AĞRI MEKANİZMASI
DENTAL KAYNAKLI AĞRILAR
Ağrı, gerçek veya potansiyel doku hasarı ile birlikte ortaya çıkan duyusal bir rahatsızlık durumu olarak tanımlanmıştır. Bir doku harabiyetine bağlı olan veya olmayan geçmiş deneyimlerle de ilgili, hoş olmayan emosyonel ve sensoriyal bir duyudur. Ağrı, savunma mekanizmasıdır.
Ağrı duyusu; dokulara dağılmış olan serbest sinir uçlarınca alınır. Bunlara “Nosiseptör” denir. Koku dışındaki bütün uyaranların kuvvetli olanları ağrı oluşturabilir. Bu uyaranlar;
-
Mekanik,
-
Kimyasal,
-
Termal olabilirler.
Nosiseptörün yanıt özelliklerine bağlı olarak spinal korda doğru bir yayılım oluşur. Spinal kordda oluşan değişikliklerden sonra üst merkezlere iletilerek orada değerlendirilir ve ağrı olarak algılanır.
Ağrı yayılımı ile ilgili nosiseptörler iki sınıfta incelenebilir.
A-delta mekano-termal
C polimodal nosiseptörler
Birçok ağrı tipi primer afferent nöronların özellikle C lifli polimodal nosiseptörlerin uyarılması ile başlar. Ancak nosiseptor aktivasyonu sürecinde başka etkenler de işin içine girer. Örn.; cildin çizilmesi bu bölgede enflamatuar süreçleri de başlatır ve buna bağlı çeşitli maddeler salgılanır. Normal koşullarda mekanik, termal ve kimyasal uyaranlar yüksek eşik değerdeki nosiseptörleri harekete geçirirler. Klinikte ise ağrılı uyaran, travma ve doku harabiyetine bağlıdır. Doku harabiyeti enflamasyona ve dolayısı ile nosiseptörlerin daha fazla uyarılmasına yol açar.
Uyarılma Aşamaları:
Ağrılı uyaran dört aşamada üst merkezlere doğru bir yol izler. Bu aşamalar aşağıdaki gibi sıralanabilir.
-
Transdüksiyon
-
Transmisyon
-
Modülasyon
-
Persepsiyon
a. Transdüksiyon:
Bir enerjinin başka bir enerjiye dönüşmesidir. Örn.; her sıcak uyaran ağrılı değildir. Sıcak bir uyaranın ağrılı bir hale geçebilmesi için belirli bir derecenin üzerine çıkması gerekir. Nosiseptörler normal bir ısıya karşı duyarsız kalırken ısının artışı ile duyarlı hale geçerler.
b. Transmisyon:
Nosiseptörler tarafından algılanan ağrı bilgisinin daha üst merkezlere doğru iletilmesidir. Bu iletimde miyelinli A-delta lifleri ve miyelinsiz C lifleri etkin rol üstlenirler. Miyelinli A-delta lifleri hızlı ileten, senstilizasyona açık, termal ve mekanik uyaranlarla uyarılan liflerdir. Miyelinsiz C lifleri ise pollimodal özellikte, her türlü uyarana karşı duyarlılık gösteren, yavaş ileten liflerdir. Diğer sinir lifleri de çeşitli biçimlerde ağrılı uyaranın iletimine katılırlar.
c. Modülasyon:
Başlıca omurilik seviyesinde oluşan bir olaydır. Geçmişte spinal kord sadece bir ara durak olarak kabul edilirdi. Ancak 1965 yılında Melzack ve Wall tarafından ileri sürülen kapı-kontrol teorisi ile ağrılı uyarının omurilikte ciddi bir engel ile karşılaştığı ortaya çıkmaktadır. Ağrılı uyaran, spinal kord düzeyinde bir değişime uğramakta ve bu değişim sonucunda daha üst merkezlere iletilmektedir.
-
Persepsiyon:
Omurilikten geçen uyaran çeşitli yollar aracılığı ile üst merkezlere doğru iletilir ve ağrının algılanması persepsiyon gelişir.
Dental ağrının mekanizmasını inceleyecek olursak:
Diş pulpası, vasküler ve sinirsel yapılar açısından zengindir. İnsan premolar dişine giren akson sayısı yaklaşık bin kadardır. Tam anlamıyla oluşmuş bir diş pulpası vücudun diğer bölgelerindeki gevşek konnektif dokulara benzer fizyolojik özelliklere sahip olsa da çok aşırı sensitivite göstermesi ve çevresini saran kalsifiye dentin dokusu nedeniyle gelen travmaya karşı hacim değişiklikleri göstererek uyum sağlamaması onu diğer dokulardan farklı kılar. Dentin ise avasküler ve seyrek inervasyona sahip olmasına rağmen çok hassas olabilen bir dokudur. Pulpayı inerve eden sinir lifleri büyük oranda dişin koronal kısmında toplanarak ve subodontoblastik pleksusu oluştururlar. Trigeminal sinirin dişleri inerve eden dalları hem afferent hem de postgangliyonik sempatik lifler içerirler. Diğer orofasiyel dokuların aksine pulpada parasempatik inervasyon olmaz.
Dentindeki ağrının oluşumunda ise çeşitli mekanizmalar vardır:
-
Pulpal sinirlerin intradentinal uzantılarının aktivasyonu
-
Odontoblastların veya dental uzantılarının transdüksiyonu
-
Dentin tübülleri ile pulpa arasındaki hidrodinamik mekanizma olarak bilinir.
Pulpanın sinirleri:
Pulpada hem miyelinli hem de miyelinsiz sinir lifleri bulunur. Ağrı duyusunun oluşmasına neden olan ana sensitif sinirler, apikal foramen ile dişe girer ve koronal pulpaya geçerler. Koronal pulpada hücreden zengin sub-odontoblastik tabakaya komşu bölgede Rachkow pleksusunu oluştururlar. Bu pleksustan bazı küçük flamenler, predentin içerisine girerek başka bir pleksus oluştururlar. Bu pleksustan birkaç dal kısa bir mesafe boyunca dentinin içinde Tomes uzantılarıyla birlikte uzanabilir.
Pulpadaki duyu sinirleri A-delta ve C lifleridir. Asıl sensitif sinirler miyelinlidir ve A-delta lifleridir. Bunlar keskin ağrıya neden olurlar ve kolayca stimüle edilebilirler. A-delta lifleri pulpal hipoksi sonucu kolayca etkisiz hale gelirler. Ancak C lifleri pulpal nekroz durumlarında dahi direnç gösterebilirler. C lifleri daha yüksek eşiklerde şiddetli ağrıya neden olurlar.
Orofasiyal ağrının tanısı:
Orofasiyal ağrının tanısında en önemli araç ağrının geçmişidir. Ağrıyı ayırt edebilmek için bazı noktaları incelemek gerekir.
Ağrının lokalizasyonu:
Ağrının lokalize veya yaygın olup olmadığı ve hastanın reaksiyonu izlenerek değerli bilgiler elde edilebilir. Örn.; hastalar dental bir hastalığı veya trigeminal nevraljiyi tarif ederken sıklıkla parmaklarıyla tek bir noktayı gösterirler. Fakat atipik fasiyal ağrı daha yaygındır ve orta hattı geçebilir.
Ağrının karakteri:
Hastalara ağrının yoğunluğu ve keskin, ağır, sızlayan, nabızsal veya aniden başlayan ağrılar gibi karakterleri sorulmalıdır. Bununla birlikte hastaların genellikle yeterli tanımlayıcıları bulmakta zorlandıkları akılda tutulmalıdır. Normal uyku düzeninin ağrıyla bozulması da ağrının yoğunluğunu değerlendirmede yararlıdır.
Ağrının süresi:
Her ağrı atağının ortalama süresi tanıda yardımcıdır. Örn.; açığa çıkmış dentinden kaynaklanan ağrı geçicidir (birkaç saniye sürer). Bunun yanında pulpitis ağrısı daha uzun sürer. Trigeminal nevralji kısa ve aniden ortaya çıkan bir ağrıdır ve yaklaşık beş saniye sürer.
Ağrının sıklığı ve periyodu:
Ağrının belirli zamanlarda veya belirli durumlara bağlı olarak ortaya çıkıp çıkmadığı değerlendirilir. Bir ağrı günlüğü yardımcı olabilir. Örn.; temporomandibuler disfonksiyon sendromu ağrısı, eğer diş sıkma veya diş gıcırdatma gibi gece ortaya çıkan parafonksiyonel aktiviteye bağlı ise, hasta sabah uyandığında ağrı daha yoğun olur. Sinüzit ağrısı, genellikle, hasta uzandığında şiddetlenir. Periyodik migren nevraljisi hastanın uykusunu her gece belirli bir zamanda sıklıkla yaklaşık gece iki civarında keser.
Sebep olan, şiddetlendiren ve hafifleten faktörler:
İlk sorulan sorulara ek olarak sıcaklık, vücut pozisyonu, ağrı kesiciler, alkol gibi ağrıyı etkileyen durumların var olup olmadığını sormak önemli olabilir. Örn.; Sıcaklık, genellikle dental ağrıyı şiddetlendirir. Bir tetik noktası, trigeminal nevralji ataklarına neden olabilir. Stres, atipik fasiyal ağrıyı daha kötü hale getirebilir. Alkol migren nevraljisinin bölümlerini uzatabilir.
İlişkili durumlar:
Ağrının bazı tipleri tanısal açıdan yardımcı olabilecek bir takım durumlarla ilişkili olabilir. Örn.; dental apsede yüzün şişmesi, migrende bulantı ve kusma veya migrenöz nevraljide burun tıkanıklığı veya akıntısı ortaya çıkar.
Ağrı muayenesi:
Birçok orofasiyal ağrı, ağrının anamnezinden saptanır ve aynı zamanda muayene bulguları da yararlı olur.
Ağrı için diş muayenesi klinikte şu sıra ile yapılmalıdır:
-
İnspeksiyon bulguları,
-
Sondla muayenede hassasiyet,
-
Perküsyona hassasiyet,
-
İlgili dişeti palpasyonu,
-
Vitalite testlerine cevap,
-
Okluzal fonksiyonda hassasiyet, duyarlılık,
-
Okluzal uyumsuzluğa ait bulgular,
-
Radyografik bulgu,
-
İlgili lenf nodlarının muayenesi.
Zaman zaman hastalar TME (Temporo mandibuler eklem) ağrıları ile başvurabilirler ya da bu bölge ağrıları yansıyabilir. Bunun için TME problemlerindeki ağrıların özelliklerini bilerek bunları değerlendirmek uygun olacaktır. Bu özellikleri genelleme yaparak şöyle sıralayabiliriz:
-
Mandibula hareketleri ile ağrı açığa çıkar.
-
Fonksiyonel manipulasyon ve manuel palpasyon ile TME veya çiğneme kaslarında hassasiyet tespit edilir.
-
Hassas bir kas veya ekleme yapılan analjezik blok, ağrıyı ortadan kaldırır.
Eğer ağrı bulguları, TME problemleri olabileceğini düşündürüyorsa o zaman da aşağıdaki durumların incelenmesi gerekir:
-
Artrit ve kas hastalıkları için tıbbi anamnez,
-
Duygusal durum ve bu durumdaki ani değişimler,
-
Parafonksiyonel alışkanlıklar,
-
Travma anamnezi,
-
Dentisyon,
-
Radyolojik tetkikler.
Anamnez ve klinik muayene sonucunda ağrının teşhisi konunca uygun bir yöntemle bu teşhis mutlaka doğrulanarak tedavi işlemleri başlatılmalıdır. Bu uygulamalar için bazı örnekler aşağıdakiler olabilir:
-
Diagnostik analjezik blok,
-
Diagnostik ilaçların uygulanması,
-
Konsültasyonlar,
-
Deneme tedavisi.
Ağrının Özel Grupları
-
Yansıyan ağrı:
Herhangi bir bölgeden kaynaklanan ağrı sadece o bölgede değil, aynı zamanda bu bölgeden oldukça uzakta yer alan somatik bölgelerde de ortaya çıkar. İşte vücut yüzeyinin çeşitli kısımlarından kaynaklanıyormuş gibi algılanan bu ağrılara ”yansıyan ağrı” denir. Yansıyan ağrının niteliği ve herhangi bölgeye ait olduğunun bilinmesi önemlidir. Yansıyan bir ağrı genellikle bu organların embriyodaki orjinlerine uyan segmentlerle ilgili olan bölgelerine (dermatomlarına) yansır. Örn.: Kalp enfarktüsündeki ağrıların asıl uyardığı bölge kalp kası olmasına rağmen sol kola yansıması gibi.
Ağrısının genellikle ağız, çene veya yüze yansıdığı ağrı bölgeleri:
Boyun: Servikal vertebral hastalık, özellikle servikal spondilit çok yaygın olarak yüze yansıyan ağrılar neden olur.
Kalp: Anjinalı hastalarda ağrı genellikle madibulayı etkiler, eforla başlar (özellikle soğuk havada) ve dinlenme ile hızlıca geriler.
Akciğerler: Akciğer kanserinde köken alan orofasiyal ağrı iyi tanınan bir ağrıdır. TME ağrı disfonksiyon sendromu gibi ağrıları taklit edebilir.
Özofagus: Ağrıya eşlik eden sialore özofagal lezyonların bir sonucu olabilir.
Prossesus styloideus: Styloid poçesin uzamasıyla ortaya çıkan Eagle’s Sendromu çok nadir görülen bir rahatsızlıktır. Çiğneme, yutkunma veya başın sağa sola çevrilmesi ağrıya sebep olabilir.
Gözler: Refrasiyon bozuklukları, retrobulbar nöritis (multipl skleroz) veya glokom gibi göz hastalıkları göz çukuru, maksilla veya frontal bölgede ağrıya neden olabilir.
Kulaklar: Orta kulak iltihabı, TME bölgesinde ağrı veya baş ağrılarına neden olabilir. Buna karşılık dilin posterioru hariç oral bölgedeki hastalıklar kulağa yansıyan ağrılara neden olmazlar.
Farinks: Farinksin karsinomu orofasiyal bölgede ağrıya neden olabilir. Bu tarz hastaların tedavi edilebilmesi için uzmana yönlendirilmesi gerekir.
-
Projekte olan ağrı:
Organlardaki ağrı reseptörlerinde impulsları merkeze ileten bir sinir aksonu reseptörün bulunduğu yerden başka yerlerde mekaniksel olarak uyarıldığında, ağrı hem uyarılan yerde, hem de daha aşağılarda reseptörlerin bulunduğu yerlerde duyulur. Böylece uyarmanın bulunduğu yerden başka, sinirin geldiği bölgelere de ağrının yayılması söz konusu olur.
ÇENE- YÜZ VE BAŞ-BOYUN AĞRILARININ İNCELENMESİ:
Burada ağrı sınıflandırmasında belirtilen ağrı nedeni patolojiler, meydana getirdikleri ağrısal özellikler açısından incelenecek:
A) Dental kaynaklı ağrılar
-
Pulpal ağrılar
Açık dentin dokusuna ait ağrılar
Bu durumda herhangi bir nedenle oluşmuş açık bir dentin söz konusudur.
Olası etkenler:
-
Caries
-
Diş kırığı
-
Uygun olmayan restoratif tedavi
-
Sement kaybı (hatalı fırçalama, periodontitis, vs.)
-
Dişetinde çekilme
-
Abrazyon, atrizyon, erozyon
-
Uygun kaidesi olmayan metal restorasyonlar
Olası anamnez:
Gastrik reflü
Yeme bozuklukları (bulimia nevroza)
Alkolizm
Son dönemde yapılan dental scaling
Son dönemde yapılan restorasyon
Dişeti çekilmesi
Yüksek asitli diyet
Semptomlar:
-
Keskin, aniden olan çok kısa ağrı
-
Tatlı, sıcak, soğuk ile başlayan ağrı
-
Etken kalkınca hemen geçen ağrı
-
Ağrı hasta tarafından çok iyi lokalize edilir.
Bulgular:
Olası etkenlerden biri veya sonuçları genellikle klinik muayene sırasında hekim tarafından bulunur. Klinik muayenede diagnostik test olarak sıcak-soğuk testleri, sondla muayene genellikle yeterli olur.
Hiperemi
Hiperemi reversible pulpitistir. Sıklıkla açık dentin ağrıları ile karışan özellikte belirti ve bulguları vardır.
Olası etkenler:
-
Caries
-
Son dönemde yapılan dental scaling
-
Son dönemde yapılan derin restorasyon
-
Eski derin restorasyonlar
-
Travma (iatrojenik, kaza, kötü alışkanlık, vs.)
Olası anamnez:
Son dönemde yapılan dental scaling
Son dönemde yapılan restorasyon
Travma hikayesi
Semptomlar:
-
Tek taraflı, keskin, ani ağrı.
-
Sıcak, soğuk, tatlıda hemen olan ve aralıkla gelen ağrı
-
Herhangi bir uyaran olmadan ağrı olmaz
-
Soğuğa sıcaktan daha hassastır
-
Uyaran sonrası ağrı 10-15 saniye sürer
-
Ağrılı dişin hasta tarafından lokalizasyonu zordur.
Bulgular:
Olası etkenlerden biri veya sonuçları genellikle klinik muayene sırasında hekim tarafından bulunur. Klinik muayenede diagnostik test olarak sıcak-soğuk testleri, sondla muayene genellikle yeterli olur. Perküsyona hassas değildir. Vitalite testlerine ise referans olan normal dişten daha abartılı cevap verir. Dişin rengi de değişmemiştir. Ayrıca ara yüz çürüklerinin tespiti için radyografik incelemeler gerekli olabilir. Ancak periapikal dokularda herhangi bir değişiklik yoktur.
İrreversible pulpitisler
Burada pulpada çeşitli derecelerde dejenerasyon başlamıştır.
Olası etkenler:
-
Derin caries
-
Büyük restorasyonlar
-
Travma (iatrojenik, kaza, kötü alışkanlık, vs.)
-
Hatalı kompozit restorasyonlar
-
Bazı sistemik hastalıklar (diabet)
Olası anamnez:
Kontrol altında olmayan diabet
Son dönemde yapılan restorasyon
Dental travma hikayesi
Semptomlar:
-
Tek taraflı ağrı
-
Başlangıçta keskin, ani ağrının zamanla zonklama tarzı ağrıya dönüşmesi
-
Başlangıçta soğuğa bir süre sonra da sıcağa aşırı tepki verir, bu uyaran sonra kalksa da 15 saniyeden uzun süren ağrı vardır
-
Ağrı geniş bir alana yayılır ve yansıyan özelliği vardır
-
Olay ilerledikçe ağrı spontan olur ve özellikle geceleri kötüleşir
-
Ağrı uykudan uyandırabilir
-
Son dönemde sıcağa abartılı ağrı tepkisi olduğunda soğuk geçici olarak ağrıyı rahatlatabilir
-
Problem genellikle pulpa nekrozu gelişene kadar devam eder.
-
Ağrı iyi lokalize edilemez
Bulgular:
Olası etkenlerden biri veya sonuçları genellikle klinik muayene sırasında hekim tarafından bulunur. Klinik muayenede diagnostik test olarak sıcak-soğuk testleri, elektirikli pulpa testi, sondla muayene genellikle yeterli olur. Perküsyona hassas değildir. Palpasyonda da herhangi bir sorun yoktur. Vitalite testlerine ise ilk dönemlerinde referans olan normal dişten daha abartılı cevap verir. Daha sonra pulpada dejenerasyonu arttıkça sıcak testine aşırı cevap verirken soğuk rahatlatıcıdır ve elektrikli pulpa testinde daha yüksek akımlarda cevap verir. Dişin rengi değişmemiştir. Radyografik olarak periapikal dokularda herhangi bir değişiklik yoktur. Lüksasyon görülmezken, ilgili lenf nodları da bu durumdan etkilenmemiştir.
Kronik pulpitis (Pulpitis ülseroza)
Bu durumda pulpa açıktır ve muayenede bu tespit edilebilir.
Semptomlar:
-
Aralıklı, uzun dönemli, orta derecede ağrı
-
Ağrı iyi lokalize değildir
-
Özellikle yemek yerken ağrı vardır
-
Sıcakta ağrı daha belirgin olabilir
Bulgular:
Derin cariesler, büyük restorasyonlar klinik muayenede görülür. Sondla muayenede ağrı ve pulpal kanama olur. Sıcağa duyarlı iken, soğuğa ve elektrikli pulpa testine sağlıklı dişten daha az duyarlıdır. Belirgin olmayan ve periapikal dokulardan gelmeyen bir perküsyon hassasiyeti düşük ihtimalle de olsa olabilir.
Radyografik olarak pulpa odası ve kanal skleroze olarak izlenebilir. Dişin apikali izlendiğinde bu bölgede kemikte condensing osteitis görülebilir.
Kronik hiperplastik pulpitis
Bu durumda da pulpa açıktır ve muayenede bu tespit edilebilir. Hastanın anamnezinde bir dental aldırmazlık fark edilebilir.
Genellikle önemli bir semptomu olmayan bu patolojinin çoğu kez tek rahatsızlığı yemek yerken ağrıdır. Hasta fırçalarken veya kürdan kullanırken kanama oluşundan şikayet de edebilir.
Klinik bulgusu inspeksiyonda pulpa polipinin görülmesidir.
Radyografide ise ender olarak apikal foramende genişleme tespit edilebilir.
Periodontal ağrı
Periodonsiyumdan köken alan ağrının pulpa kaynaklı ağrıya göre belirgin farkları vardır. Periodontal ağrı, pulpal ağrıdan daha rahat lokalize edilebilir. Pulpal ağrıya göre periodontal ağrı daha hafiftir. Çoğu zaman etkilenen dişe bastırılınca ağrı ortaya çıkar. Genellikle sıcak ve soğuk uyaranlar ağrıyı arttırmaz.
Akut periapikal periodontitis
Akut periapikal enflamasyona bağlı ağrı, kendiliğinden başlar. Ağrının şiddeti orta veya ileri derecededir. Ağrı saatlerce sürer ve etkilenen dişin üstüne bastırılınca ağrıda artış olur. Bazı ileri durumlarda hasta yavaşça ağzını kapatıp etkilenen diş karşı taraf dişle temasa geçtiği anda ağrı şiddetlenir. Bu hastalar dişlerini soketten yükselmiş gibi hissederler ve bu dişler temasa çok duyarlıdır. Çoğu kez pulpal ağrıyı takiben ortaya çıkar. Genellikle pulpitisin dayanılamayacak kadar şiddetli ve nöbet tarzında ortaya çıkan ağrısından daha iyi tolere edilir. Etkilenen diş çoğu zaman hasta tarafından lokalize edilebilir. Ağrıya neden olan dişin lokalize edilebilmesinin sebebi, periodonsiyumda pulpada olmayan proprioseptif ve mekanoreseptif duyunun algılanması olarak açıklanabilir. Bununla birlikte çoğu kez etkilenen dişin lokalizasyonu belirgin olmasına rağmen hastaların yarısından çoğunda ağrı yaygındır ve etkilenen taraf çeneye doğru yayılım gösterir. Muayene sırasında diş perküsyonuna bakılarak enfekte diş kolayca tespit edilebilir. Genellikle enfeksiyon, devital bir dişten kaynaklanır ve periapikal, bukkal, vestibül bölgenin palpasyonunda hassasiyet vardır. Ödem ve selülitten dolayı yüzde şişlik ortaya çıkabilir veya bazen de ateş ve malazi görülebilir. Yüzde şişlik olduğunda genellikle ağrının şiddetinde azalma olur. Bunun nedeni iltihabın dişi çevreleyen kemiğin periosteumunda yırtılmaya neden olması ve bunun da dişin apeksindeki basıncı azaltmasıdır. Tedavisinde etkenin ortadan kaldırılmasına ek olarak hastaya sistemik antibiyotik uygulanmalıdır.
Lateral Periodontal apse
Ağrı, akut periapikal periodontitise benzer. Ancak daha az şiddetli ve daha iyi lokalizedir. Diş etinde kızarıklık ve şişlik görülür. Bununla birlikte şişlik, akut periapikal lezyonda oluşan şişliğe göre daha gingivale yakındır. Etkilenen dişte perküsyonda hassasiyet, çoğu kez mobilite, hafifçe soketten yükselme ve derin periodontal cep vardır. Periodontal cebin sondlanması cepten cerahatli akıntı gelmesine ve daha sonra ağrıda hafiflemeye neden olur. Etkilenen dişin pulpası genellikle vitaldir. Tedavide bölgenin küretajı, gerekirse dişin ekstraksiyonu yapılabilir.
Gıda sıkışması
Gıda sıkışması, genellikle çürük veya kötü yapılmış restorasyon nedeniyle dişler arasında hatalı temas sonucu oluşur. Muayenede iki diş arasında hatalı temas vardır ve bu dişler arasına sıklıkla gıda birikmiştir. Gingival papil dokunmaya hassastır ve kolayca kanar. Dişler arasına gıda sıkışması sonucu, özellikle yenilen şeyler et gibi lifli gıdalarsa, yemeklerden sonra dişler arasında veya ilgili iki dişte ağrı meydana gelir. Ağrı basınç hissi veya konforsuzlukla karakterizedir. Ayrıca ağrı, bir sonraki yemekte tekrar provake olana kadar yavaş yavaş veya gıdanın çıkarılmasıyla hemen geçer. İlgili dişlerde perküsyonda hassasiyet vardır.
Çatlak diş
Çatlak dişler atlanırsa muayene sonucu ağrının nedeni bulunamayabilir. Dişlerdeki çatlaklar; lastik ısırtılması, fiber optik illüminasyon veya çatlakları belirleyen solüsyonlar kullanılarak dişlerin boyanmasıyla tespit edilir. Dişler travma sonucu çatlayabilirler. Bu da ağrı oluşmasına neden olur. Ağrı; şiddetli, ısırma ile artan ve çoğunlukla sıcak ve soğuk uyaranlarla ortaya çıkan tarzdadır. Tedavisinde ilgili dişlere hassasiyet giderici solüsyonlar uygulanabilir. İlgili dişin canlılığının vitalometre ile ölçülmesi, pulpanın durumunu ortaya koymada yararlı olur.
Perikoronitis
Parsiyel olarak sürmüş bir dişle beraber görülen enflamasyon durumu olarak tanımlanır. En çok mandibuler üçüncü molar diş etkilenir. Yarı sürmüş olan kronda ve çevresinde gıda ve plak birikimi enflamasyona neden olmaktadır. Ağrı şiddetli hissedilebilir ve nadiren başka dişte yansıyan ağrıya neden olabilmektedir.
Akut nekrotizan gingivitis
Akut nekrotizan gingivitisli hastanın muayenesinde gingival papilin farklı derecelerde yıkımıyla beraber marjinal gingivada nekroz ve ülserasyon vardır. AIDS’ li hastalarda ortaya çıkan nekrotizan periodontitisde de benzer bir tablo vardır. Ancak bu hastalıkta ağrı daha şiddetlidir. Akut nekrotizan gingivitis, gingival marjinde ağrıya neden olabilir. Erken dönemde bazı hastalarda diş çevresinde gerginlik hissi olabilir. Ağrı etkilenen bölgelerle sınırlıdır. Diş etlerinde aşırı kanama olur. Genellikle hastalarda ağız kokusu, metalik tat hissi, ateş ve malazi görülebilir.
Mukozal ağrı
Oral mukozal lezyonların ağrısı lokalize veya yaygın olabilir. Lokalize ağrı genellikle erozyon (epitelyum kalınlığının bir bölümünün kaybı) veya ülser (epitelin tamamının kaybı) gibi mukozal bir hasara bağlı olarak ortaya çıkar. Bu ağrılı durumlar arasındaki ayrım çoğu zaman zor veya imkansızdır ve çoğu hastada her ikisi birden vardır.
Yaygın ağrı; enfeksiyon, sistemik hastalığa bağlı eksik bir durum veya başka faktörler sonucu ortaya çıkabilir. Genellikle bu durum ağrı ve bazen de yanma olarak açıklanır.
Mukozal ağrı; acı, asitli, ekşi veya tuzlu yiyeceklerle şiddetlenebilir. Bunun yanında bazı mokuzal ağrılı hastalar turunçgiller ve domates gibi yiyeceklere dayanabilir, hatta bu yiyecekleri yerken zevk alabilir. Hastalıklı bölge genellikle dokunmaya hassastır.
Galvanizm
Son dönemde ağızdaki metallerden farklı bir metal restorasyon yaptırmış olan hastalarda farklı metaller arasında tükürüğün iletkenliği ile bir elektrik akımının oluşması sonucu ortaya çıkan bir seri durumdur. Bu durum diş ağrılarına sebep olmasının dışında oral mukozada da yanıklara yol açabilir.
Aralıklı, iyi lokalize edilen ağrı, genellikle yansımaz. Ağrı dışında ki en önemli semptomu ise ağızdaki metalik tattır. Bununla beraber mukozada yanma hissi de bir şikayet olarak ortaya çıkabilir.
Bu hastalarda ağızdaki farklı metal restorasyonlar muayenede görülür. Galvanizme bağlı dental ağrı şüphesi ile klinik olarak muayene edilen hastaya gümüş kağıt ısırtılınca, hasta şikayet ettiği ağrının oluştuğunu ifade eder.
Restorasyonların korozyonu da bir bulgu olabilir. Mukozada atrofi, hiperemi veya hiperkeratoz görülebilir.
Aerodontology
Bu ağrı tipi artmış atmosferik basınçla meydana gelir. Olası medikal anamnezi sinüzit olan bu hastalarda yine olası dental anamnezde yeni yapılmış dental restorasyon bulunabilir.
Akut pulpit ağrısı yalnızca dekompresyonda veya yüksek irtifa uçuşlarında oluşur.
Klinik muayenede bulgu yoktur. Radyografik olarak sinüs patolojileri tanımlanabilir veya dişlerde derin restorasyonların varlığı görülür. Ancak dişlerin periapikal dokularında radyografik bir değişiklik izlenemez.
Dry socket (Akut alveoler osteitis)
Daha çok zorlu çekimler sonrasında gözlenen lokal çekim boşluğu enfeksiyonudur. Diş çekimini takip eden 2-3 gün içerisinde ortaya çıkar. Soket boştur ve debrisle doludur. Granülasyon dokusu yerine kemik yüzeyi izlenmektedir. Ağrı tarifi, süreklilik gösteren orta ve şiddetli arasında değişim gösterir.
Dostları ilə paylaş: |