Türkiyat Mecmuası, C. 23/Güz, 2013
119
İnsanlar başarıları nispetinde tarih sayfalarında yer alır. Ancak bu
konudaki istisnalardan biri hiç kuşkusuz İbrahim Yınal’dır. Büyük
Selçuklular Devleti’nin kurulmasından sonra Tuğrul Bey’in batıya doğru
hızlı bir şekilde genişlemesi ve yaklaşık on yıllık sürede Anadolu’ya kadar
ulaşmasına en önemli katkı şüphesiz Çağrı Bey’den gelmiştir. Bu destek
sürecinde ikinciliğin ise mutlaka İbrahim Yınal’a verilmesi gerekir. Çağrı
Bey, Horasan’a hâkimi olduğu dönemde Karahanlılar ve Gazneliler’den
gelebilecek tehlikeleri önlemek suretiyle Tuğrul Bey’in batıya yönelik
faaliyetlerinde daha rahat hareket etmesini sağlamış, İbrahim Yınal da bu
faaliyetlerde bizzat görev alarak büyük başarılar elde etmiştir. Dolayısıyla
İbrahim Yınal, Selçuklular’ın kısa sürede büyük bir devlet hâline
gelmesindeki en etkin kişilerden birisi olmuştur. Ancak Tuğrul Bey’e isyanı
ve ardından öldürülmesi, başarılarının gölgede kalmasına neden olmuştur.
Kısaca İbrahim Yınal, Tuğrul Bey’in Nîşâbûr’a hâkim olması sırasında
üstlenmiş olduğu rol ve Dandanakan Savaşı’ndan sonra batıya yönelerek
gerçekleştirdiği fetihler ile hanedan içinde büyük öneme sahip bir komutan
haline gelmiştir.
İbrahim Yınal, Tuğrul Bey’in anne bir kardeşidir. Mikail b. Selçuk’un
ölümünden sonra Tuğrul ve Çağrı Bey’in anneleri, eski Türk geleneğinden
gelen “levirat”
1
, yani yengeyle evlenme usulünden dolayı Selçuk’un diğer
oğlu Yusuf Yınal’la evlendirilmiş, bu evlilikten de İbrahim Yınal dünyaya
gelmiştir. Diğer bir ifadeyle İbrahim Yınal, Tuğrul ve Çağrı Beyler ile anne
tarafından kardeş, baba tarafından ise amca çocuklarıdır. Doğum tarihi veya
kaç yaşında ölmüş olduğuna dair bir bilgi bulunmamaktadır. Babasından
dolayı kendisi de Yınal
2
adıyla anılmıştır. Lakabı Seyfüddevle’dir.
3
1
Levirat hakkında bkz. Musa Şamil Yüksel, “Türk Kültüründe “Levirat” ve Timurlularda
Uygulanışı”, Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and
History of Turkish or Turkic, Volume 5/3, Erzincan 2010, s. 2027 vd.
2
PQRا/İnal olarak da kaydedilen bu kelimenin manası, “Anası Hatun kökten babası ortalık
adamlarından bulunan gençlere verilen ad” olarak kaydedilmektedir, bkz. Kaşgarlı Mahmûd,
Divanü Lûgat-it Türk, çev. Besim Atalay, Ankara 1985, I, 122. Diğer taraftan Abdülkadir
Donuk (Eski Türk Devletlerinde İdari-Askeri Ünvan ve Terimler, İstanbul 1988, s. 16),
Kutadgu Bilig’e dayandırdığı bilgide kelimenin “beyzâde” ve “inanılır insan” şeklinde
çevrildiğini belirtmektedir, bkz. Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig, (Çev. R. Rahmeti Arat),
TTKY, Ankara 1994, s. 325, 346; Ayrıca bkz. Faruk Sümer, Türk Devletleri Tarihinde Şahıs
Adları, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul 1999, I, 10.
3
Ebu’l-Ferec Abdurrahmân b. Ali b. Muhammed İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam fî tarihi’l-mülûk
ve’l-ümem,
(Çev. Ali Sevim),
Makaleler,
Berikan Yayınevi, Ankara 2005, II, 440; Ebu’l-
Hasan İzzeddîn Ali b. Muhammed b. Abdülkerîm İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-tarih, (Çev.
Abdülkerim Özaydın), İstanbul 1987, IX, 387; Şemseddîn Ebu’l-Muzaffer Yusuf b. Kızoğlu
Sıbt İbnü’l-Cevzî, Mirâtü’z-zamân fî tarihi’l-‘ayân, (Çev. Ali Sevim), Makaleler, Berikan
120
Türkiyat Mecmuası, C. 23/Güz, 2013
Büyük Selçuklular hanedanına mensup ve Tuğrul Bey’e yakın birisi
olarak tarih sahnesine çıkışı hayli geç bir zamana, 429/1038 tarihine tekabül
eder.
4
Hakkında kaydedilen ilk bilginin 1038 yılında olmasının sebebi, zaten
küçük bir topluluk olan Selçuklular’ın Tuğrul, Çağrı ve Musa Yabgu
tarafından yönetiliyor olmasıyla izah edilebilir. Daha sonra Tuğrul Bey’in
batıya doğru genişlemesiyle birlikte ortaya çıkan yönetici ve komutan
ihtiyacı, İbrahim Yınal ve diğer Selçuklu hanedan mensuplarınca
karşılanmıştır. Bu durum daha önceleri adına rastlayamadığımız isimlerin
tarih sahnesinde daha fazla yer almalarındaki en önemli sebeptir.
Hârizmşah Harun b. Altuntaş’ın himayesinde Hârizm’de kalmakta
olan Selçuklular, hamilerinin öldürülmesinden sonra kendilerine karşı
yapılacak muhtemel saldırılardan dolayı bu bölgede kalmalarının mümkün
olamayacağından hareketle Horasan’a gelmişlerdi. İlk bakıldığında daha
önce pek çok kez yapmış oldukları sıradan bir yurt değiştirme olarak
görünen bu hareket, zamanla en başta kendileri olmak üzere herkesi ve her
şeyi değiştirecek nitelikteydi. Bölgeye ilk geldiklerinde Gazneliler’den
gelebilecek tepkiler nedeniyle endişeli, aynı zamanda muti bir tavır
takınmışlardı. Ancak Nîşâbûr’un ele geçirilmesine kadar geçen süreçte
kazanılan iki savaş, onlarda bu tavırlardan eser bırakmadı. Nitekim 426/1035
tarihinde kazanılan Nesâ Savaşı’ndan sonra küçük de olsa siyasî bir teşekkül
haline gelmeyi başarmışlardı. Geçen zaman Selçuklular’ın lehine işlemiş ve
429/1038 tarihinde Gazneliler’e karşı kazanmış oldukları ikinci savaş
neticesinde elde ettiklerinden daha fazlasını isteyen bir siyaset takip etmeye
başlamışlardı. Nitekim bu siyasetteki ilk hedefleri Horasan’ın her alanda en
önemli şehri durumundaki Nîşâbûr olacak, bunu gerçekleştirme görevini de
İbrahim Yınal üstlenecekti.
Sübaşı komutasındaki Gazneli ordusunun mağlup edilmesinden sonra
İbrahim Yınal, yanındaki iki yüz askerle Nîşâbûr önlerine gelerek Tuğrul
Bey, Çağrı Bey ve Musa Yabgu’nun öncüsü olarak şehrin kendisine teslim
edilmesini istedi. İbrahim Yınal ayrıca verilecek cevaba göre savaş veya
Yayınevi, Ankara 2005, II, 35; Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslâm Medeniyeti,
İstanbul 1996, s. 86; Yüksel, “Levirat”, s. 2035.
4
Selçuk’un ölümünden sonra Selçuklu toplulukları arasında baş gösteren ayrılıklar
neticesinde Arslan Yabgu’ya bağlı Türkmenler’e Yabgulular, Tuğrul ile Çağrı Bey’e bağlı
olanlara Selçuklular ve İbrahim Yınal’ın babası Yusuf Yınal’a bağlı olanlara da Yınallılar adı
verilmiştir. Yusuf Yınal’ın ölümünden sonra Yınallılar’ın idaresinin İbrahim Yınal’a geçtiği
konusunda bir görüş ileri sürülmektedir, bkz. İbrahim Kafesoğlu, “Selçuk’un Oğulları ve
Torunları”, Türkiyat Mecmuası, S. 13, İstanbul 1958, s. 125; Ayrıca bkz. Turan, Selçuklular,
s. 94; C. E. Bosworth, “The Political and Dynastic History of the Iranian World (A. D. 1000-
1217)”, The Cambridge History of Iran, V. 19, Cambridge 1968.
Türkiyat Mecmuası, C. 23/Güz, 2013
121
barışın söz konusu olacağını belirtmiş ve seçimi Nîşâbûr halkına bırakmıştı.
Nîşâbûr kadısının evinde yapılan görüşmelerden sonra şehrin Selçuklular’a
teslim edilmesi uygun bulundu. Yapılan düzenlemelerden sonra yanındaki
sade bir alayla şehre giren
5
İbrahim Yınal, Bağ-ı Hurzemek’e indi. Sonraki
Cuma günü de Tuğrul Bey adına hutbe okutulmasını sağladı. Yaklaşık on
gün sonra da Tuğrul Bey bizzat Nîşâbûr’a gelerek Sultan Mesûd’un tahtına
oturmuş ve şehrin hâkimi olarak Mezâlim Dîvânı kurdurmuştu.
6
İbrahim Yınal’ın şehirdeki etkinliğinin Tuğrul Bey’in ayrılmasından
sonra da devam ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim Muhammed İbn Münevver
7
,
gayet zâlim birisi olarak kaydettiği İbrahim Yınal’ı Selçuklular’ın ilk
Nîşâbûr şahnesi olarak kabul eder. Anlaşıldığına göre Nîşâbûr halkı, şeyhleri
olan Ebû Sa’îd el-Meyhenî’nin her sohbetinde, İbrahim Yınal’a beddua
edilmesini istemişlerdir.
8
Nitekim Beyhakî
9
, Nîşâbûr’un Sultan Mesûd
tarafından tekrar ele geçirilmesinden sonra şehrin ve halkın durumunu şu
şekilde nakletmektedir: “Nîşâbûr bu defa hiç görmediğim biçimde
5
Ebu’l-Fazl Muhammed b. Hüseyin el-Beyhakî (Tarih-i Beyhakî, nşr. Ali Ekber Feyyaz,
Tahran 2536 şehinşahi, s. 730), İbrahim Yınal’ın şehre girişini şu şekilde nakletmektedir:
“İbrahim Yınal şehre yarım ferseng uzaklıkta üzerindeki yırtılmış elbiseler ve gayet ciddi bir
Dostları ilə paylaş: