ATLARDA MİDE BARSAK HASTALIKLARI
GASTRİTİS
Mide yangısı (gastritis) denilince, mide mukozasının kataral (G. catarrhalis), yüzeysel (G. superficialis) veya derin katmanlarının (G. profunda) yangısı anlaşılır. Mide yangılarında genelde gastritisten şüphe edilir, ancak kesin teşhis endoskopik, biyopsi ve histolojik muayeneler sonucu konulabilir.
Etiyoloji: Atlarda gastritis olguları oldukça seyrek görülmesine rağmen, ince barsak ileusları ve fonksiyon bozuklukları sonucu oluşan duodenal refluks olgularında çok sık rastlanılır. Duodenal refluks olgularında mideye gelen safra asitleri ve pankreatik fermente içerikler, ağır metal intoksikasyonları, fosfatlar, nitratlar, deriye sürülen yakıcı ilaçların yalanması, stomatitis ve ösefagitis olguları mide mukozasında hasarlara ve ağır gastritise neden olmaktadır. Ayrıca uzun süre bozuk gıdaların verilmesi, mide parazitleri (gastrophylus, trichostrongylus), midede anormal kum ve toprak birikimi de kronik gastritise neden olurlar. Akut mide dilatasyonunda, özellikle karbonhidratça zengin yemlerle aşırı beslenmede, bakteriyel etki ile oluşan uçucu yağ asitleri mide mukozasında gastritise ve ülserlere neden olur. Ayrıca bazı ilaç uygulamaları (kortikosteroidler, salisilatlar, fenilbutazon, Naproxen, Indomethacin, Fluniksin meglunimin gibi) ile ilgili olarak da mide ülserleri gelişir. Özellikle NSAID uygulamalarının prostaglandin (Pg-E2) sentezini inhibe etmesine bağlı olarak mide asiditesine karşı koruyucu mukoza bariyerinde hasar gelişmekte ve ülserler meydana gelmektedir. Prostaglandinler mukus sekresyonunu stimüle eder, mukozal kan akımını hızlandırır ve gastrik mukozal bariyeri sağlamlaştırdığı bilinmektedir. Genelde NSAID’ler uygulama dozuna ve süresine bağlı olarak pylorik-antral bölgede ülserlere neden olurlar.
Semptomlar: Klinik olarak hayvanlarda pek spesifik olamayan iştahsızlık, anoreksi, zayıflama, verim kaybı, pityalismus, bazen kolik ve diş gıcırdatma gibi semptomlar görülür. Perfore olmuş olgularda hızla gelişen generalize peritonitis, septisemi, hemorajik anemi, leukopeni, şok ve birkaç saat içerisinde ölüm görülür. Komplikasyonlar olarak; kan kayıplarına bağlı hemorajik anemi, hipoproteinemi, gastroösefagal refluks sonucu gelişen ösefagitis, parsiyal veya tam tıkanmalara neden olabilen duodenumda sikatriks doku gelişimi, gastroduodenal ülserler, ülserlerin perforasyonuna bağlı septik peritonitis, peritoneal adhezyonlar ile cholangitis ve hepatitis gelişebilir.
Teşhis: Diagnostik amaçla, ilk olarak hasta sahibine hastalığın geçmişiyle ilgili detaylı anamnez soruları (önceki tedavi, toksin veya yabancı maddelerin alınıp alınmadığı, sancının varlığı gibi) yönetilmelidir. Burun meri sondası ile mide içeriği alınıp içeriğin muayenesi yapılmalıdır. En güvenli ve kesin teşhis gastroskopik (endoskopik) muayene ile biyopsi ve histopatolojik muayene örnekleri alınarak yapılır. Duodenal ülserlerin teşhisi genelde post mortem yapılabilmektedir.
Tedavi: Öncelikle burunmeri sondasıyla mide boşaltılır ve soğuk su ile yıkanır. Primer nedenlere yönelik tedavi yapılmalıdır. Sonda yardımı ile Kaolin ve pektin gibi mide mukozasını koruyucu maddeler veya Sucralfate 2-6 gram günde 3-4 kez oral yolla verilebilir. Midede ülserler şekillenmiş ise metochlopramid 0.1 mg/kg, Ranitidine 6.6 mg/kg dozda veya Cimetidine 18 mg/kg dozda günde 3-4 kez oral yolla verilmelidir. Proton pompa inhibitörlerinden Omeprazole 1.5 mg/kg dozda günde bir kez nasogastrik sonda yardımıyla oral veya 0.5 mg/kg dozda intravenöz yolla verilebilir.
Dostları ilə paylaş: |