F.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi 18:1 (2013) 175
____________________________________________________________________________
varlıklardan geçme ve rıza gösterme bu mertebeye işaret eder.
96
Ayrıca Trabzonî
bu nefiste zuhûr eden fenâ hâlini seyr u sülûk sürecinde sâlikin manevî
durumuna bağlı kalarak analiz etmiştir. Ona göre, yolu yarılamış (mutavassıt)
olanların fenâ hâli ile seyr u sülûk eğitiminde bekâ’ya ulaşmış olanların fenâ hâli
aynı değildir. Mutavassıt olanların fenâsı hissin kaybolması şeklinde tecelli eder.
Nefsi râdıye mertebesine ulaşanlarda ise, fenâ, sülûk eğitiminde “bekâ”ya
ulaştıktan sonra meydana gelir. Bu durumda beşerî sıfatlar ortadan kalkar ve
sâlikin nefsinden bir eser kalmaz. Nefiste beşerî sıfatlar kalmadığı için fenâya
ermiş olur. Bu makam ancak yaşanarak idrak edilebilir. Bu mertebede nurun
rengi yeşildir.
97
Bu mertebede fenâya ermek esastır. Nefis ahlâk ve sıfatlarında
bekâya ulaştıktan sonra bu mertebeye çıkabilir. Fenâ hâli de bu aşamadan sonra
meydana gelir.
Trabzonî, bu mertebede yapılan zikir konusunda ise şu hususlara
değinir: Ona göre, nefsin bu mertebesinde sâlikin devam edeceği zikir “Hayy”
ismi ile yapılan zikirdir.
98
Diğer zikirlerin yapılışı ile igili usuller olduğu gibi,
Trabzonî “Hayy” isminin zikrinin de belirli usuller çerçevesinde yapılması
gerektiğine dikkat çeker. “Hayy” zikrinin uygulanma metodu şöyledir: Salik,
“Hayy” isminin manasını düşünmek suretiyle bu ismi, sağ memenin üstünden alır
ve dilden çıkarır. O bu esnada başını göğsünün sağ tarafına eğer ve çıkarırken de
yukarı kaldırır. Kendisinin hayat vasfının fânî olduğunu ve Allah’ın bütün ilahî
kemâlâtı gerektiren kadîm hayat sıfatıyla muttasıf olduğunu tefekkür eder. Bu
mertebede sâlik, her şeyin melekûtunu idrak etme kabiliyetine sahip olur. Bu
sayede o her yönden Allah’a delâlet eden âyetleri görür, bütün mahlûkatın
tesbîhâtını işitir ve anlar. Meleklerin, melekût âleminin kapısından girip şahâdet
âleminin kapısından çıktıklarını görür. O bu makamdan daha üst bir makama
çıkmak için bir mürşide ihtiyaç duymaz. Çünkü bu mertebeden sonra Allah’ın
yardımı ve himmeti sayesinde üst makamlara yükselebilir.
99
Trabzonî, sâlikin nefsinde bu mertebedeki zikrin nuru olan yeşil nur
zuhûr ettiği ve Cenab-ı Hakk’ın kadîm hayat sıfatıyla tecellî ettiği zaman şeyhin
sâliki bir üst nefis dairesine çıkarması gerektiğini belirtir. Böylece nefis altıncı
mertebe olan nefs-i mardıyye mertebesine yükselir.
100
96
Şemseddîn Nakşibendî, Miftahü’l-Kulûb, s. 145.
97
Trabzonî, Âdâbu’l-Ubûdiyye, vr. 215a.
98
Trabzonî, Âdâbu’l-Ubûdiyye, vr. 209b,215a.
99
Trabzonî, Âdâbu’l-Ubûdiyye, vr. 215b.
100
Trabzonî, Âdâbu’l-Ubûdiyye, vr. 216a.