insanlara söz geçirmek bazen mümkün olmuyor. Kendiliklerinden bize gelmeleri lâzım. Bu böyle devam
edemez. Bir gün. gelecek dünyanın ayaklarının* dibinde neden göçüp gittiğini merak edecekler.
— Hepiniz kaç kişisiniz?
— Yollarda binlercemiz var. Hepimiz ayaklı kitaplık gibi dolaşıyorum. Her kişinin hatırlamak
istediği bir
kitabı var. Önceleri böyle planlanmıştı. Yirmi yıl süresin-
¦ — 142 —
de birbirimizle tanıştık. Dünya üzerindeki kimseye karşı üstünlük taslamıyoruz.
Ceplerde dolaşan
kitaplardan daha önemli kişiler değiliz. Basılarımız küçük kasabalarda oturuyorlar,
Montag sordu,
— Bu akşam ne yapıyoruz? Granger:
— Bekliyeeeğiz, dedi. Sadece bir ihtimale karşüık biraz daha aşağıya doğru kayacağız.
Granger, ateşe toprak atarak örtmeye başladı.
Diğerleri, Montag ona yardım ettiler. Büyük bir sessizlik içinde ateşin örtülmesine elleriyle yardımcı
oldular.
* **
Yıldızların ışığı altında nehrin, enatında durdular.
Montag, su geçirmez saatinin fosforlu kadranına baktı. Beş- Sabahın beşi. Tek bir saatle bir yıl daha
geçiyor ve gün, nehrin karşı sahilinde bekliyordu.
Montag:
—Bana neden itimat ediyorsunuz?, diye sordu. Karanlıkta adamın biri kımıldandı,
— Görünüşün yeter. Son zamanlarda aynaya hiç bakmadın. Bundan başka
bizi de senin gibi şehirde
istemiyorlar. Birkaç kişinin kendüerine zararlı olabileceğini düşünmedikleri gibi,
biz de birkaç kişinin bize
zararlı olabileceğini düşünmüyoruz. Hayır, şehirlerden hoşlanmıyoruz ve senin görünüşün de şehire uymaz.
Güneye doğru yürüyerek nehrin kıyısında üerlediler. Montag, ateşin çevresinde gördüğü yüzleri
hatırlamaya çalıştı. Bu yüzler yorgun hatlar k doluydu. Oysa, yüzlerinin bilgi ışığıyla pırıl pırü yanacağım
umuyordu. Ancak,
— 143 —
yüzlerindeki ışık
sadece yanan ateşten geüyordu, onlann da diğer insanlardan farkı yoktu.
Yürürken Montag, ihtiyar çehreleri teker teker gör-meye gayret ediyordu.
Dostları ilə paylaş: