratuvar incelemele-
rinde kollajen doku hastalığını destekleyecek
bulgular olmayan olguda sefaklor ilişkili shbr
düşünüldü. Bu nedenle sefaklor kesildi. Hastaya
antihistaminik (hidroksizin 2 mg/kg/gün) ve kısa
süreli steroid (1 mg/kg/gün) tedavisi başlanıldı.
Yatışının 2. gününden itibaren lezyonlarında
gerileme gözlendi. Hasta sefaklor ve amoksisilin
kullanmaması yönünde önerileri yapılarak
taburcu edildi.
TARTIŞMA
Serum hastalığı, antijenle karşılaşma sonrası cilt
ve eklem kapillerlerinde immun kompleks
depolanması ve kompleman kaskadının aktive
olması ile gelişen sistemik tip-3 reaksiyonudur.
Ürtiker, ödem, ateş, artrit/artralji, lenfadenopati
ve glomerülonefrit ile karakterizedir. SHBR’da
ise farklı olarak immun kompleksler yoktur. Cilt
ve kas-iskelet sistemi bulguları ön planda olup,
vaskülit ve renal bulgular görülmez (1). SHBR,
sefaklor başta olmak üzere birçok ilaçla ilişkili
olarak bildirilmiştir (1-8). Penisilin, amoksisilin,
siprofloksasin, sefprozil, sefuroksim, seftriakson,
sefazolin, kotrimoksazol, tetrasiklin, rifampisin,
makrolidler bunlardandır (2-8). Bir çalışmada
oral antibiyotik kullanımı sonrası serum hasta-
lığı benzeri reaksiyon gelişen 44 olgudan 37'sin-
de sefaklor, 3'ünde amoksisilin, 1'inde penisilin,
3'ünde kotrimoksazol kullanımı olduğu görül-
Süt Çocuğunda Farklı İki Beta Laktam Antibiyotiğe Bağlı Serum Hastalığı Benzeri Reaksiyon
69
müştür (3). Yine Levine ve ark.’nın yaptığı bir
çalışmada sefaklor tedavisi verilen 1017 ço-
cuğun % 1,1’inde sefaklorla ilişkili serum hasta-
lığı benzeri reaksiyon geliştiği gösterilmiştir
(10).
Olgumuzda yedi aylıkken amoksisilin ve 22
aylıkkken sefaklor ile ilişkili SHBR gelişmiştir.
Yedi aylıkken amoksisilin tedavisinin altıncı gü-
nünde gelişen ürtikeryal plak ve ödem bulguları,
amoksisilin ile deri testlerinin negatif olması
nedeniyle amoksisilin ilişkili tip-1 aracılı hiper-
sensivite reaksiyonunu (ürtiker) düşündürme-
mektedir. O dönemde purpurik döküntüleri ve
artrit bulguları serum hastalığını düşündür-
mesine karşın vaskülit bulgularının olmaması
bu tanıyı dışlamıştır. Amoksisilin ile gelişen bu
reaksiyonun SHBR olabileceği düşünülmüştür.
Olgumuzda sefaklor tedavisinin 9. gününde
gelişen deri döküntüsü, artrit bulgularının olması
ve vaskülit bulgularının olmaması nedeniyle
sefaklor ilişkili SHBR olduğu düşünüldü. Olgu-
nun öykü, klinik ve laboratuar bulguları ile
benzer reaksiyona neden olabilecek kollajen
doku hastalıkları ve enfeksiyonlar dışlandı. Lite-
ratürde amoksisilin ile tanımlanmış SHBR
olmasına karşın, aynı olguda her iki ilaçla
tanımlanmış SHBR bilgisi bulunmamaktadır.
King ve ark.’nın çalışmasında sefaklor ile SHBR
bildirilen 70 olgunun 2'sinde öykülerinde amok-
sisilin ile ürtiker ve döküntü olduğu bildirilmiştir
(3).
Serum hastalığı benzeri reaksiyon tedavisinde
ilacın kesilmesi yanı sıra, antihistaminik ve sis-
temik steroidler kullanılabilmektedir. Özellikle
artrit/artralji gibi daha ağır semptomlar kısa
süreli kortikosteroid tedavisinden fayda gör-
mektedir (8). Olgumuzda da ilacın kesilmesi ile
birlikte antihistaminik ve kısa süreli sistemik
kortikosteroid tedavisi verilerek lezyonlarda 2.
Günde gerileme görüldü.
Sefaklorla reaksiyon gelişimini öngörebilecek
bir cilt testi bulunmamaktadır ve bu hastalarda
genellikle diğer sefalosporinler iyi tolere edil-
mektedir (1).
Sefaklor ile ilişkili SHBR günümüze kadar litera-
türde pek çok kez bildirilmiş olmasına karşın
ülkemizden bir olgu tanımlanmıştır (11). Bu ça-
lışmada da vurgulandığı gibi SHBR konusundaki
bilgi eksikliğinin yanısıra klinik bulguların hızla
düzelmesi de olabilir.
Serum hastalığı benzeri reaksiyon gelişen olgu-
da öyküde farklı bir ilaçla istenmeyen reaksiyon
olmasının önemi bilinmemektedir. Olgumuzda
hem sefaklor hem de amoksisilin ile SHBR ge-
lişmiş olması bu ilaçların karaciğerdeki biyot-
ransformasyonunda genetik bir yetersizlik olabi-
leceğini düşündürmektedir (9). Daha önce anti-
biyotik ile SHBR gelişen olgularda benzer grup-
taki antibiyotiklerin dikkatli kullanılması uygun
olur.
Çocukluk döneminde oluşabilecek komplikas-
yonlar nedeniyle antibiyotikler gereksiz yere ve
özellikle viral enfeksiyonların tedavisinde kul-
lanılmamalıdır.
KAYNAKLAR
1. Isaacs D. Serum sickness-like reaction to cefaclor. J Paediatr Child Health 2001; 37: 298-299.
2. Chopra R, Roberts J, Warrington RJ. Severe delayed-onset hypersensivity reactions to amoxicillin in children. CMAJ 1989; 140: 921-923.
3. King BA, Geelhoed GC. Adverse skin and joint reactions associated with oral antibiotics in children: The role of cefaclor in serum sickness-
like reactions. J Paediatr Child Health 2003; 39: 677-681.
4. Baniasadi S, Fahimi F, Mansouri D. Serum sickness-like reaction associated with cefuroxime and ceftriaxone. Ann Pharmacother 2007; 41:
1318-1319.
5. Brucculeri M, Charlton M, Serur D. Serum sickness-like reaction associated with cefazolin. BMC Clinical Pharmacology 2006; 6: 1-3.
6. Slama TG. Serum sickness-like illness associated with ciprofloxacin. Antimicrobial Agents and Chemotherapy 1990; 34: 904-905.
Özmen ve ark.
70
7. Platt R, Dreis MW, Kennedy DL, Kuritsky JN. Serum sickness-like reactions to amoxicillin, cefaclor, cephalexin and trimethoprim-
sulfamethoxazole. J Infect Dis 1988; 158: 474-477.
8. Segal AL, Doherty KM, Leggott J, Zlotoff B. Cutaneous reactions to drug in children. Pediatrics 2007; 120 (4): 1083-1096.
9. Kearns GI, Wheeler JG, Childress SH, Letzig LG. Serum sickness-like reaction to cefaclor: role of hepatic metabolism and individual
sensivity. J Pediatr 1994; 125: 805-811.
10. Levine LR. Quantitative compresion of adverse reactions to cefaclor vs amoxicillin in a surveillance study. Pediatr Infect Dis 1985; 4: 358-361.
11. Akşit S, Karadeniz C, Serdaroğlu G, Türkoğlu E. Oral sefaklor tedavisinden sonra serum hastalığına benzer tablo gösteren bir olgu. Ege
Pediatri Bülteni 2007; 14: 183-185.
Yazışma Adresi:
Emine DİBEK MISIRLIOĞLU
Basın Cad 63/23
06120 Basınevleri, Ankara
Dostları ilə paylaş: |